• ghost'un merakla beklenen albümü sonunda çıktı. bu merağın iki nedeni vardı. birincisi bir süredir ghost bir kısım insan tarafindan heavy metal'in kurtarıcısı olarak görülüyor. metale tekrardan tiyatroyu ve heyecanı getiren grup, taze ve capacanlı müziği ile ana akımı yakaladı. kazandıkları grammy de grubun kritikler tarafından da çok tutulduğunu gösteriyor. ayrıca square hammer ile belki de son zamanların en güzel rock şarkısını çıkardılar. ikinci neden ise ghost içinde yaşanan krizdi. bildiğiniz üzere ghost'un eski nameless ghoul'larından bir grup finansal konuda yaşadıkları anlaşmazlıklar nedeniyle grubun vokalistini mahkemeye verdi. tabii bütün maskeler inmek zorunda kaldı ve vokalistin tobias forge oldugu ortaya çıktı (merak edenler zaten bu ismi çoktan öğrenmişti gerçi). bu karmaşa sonrası ghost'un ne yapacağı merak ediliyordu.

    ghost tarafından paylaşılan ilk gelişme eski defterlerin kapandığı ve yeni vokalistin cardinal copia adlı yeni bir karakter olduğu yönündeydi. tanıtım videolarına göre copia, papa geleneğinden kopmuş biraz daha saf, daha naif ve eğlenceli biriydi. e böyle olunca gitgide yumuşayan ya da poplaşan ghost müziğinin nereye gideceği soru işaretiydi. bu albümün ilk iki single'ı rats ve dance macabre ghost'un direksiyonu fazlasıyla popa kırdığı yönündeydi. bu da bir kısım tarafından kaygıyla karşılandı.

    ama hayır, bence prequelle'in pop müzik ile ilişkisi oldukça tadında olmuş. dance macabre kadar pop bir şarkı albümde yok. ama balladlar olsun, folklorik müzikler olsun geniş bir müzikal yelpaze bizi bekliyor. evet, "ghost bu albümde metal yapıyor" demesi biraz zor. ama bu ghost'un rocktan uzaklastığı anlamına gelmiyor. birçok kişi ghost'un bu tarzını blue öyster cult benzetmiş. katılıyorum. piyanonun, biraz karanlık bir atmosferin sardığı saf bir rock albümü prequelle. bütün haftasonu albümü dinledim. çok sevdiğim ve daha az sevdiğim şarkılar var ama hiçbiri kötü değil. ballad sosu biraz fazla kaçmış. özellikle albümün ikinci yarısında bu hissediliyor. ayrıca albüm biraz kısa. introyu ve önceden yayınlanan single'ları çıkardığımızda elimize geçen materyal biraz az gibi geldi. herneyse, bu ufak eleştirilerime rağmen ghost her zamanki gibi metal müziğe temiz bir hava aldırmaya devam ediyor. "yaa nerede o eski ghost" diyenlere de lafım yok. evet, bir değişim var. ama bunu kötü yönde algılamıyorum. ayrıca unutmayın: bu albüm herhangi bir papa emeritus'un değil omzunda kasetli teyp taşıyan cardinal copia'nin albümü.

    bildiğimiz üzere prequelle, orta çağ avrupsında yaşanan ve avrupa nüfusunun neredeyse yarısını ortadan kaldıran veba salgınını konu almakta. albüm hakkındaki röportajları vs. okurken bu veba hakkında bir miktar şey öğrendim ve bunları da bu entry'de paylaşmaya çalışacağım. mesela albümün intro'su olan ashesdaki tekerlemeyi çoğu kişi bilse de bu tekerlemenin veba döneminden günümüze kadar geldiğini pek bilinmez. ben bilmiyordum mesela. bir rock/metal albümünün bir tekerleme ile açılması ghost'un en önemli özelliklerinden biri olan mizah duygusuna da çok uymuş. tekerlemenin ardından giren gitarlar da bu çocuksu duyguyu kısa sürede yok edip, daha ciddi sulara yüzeceğimizi hatırlatıyor.

    ve albümün çıkış şarkısı rats albümün açılışını yapıyor. ilk dinlediğimde çok beğenmesem de kısa zaman içinde rats bana kendini sevdirdi. şarkıyı ilk başta beğenmememin asıl nedeni aslında güzel başlayan ve pre-chorus ile beklentiyi arttıran şarkının nakaratının sadece "rats" olmasıydı sanırım. tabii ki bir de ikinci nakarattan itibaren duymaya başladığımız "auau" gibi şarkının havasını popa kaydıran geri vokaller. halen bu geri vokallerin şarkıya ne kattığını anlamış değilim. ama büyük resme baktığımda, şarkının geri kalanı ve özellikle soloları bence çok leziz. kapanıştaki enstrümantal kısım da hoşuma gitti. şarkı, albümün kapağında ve diğer şarkılarda da duyacağımız "sıçan" imgesinin zirve yaptığı an. tarihsel olarak bu vebanın bu kadar yayılmasını sağlayan en büyük etken sıçanlar. ama şarkıya baktığımızda sıçanların bizi zehirleyen herhangi bir şey olabileceğini görüyoruz. mesela "beliefs contagious, spreading disease" kısmına bakarsan inanç sistemlerinin de bir sıçan olduğunu düşenebilirsin. keza sosyal medyayı, futbolu, ya da kumarı bu şarkıdaki sıçanların yerine koy, anlamda pek bir kayma olmaz.

    square hammer'ın ardından gelen albümün çıkış şarkıları olan rats ve dance macabre albümün pop-metal bir tarzda olma ihtimalini doğurmuştu. ancak albümün üçüncü şarkısı faith bu endişeleri gideren sert bir metal şarkısı. hatta ghost'un kendine has tarzının da dışında, klasik heavy metal gibi tınlayan bir şarkı. şarkı veba sırasında insanların çektiği acılara kayıtsız kalan tanrının ağzından yazılmış gibi geliyor bana. "i am all eyes, i am all ears" kısmında bence bu çok belirgin. albümün en öne çıkan şarkısı değil ama dinlemesi hoş.

    see the light ile biraz daha yavaş sulara giriş yapıyoruz. kıtaları piyano ağırlıklı bir piyano balladi gibi giden şarkı pre-chorus'ta birden sertleşiyor. şarkının da en gaz kısmı burası. nakaratı biraz daha sönük kalmış. şarkıyı veba konseptine bağlayacak olursak şeytanın "o kadar günaha girdim ama senin gibi canavarını görmedim" diyerek insanlardan ne kadar tiksindigini anlattığını iddia edebiliriz. keza veba sonrası insanlar "bak inancımız gitti, böyle olduk" diyerek daha da inançlı olmuşlar ama şeytan bu şarkıda "sen benden nefret ettikçe ben güçlenirim" diyor. ama vebadan öte bence bu şarkı tobias forge'un ona dava açan eski ghost üyelerine yazdığı bir eser. onların ne kadar güvenilmez olduğunu söyledikten sonra, bize "beni takip ederseniz ışığı görürsünüz" dediğini sanıyorum. şarkıyı aslında ilk dinlediğimde sevmedim, halen zayıf bir şarkı olduğunu düşünsem de pre-chorus ve klavye/piyanosunun güzelliği hatrina dinlemeye devam.

    miasma albümün ilk enstrümantal şarkısı ve çok farklı bir deneyim. şarkı klasik bir ghost şarkısı gibi kilise orgu ile giriyor ve daha sonra çok hoş bir klavye melodisiyle devam ediyor. bu ilk bölüm melodik ve leziz. üçüncü dakikadan itibaren başlayan gitar ve klavye soloları bana bir an dream theaterı anımsattı. dördüncü dakikada ise yukarıda da bir arkadaşın belirttiği gibi bariz bir beat it rifi duyuyoruz. bu da albüm öncesi tanıtım videolarında gösterildiği gibi cardinal copia'nin 80'ler sevdasına bir gönderme. ve de şarkının sonunda olaya saksafonun dahil olması ile şarkı zirve yapıyor. ghost ve saksafon aslında birbirine çok uzak duruyor. ama bu enstrümanın albüme dahil olacağı yine bir ghost tanıtım klibinde ima edilmişti. çok da sürpriz olmadı açıkcası. konserlerde bu bölümü papa nihil çalmakta. böyle sürprizler de ghost'un ne kadar farklı fikirlere açık olduğunu göstermesi bakımından çok önemli. ayrıca saksafon solo harbiden güzel.

    see the light ve miasma'nin getirdiği pop havası albümün ikinci single'i dance macabre ile zirve yapıyor. şarkı rock soslu klişe bir pop şarkısı gibi dursa da aslında değil tabii ki. burada ghost'un yapmak istediği şeyi anlıyorum. sözleri albumun teması göz ardı edildiğinde biten bir aşkın ardından aşkını haykıran bir adamı anlatıyor gibi. ama aslında zamanı dolan bir adamın son anlarını dinliyoruz. nakaratta da "be with you" yerine aslında "bewitch you" demekteymiş. bu ters köşe elbette ghost'un nüktelerinden biri. biraz karışık duygular içindeyim bu şarkı hakkında. pop sosu gereğinden fazla. ama bir yandan da güzel. guilty pleasure diyip geçeyim.

    sanırım geleneksel ghost hayranlarının gönlü pro memoria ile alınmakta. en başta ismi eski ghost şarkılarını andırmakta. girişi de yaylılar eşliğinde çok görkemli. piyano ile birlikte "lucifer whispering" sözleriyle başlaması da yine bir ghost klasiği. hisli kıtalardan sonra kilise orgu eşliğinde "dostumuz ölümü unutma" diyor cardinal bize. ki bu şarkı da ilk kez ghost'un "hayatını kaybeden" eski papalarının yer aldığı bir videoda ilk kez gün ışığına çıkmıştı. e o görkemli papalar ölebiliyorsa biz gün gelecek hayli hayli öleceğiz elbette. ama bu yüzümüze tokat gibi vuran gerçeği çok tatlı bir melodi ile anlatıyorlar. konuya çok sert girip korkutmanin ne anlamı var di mi? şarkının en sevdiğim kısmı "ain't that right saint peter?"lı bölümü. sözün özü, son yıllarda dinlediğim en iyi şarkılardan biri. abarttığımı sanmıyorum.

    bu etkileyici şarkıdan sonra pop metal örneklerinden biri olan witch image şarkısına geçiyoruz. bence bu şarkıdaki denge dance macabre'in aksine çok iyi tutturulmuş. şarkıyı baştan sonra ayaklarını hareket ettirmeden dinlemen çok zor. kıtaları da, nakaratları da çok melodik ve hoş. şarkının veba ile tam alakası nedir emin olmamakla birlikte yaptıklarından dolayı insanlara acı çektiren birinin umursamazlığını dinlediğimi hissediyorum. burada ima edilen kimdir, nedir bilmiyorum. ama çok da önemli değil. şarkı çok iyi.

    bu şarkının ardından albümün ikinci enstrümantal şarkısı helvetesfonster karşımıza çıkıyor. bu kelime de isveççe "hell's window" anlamına geliyormuş. isveççe bir kelime görünce tabii oralardan bir hava bekleniyor. şarkı da bu beklentiye uygun olarak flüt (ya da flüt efektli bir keyboard) ile folklorik bir biçimde açılıyor. bu kısım melodik olarak pro memoria'yi andırmakta. benim kafamda bu şarkıyı dinlerken karanlık ve sisli ormanda yürümek canlandı. ama şarkı daha sonra biraz daha farklı yönlere de gidiyor. hatta bir ara bir vals ritmi bile duyulmakta. bu ritmin ardından gelen kısım ile progresif rock eserlerinde duyduğumuz enstrümantaller gibi ani ritmi ve tarz değişikliklerini içermekte. hatta direkt bana genesisi ve daha önce de adı geçen dream theaterı hatırlattı. ama bu gruplarin yaptigi kadar komplike bir beste dinlemiyoruz. sonlara doğru tekrardan baştaki o folk tınıya dönüyoruz. bence bu şarkı da çok iyi. ayrıca opeth vokalisti mikael akerfeldt akustik gitarı ile bu şarkıda yer almış. valla orta cağ'a gidip geliyor insan bu eserde.

    ve life eternal ile albümü bitiriyoruz. bu şarkı hem konu olarak hem de tarz olarak pro memoria'nin ikizi gibi. konumuz yine ölüm ve yine piyano bize eşlik ediyor. ancak burada ölmekte olan birisine sevgilisi "eğer sonsuz hayatın olsaydı adını sonsuza dek söylememi ister miydin?" diye soruyor. hüzünlü bir şarkı. sonundaki koro ile de hüznü bir kat daha artmış. ama fazlasiyla yavaş ve yumuşak bölümler içeren albümde bir ballada daha ihtiyaç var mıydı bilmiyorum.

    toparlayalım: bir meliora /popestar ghostcusu olarak bu albüm benim çok hoşuma gitti. evet, tarzda bir yumuşama var ama ghost bunun olacağını hep söyledi ve dinleyicisini hiç aldatmadı. keşke dance macabre gibi daha basit ya da life eternal gibi artık bir noktadan sonra bayan şarkılar olmasaydı ama bu iki şarkı da asla kötü değil. rats ve faith metalcileri mutlu ederken, enstrümantal eserler de farklı şeyler bekleyenleri tatmin edecek. keşke sözlü ve daha sert iki, üç şarkı daha olsaymış bu albümde (bu arada albümün deluxe versiyonunda iki cover var, daha çok ghost duymak isteyenleri oraya alalım. pet shop boys coveri it's a sin cardinal copia'nın 80ler sevgisinin bir ürünü diyebiliriz. zaten çok güzel olan şarkıyı hiç bozmadan aynen çalmışlar. güzel olmuş ama gamma ray daha önce bunu yapmıştı zaten. leonard cohen coveri avalanche tobias forge'un bas sesini dinlemeyi sevenler için çok güzel. pek gotik başlayan eser daha sonra eski ghost'u ozleyenleri mutlu edecek bir kıvama geliyor). genel olarak konseptiyle, sahnesiyle, kaydıyla, besteleriyle ve sözleriyle çok sağlam bir albüm.

    4/5 verdim gitti.

    albümü en iyi anlatan şarkılar: rats (sert, öfkeli, biraz da pop müzik etkili), miasma (albümün en uzun üç şarkısından ikisinin enstrümantal olduğunu unutmayalım), pro memoria (hepimiz öleceğiz)
  • (bkz: miasma) çok güzel olmamış mı ya?

    değişik olmuş albümün soundu ama ben çok beğendim başıma bişey gelmeyecekse.

    edit: bu arada miasma 04:03'ten itibaren michael jackson'ın beat itinin 03:00 üne dönüyor. ahah

    edit2: dinledikçe oturuyor. sizi bilmem ama sanırım benim için - eğer o kadar yaşarsam- kırk yıl sonra da zevkle dinleyeceğim bir albüm var ortada.
  • taze dinlediğim ve hemen sözlüğe gelip yorumlamak istediğim ghost albümü. çünkü ekşi sözlük bunun için var. adamlar aylarca oturup çalışacaklar, albüm yapacaklar, ben oturduğum yerden "eh işte", "bok gibi olmuş" vs. şeklinde yorumlayacağım. böyle bir fırsat başka nerede var? ölene kadar bu sitedeyim. neyse geçiyorum albüme.

    kötü şarkı yok ama öyle ilk dinleyişte öff ne biçim şarkı olmuş dediğim bir şarkı da yok. favorim olmaya en yakın aday herhalde miasma olur, sevdim ben böyle enstrümental güzel bir kardeşimiz olmuş. pro memoria'yı daha önce youtube'da yayınladıkları videolarda da kullanmışlardı, piyano melodisini çok sevdim onda. faith de ilk dinleyişte sevilesi bir şey olmuş.

    genel bakışta beklentimin altında ama. rats ve dance macabre'yi sevmiştim, öbürleri de en az bu ikisi kadar güzel olur diye düşünmüştüm çünkü. filmin en güzel yerlerini fragmanda vermişler gibi olmuş o yüzden. ama yine de iyi, hoş, güzel bir albüm. arada dinlenir.
  • ilk dinleyişte maalesef feci zayıf gelen ghost albümü. birkaç kez daha dinleyip ısrar edeceğim. bakalım ne olacak. şimdilik ilk intibam pop şarkıların yeteri kadar pop olmadığı, riff'leri ağır hard rock sularında gezinen şarkıların ise yeteri kadar heavy olmadığı yönünde. istedikleri zaman ikisini de gayet iyi yapıyorlar halbuki. keşke birinden birini tercih etselermiş. herhalde müzikal olarak yapmak istedikleri geçişi iyice yumuşatmak istiyorlar. şimdilik albümün en iyi şarkıları bence enstrümantal olanlar. (bkz: miasma) (bkz: helvetesfönster)
  • çok beğendiğim albüm olsa da şöyle baba bir şarkı eksikliği varmış gibi hissettiriyor*. dance macabre şarkısının klibinin de çok güzel olduğunu belirtmeden edemeyeceğim.
  • yüksek ihtimalle ghost'un özgün soundundan uzaklaşarak pop rock'a kayacağı albüm olacaktır.

    edit: kaymış kaymasına ama 80'ler popunun tillahı it's a sin coverı en güzeli olmuş. tabii bunun dışında nerede bir secular haze, monstrance clock...demek ki neymiş ghost'u ghost yapan tobias forge değil eski elemanlarıymış.
  • ghostun 1 haziran'da çıkacak albümünün adı.

    http://www.childrenofghost.com/…t-preorder-bundles/
  • bana basbayaa abba kafasi yasatan yeni ghost albumu.

    rattsss... auuuaaaaaaaaaaaoouuuuwww... rattsss aauuuwaaaauuuwwww...

    ben sevdim.
  • miasma adlı enstrümantal parçayı albümün favorisi olarak görmekteyim. aklım gitti. bir de alkollü kafayla deneyeceğim.
  • paylaşılan ilk single'ın beni şaşırtmaya yettiği albüm, ghoul'ların gitmesiyle ghost'un battığını düşünüyordum**. demek ki neymiş, gerçekten solo projeymiş.
    yalnız isimden göründüğü kadarıyla cardinal copia'yla bir albüm daha devam etme planları var. umarım öyle bir şey olmaz.
hesabın var mı? giriş yap