• % 20ye varan alkol vardir bu sarabin icerisinde. cikolatanin sarap versiyonudur. enfestir. vermut olarak turkcelestirilir bazen ancak degildir. denemek icin dogrudan yurtdisina cikmak daha evladir, marketlerden $10a bile alabileceginiz sarabi, cagdas marketten 10 kati fiyata satin alabilirsiniz*. en yakin tadi direnin mahlepi verir.
  • porto şarabı, portekiz’in kuzeyinde porto şehrinde, douro nehrinin sarp yamaçlarında yetişen üzümlerden alkol eklenerek yapılan tatlı bir şaraptır. çoğu kırmızı 40’a yakın üzüm çeşidinin karışımından üretilir.

    porto şarabının, 17. yüzyılın sonunda çok yüksek vergilerinden dolayı ingiltere’ye ithal edilemeyen bordo şaraplarının yerine portekiz’den getirilirken bozulmalarını önlemek için şaraplara brandy katılmasıyla keşfedildiği söylenir.

    portekiz dışında yapılanlarına “port şarabı” denir.

    kırmızı üzümlerden yapılan porto şarapları iki ana gruba ayrılır.

    1) “ruby” türünde olanlar özellikle koyu kırmızı renkleri ve meyvemsi özellikleriyle dikkat çekerler.

    ruby
    reserve
    late bottled vintage (lbv)
    vintage

    2) “tawny” yani sarı-kahverengi başka bir deyişle esmer özellikte olan bu tür genelde çok sayıda şarabın karıştırılmasıyla yapılır. fıçılarda yıllandırılan bu şaraplarda genelde ceviz, badem gibi sert kabuklu meyve tadları ve tahta bukesine rastlanabilir.

    tawny
    tawny reserve
    10 years old, 20 years old, 30 years old , over 40 years old tawny
    colheita

    beyaz üzümlerden yapılan “white port” genelde biraz soğutulmuş olarak içilir. tadı sekten çok tatlıya kadar değişir.
  • yemeğin üstüne tatlı niyetine içilmesi kanımca en doğrusudur.. ama sınırlı miktarda olunca insan içmeye kıyamaz, tüketileceği özel günü bekler durur..
    * *
  • bu şarabın bu kadar ünlü olmasının sebebi ne yapımı ne üzümünün cinsi imiş şarap eksperlerinin söylediğine göre buna benzer üzümler türkiyede de yetişiyormuş aynı mahzenleme sistemi burada da yapılabilirmiş.

    porto şarabını farklı kılan ise tamamı ile coğrafyası imiş. ovalara değil denize paralel büyük tepelere konumlandırılan bağlar güneşi dik açıyla farklı açılardan aldıklarından gün boyu güneşe doyarlarmış. normal şartlarda bu kadar sıcak üzümü hasta edebilecekken gece olunca bu tepelerin arasından geçen ırmak ve denize paralel olan tepelere gelen buz gibi hava üzümlerin gece boyu toparlanmasını kendine gelmesini gündüz sıcağına hazırlanmasını sağlarmış..

    bizde ise bu tür coğrafyaya birebir sahip alanlar örneğin 60 yıl öncesinin izmir'i betonlarla kaplandığından anca elin portosuna hayran kalmaktayız.. ama olsun ya o da olmasaydı ?

    zülfü livaneli serenad'da ki maya'ya da ayrıca sevgiler =)
  • beni bununla vaftiz edin. çabuk beni bununla vaftiz edin.
  • diger saraplardan farki fermantasyon sureci tamamlanmadan %77 lik brandi diye adlandirilan (bildiimiz brandi diilmis) ozel bir sarap alkolunun eklenmesiymis. fermantasyon sureci tam olarak tamamlanmadigi icin sekerli tat belirginlesiyormus. ayrica genellikle yemeklerden sonra içilmesi tavsiye edilirmis. vintage olmayan turlerinin sisede bekletilmesi sarapa bir guzellik katmazmis.
    bu bilgiler porto'daki sandeman mahsenlerindeki turda duyulmustur.
  • üzüm suyunun içindeki şekerin fermantasyonunu tamamlamasına izin verilmeden içine alkol eklenerek yapılmış kırmızı şarap türü. son derece tatlı olup çabuk çarpar. (bkz: musca)
  • bitmesine kıyamadığınız son şişenizden çeyrek port kadehi doldurup gömülürsünüz koltuğunuza. damla damla damağınızda gezdirmeye başlar, çeyreğin çeyreğine geldiğinizde o acayip gevşemeyi hissedersiniz........... o kadar yoğundur ki bardakta her yudumunuzdan sonra kalan yol yol şarap kadehe kitlenip kalmanıza sebep olur. benim için içki değildir porto şarabı (bir çok kişi için olmadığı gibi). bittiğinde yenisi bulunamayandır. şimdi bitse bulamayacağım diğer herşeyi simgeler gibi gözümün içine bakan yarım şişe tatlı/sert büyülü sıvı. her seferinde gözlerimi yaşartır, kokusu dahi başımı döndürür, fikri yoldan çıkarır........ alıp şişeyi elime kanatlanasım gelir....... bilmem kaç meridyen uzaklara uçurur üzümle inatlaşan alkolü... içinde taşındığı kocaman ahşap fıçılar, o fıçıların saklandığı devasa mahzenler, o mahzenlerle dolu bir nehir kıyısı, o nehir kıyısını kucaklayan bir okyanus, o okyanusun yanında mağrur bir şehirdir porto şarabı.
  • vallahi ben oradayken, free shop'dan pasaport basina en fazla uc sise porto sarabi cikarmaya izin veriyorlardi. acaip gicik olmustum, bizim yakut ile neredeyse ayni paraydi orta kalite bir sarap. ahh, ahh!
  • tad ve yoğunluk olarak şaraptan çok likör klasmanına girdiği de düşünülen bir içkidir.

    ve bir de bu içkinin renginden adını almış dermatolojik bir sorun mevcut:

    (bkz: porto sarabi lekesi)
hesabın var mı? giriş yap