• büyüseydi esra ceyhan olacaktı.
  • arkadaş biraz eli yüzü düzgün kızların başlığına laf olsun torba dolsun kabilinden, şirin erkek entrysi girilmesin. ben bilfiil bunun mücadelesini veriyorum yıllardır. hatta;

    (bkz: kız nicki başlıklarında görülen şirinlik kumkuması)

    yapmayın bunu kardeşim. hiçbi kız böyle etkilenmez. "ben de burdayım" maksadıyla yazılmış tatlı, pespembe entrylerle nereye kadar. gerçi siz de haklısınız. keşke, evrim kanununu yazsam yeniden... ama bunu değiştirmek elimizde. gelin bu mücadele benim önderliğimde başlasın.

    mesela barda da oluyor bu. güzel kız içeriye geldiği anda o özgüveni tamam, fötr şapkalı, şekil giyimli erkekler aptallaşıyor. hepsi kıpır kıpır oluyor. kızın etrafında hafif bir çember oluşuyor. birbirlerini omuzlarıyla itiyorlar. herkes kıza espri yapıyor. kız da şımardıkça şımarıyor amınım. tamam tekkeyi bekleyen çorbayı içer ama biraz özen biraz akıllılık. sonra dövmeli mövmeli bir iri içeri girer olanca piç hareketleri olmasına rağmen kızın aklını alır. sen de... neyse bundan sonrası hazin geliyor...

    neyse işte... pollyanna nezdinde sizlere ders verdim kankalar. ilki ücretsizdi. ileri düzey için başvurun. süper paket programlarım var.

    tanıma gelelim; kendisi poliştir (eheheh çok tatlıyım lan). erkeklerinki ise poliş vahşeti...
  • pollyanna’ya haksızlık edildiğini düşünürüm. özellikle sözlükte. bir kere yanlış anlaşılmıştır bence. pollyanna hayatta başına gelen her şeyden keyif alacak bir şey bulur, kaderine razı olur, kadercidir sanılır. halbuki pollyanna her başına geleni sessizce kabul etmez. mücadelecidir. sorunları çözmeye çalışır. yaşlı teyzeye “haline şükret” demez sadece, iyi olmaya çalışmasını da sağlamaya çalışır. ya da öksüz arkadaşına “böyle kal ve dua et haline” demez. onun sorununu çözmeye çalışır.

    pollyanna’nın hayat algısı bence; “sorunu çözmeye çalış, çözemiyorsan depresyona bağlamanın manası yok hayat devam ediyor ulan”dır bence. o yüzden genel algının tersine saygı duyulasıdır, örnek alınasıdır. yılgınlık yerine direniş önerir. “vazgeçmemek, direnmek için kendine gaz ver ulan” der.

    hayatında bir kez ayakları tutmadığında umutsuzluğa kapılır. onu da kısa sürede atlatır, kendini yeniden bulur.

    sonuç itibariyle, devrimcidir zannımca pollyanna. umuttur.
  • babaannemdir. tamamen doktor hatası sonucu bir gözünde %70'e yakın görme kaybı olan babaannem geçenlerde bir pollyanna cümlesiyle beni benden almıştır.

    ne var ki olum bi kafaya bi göz yeter.

    gözlerinde beliren o hayata bağlılık, çevresindekileri üzmeme çabası, ne olursa olsun doktor olan saygısı görülemeye değerdir. tam bir pollyannadır benim babaannem.
  • tecavüze uğradığında,"neyse götü kurtardık" diye sevinen karakter.
  • sevgili karakterimizle aynı mahlasta yazdığım için değil, ama espriler gerçekten bayat ve kötü olduğu için tecavüze uğramasıyla ilgili şakalar canımı sıkıyor.

    gönül ister ki 10 yıl önceki espriler copy-paste yapılmasın da orijinal esprilerle gülelim, eğlenelim.

    bir de varsa yoksa tecavüz kullanılıyor. bilinçlerdeki bir rahatsızlığı da işaret ediyor olabilir bu. "her konuda şaka yapılabilir"i savunsam da, sadece tek bir konuda şaka yapılması bayağılık kokuyor.

    bence daha başka konularda, daha ilginç şakalar yapabilecek kapasitede insanlar var aramızda. en azından deneyelim çünkü bir sonraki kuşak internette pollyanna'yı arattığında karşılarına sadece "pollyanna tecavüze uğramış..." tarzı anaokulu esprilerinden başka espriler de çıksın istiyorum.

    we can do it!
  • halis muhlis türk insanı. ne bok olsa eyvallah, ne olucaksa insallah, olmadı hamdolsun. sonunda alayımıza el-fatiha.
  • -camları sil!
    -olsun. belki kas yaparım.
  • ota boka mutlu olan ve herşeye mutlu olunması gerektiğini çocuklara empoze edip tepkisiz ve embesil bir toplum oluşturan kahraman. genelde heidi ile karıştırılır. pazartesi gününden nefret edenler için bulduğu yöntem ise bir haarika
    - pazartesilerden nefret ediyorum
    - bi de şöyle düşün pazartesi günleri bir sonraki pazartesiye en uzak olduğun günlerdir.

    öğğkk
  • oyuncak bebek yerine koltuk değnekleri alıp da en azından bunlara ihtiyacım yok diye sevinen şirinlik muskası bir kızın maceralarının anlatıldığı, elenor helen porter'ın genç dimağları her türlü idealist düşünceden uzaklaştırmayı amaçlayarak kaleme aldığı, "elinizdekilerle yetinin hayat ne güzel" temalı sırasıyla çocuk ve ergen romanı. ilk kitabın ardından polyanna'nın gençliği,orta yaşlılığı,menapoz dönemi konularını işleyen kitaplar da yazılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap