• gücün ve iktidarın duvarına çarpa çarpa dağılan değerin yitirilişine ağıt.

    şiddet ve sevgisizlik naif bir sübyandan nasıl cani yaratır, karşılığını bencillikle alan her güzel duygu nasıl zıttına evrilir, bir karanlık nasıl büyür; izleyin, görün. uzun zamandır perdeye yansıyan en gerçek tahlil, müthiş bir anlatım.
  • çelik gibi sinirleriniz varsa izleyin, hem diyalog olmaması hem de içeriği insanı çileden çıkartıyor. yoran filmlerden, çok gerçek...
  • if istanbul 2015'te keşif bölümünde gösterilecektir.

    http://www.ifistanbul.com/tr/filmler/plemya
  • miroslav slaboshpitsky'nin yönettiği 2014 yapımı film. the tribe adıyla da bilinen yapıt 2014'ün sutherland trophy'sini kazandı.
  • bizi işitme engelli insanlardan oluşan bir dünyaya gözlemci olarak sokan film.

    film boyunca hiç bir konuşma duymayacaksınız. bu filmin dili hiç birimizin anlamadığı, hatta anlamamamız gereken işaret dili. bu filmin gerçek etkisini alabilmek için bu dili bilmiyor olmanız ve duyabiliyor olmanız gerekli. yönetmen, film boyunca insanlar arasında geçen bizim yarı anlayıp yarı anlamadığımız olaylar silsilesini zekice yazılmış bir senaryoyla tam da ihtiyacımız olduğu anlarda bize anlatıp egolarımızla oynuyor. bu sayede film boyunca küçük mutluluklar yaşıyorsunuz. ama şunu unutmayın bu filmin mutlulukla uzaktan yakından hiç bir alakası yok.

    öngördüğünüz türde bir duygu sömürüsü bulamayacaksınız. yani bir grup işitme engellinin dramı falan yok bu filmde. aksine onları kendi dünyalarında, bu durumları çok normal bir şeymiş gibi gözlemleyeceksiniz.

    gözlemlemek diyorum zira teknik açıdan olağanüstü özelliklere sahip bu filmde yönetmen, tüm sahnelerde yer yer hareket eden, yer yer durağan tek bir kamerayla bizi olayların içine doğrudan bağlıyor. bir binanın dışından içerdeki olayları izlerken birden kendinizi dışarıdaki insanları takip ederken buluyorsunuz. o an "aa ben dışardaydım zaten" diyiveriyorsunuz.

    işitme engelli insanlara ait bu dünyada sadece bizim duyabildiğimiz sesler o kadar iyi kullanılmış ki yer yer geriyor, yer yer sessiz bir dünyanın nasıl bir şey olduğunu anlıyorsunuz.

    bu film duygusal açıdan çok rahatsız edici bir film. sevişme sahneleri bile şiddet içeriyor. her şey olduğu gibi, gerçek olabilecek haliyle bize yansıtılmış ve yönetmen insanları rahatsız edecek diye hiç bir ayrıntıyı gizlememiş. örneğin oldukça uzun süren bir kürtaj sahnesi var. bir erkek olarak o sahne boyunca resmen ben kürtaj oldum. ama bir çok dayak ve sevişme sahnesinde olayların gerçek olmadığına dair ufak ipuçları yerleştirmiş. ayrıntıcı izleyicinin rahatlıkla fark edeceği şeyler bunlar. bunu sanki bir imza gibi yapmış. "bakın bu kadar gerçekçi ama aslında film bu, bu da benim ustalığım dercesine"

    spoiler vermeden daha çok yorum yapamam. özellikle sinemayla ilgiliyseniz daha önce hiç yaşamadığınız deneyimlere hazır olun. ders niteliğinde sahneler inanılmaz ufuk açıcı geçişler ve bir takım sahnelerde "nası ya" dedirtecek ışık kullanımları mevcut.

    bu bir sanat filmi arkadaşlar. bu tip bir deneyim umarak bu filme gidin. yoksa aslında şiddetten başka bir şey olmayan sahnelere porno der, hiç bir şey anlamadan sadece rahatsız olur, yarısında sıklır çıkarsınız.

    aldığı bütün ödülleri hak ediyor

    edit: sanırım insanların daha çok soyunup giyindiği başka bir film izlemedim.
  • büyüyünce irreversible olacak olan film. müthiş bir fikri, herkesin işaret dili ile konuştuğu ve alt/üst yazı olmamasını, ukrayna gerçeğine kaptırmış senaryo ve nezdimde yazık olmuş. aşırı gerçekçi çekimler zaman zaman zorlasa da hala iyiliği kötülüğü konusunda karar veremedim ki bu aslında biraz da filmin başarısızlığına işaret ediyor. fakirlik tabi ki seçici değil, süreç her yerde, her zümrede aynı işliyor. kadınlar en zor şekilde hayatı devam ettiriyorlar. --- spoiler ---

    bir kadının seks işçiliğinden kaç kişinin karnı doğuyor. kızlar, acımasız ergen çetesi,hoca / şöfor/ pezevenk bozması. inanılmaz ...

    sağırlık vurgusu keşke daha çok kullanılsaydı. finalde kafalar patlarken, yan ranzada yatanın bir şey duymaması ya da tır parkında çocuğun geri geri giden arabanın altında kalması gibi ... iyi ama kullanılamayan bir araç olmuş sağırlık
    --- spoiler ---
  • aynı gün içerisinde bu filmi, ondskan'ı ve daha da önemlisi klass'ı izlerseniz sanırım kafayı yememeniz mümkün değil.
  • konuşma olmadan, alt yazısız, sadece işaret diliyle anlatılan ukrayna yapımı film. ilk 10 dakikadan sonra nasılda alışıp, akışına kendinizi kaptırdığınıza şaşıracaksınız..

    sağır ve dilsiz ukrayna gençlerinin yurtta bulaştıkları hırsızlık, fuhuş, gasp gibi türlü işlerini gösteren filmde yer yer fazlasıyla rahatsız olabiliyorsunuz.
  • sadece işitmeyen, konuşamayanları degil, gör(e)meyenleri de anlatan bir film. rahatsız edici, ediyor. benim için daha farklı bir rahatsız edicilik algısı oluşturdugunu söyleyebilirim. zorluyor, baya. gögüste bir agrı bırakabilir birkaç sahne. iyi ki yapılmış ama, ilgimi çekmesinin bir anlamı da varmış.

    --- spoiler ---

    beni en cok huzursuz eden durumlardan biri, kürtaj sahnesi ve komodinle "sürü"yü parçalamanın yanı sıra cocugun kıza naifçe yaklaşmasına kızın verdigi tepki, hareket(ler) idi. o kadar yadsımış ki yaşadıgı pisligi, tersini bilemiyor kız, onda yok.
    --- spoiler ---

    "duyabiliyor olmanızın önem kazandığı tek sahnede ise sağır olmayı yeğleyeceksiniz. " demişler filmi anlatmaya çalışırken, evet, bunu dilerken bulabilirsiniz kendinizi ve bazen iyi ki kelimeler yok..
  • vizyona sadece kısıtlı bir gösterimle gireceğini tamin ediyordum zaten, sadece istanbul avrupa yakasında vizyondaymış. bize yine malum ortamlar.... sinemada böylesi bir filmi izlemek, bizim gibi istanbul dışında yaşayan insanlar için artık bir hayal.

    not:malum ortamlara düşmüş film.
hesabın var mı? giriş yap