• plasebo etksini daha da ilginçleştiren bir faktör, plasebonun da plasebo etkisi olmasıdır.

    deneyimiz şu şekilde. bir grup hastaya plasebo uygulanıyor. ancak bu hastalara plasebo uygulandığı söyleniyor ve plasebo etkisinin ne olduğu detaylı bir şekilde anlatılıyor.

    artık bir zahmet plasebo etkisi görülmesin değil mi? sonuçta size şeker veriyoruz diyorlar açık açık. ama görülüyor. kontrol grubuyla bariz bir fark ve normal plasebo grubuna yakın bir performans gözleniyor.

    peki neden? çünkü ikinci dereceden plasebo etkisi devreye giriyor. ilk plasebo etkisi artık durumun farkında oldunduğu için bu şekilde adlandıralamasada, hastalar plasebo etkisini bir tür ilaç olarak gördükleri için plasebo etkisinin plasebosundan faydalanıyorlar. plasebo etkisinin kendilerine faydasına inanıp, plasebo etkisi gösteriyorlar.

    sonuçta ise hastalar iyileşiyor, biz her zamanki gibi mel mel bakıyoruz, "vay anasını" diyoruz. böyle işte.
  • kisinin aldigi herhangi bi ilacin kendini iyi ettigini vs dusunmesi. aslinda olmayan biseye kendini ikna etmesi.
  • bunun en büyük kanıtını anneannemde gördüm geçen. benim tatlı anneannem biraz hastalık hastası bi insan. böyle bi yerim ağrısın da benimle ilgilensinler, doktora falan gideyim ekşın olsun kafasında.. neyse bu günlerce ayağım ağrıyor, doktora gidelim diyordu. götürdüler doktor hiç bi şey bulamadı. yine de ağrısı geçsin diye kas gevşeticidir, ağrı kesicidir bi şeyler verdi. bi iki gün içirdiler sonra annem dedi acaba psikolojik mi diye. biz gittik bonibon aldık bakkaldan, bildiğin bonibon lan. çocukların falan yediği. kadına gece verdik sabah ne dualar etti. ay nilgün o hap nasıl bi şeydi öyle, bıçak gibi kesti demeler. yok o doktordan allah razı olsun demeler. tabi sonra kadın çikolatanın tadını alıp çaktı galiba olayı ama en azından bir iki ay rahatladı. ailecek deliyiz biz.
  • space jam'de hatırlamadığım bir sevimli kahramanın şişeye su doldurup jordan'ın gizli iksiri yazması, jordan'la karşılıklı göz kırpıp bunu takıma içirdikten sonra ikinci devre yaratıkları dümdüz etmeleri plasebo etkisinin en sevimli örneğidir.

    o değil de çocukluğumu özlemişim sözlük.
  • konuyla ilgili çok ilginç bir deney, turin üniversitesinden fabrizzio bendetti tarafından gerçekleştirilmiştir.

    deney, deneğin acıya maruz bırakılıp daha sonra acının morfin vasıtasıyla dindirildiği birkaç günden sonra, yeniden acıya maruz bırakılan deneğe bu sefer morfin yerine tuzlu su enjekte edildiğinde, tuzlu suyun acıyı geçirdiğini, ertesi gün tuzlu suyun içine morfini bloke eden nalokson maddesi eklendiğinde ise acının hiç bir şekilde geçmediğini gösteriyor.

    fabrizzio bendetti bu deneyle 13 things that do not make sense listesinde birinci sıraya yerleşmiştir.
  • ciddi anlamda işe yarayan bir olay.

    babanem zamanında gözüm bozuldu diye tutturmuş. göz doktoruna gitmişler. o zaman teknoloji gelişmediğinden her gözlüğü sırayla denemeleri gerekiyor. babanem tüm gözlükleri deniyor. "bu olmadı, bu olmadı" diye devam ediyor. doktor numarasız gözlük veriyor. "hah bu çok güzel oldu" diyor
  • farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma halidir.
    ilaç vücuda ağız, burun veya enjeksiyon yolu ile verilebilir. aslında plasebonun fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir gücü yoktur. sahip olduğu tedavi gücünü tamamen hastanın verilen ilacın "işe yarayacak" ilaç olduğunu düşünmesinden alır. plasebo tıbbın bilimsel olarak açıklayamadığı bir yöne "insanların istemeleri halinde kendi kendilerini iyileştirme gücü"ne yöneliktir.

    tıbbi olarak kurtulma olasılığı zayıf görülen bir çok hasta, basitçe ölüm istatistiklerine girmekten bu güç sayesinde kurtulmuş, tıbbın çözüm bulamadığı kanserin tedavisinde çoğunlukla, yüksek moral ve iyileşme azmi olmuştur.
    işte plasebo yeterince azmi olmayan fakat tıbben tedavisi de bulunmayan hastalıkların "bu ilaç sana çok iyi gelecek ama senin de çabalaman lazım" sözleri ile pazarlanan çaresidir.

    bazı zamanlar ise hiçbir hastalığı bulunmayan ama doktor kapıları aşındıran "hastalık hastalarının" tek reçeteli ilacıdır.
    plasebo gayrı resmi yazışma dilinde ve halk arasında yararlı tıbbi içeriği bulunmadığını ifade etmek için bazen "şeker hapı" olarak da adlandırılır.
  • boş atıp dolu tutmak.
hesabın var mı? giriş yap