• 60 lı yılların sonunda amerika da 500 e yakın kanserli hastanın üzerinde kullanılmış ve bu hastaların %40 ı bu yeni ilaca ölesine inanmışlardır ki düzelmişlerdir. testlerden sonra "size sadece şekerli su" verdik dendiğindeyse sadece %10 (küsür) nunun inanması bi o kadar acayiptir.
  • yaz sıcağında açık camımın kenarında çalışan komşumun klimasının sesini duydukça serinliyorum sanki üstüme esiyo soğuk,serin havalar.
  • dün deli gibi ateş ve şişmiş bir sol bademcikle uyandım. her yutkunduğumda acı çekiyordum. ateş de beni oldukça halsiz bırakmıştı. hemen masamın üstündeki therafludan aldım bi tane. biraz rahatladım ama kongest daha etkili diye düşündüm. ateş tekrar yükselince öğlen bi tane daha aldım ve yine rahatladım. akşam yemekten sonra da yine bi halsizlik hasıl oldu. bi theraflu daha alınca kendimi iyi hissettim. en son yatarken de aldım ki gece ateşim çıkmasın rahatça uyuyabileyim diye. gerçekten de ateşim çıkmadı ve rahat uyudum.

    ertesi sabah uyandığımda yine ateşim vardı. theraflu kutusuna uzandım ve bir tablet aldım. ama bi terslik vardı. bu tablet dünkü theraflulardan farklıydı.
    çok geçmeden olayı anladım: dün gün boyunca theraflu alıyorum diye başka bir mide ilacı almışım. hem de günde bir kez alınması gereken mide ilacını 4 kez almışım. ama ne hikmetse gayet faydasını gördüm. gün boyunca ne ateşim çıktı ne de bademciğim ağrıdı.

    ey plasebo sen nelere kadirsin.
  • "...
    dogbert: this'll cure you immediately.
    dilbert: really? what is it?
    dogbert: a placebo.
    dilbert: a placebo? now that you've told me it's a placebo, it's not gonna work.
    dogbert: it will if you think it will.
    dilbert: but i already know it's a placebo!
    dogbert: maybe it isn't.
    dilbert: you just said it was!
    dogbert: that's precisely the power of the placebo.
    ..."
    (bkz: dilbert)
  • tıp dünyasıyla haşırneşir olanlarınız veya sırf zevk için tıbbi dergileri takip edenlerimiz (ki çoğunlukta olduğumuzu tahmin ediyorum) bilirler; son yıllarda yeni ilaçlarla ilgili gayet önemli sonuçlar veren bir çok değerli araştırma, dergi editörlerinin deney sonuçlarını incelediklerinde placebo etkisini fazla düşük bulmaları ve bu nedenle de araştırmanın sonuçlarına güvenmemeleri sebebiyle yayımlanmamakta, sayısız cesur araştırma gün ışığı göremeden tıp fakültelerinin nemli mahzenlerinde çürüyüp gitmektedir.[1]

    bu vahim durumun önüne geçilmesinin en etkili ve en ucuz yolu, aynı deneyleri standart placebo ilaçlar yerine "çifte etkili placebo" (ç.e.p.) adı verilen iki kat daha kuvvetli placebolarla tekrarlamaktır.

    çifte etkili placebo ilacının geliştirilmesi sürecinde bir takım sorunlar çıkabilir. mesela, standart placebo ilacının etkisi ve kuvveti tam olarak bilinmediğinden, o etkinin iki katını hesaplamak da oldukça zor olacaktır. fakat tıp dünyasında kullanılan tüm placeboların etkileri ölçülüp, sonra onların ortalaması alınabilir.

    ayrıca ç.e.p.’nin food and drug administration veya sağlık bakanlığı gibi yetkili merciilerden onay alabilmesi için etkisini, yan etkilerini ve güvenilirliğini ölçen bir takım deneylerden geçmesi gerekecek büyük ihtimalle. o deneylerde placebonun doğası gereği deney grubunda olan ve çifte etkili placebo verilen hastaların kullandıkları ilacın placebo olduğunu bilmemeleri lazım gelecektir. deney grubundaki hastalara hangi hastalıkları için ve ne tür bir ilaçla tedavi edildiklerini söylememek tıp tarihinde rastlanmayan bir olay olsa da, genç araştırmacıların yaratıcılıklarını ve hayalgüçlerini kullanarak bu sorunun üstesinden geleceklerine inanıyorum. (kontrol grubundaki hastaları dert etmeyiniz, onlara her zamanki standart placebodan verin gitsin.)

    son olarak, eğer çifte etkili placebo bir gün tüketicinin beğenisine sunulur, eczanelerde satılmaya başlanırsa, satıldığı kutuda kesinlikle bir prospektüs veya ilacın özelliklerine dair bilgi verebilecek uyarılar bulunmamalı, çifte etkili de olsa, placebonun doğasına ve amacına aykırı düşülmemelidir. *

    ------
    [1] william cheesecake, "the effects of incessant telephone harassment and sleep deprivation on the productivity of foolish journal editors who refuse to publish my research papers", journal of mediocre scientists, summer 2003
  • trişkadan ilaç
  • hastanin 'kandirilmasina' gerek kalmadan da ise yaradigina dair calismalar olan olgu. 1965'teki bir calismada nevrotik hastalara plasebo oldugu soylenerek verilen ilaclarin ise yaradigi gozlemlenmis. bunu okudugumda neden bunun uzerine daha cok gidilmedigini merak etmistim, cok onemli bir bulgu bu zira ama kucuk bir case study olarak tek basina herhangi bir sey soylemeye yeterli degil. bundan sonra rastladigim ilk calisma 2010 sonunda yayinlanan ve ibs* hastalarina ayni sekilde etkisiz oldugu soylenerek plasebo verilen ve benzer sonuclar alinan bir calisma oldu. bu da kesinlikle daha buyuk gruplarda ve farkli cografyalarda denenmeden dogrudan sonuca goturen bir calisma degil, ama teorik acidan onemli bir bulgu. cogu doktor bu plasebo meselesini oldukca hafife aliyor, zaten hafife almasalar da etik acidan hastadan habersiz etkisiz bir ilac vermeleri de imkansiz. bu yuzden plasebo etkisini hastalarin bilgisi dahilinde kullanabilmek ve hastalar kadar doktorlari da bu konuda bilgilendirebilmek cok onemli. alternatif tip denilen olay zaten tamamen plasebo uzerine kurulu bir sey - akupunkturdu reikiydi homeopatiydi... bunlarin alternatif olmaktan cikip, sarlatanlarin elinden kurtulup, tip tarafindan etkili bir sekilde kullanilmamasi icin bir sebep goremiyorum. alternatif tibbin ise yaramasinin altinda yatan plasebonun etkili olmasi icin hastalarin 'kandirilmasi' geregi ortadan kalktigi zaman bu alanlar tibbin kullanimina da acilabilir.
  • kimi kimselerin çok farklı kavradığı ya da kavrayamadığı kavram.
    bir hastalık ölçer olması yanı sıra şu an tıpta asıl tedavici olarak kullanılmaktadır da.

    insanlar bu noktayı kavrayamıyorlar ki bunu da antidepresan; "tamamen plasebodur başka bir şey değil!" dediğim zaman taşlanıyor gibi eksi almamla anladım.

    ilaçlarda plasebo etki muhakkaktır. ama bir ilacın tedavisini %70 plaseboyla yapıyor oluşu o ilacın hiçbir etkisi olmayan bir şeker olduğu anlamına gelmez.
    farz-ı misal olarak kendim kullandığım ve takıntı, kuruntu ve uykusuzluk için birebir doktor tarafından yazılan bir antidepresanı örnek vermek isterim.

    ilacı kullanmaya başladıktan yaklaşık 3 saat sonra aşırı uyku bastırmasıyla karşı karşıya kaldım.
    ikinci günün sonunda ise bu ilacı içip saatlerce uyur buldum kendimi. ve bunun yanında bir de deli gibi yaşadığım kalp çarpıntım vardı.
    kalbim çıkmak istercesine hissedebileceğim ölçüde çarpıyor sanki metrelerce nefes almaksızın koşmuş hissi yaratıyordu.

    sabah okula gidip derste sürekli uykum varmışcasına esnediğimi hatırlarım.

    e peki bunu neresi plasebo?

    bunun plasebo kısmı ise prospektüste ilacın etken olması için belirli bir gün boyunca -bir hafta ya da 10 gün- sürekli ve düzenli olarak kullanılması gerekiyor olması yazdığı idi.

    yani uyku hali sırf doktor bak bu ilaç seni uyutacak! dediği için yaşadığım müthiş bir plaseboydu.
    bunun yanında ise kalp çarpıntısı bizzat kimyasal bir sürecin ürünü tamamen psikolojiden uzak fizyolojik bir durumdu.

    yani o ilacın endikasyonlarının çokça plasebo olması -dikkat!- o ilacın ya da maddenin hiçbir etkisi olmadığı göstermez.
    daha da açmak gerekirse -yine antidepresan örnekleriyle gidiyorum- ilaç kullanıcıya içerisindeki kimyasalların etkenliği derecesinde fizyolojik değişimler yaratabilir ama ilaç kişinin o ilacı almasındaki psikolojik nedenle ilgili yaşadığı rahatlama tamamen ve çokça bir hayal mahsulüdür.

    bana "bir ilaç kullanıyorum başım dönüyor uyuyorum kafam çok güzel oluyor midem zıplıyor vuhu! sen buna etkisiz mi diyorsun yahu!?" derseniz ben de size "e peki ilacı kullanma nedenin de bu muydu?" der "plasebo!!" derim sen de bana küfür eder aptal olduğumu düşünür çeker gidersin... aman!

    her neyse...

    şöyle söyleyerek bitiriyorum prospektüs sadece bir ilacın endikasyonlarını adverslerini kullanım talimatlarını üretici firma bilgilerini ve benzeri bıdı bıdıları gösteren bir kağıt değil, okuyucuda ilacın etkili olacağına ve ne denli etkili olacağına dair psikolojik şartların oluşumunu sağlayan bir hipnoz kağıdıdır.
  • şahsım için tüm haplar bu sınıfa girer.

    (bkz: yutulan hap mideye ulaşmadan ağrının geçmesi)
  • ameliyat versiyonu da vardır.
    şöyle ki; artrit tedavisi için gerekli olan diz ameliyatı* yerine, doktorlar hastayı uyutuyorlar, dizinde küçük bir kesik açıp tekrar dikiyorlar. hasta kendine geldiğinde ise ameliyatın başarıyla tamamlandığı söyleniyor.
    bu insanları iki yıl boyunca gözlemliyorlar ve gerçekten ameliyat olan hastalarla placebo uygulanaların aynı derecede iyileşme ve diz işlevlerinde gelişme gösterdikleri görülüyor.
hesabın var mı? giriş yap