• yaz vakti pisa kulesinin etrafindaki cimenlere yayilan turistlerinden adim atmak mumkun olmaz.minik bir sehirdir.pisa kulesi ve yanındaki kiliseden baska gorecek de bir seyi yoktur.daracik sokaklarinda ocelan libero gibi duvar yazıları mevcuttur ki insanin sinir olasi gelir.yinede eger toscana turu yapılıyorsa es gecmemek gidip bi pisa kulesinin onunde yamuk bir resim cekmek ve bakın kuleyi duzeltmis adamlar diye geyik dondurmek farzdir.
  • erasmus kapsamında beş ayımı geçirdiğim, küçük ve huzurlu italya şehri.

    pisa'ya ilk geldiğimde beklentilerim çok yüksek değildi, ancak günler geçtikçe bu kasabayı andıran şehrin dokusu insanı içine çekiyor. üç katlı, sarı boyalı evlerinden tutun, dar sokaklarına kadar sanki terkedilmiş, fakat korunmuş bir tarihin izleri mevcut. eğer aniden bastıran yağmura denk gelmezseniz burada; arno nehri boyunca yürürken güneşin batışını izlemek, pisa kulesi'nin bulunduğu meydandaki çimenlere yatmak, yine bu çimenlerde oynayan köpekleri izlemek, corso italia'da mağazaları gezmek gibi aktiviteler yapılabilir. e haliyle bir süre sonra bunlardan sıkılabilirsiniz. bunun çözümü de pisa'nın italya içerisindeki ve italya'nın avrupa'daki konumunu kullanarak diğer ülkelere ya da şehirlere gezi düzenleyebilirsiniz. nitekim havaalanı da yakın olduğundan, ryanair ile ucuza birkaç ülkeyi de ziyaret edebilirsiniz. şahsen dersleri hallettikten sonra bu sayede pek çok yeri ziyaret etmiştim.

    pisa halkının çoğu ingilizce bilmediğinden ev tutma konusunda sıkıntı yaşamıştım. bunun için önceden araştırma yapmak gerekiyormuş maalesef. ben yandım siz yanmayın diyerek, pisa'da ev tutma ihtiyacı olanlara elimden geldiğince yardım edebilirim.

    son olarak, istanbul'dan ayrılırken son gördüğüm iki sokak köpeğinin birbiriyle düzüşürken arkada bulunan diğer iki köpeğin de onları imrenerek izlemesiydi. pisa'dan ayrılırken ise 6-7 tane süs köpeğinin çimenlerde koşarak oynaması ve birbirlerini nazikçe koklayarak havlamasıydı.
  • kuzey italya'daki toskana bölgesinde yer alan bir şehirdir. ünlü pisa kulesinin yanısıra 11. yüzyıl ile 14. yüzyıl arasında italya yarımadasının en güçlü 4 deniz cumhuriyetlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. ayrıca pisa ünlü bilim adamı galileo galileinin yaşamış olduğu kenttir.
  • pisa kulesi civarında dolaşırken, konuştuklarınıza dikkat edin!!! iyi "türkçe" bilen bir bangladeşli satıcı ile karşılaşma olasılığınız çok yüksek. yine de garip tabii, yurt dışında türk ile karşılaşmak bir yana, pisa kulesinde türkçe'yi iyi bilen bangladeşli ile karşılaşmak...
  • galileo galilei'nin doğduğu italyan kenti. italya'da ziyaret edilebilecek bunca yer varken gidilmesini önermediğim yerler arasındadır. evet; tarihidir, güzeldir ama italya'nın zaten birçok yeri az çok böyle.**
  • delicesine özlediğim, hayatımın bir senesini geçirdiğim ikinci memleketim..

    direkt arno kenarında yaşadığım, evim arno'ya baktığı için yağmurlu havalarda derenin yükselmesini, ordunun gelip kum torbaları dizmesini, derenin taşmasından korkmayı özledim..

    borderline'ini, aqua ketasini, en çok da bazeelini özlediğim.. insanlarin turist olarak gelip gitmesine gıçık olduğum, mezzo ponte'den eve 18 tane ışık direğinin hepsine bambaşka gecelerde işeyerek devam etmeyi, bucca de merda diye anmayı yine de çok sevmeyi özledim..

    şehrin en güzel yeri corso italia'da arkadaşları göre göre, dükkanlara selam vere vere ilerlemeyi, pam'de alışveriş yapip ara sokaklardan, santa maria'nin günün her dakikası karanlık sokaklarindan bisikletle geçmeyi, sali günleri belediyenin altinda kurulan bit pazarını, senenin 2 günü gelen çakma ürün pazarını, muhteşem haziranini özledim..

    o haziran ki "luminera" gibi bir mucizeyi sunabilmiştir insan oğluna..

    tren garından maceraya atilmayi, 2 saatte sienada, 45 dakikada floransada, 1 saatte cinque terre'de olmalarini özledim..

    umarim hayat bana bir gün geri dönmeyi, orada, stadyumun arka tarafındaki villarda yaşamayı, coopdan alışveriş yapmayı nasip eder..

    dünyanın en kötü kokulu, en güzel küçük şehridir velhasil .. (arsenal'de film izlemek de ayrica özleniyor.)
  • eğik duran çan kulesi ile ünlü, tiren denizi'ne dökülen arno nehri kıyısında bulunan italyan kenti.

    en çok bilinen piazza del duomo bölgesi, meşhur eğik kule ve kulenin sahibi katedral görülesidir. özellikle katedralin içini gezmeye özen gösterin, gerçekten çok muazzam bir yapı.

    şehir görece olarak küçük sayılır. sokakları dar, araç trafiği minimumda ve dolaşması inanılmaz keyif veriyor. eğik kulenin dışında pisa üniversitesi'ni bünyesinde barındırdığından tam bir öğrenci kentidir. hafta boyunca gecelerde hayat vardır. en yoğun gecesi beklenmedik şekilde perşembe günleri oluyor. bunun sebebi de öğrencilerin haftasonu yaşadıkları şehirlere dönüp ailelerini görmeye gitmeleri.

    gece hayatındaki mekanlar genellikle leş ve öğrenci işi. garibaldi meydanındaki "baribaldi" denenebilir. yine yakın çevrede bulunan "l'orzo bruno" kendi biralarını mayalıyor. tüm çeşitleri deneyebilirsiniz.

    ne yemeli diye soracak olursanız size iki adres vereyim:

    ristorante alle bandierine: kesinlikle pisa'da ve bazılarının iddia ettiğine göre tüm italya genelinde en iyi ev yapımı makarna burada yeniyor. makarna'dan evvel tuna carpaccio nefis bir başlangıç. pahalı şaraplardan açtırmaya bence gerek yok, house wine oldukça iyi.

    pizzeria le mura: pizza yenebilecek en iyi yer olarak bize tavsiye edildi. gittik, yedik ve çok beğendik. sahibi bir kadın, mutfakta da kendisi çalışıyor. eski usül, tam italyan işi bir mekan. servis biraz yavaş. yemekten evvel içeride büfede bulunan çeşitli jambon-pastırma ve peynirlerden oluşan güzel bir tabak yaptırın ve açık şarapla keyfini çıkartın.
  • firenze santa maria novella tren istasyonu'ndan 81 km mesafe ve 5.80 euro uzaklıgında olan ama kesinlikle uğramanız gereken şahsen benim çok beğendiğim italya şehri. pisa centrale'de indikten sonra dümdüz aşağıya yürüyerek pisa kulesi'nin olduğu meşhur meydana varabilirsiniz. kesinlikle yürümenizi tavsiye ediyorum zira 15-20 dakikaya kulenin olduğu meydana varılıyor. ayrıca şu ana kadar yediğim en güzel ve en büyük dondurmayı da pisa'da yediğimi belirtmek istiyorum. sadece 3 euroya sizi dünyanın en mutlu insanı yapabilme özelliğine sahip bu dondurma.
  • yer gök her yerin mermer, havuz , heykel olduğu roma'dan sonra gidildiğinde biraz hayal kırıklığı yaratabilir. o zaman sanki kentte bir tek pizza kulesi varmış gibi geliyor.

    ama şunu baştan kabul etmek gerekiyor: pisa tarihi olarak önemli olsa bile eskişehir, balıkesir gibi bir taşra kenti. göreceğiniz de büyük ölçüde tarihi taşra mimarisi. hatta pisa sokaklarında kaybolduktan sonra katedralin olduğu meydana tekrar geldiğinizde, bu kez kule ve katedral sanki şehre yapıştırılmış gibi geliyor.

    1: vaftizhane: katedral kompleksinin içerisinde yer alıyor. inanılmaz bir akustiği var. günün belirli saatlerinde koro ilahiler okuyor. putperestinden, mecusisine, hindusundan ateistine herkes huşu içinde ilahileri dinliyor.

    bence biz de ekstra sevap point için minarelere tırmanan bet sesli ergenlere çözüm bulmalıyız. ya kızılcık sopası ile döve döve ses eğitimi verelim ya da bırakalım mikrofon sevdalarını kızlı erkekli karoake barlarda gidersinler.

    2: yer altı çalışması olacağı zaman yerdeki parke taşlarının numaralanarak sökülmesi ve tekrar aynı sıra ile yerine konması uygulaması pisa'da da vardı. bir müddet sonra üstünde yürdüğünüz arnavut kaldırımının taşları bile tarihi oluyor.

    3: entel pazarı, atlas pasajı karışımı bir yer var. orada avize tamir eden bir adam tezgah açmış. insanlar avizelerini tamir etmeye veya evdeki avizelerinin eksik taşlarını gidermeye geliyorlar. sahi siz en son ne zaman avize tamir ettirdiniz?

    4: pisa, sahip olduğu üniversite sayesinde bir öğrenci kenti. ev kiraları tahmin edeceğiniz gibi çok yüksek. şehirde de ciddi bir otel sıkıntısı var. akın akın giden turistler apartmandan bozma pansiyonlarda kalıyor. bu arada şehrin en heybetli ve tarihi binası, üniversiteye ait. kimsenin aklına binayı avm veya otele çevirmek gelmiyor.

    yani öyle "kızlı erkekli ortamlar muhafazakar demokrat yapımıza tersle", "ceddimizle" "neslimizle" olmuyor bu işler.
  • pisa kulesi'ne giderken cüzdanınıza ve değerli eşyalarınıza mutlaka dikkat edin. fotoğraf makinesini koluma takmıştım. bangladeşli satıcılardan biri geldi ve bileklik vermek istedi. istemedim zorla koluma bilekliği taktı ve kaşla göz arasında fotoğraf makinesini aldı. o anda fark etmedim kargaşadan ve sonra bileklik sende kalsın dedi gitti. araçlarımıza bindikten sonra çalındığını fark ettim ve elbetteki döndüğümde yoktu. benim saflığım diyelim. giderken national geographic'te yayınlanan bu zihin oyunları tarzı belgeselleri izleseydim olmazdı tabii ki.
    ayrıca dışarıdaki satıcılar çok kabalar. ne çekmişim yahu onlardan.
hesabın var mı? giriş yap