• 1877 yılında amerikalı astronom asaph hall sr. tarafından diğer uydu deimos'la birlikte keşfedildi. yüzey sıcaklığı -40
    içi boş bir kütle. bu nedenle, bir süre doğal olarak mı orada yoksa yerleştirildi mi spekülasyonlarına neden oldu. en sonunda steroid olduğuna karar verildi.
    mars'ın etrafında ona 9 bin km civarında bir mesafede dönüp duruyor ve her geçen gün mars'a yaklaşıyor. mars çevresindeki turunu 7 saat 39 dakikada tamamlıyor.
    bir hesaba göre 50 milyon yıl sonra mars'a çarpacak. dünya kütle çekim kuvvetinin 1/1000'ine sahip. yani dünyada 68 kg olan bir insan phobos'ta 68 gr. bu nedenle aydaki gibi üzerinde yürüme ihtimali yok. adım atarken sıçrayıp uzay boşluğuna uçmak ve sonsuza kadar uzaylı kalmak var.
    27x22x18 km ölçülerindeki phobos'un yüzeyinde belirgin biçimde görülebilen 9 km çapındaki dev krater; 18 ağustos 1877’de uyduyu keşfeden asap hall‘ın eşi chloe angeline stickney'e atfen stickney krateri olarak isimlendirilmiş.
    ne şanslı kadınlar var diye geçiriyorsunuzdur şimdi içinizden..
  • phobos monoliti ve atalarıyla buluşan insanoğlunun phobos kazası

    phobos, mars’ın iki uydusundan biridir. diğer uydunun ismi deimos’tur ve bu iki asteroit uydunun mars yörüngesine nasıl yerleştikleri henüz net olarak açıklanamamıştır. her iki asteroiti de özel kılan şey hem çok küçük hem de düzensiz şekile sahip olmalarıdır.

    ay’da yürüyen ikinci adam olan buzz aldrin 2009’da katıldığı bir tv programında phobos’un yüzeyinde oturan tuhaf ve tek bir büyük kayadan, bir monolitten söz etmiştir. monolit yaklaşık olarak 90 metre boyunda büyük bir kayadır. bu monoliti daha etkileyici kılan şey ise onun ıssız bir bölgede tek başına duruyor olmasıdır. (hatırlanacağı üzere arthur c. clark & stanley kubrick’in yazdığı 2001 bir uzay macerası ve 2010 temas kurduğumuz yıl adlı kitaplarında, henüz ilkel insanlığa dünya üzerinde buldukları bir monolit yol gösteriyor ve insanoğlu bu monolitin aynısını ay yüzeyinde de buluyordu.)
    1989 yılı itibariyle gezegenimizde küresel anlamda çok büyük ve ani değişimler olmuştur. berlin duvarı’nın yıkılmaya başlanması, abd ve sscb arasındaki soğuk savaş’ın sona erdiğinin açıklanması ve bu iki ülkenin özellikle uzay çalışmalarında işbirliği yapmaları, devamında sscb’nin dağılması gibi gelişmeler yaşanmıştır. bu gelişmelere karşın birçok açıklama yapılmasına rağmen hiçbir açıklama insanoğlunu tam anlamıyla tatmin etmemiştir. bize göre ise 1989 yılı başlangıcında dünya’ya çok net bir dış müdahale olmuştur.

    1981’de abd başkanı seçilen ronald reagan’ın 1983’te “yıldız savaşları” olarak anılan “stratejik savunma girişimi ‘sdı’ projesini” tanıtması o dönem büyük yankı uyandırmıştır. abd’nin uzayda kurmayı planladığı bu birimin sovyet balistik füzelerini havada etkisiz hale getirmeyi amaçladığı yorumları yapılsa da amaç göründüğünden çok daha farklıdır. bu amacın ne olduğunu görebilmek için ise 1983’te uzayda ne olduğu bilinmelidir.
    1983 yılında “ıras” (kızılötesi astronomik uydu)’ın ocak ayında fırlatılarak tüm gökyüzü taranmış ve güneş sistemine yakın çevrenin kızılötesi araştırması yapılmıştır. dünya’dan 900 km mesafede yörüngeye oturtulan ıras, jüpiter boyutlarındaki bir gezegeni 277 ab (astronomik birim, 1 ab = 150 milyon km) mesafeden algılayabilecek yetenekteydi.
    evet doğru tahmin ettiniz; amaç “planet x” denilen, başka bir deyişle o dönem için 10. gezegen, daha başka bir deyişle sümer efsanelerinde ismin geçen kayıp gezegen nibiru’yu bulmaktı. ıras’ın 10 aylık araştırmaları sonucunda 600 bin görüntüye ulaşılmış ve 10. gezegen net bir şekilde bulunamamıştı. fakat gökyüzünü iki kez tarayan ıras, görüntüleri art arda izleyip kıyaslamayı mümkün kılmıştı ve verilen izlenimin aksine hareket eden cisimler gözlenebilmişti. yani dünya’ya doğru yaklaşmakta olan bir gezegen varsa eğer bu gezegenin hareketi gözlemlenmiş olacaktı. bu 600 bin görüntüye ek olarak önceden bilinmeyen 5 kuyrukluyıldız, 4 yeni asteroid ve 1 adet de kuyrukluyıldızı andıran muamma bir cisim dâhildi. resmi ağızlar inkâr etse de her zaman olduğu gibi bilgi dışarıya sızmıştı ve dönemin haber kaynaklarında “dev cisim bilim insanlarını şaşırttı” , “uzayda dev bir cisim bulundu”, “güneş sisteminin kenarında bulunan dev cisim bir muamma” şeklinde yer almıştı bile. washingon post gazetesine demeç veren ıras baş bilimcisi gerry neugebauer “size söyleyebileceğim tek şey bunun ne olduğunu bilmediğimizdir. cismin dünya’ya 80 milyar km kadar mesafede olduğu ve dünya’ya doğru hareket etmekte olduğu yolunda spekülasyonlar yapıldığını duymaktayız. bu gizemli cisim gökbilimcilerin aradığı 10. gezegen olabilir.” diyordu.

    keşfedilen bu cismin uzak bir galaksi değil de neptün boyutlarında bir gezegen olduğuna dair güçlü işaretler, gökyüzünün optik teleskoplarla incelenmiş olması sayesinde görüldü. planet x’in optik aranması sırasında gökbilimciler plüton’u keşfeden clyde tombaugh’un keşfinden sonraki 10 yıl içinde elde edilen negatif sonuçları da dikkate almışlardı. varılan sonuç etkileyiciydi; “planet x olduğu düşünülen cismin son derece elips biçimli ve eğimli bir yörüngeye sahip olduğu fakat şu an güneş’ten çok uzakta olduğu.”
    sonuç neredeyse kesindi; güneş sisteminin dış kenarında bir gezegen vardı ve dünya’ya doğru gelmekteydi. sümer efsanelerinde bu gezegenden “nibiru” olarak bahsedilmemiş ve üzerinde “anunnakiler” denilen dünya dışı ırkın yaşadığı yazmamış olsaydı keşif son derece sıradan bir keşif olacaktı. fakat bulunan şey üzerinde kesinlikle yaşam olan bir gezegendi.

    takip eden dönemde planet x ile ilgili bilgi sscb ile de paylaşılmış ve dünya kamuoyundan gizlenerek sansürleme yoluna gidilmişti. pioneer 10 ve pioneer 11 uzay araçlarından ve ayrıca jüpiter ve satürn’deki iki voyager aracından alınan verilerle ıras bulgularını birleştiren araştırmacıların, planet x’in tıpkı sümer efsanelerinde bahsedildiği gibi 3600 yıllık yörünge periyodunu keşfetmiş olmaları kuvvetle muhtemeldi. buna göre planet x’in dünya’nın yakınından geçişi en erken 3000’li yıllarda olabilirdi fakat bu acele ne içindi? bundan sonraki gelişmeler bize esas gerçeği gösteren gelişmeler olarak ortaya çıktı.

    yazımızın başında da bahsettiğimiz gibi ay’da yürüyen ikinci adam olan buzz aldrin, mars’ın uydusu phobos’ta durmakta olan bir monolitten bahsediyordu. planet x’in, diğer ülke teleskoplarıyla keşfedilmesi minimum 20-30 yıllık bir süreci bulabilecekti ve bu yüzden acelesi yoktu. acele, burnumuzun dibinde olan phobos yüzündendi. eğer ıras verileri dünya dışı bir yaşama işaret ediyorsa bu iyice öğrenilmeli ve tedbir alınmalıydı.

    1984’te abd ve sscb’nin uzay alanındaki yakınlaşması sonucu vega adlı uzay aracı halley kuyrukluyıldızı ile buluşması için fırlatıldı. 1985’te ise abd ve sscb bilim insanları ortak bir karara vardılar; mars’a gidilecekti.
    dönemin abd ve sscb başkanları reagan ve gorbachov bir araya geldiler. 4 aralık 1985’te ronald reagan fallston, maryland’de yaptığı konuşmada “eğer birdenbire, evrenimizde bir başka gezegenden bir başka türün bu gezegene yönelttiği bir tehdit olsaydı, bu görüşmeler onun (gorbachov) ve benim için ne kadar kolaylaşmış olurdu. ülkelerimizin sınırlarını dahi unutur ve insanlık olarak bir araya gelirdik. ben gorbachov’a sdı projesinin bir korku değil bir umut nedeni olduğunu söyledim. (bu demecin kaynağı: https://projectastral.net/…vasion-falsifed-warfare/ ne yazık ki haber şu an yayından kaldırılmış durumdadır)

    reagan’ın bu demecine karşılık sscb başkanı gorbachov 16 şubat 1987’de moskova’da yaptığı açıklamada şunları söyler; “cenevre’deki görüşmemizde başkan, eğer dünya, dünya dışı varlıklarca istila ile karşı karşıya kalırsa bu istilayı savuşturmak için abd ile sscb’nin güçlerini birleştireceğini söyledi ama böyle bir istila hakkında endişelenmek için henüz erken olduğunu düşünüyorum.”
    bu açıklamanın ardından 1987’de yeni bir açıklamayla phobos görevinin sscb tarafından yürütüleceği açıklandı ve bu durum üzerine başkan reagan şunları söyledi; “şu anki zıtlıklarımız yüzünden insanlığı nelerin birleştirdiğini sıklıkla unutmaktayız. belki bu ortak bağı kabullenmemiz için bir dış tehdit, evrensel bir tehdit yaşamamız gerekiyor. arada bir ‘eğer dünya dışından bir uzaylı tehdidi ile karşı karşıya olsaydık farklılıklarımızı ne kadar kolay unuturduk’ diye düşünmekten kendimi alamıyorum.” (haberin görüntülü kaynağı; https://www.youtube.com/watch?v=ag44dro8lea )
    başkan reagan 1987 aralık ayında yeni bir açıklama yaptı ve “başka bir gezegenden gelen bir dış güç tarafından tehdit edildiğimizi keşfetseydik, acaba dünya’daki bizlere ne olurdu, çok merak ediyorum.” dedi. reagan’ın bir şeyler bildiği kesin.
    tüm bu açıklamaların ardından 1988 temmuz ayında phobos 2 aracı uzaya fırlatıldı. 1989 yılında araç phobos uydusunun yörüngesine gireceği anda araçla iletişim koptu. bir gün sonra ise sscb uzay aracıyla temasın kaybedildiği açıklamasını yaptı. 3 ay süren bir örtbas kampanyasının ardından sscb’li bilimciler phobos 2’nin fotoğraflarıyla birlikte kısa bir filmi de basına dağıttı ancak son fotoğraf kareleri hala gizliydi ve dağıtılmamıştı. dr. becklale “sovyetler muhtemelen orada olmaması gereken bir şey gördü.” açıklamasını yapınca sscb mecburen son kareleri de paylaştı. gerçekten de orada olmaması gereken bir şey vardı. sonrasında bu şeyin phobos 2’ye hızlıca çarptığı söylendi. fotoğrafların dağıtılması sonrasında bir tv programında, phobos yüzeyinde açıkça tanımlanmış, bir şehir bloğuna benzeyen, çok düz kanallardan oluşan bir kafesle birbirine bağlanmış dikdörtgen alanlar gösterilmişti. kent benzeri model 60 km genişliğinde ve los angeles’ın havadan görünümü gibiydi. (bu açıklamaların kaynağı: https://socioecohistory.wordpress.com/…ted-nations/ ne yazık ki haber şu an yayından kaldırılmış durumdadır)

    phobos 2 aracı imha olmamıştı fakat kendi etrafında topaç gibi dönmeye devam ediyordu ve sovyet uzay programının şefi, son karelerdeki bilinmeyen nesne için “bilmiyoruz” açıklamasını yaparak son noktayı koymuştu. aradan 2 yıl geçtikten sonra rus astronot ve pilot albay dr. marina popovich batı basınına çok önemli bir fotoğraf verdi. 1991’de düzenlenen bir ufo konferansında sovyetlerden sızdırılan bazı ilginç bilgiler ve çok önemli bir fotoğrafı gösterdi.
    phobos 2 ile temas kaybedilmeden 2 gün önce çekilmiş olan bu fotoğrafta mars’ın uydusu phobos’un yanında asılı duran ya da park halinde bulunan, 20 km uzunluğunda ve 1,5 km çapında, puro şekilli bir ana gemi bulunmaktaydı. bu fotoğraftan kısa bir süre sonra gemi esrarengiz bir şekilde kaybolmuştu. büyük ihtimalle ana gemiden gönderilen bir şok ya da enerji dalgası ile phobos 2 aracının vurulduğu söylendi. bu şoke edici olayın ardından phobos araştırmaları da tıpkı 1972’de birden bire sonlandırılan apollo uçuşları ve ay programı gibi birden bire sonlandırıldı. (kaynak: https://www.bibliotecapleyades.net/…te_phobos05.htm kaynak çalışır vaziyettedir.)

    burada yazanlar "sümer'in göksel ataları anunnakiler - gök türk" isimli kitaptan alıntılanmıştır. haber kaynakları da yine kitap içerisinde verilen linklerden ibarettir. okuduğunuz yazıda bahsi geçen tüm haberlerle ilgili 3 adet fotoğraf da ektedir.
  • mars gelgitlerinden ötürü her yıl biraz daha ona yaklaşan ve yaklaşık 1 milyar sonra mars'a düşecek olan mars'ın büyük uydusu.
  • quake 3 arena da bu herifle teke tek kapışmak gerekirdi.. kolay bir oyun olacağını sanırdınız ama bu adam sürekli arkadan gelir, haritadaki zırhları sizden önce toplar, fırsat bulduğuna çelme takar, gözünüze kum atardı.. işte böyle yavşak bir quake 3 botuydu bu phobos.
  • phobos'la ilgili açıklanamamış bir çok olay vardır... bunlardan biri, uzaktan yapılan ölçümlerde uydunun ısı dağılımının anormal derecede dengesiz olduğunun keşfedilmesidir. bir diğer konu, her iki uyduda da görülen enlemesine, pürüzsüz çizgilerdir. buna, şu ana kadar phobos ve deimos'u incelemek maksadıyla gönderilen ikisi rus, biri amerikan yapımı uydulardan bir daha haber alınamaması (hatta bir rus uydusunun phobos'a varmasına çok az kala kontrolden çıkması) işin içinde başka iş olduğunu düşünen kişilerin hayal gücünü zorlamış, sayısız ufo teorisi üretilmesine sebebiyet vermiştir.
  • yunancada korku anlamina gelen sozcuk..ates gecitleri adli kitapta okumustum..ingilizcede phobia bizdeki kullanilisiyle fobi bu kelimeden turemistir zaten.
  • dev bir patatese benzer.
    (bkz: yiyin gaari)
  • (bkz: jaxa) tarafından 2024 yılında bir sonda gönderilmesi planlanan mars'ın gizemli uydusu. daha önce gönderilmiş sondaların ikisi de esrarengiz bir şekilde yok olmuştur. (bkz: phobos 2) sondasının görüntülediği garip cisim, uydu üzerinde bulunan garip yapılar ve dikili taş yapı gibi birçok merak uyandırıcı şeyi barındırması uyduyu aslında mars'tan daha ilgi çekici hale getiriyor.

    planlara göre sonda 2024 yılında fırlatılacak, 2025 yılında uydu üzerine inecek, toprak ve kaya örnekleri aldıktan sonra 2029 yılında dünyaya dönecek. proje alman ve fransız uzay ajanslarıyla ortak yürütülecek.
  • assassin's creed: odyssey'de kullandığımız atın adı.

    alexios ile oynarken de kassandra ile oynarken de senaryo gereği farklı meziyetlere sahip 3 tane at arasından seçim yapmamız isteniyor ve seçtiğimiz at nedense hep aynı at oluyor; phobos.

    bütün takip edilesi gamerların youtube ve twitch yayınlarında denk geldiğim at yine phobos. ya müthiş bir akıl manipülasyonuna imza atıp hep aynı seçenekte karar kılmamızı sağlamış yapımcılar ya da scripte neresinden dokunursanız dokunun size yine aynı ürünü verip "buyur abim, buradan devam" diyor oyun.
  • carl sagan ve rus astrofizikçi iosif samuilovich shklovsky'nin birlikte yazdığı intelligent life in the universe isimli kitapta yapılan hesaplamalara göre içinin boş olduğu ve içi boş bir uydunun doğal olamayacağı şeklinde tezler ortaya atılmış ancak bilim dünyasından gelen ne diyon hacı sen tepkilerinden sonra sagan bu teorisini daha fazla dillendirmemiştir.
hesabın var mı? giriş yap