• lan alla kahretmesin, kırk yılda bi kullanıyim diyorsun olana bak.
    koca koca kerli ferli gravatlı ceketli adamlar kokoş hatunlar sonra otururken otururken birden biri bi şey ediyor...
    gaz çıkarıyor, ne edicek..
    o kerli ferli herifin bağırsağını dolanıp götünün deliğinden huzura çıkan gaz,
    içindeki bağırsak partikülleriyle beraber şu anda senin burnunun içine girmiş vaziyette lan oğlum var ya, allah seni kahretmesin!
    bi daha binen senin gibi olsun, ne iğrenç kerli ferlisiniz lan!
  • genellikle koltukları dar olur bunların. toplu taşıma araçlarına kıyasla gerçekten de çoğu ergonomik değildir. hele montlarıyla, gocuklarıyla oturan hanımlar/beyler gizledikleri bir sıkışmışlık duygusuyla seyahat ederler.

    bir de uyuma fırsatı sunduğu düşünülür ki bu daha da büyük bir handikaptır. çünkü serviste uykusunu tamamlayan personel, yataktan kalkar kalkmaz iş yapması beklenen kişi gibidir. halbuki büyük ve yerine göre keyifli bir mücadelenin içinden gelen personel, afyonu patlamış, zinde bir şekilde iş başı yapacaktır.

    sabah ve akşam saatlerinde personel servislerinin camına başlarını dayayan insanların yüzlerindeki hasta ifade, yorgunluktan değil iş ve ev arasında rutine bindirdiği konservatif hayatlarının getirdiği tatminsizliktendir. zor bir seçim gibi görünse de toplu taşıma aracı kullananlar, iş sonrası spor salonuna gitmişçesine bedenlerindeki ataleti kovabilmiş, kan dolaşımlarını hızlandırabilmiş, yaşamın alacasını şu veya bu şekilde soluyabilmiş insanlardır. o yüzden genç yaşta personel servisi lüksüne alışmak, hayattan ruhen emekli olmanın ilk girişimidir. yıllar önce toplu taşımayı küçümseyen biri olarak bu algıya varmam geceden sabaha olmadı elbette...

    otobüslerin, minibüslerin seyrek saatlerde eriştiği semtlerde çalışanları ayrı tutmak isterim. fakat, şehrin göbeğinde oturup göbeğinde çalışıp da, metro/metrobüs varken, beyaz tabut misali personel servislerinde yılgın, bezgin saatler geçirmekte ısrarcı olanların seçimlerini bir de bu gözle değerlendirmeye almalarını ayrıca tavsiye ederim.

    sokaktaki hayat, personel servislerine sığdırılamayacak kadar renkli çünkü. üstelik kısa da..
  • hayatta en özendiğim şirket uygulamalarından biri.
    yüzelli senelik iş hayatımda pozisyonlarım ve dahi mesleğim dolayısıyla hep şirket aracım oldu.

    sabahın köründe daha afyonum patlamadan direksiyona geçtiğimde,
    sağımdan solumdan geçen personel servislerinde, kafayı cama dayamış uyuyanlara özendim,
    kitap okuyan, telefonlarıyla oynayanlara özendim, hatta son zamanlarda laptopundan dizi seyredenleri bile gördüm

    sadece 3 aylık bir tecrübem oldu bi ara ama tadı damağımda kaldı.

    ha bir de mesai etkisi de var tabii
    diyemedim ki; "soloz bey, şu konu vardı bu konu vardı" diyenlere "yahuu kusura bakmayın servis kaçacak" diyerek yarım saat evvelinden masamı toplayayım, evimin önünden alsın evimin önüne bıraksın, karı - kışı işe varmak için dert etmeyeyim kendime, işe gelmedim çünkü servis gelmedi.

    ha bu dediklerimden hoşlanmayanlar da çıkacaktır elbette ama adam çok özeniyor deyin geçin, değişmez bu yaştan sonra artık

    o 3 aylık sürede tek hazzetmediğim çok dedikodu yapıyorlar servis haricindeki insanlar hakkında, fütursuzca, terbiyesizce

    en azından bizimkiler öyleydi, günahları boyunlarına.

    edit :

    ahha yine aşmışım farkettim de
    (bkz: uzun iş toplantılarında ekşi sözlük'e geçiş eşiği)
  • maaştan kısmanın arapçasıdır, o sebeptendir orta-doğulu bir alışkanlık olması.

    yok kardeşim, maaşın kuş kadar ama yol yemek bizden. bunlar olmasa nasıl geçineceksin oncacık maaşınla!
  • en yobaz muhabbetler fabrika servislerinde döner. başka hiçbir yerde duyamayacağınız çomarlıkları dinlersiniz. yobazların gündemi en iyi burada takip edilir.
  • fabrika servisinde akp'nin ilk seçimde gideceğini söyledi adam. yobazlarla dolu araçta kimseden itiraz gelmedi. servislerin nabzını tutmak önemlidir. kılıçdaroğlu bilmez. o, 14.kattan yönetilir.
  • aynı kurum içinde farklı şube ve birimlerden insanları bir araya getiren, ulaşımlarını sağlayan araç. bütün gün hangi şubede ne olmuş, kim napmış akşam kritiği yapılır. hatun kişiler klasik akşam yemeği ne yapsakla, erkekler memleketi kurtarmakla meşgul olur. ben genelde ilk binenler cam kenarını parsellediği için içten içe kıl olurum sabahları. akşamları intikamım acı olur, hafta içi her akşam parselcilerin yerlerine sırasıyla konuşlarım. sanki tapulu malları pezemenklerin pis pis bakarlar sallamam. ama istanbul gibi bir şehirde mesai saatlerinde toplu taşıma araçlarının rezil durumda olması göz önüne alındığında candır, canandır.
  • 7 senedir işe gidip gelmek için kullandığım araç..
    tam 7 senedir aynı serviste olmama rağmen toplamda 2 yada 3 kişiyi tanıyorum* .. her gün köprü geçmek zorunda biri olarak diyorum ki ne kadar erken kalkmak zorunda olsak bile geri kalan uykuyu serviste tamamlama güzelliği diye bir şey var.. o servis uykusu nasıl tatlı olur, nasıl yol bitmesin hep devam etsin istersiniz anlatamam...

    tabii insan olan yerde her daim sorun olacağı gibi personel servislerinin de olmazsa olmaz sorunları vardır;

    (bkz: serviste ışık kapatma gerginliği)

    (bkz: servisteki klima savaşları)

    (bkz: servisteki yan koltuğu işgal etme savaşları)

    (bkz: servisi çok beklettin savaşları)

    (bkz: güzergah savaşları)
  • cinayetlere sebep olabilecek servislerdir.
    güzergah düzenlenmesi geldi, güzergahları düzenleyen mal gebze'de oturuyor istanbul güzergahlarından bi haber, google mapten de bi haber.
    küçükyalı'da oturan arkadaşa seni tem'den alacak servis demiş. arkadaş kesici delici alet aramaya gitti.
    sanırım bugun şirkette katliam çıkacak.
  • ömür törpüsü. mesela bu havada bizim servis kaloriferi açıyor, kapatmasını istediğinizde diğer yolcu üşüyorum diyor. camı açmasını istiyorsun çünkü 12-14 kişiyi cam kapalı 1.5 saat taşıyor. ordan bi gerizekalı egzoz yutuyoruz diyor. cidden bu kadar yorucu bir şey daha olamaz. bazen toplu taşıma bile daha konforlu. servissiz bir hayata en kısa zamanda geçebilmem dileğiyle ya hayat kısa ve ben bunlarla uğraşıyorum.
hesabın var mı? giriş yap