• 24 kasım 2021 tarihinde ısparta holly stone'de unutulmaz anlar yaşatan, yaşayan efsaneler topluluğu.

    ekip komple gelmiş, öncelikle bir setlist verelim, ekşisözlüğün kutsal bilgi kaynağı olduğu günleri yad edelim.

    bu aralar kaçırmayın derim ekip komple geliyor ve sırasıyla şu parçalar çalınıyor.

    bu alemi gören sensin (vokal hakan utangaç) (bir)

    vita es morte (vokal ogün sanlısoy) (trail blazer)

    no one wins the fight (vokal ogün sanlısoy) (trail blazer)

    fly forever (vokal ogün sanlısoy) (trail blazer)

    şeytan bunun neresinde (vokal ogün sanlısoy) (bir)

    doğmadan önce (vokal gökalp ergen) (mmxıı)

    uzakta (vokal gökalp ergen) (mmxıı)

    wasteland (vokal gökalp ergen) (mmxıı)

    geçmişin yükü (vokal gökalp ergen) (mmxıı)

    eastland (vokal murat ilkan) (anatolia)

    anatolia - version 2 (vokal murat ilkan) (anatolia)

    lions in a cage (vokal murat ilkan) (anatolia)

    ölümlü (vokal murat ilkan) (anatolia)

    bu düzen yıkılsız (vokal ogün sanlısoy, gökalp ergen, murat ilkan) (single)

    sur (vokal ogün sanlısoy, gökalp ergen, murat ilkan) (single)

    gündüz gece (vokal ogün sanlısoy, gökalp ergen, murat ilkan) (anatolia)

    tigris+bir (vokal ogün sanlısoy, gökalp ergen, murat ilkan) (anatolia)

    sonsuz (selamlama - veda)

    pentagram'ın sahnesi ve kalitesi bir kenara, tamamı efsane olan bu kadronun ayrı ayrı bu kadar mütevazi olması gerçekten beni çok şaşırttı, aralarında da müthiş bir sevgi saygı var.

    sanki konseri bahane edip erkek erkeğe içmeye gitmişler gibi mutlu adamlar. başta vokalde ogün vardı, kendi kendime dedim ki, benim için pentagram vokali murat'tır ama bu adam da pentagramlayken sağlam yardırıyormuş,

    derken vokale gökalp geldi, sahnenin tek kelimeyle içinden geçti, adamı ağzım açık izledim..

    sonra murat geldi, biraz rahatsız yardımla yürüdü ama vokalden eksilen bir şey olmamış ayrıca adam cool be kardeşim.

    vokaller konusunda yorumum genel olarak şu oldu, en güçlü vokal gökalp, hal ve tavırlarıyla karşısında ışid rehinesi gibi hissediyorsun, en seyirciyle uyum içinde ve babacan olanı ogün, müthiş bir ışığı var adamın, en kaliteli ses ve cool görüntü de murat..

    bunların dışında demir demirkan'ın soloları hayranlık vericiydi, meto da yardırdı ama güle oynaya siki taşşağına denk gibi çaldığı için millet demir'in sololarda daha çok heyecanlandı.

    finalde sonsuz çalındı, babalar sahne önüne geldi hep beraber sonsuzu söyledik, tarkan abi yanına gelip bir tanesin diyen benim, harbiden bir tanesin, türkiye'de doğduğun için yanına gelip senle konuşabildim, amerika'da falan doğsaydın stadyum konserinde dürbünle izlerdim heralde seni..

    hakan abi sözlük resimli olsa karizma kelimesinin karşısına senin fotoğrafın konulurdu, cenk abi sen de bir kere hata yap be makina gibi çaldın sonra hiçbir şey yapmamış gibi sevimli sevimli selamlaştın milletle.

    kısacası çok mutlu ettiniz be abicim bizi. şu kadroyla ısparta'ya geldiniz ya ben size daha ne diyeyim, çok seviyoruz sizi.

    bu arada şu notu da düşeyim bir daha herhalde ısparta'da bu seviyeyi aşacak bir konser olmaz tabi kurban birleşip gelip çatır çatır çalmazsa..

    not: 35 yaşında adamım sizin yüzünüzden manga hayranı liseli kız gibi entry girdim, alacağınız olsun..
  • son birkaç aydır senfonik bir proje gereği dünya rock literatürünün içinden geçiyorum,
    dinleyici olarak yabancısı olmadığım bir tür olmasına rağmen profesyonel anlamda içine ilk kez daldığım bir alan.

    aklımıza gelebilecek tüm babaların yaptıkları müziğin soundlarını, altyapılarını, vokal birleşkelerini, senfonik materyallerini deliler gibi inceliyoruz ve daha önce dikkat etmediğim onlarca ayrıntıyla karşılaşıyorum ve kendilerine bir kez daha hayran kalıyorum.

    beni sound olarak en çok şaşırtan, beklemediğim kadar müzisyen bulduğum grup ise pentagram.
    anatolia albümünü neredeyse tek tek notalara ayırdık, armonik dizilimini, otantik yapısını orkestra+vokal soundlarını didik didik ettik.

    iddia ediyorum ve bir üstteki entrye imzamı atıyorum ki bu grup avrupa yahut amerika çıkışlı olsaydı şu an tribute konserleriyle dünyaya nal toplatıyor olurdu.
    ülkeden böyle adamlar geçti ve biz olan bitenin yeterince farkında değiliz, ne yazık ki.
  • bir metal grubu dusunun. senfoni orkestrasiyla konser veriyor, terorle mucadelede sehit dusen grup uyesinin anisina yazilan sarki calinirken, sahnede elektro gitar, ney, cello bir arada. bu ulkenin oz degeri pentagram. nefesiniz daim olsun babalar.
  • arkadaşlar pentagram'ın kıymetini bilmek için daha ne yapmamız gerekiyor allah aşkına? onca albümleri var, türkiye'nin en yetenekli müzisyenlerini (metalci demedim) bünyesinde barındırmış, konserleri hala dolan, farklı projeler yapan, aralarından iş insanı bile çıkarmış, hepsi iyi-kötü bir şekilde grup dışında farklı projelerde yer almış/alıyor, hepsini çoğu kişi tanıyor, hem grupça hem de bireysel olarak başarıdan başarıya koşmuş insanlar bunlar.

    öte yanda, türkiye'nin sosyo-ekonomik koşullarının "grup" olarak faaliyet göstermeye pek uygun olmadığı da aşikar. ama pentagram, 30 küsur yıldır ayakta ve hala iş yapıyor. isimlerini türkiye'de hala ayakta tutmaları bile başarı olarak görülmeli.

    bugün dünyada nasıl ki herkes metallica'dan -bir şekilde- haberdarsa türkiye'de de metal müzik deyince akla gelen birkaç gruptan biri pentagram.

    yani toplanak kapılarında mı yatak, behemoth deyip tapak mı, size göre ne yapmamız lazım ki bu grubun değerini anladığımızı gösterebilelim?
  • işbu entry'yi beli, boynu, kolları, bacakları tutuk ve sesi kısık bir şekilde zorlanarak yazıyorum.

    22 aralık 2023 akşamı bostancı'da muscoril sponsorluğunda tarihinin en uzun konserini vermiş 50 yaş üzeri adamlardan oluşan grup. bu muhteşem akşamı “eskimeye yüz tutmuş metalcilerin dramı” olarak hatırlayacağım. pes edip çıkanlar, dışarıdaki masalarda dinlenenler, sahne önünde yere çömenler… ve hepimiz 30 yaş üstü insanlardık. sonunu bile bile 3 saat çıldırdım ben, orası ayrı.*

    resmen kondisyonsuzluğumuzu yüzümüze vurarak dayak attı bize babalar. adamlarda tık yoktu. vokaller yine dönüşümlü/sırayla çıktı da esas üç saat boyunca çalan hakan, tarkan, metin, demir ve cenk adamlarına “hey maşallah” demek istiyorum.

    ve…
    murat ilkan, seni çok seviyorum. gök tengri sana uzun ömür versin. :')
  • bu ülkenin sorunu bu.. insanlarımız maalesef popüler olanın, vıcık vıcık serenatların, kabız kabız aşk acısının ve dünyanın kendi yörüngesinde değil de kişinin ekseni etrafında döndüğünü sanması, buna sebebiyet veren atarlı giderli şarkıların kara deliğine düşmüş durumda.. oysa bi lions in a cage öyle mi? kendi tarihinin kafeste en uzun kalan şehzadesini anlatır.. unspoken... ah unspoken.. tam da günümüz değil mi? hakikatlerin söylenmediği, konuşulmadığı, insanların yalnızlığı.. for the one unchanging.. dalarsın dalarsın da çıkamazsın ufuklardan.. kına gecemde çalsalar oturur ağlarım, öyle de hüzünlendirir.. welcome the end ile de birilerine "end of the game, why try explain" dememek elde değil.. anatolia ile bir dur, düşün bakalım, sana neleeeer neler söylüyor.. no one wins the fight ile savaşı, acıyı, kanı bulursunuz.. give me something to kill the pain, bir, şeytan bunun neresinde, ölümlü, geçmişin yükü, sur.. daha niceleri.. bir başkası daha var mı böylelerini yazacak, yorumlayacak, düşündürecek, gazlayacak, acı çektirecek, hüzünlendirecek?.. bence yok.. ama siz iyi ki varsınız..
  • 35 senelik bir grup enerjisinden, coşkusundan, tevazusundan en ufak bir şey kaybetmeyip aksine giderek çıtayı nasıl yükseltebilir? (yaşım kaynaklı yetişebildiğim kadarıyla) son 12 senede pentagram'ı farklı zamanlarda izleme fırsatım oldu. en son 2 gün önce, 19 şubat eskişehir konserlerinde yeniden canlı performanslarına şahit oldum. pentagram'ın bu otuz küsur sene içerisinde birçok farklı dönemi oldu elbette fakat geçmişten bugüne tüm kadronun bir arada olduğu şu son birkaç yıllık dönemi, şahsi fikrimce inanılmaz. bu kadronun gelecekteki üretimlerini ve konserlerini iple çekiyorum ve memleketimiz sınırları içerisinde böyle bir metal grubumuz olduğu için epey şanslı olduğumuzu düşünüyorum.

    var olun babalar, valla.

    edit: yazmayı unuttum. tam sahneye çıkacakları anda kulis kapısının önünde hakan utangaç'ı görmemle içimden 17 yaşındaki halimin fırlaması bir oldu ve bir güç beni ayı gibi "hakan abiiiiiiieeeeeaaaaaa" şeklinde bağırttı. aramızda yarım metrelik mesafe vardı babayla. o telaş ve kalabalık içerisinde dönüp olanca mütevazılığı ile bana elini uzatıp devil horn selamı çaktı baba. küçücük, saniyelik bir anı ama insanın ömür boyu zihninde dolanacak bir hatıra. otuz küsur sene insanların sevgisi ve saygısı böyle kazanılıyor, sürdürülüyor işte.
  • türkiye gibi bir ülkede metal müziği dünya klasında icra etmeyi başarabilmiş (bence) yegane grup.

    metal müzik ile de tanışmam pentagram sayesindedir. anlatayım:

    90'lı yıllarda daha 14 - 15 yaşındayken tanıştım kendileri ile. eskiden evlerde müzik seti denilen garip yaratıklar yaşardı. yeterince yaşlı olanlar bilirler. bizim eve de çok acayip son teknoloji bir versiyonu alınmıştı. böyle devasa bir şey, kendi ahşap kasası var, cam kapağı var falan. en altta disk çalar, onun üstünde ikili kaset çalar (birinde çalanı diğerinde başka bir kasete kopyalayabiliyorsun, uuuvv high tech), onun üstünde radyo, onun üstünde bir ekolayzır sistemi ve en tepesinde de plak çalar var. bir kolonları var görmeyin. boyu benim kadar (1,2 metre civarı) ve 2 taneler. bir ara bu ikisini üst üste yatağımın yanına koymuştum, böyle tavana kadar. 97 depreminde biri üzerime düşüp, kafamı şişirmişti. neyse, o ayrı hikaye.

    ne diyorduk? ha müzik seti. ben bu müzik seti ile oynamaya bayılıyorum. gününüm yarısı bunun başında geçiyor resmen. fakat evde sadece kasetler var. (bkz: coşkun sabah). plak çalarını kullanmak istiyorum ama o zamanlar çok revaçta olan bir şey değil. herkese soruyorum, kimsede yok plak falan. bir gün arkadaşlarla bir süper markette gezinirken bir sepetin içinde görece ucuza satılan plaklar gördüm. çoğu ilgimi çekmeyen popçular ve arabeskçilerin albümleri. sonra arada bir tane 3'lü set gördüm. anaaam tam bizim müzik setine göre hem de 1 tane fiyatına 3 tane. içeriğine bakmadım bile. klasik müzik falandı (bu da klasik müzikle tanışmamın ayrı ve güzel bir hiyakesi). hemen 3 ayrı arkadaştan borç para toparladım. bu fırsatı kaçıramazdım. aldım o 3'li seti. beni uzun süre müzik seti dostumla oynama konusunda oyaladı bu set.

    plaklarla oynamak artık bayınca cd çalara sardım. yine herkese soruyorum, kimsede yine cd falan yok. cd denen şey daha çok yeni bir teknoloji ve acayip pahalı bir şey. milletten cd dileniyorum ama kimsede yok ki... bir gün bursa'da bir pasajda geziniyoruz. böyle metalcilere özel bir dükkan gördüm. t-shirtler falan acayip ilgimi çekti. çok değişik bir dekorasyon, çok ilgi çekici. içeride kıvırcık saçları böyle omuzlarından aşağı dökülen, gözlüklü bir abi var. (galiba ismi barış'tı) kaset kopyalıyor o da. dedim "sizde ucuz cd var mı?" cd'lerin olduğu rafı gösterdi, "fiyatları üzerinde yazıyor" dedi. e bu cd'ler piyasadakilerden de pahalıydı (o zamanlar kafa basmıyor tabii ama hepsi yabancı grupların ithal albümleri). hüzünle bütün fiyatlara baktım, bir iç çekip tam dükkandan çıkıyordum ki bu abi "beğendiğin albüm varsa sana kasate koplayabilirim" dedi. "yok", dedim. başım öne eğik bir şekilde "ben cd istiyorum" dedim ve kapıya doğru yöneldim. sonra bu abi "gel" dedi. döndüm ona doğru. çekmecesinden pentagram'ın trail blazer albümünün cd'sini çıkardı, bana uzattı. "al, dinle, sonra geri getirirsin" dedi. aman allahım! gözlerim yaşardı lan! tam elimi uzattım alacağım cd'yi geri çekti "cd'yi sakın çizme ama!" dedi. lan çizer miyim? gözüm gibi bakarım ben ona. cd'yi kaptığım gibi kocaman bir sırıtmayla ayrıldım dükkandan. ulan insan bir teşekkür eder. neyse, fazla heyecanlanmıştım, affediyorum kendimi.

    eve uçarak gelmiştim. hemen geçtim müzik setinin başına. uzun süre cd çaları çalıştırmayı başaramadım. sonra çözdüm neyse ki. pentagram'ı başta yadırgadım ama sonra sonra acayip ısındım, sürekli dinliyorum. bazen son ses açıyorum. cd'nin ses kalitesi çok acayip. annem deliriyor. albümden kopamıyorum ama tabii artık cd'yi geri de götürmem lazım. biraz para da biriktirdim. abiye teşekkür olsun diye bir şeyler alacağım. gittim dükkana abiye cd'sini geri verdim. bu sefer teşekkür de ettim. trail blazer orjinal kasetini satın aldım. hatta abinin kopyalayıp el altından sattığı kasetlerden bir de metallica albümü aldım. tabii abinin tavsiyesiyle, yoksa ben ne bilirim metallica falan.

    velhasıl kelam pentagram ve trail blazer albümünün yeri bende ayrıdır. hep de öyle kalacaktır. tabi ki pentagram sonraki albümleri tarafımdan bayıla bayıla satın alınmış, bayıla bayıla dinlenmiştir. hala aktif olmalarına ve kaliteli işler yapmaya devam etmelerine çok seviniyorum. umarım daha uzun süreler üretmeye devam ederler.
  • çok sevsek de, bağrımıza bassak da tembel bir grup oldukları da inkar edilemeyecek bir gerçek. koca 30 yıl, 6 stüdyo albümü. (ben akustiği de çok sevenlerdenim fakat yepyeni bir içerik anlamında, onu dahil etmedim)
    yıllardır konserden konsere, festival festival gezmeleri tembel olmadıklarını kanıtlamıyor, bilakis herhangi bir üretkenlikte bulunmadan her yıl onlarca konser vermeleri sitemimizi haklı çıkarır nitelikte.
    daha fazla albüm, yurtdışında daha çok icraat ile çok başka yerde, hak ettikleri noktada olabilirlerdi. doğruyu konuşmak lazım.

    çok sevdiğim, yeri doldurulamayacak bir grup hakkında bunları yazmak hoşuma gitmiyor ama durum bu.

    neyse ki, yeni albüm için stüdyoya girdiler babalar da heyecanla beklemek için bir sebep çıktı. özellikle murat ilkan'ı yeniden dinleyecek olmak muhteşem bir his olacak.
    bekliyoruz, utandırın babalar.
  • 2000 llerin bok attığı grup. ulan sanırsın ülke metal grup cenneti. sürekli albüm yapan gruplar var. bu adamların ilk stüdyoya girdiğinde piyasada ismi anılan gruplar bu adamlar üçüncü albümü yaptığında jübile yaptılar.
    en son akustik albümü hem cd hem plak formatında o kadar sattı ki sony imza günleri turu yaptı tüm ülkede.
    pentagram tembel demek için alternatifini göstermek gerek!! var mı aynı dönemden olup sürekli albüm/konser yapan grup?
    ki grup üyeleri solo kariyerlerinde de önemli işler yaptılar, hem albüm olarak hem başkalarına destek olarak.
    tek bir grup bugün bilinen rock müziğin en iyi albümlerinin demir başı o da yetmiyormuş gibi demir demirkan pop müziğe şekil veren bir albümünde prodüktörü.
    ya arkadaş ne kadar kolay her şeyi gömmek.

    'zeytinli rock festivali sayesinde unutulmaktan son anda kurtulmuş grup.'muş... o festival öncesi zaten turnedeydiler.

    edit: yahu adamlar en çok satan grup onların bile sadece akustik albümleri sattı şirketi teşvik edecek gibi.. metal müzik bu ülkede para kazandırmıyor. bu senin için bir anlam ifade etmiyor çünkü aten sanata para veren adam değilsin. ama şirketler metal gruplara albüm yapmıyor bu bu kadar basit. rap gibi türkiy'de şu günlerde çok dinlenen bir tarz bile basılı albümsüz digitalde yapılan işlerle dolu bu yüzden. buradan pentagram tembel diyenler kaç pentagram albümüne para vermiş bir söylesin? bende hepsi var.. ee benim gibi kaç kişi var?
    ayrıca bu ''eski''ler o kadar tembelse şu ''yeniler'' birşey yapsa da dinlesek.. var mı 90/2000 kuşağından sağlam bir metal grubu? yok.
hesabın var mı? giriş yap