• benim değineceğim nokta şurası:
    onlarca yazar bir kitap bastırmak için çekmedikleri çile kalmıyor.
    ama hanımefendi hasan ali'nin bir telefonu ile can yayınlarında kitap bastırabiliyor. (tabi hasan ali'nin dediği şeyler doğru ise) bu torpil değil midir, bu etik bir şey midir?
    anladığım kadarıyla edebiyatta yetenek ve ortaya koydukların değil, bir ortam kurman önemli...
  • pelin buzluk banu güven'e diyor ki, taciz kanıtlanamaz ki
    o zaman istediğiniz erkeği tacizci olmakla suçlayabilirsiniz.
    bir erkek olarak bu ülkede onurum, itibarım kolaylıkla zedelenebilir.
    kolaylıkla linç edilebilirim.
    bir de toksik erkeklik diyor.
    ne kadar ayrıştırıcı, nefret dolu, kaba bir dil.
  • taciz iddiaları doğrudur ya da değildir.

    mahkemede anlatır, detaylarını dilekçesinden okuruz.

    9 sene sonra açılan bir davanın -topbaş iddiaları kabul etmedikçe- hukuken bir yol olacağı yok ama şikayet dilekçesini okuduğumuzda ikna olursak, en azından bir okur olarak vicdanen cezamızı keseriz, hatta bir yerlede topbaş 'ı görsek yolumuzu değiştiririz.

    aslında pelin hanım kendisini hiç yormasa da, bir kamera karşına geçip o gece neler yaşadığını izah etse, biz zaten kendisinin el ve yüz hareketlerinden, ya da sesinin tonundan o da olmadı kurduğu cümlenin gerçekliğinden ikna da olurduk.

    ancak kendisi hiç birini seçmediği gibi, adım adım attığı tweetin altında kalma riskini yaşıyor.

    neyse buraya bu iddiayı konuşmaya gelmedim.

    buraya gelirken aslında tek derdim şuydu.

    ne diyor hasan ali toptaş "pelin ikinci dosyasını yazmıştı, evime geldi okuttu, bende falancı editörü aradım ve ilgilenmesini söyledim."

    bunu yalanlayan çıktı mı? çıksa ne olur, gerçek bu, pelin buzluk özelinde değil, edebiyat dünyası özelinde gerçek bu.

    10 yıldır öyle ya da böyle kurmaca hikayeler yazmaya gayret eden ve en nihayetinde de haddimi bilen biri olarak, sizin referans dediginiz torpil mekanizmasindan çok sıkıldım.

    yarattığınız sistem batsın.

    dosyamın 17 satırlık özetini dahi okutamadığım editörler oldu benim. hepsi küçük küçük erdoğan 'lar. illa ki hatrı sayılır biri arayacak, illa ki menfaatler bir nokta da örtüşecek, işte o zaman senin dosyan adam yerine konan bir dosya oluyor.

    uyduruk bir yayın evinin kapısını çalsam, üç beş bir şeyler atsam illaki kitabım basılırdı.

    ama kitabım basılsın derdinde olan biri değilim ve apaçık istediğim tek şey toplum üzerinde saygınlıktır benim.

    o saygınlığı da elde etmenin karşılığı türkiye de sayıca iki elin parmaklarını geçmeyecek olan yayınevlerinden birinin kapısından girmektir.

    kimse kusura bakmasın ama ben bir kitap almadan önce hangi yayınevinden çıkmış ona bakıyorum.

    ama biliyoruz ve kel alaka bir olaydan sonra, satır arasında görüyoruz ki; ülkenin ne kadar kalbur üstü yayınevi varsa hepsi torpille yazar alıyor.

    pelin buzluk iyi yazar kötü yazar değil lafım. hak ediyor etmiyor da değil. sistemin içine torpilsiz bir yeni yazar almaması derdim, bataklık lan bu, başka bir şey değil.

    bir zamanlar az biraz iletişim yayınları yeni yetme, parlak yazarlara kapı açan bir tarza sahipti. dolar oldu sekiz, hamur pahallı, reklam işleri epey zor, emrah kafayı bulup 3 kişinin ölümüne sebep oldu, artık para yok. artık yeni yetme yazarlara bir şans yok.

    ne yapılabilir bilmiyorum ama uzun vadede bu sisteme direnen butik bir yayınevi kurmak hayalini taşıyorum.

    yazarlar ve editörler sektörün anasını ağlattı, bataklığa çevirdiler diye susup oturacak halimiz yok.
  • hasan ali toptaş'ın milliyet'e yaptığı açıklamalar doğruysa can yayınlarından öykü kitabını kendi ifşasına göre tacizci, kendisine cinsel saldırıda bulunan biri aracılığıyla bastırtan yazar.
  • bu tip kadınları iyi tanıyoruz. iş hayatında, sinemada, edebiyatta... işlerini gördürene kadar uğradıkları tacizlere sessiz kalan bu kadınlar sonra bir de kahramanlaşıverirler ifşalarıyla.
    haklı olarak hasan ali toptaş ile ilişkisini kesen yayınevleri pelin buzluk denen kişiye sessiz mi kalacaklar?
    tacizle suçladığı yazarın torpiliyle kitaplarını bastırmış bu kişiye yayınevleri herhangi bir ceza vermeyecek mi?
    pelin buzluk çelişkili ifadeleriyle ama en önemlisi bir başkasının tacizine sırf kitabı çıksın diye sessiz kalarak benim gözümde hasan ali toptaş ile aynı kaliteiszliktedir.
  • 2012 yılında çıkardığı kitabını hasan ali toptaş'a ithaf eden yazar. anlattığı olayın 2011'de gerçekleştiğini söylüyor kendisi. bu meseleyi tweetlerinin altına yazanları da engellemiş. hasan ali toptaş bir tacizcidir. fakat ben bu kadının tacize karşı olan söylemlerini hiç samimi bulmuyorum.

    https://twitter.com/…as2/status/1336982930946666496
  • hakaret etmeden konuşamayan ve bir yazarı ilk kitabından beri bildiği için o yazarın takipçi toplama hevesi içinde olamayacağını sanan, insan denen canlının psikolojisinden bihaber mal oğlu mallar tarafından savunulan yazar. seviye bu işte malaklar dünyasında.
  • pınar dinç gibi kendi menfaatleri doğrultusunda kadın haklarına zarar verdi. hiç affetmeyeceğim.

    (bkz: pınar dinç)
  • hasan ali toptaş'ın maskesini indirirken (isteyerek veya istemeyerek) kendi maskesini de indirmiş bir kişi. edebiyat dünyasına katkısı yazdıklarından çok indirdiği maskelerle gerçekleşmiş bir yazar. eh buna da şükür, en azından bir katkısı oldu işte.
  • içi insan sevgisiyle dolup taşan bir yazarımız. öyle ki; 'tacizcisine' kitap ithaf edebilecek kadar sever insanları.

    hasan ali toptaş sevgisiyle

    tanım: yazar hasan ali toptaş'a taciz iftirasında bulunan feminist. üstteki 'yazarımız' tanımlaması cümlenin ironisini arttırma kaygısıyla yazılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap