• bir bahiste;

    örneğin atılan zarın 5 geleceğini tahmin ettik ve 10 lira yatırdık.
    kazanma ihtimali 1/6
    yatırılan miktar 10tl
    kazanılacak miktar 60 tl.

    örneğin yazı turada yazı geeceğini tahmin ettik 20 lira yatırdık.
    kazanma ihtimali 1/2
    yatırılan miktar 20
    kazanılacak miktar 40 tl.

    yani bahiste kazanma ihtimali 1/x ise ve n lira yatırdığınızda x*n lira kazanırsınız.

    pascal'ın bahsinde tanrının var olma ihtimalinde tanrının var olma ihtimali 1/x dersek:
    kazanma ihtimali 1/x
    yatırılan miktar "insan hayatı" (sayıya vurulabilir)
    kazanılacak miktar "sonsuz"

    bu bahiste
    x * insan hayatı = sonsuz
    denklemi elde ediliyor.

    x ile bir şeyi çarptığımızda sonsuz elde ediyorsak x de sonsuza eşittir.
    kazanma ihtimalimiz 1/x'ti.
    bu durumda kazanma ihtimalimiz:
    1/sonsuz = 0.
    yani tanrının var olma ihtimali 0.

    bu paradoksta matematiğin tavrı net, eğer bir kumarda sana sonsuzluk vaadediliyorsa kazanma şansın sıfırdır.
  • ali nesin ile caner taslaman'ın din ve bilim tartışmasında ali nesin'in gayet yerinde öne sürdüğü tez. bi şey daha öğrenmiş olduk sayesinde.
  • pascal'ın bahsi veya pascal'ın kumarı. fransız matematikçi, fizikçi ve dü- şünür blaise pascal tarafından ortaya atılmış bir argüman. argüman, kanıt olmasa bile tanrı'ya inanmanın, sonunda cennet olduğu için daha akılcı olduğunu savunur
  • bir dine inanmanın cidden zor olduğunu düşünüyorum. bir tanrı fikri nispeten daha makul ama 'dinler' zor iş.
    pascal, bırakın dinleri, tanrıya bile inanmanın güçlüğünü çok iyi biliyor olmalıydı.

    o bir deha ve zekâsı ile bir tanrıyı bulamadı, hatta zekâsı belki de tanrıyı muhal gördü ve pascal dehşete düştü; ömrünce fiziksel acılar çekmiş biri, inanılmaz derecede hassaslaşmış sinirleri var.
    ve hep şükrediyor tanrıya.
    sen incitmezsin diyor, halbuki acıdan paramparça olmuş.
    sonunda zaten gencecik gidiyor valhalla'ya.
    merhumun kumar bahsi insanlara saçma geliyor, bana da saçma geliyor aslında, ne yani böyle bir konuda, iman konusunda bir kumar bahsi gibi konuşulabilir mi, nasıl oluyor da koskoca bir dâhi önümüze böyle önermeler getiriyor.
    temel bir şeyden yola çıkıyor
    seçimlerimizden.
    size yalın bir hakikat veriyorum, diyor.
    zarı at!
    evet zar atacaksın.
    hayatın üstüne at zarı.
    karar senin.
    sabahtan akşama zar atmıyor muyuz zaten, pamuk ipliğinde kararlarımız var. şu kapıdan gireyim, şu sokağa sapayım, şu kızla evleneyim, şu yoldan gideyim... derken hep zar atıyorsunuz.
    çözüm yok.
    karar ver.
    tek önerme bu.
    ben, yok diyenleri anlıyorum.
    var diyenleri de anlıyorum.
    emin değilim diyenleri de.
    herkes haklı bu konuda.
    bence bu konuda tek haksız olan tanrının kendisi.
    mösyö pascal bunu anlatmış fikrimce. tanrının ne yapmak istediğini bilmiyoruz. sadece itaat etmeni bekliyor o.
    sonra kitaplar ve peygamberler yolluyor, herkes farklı anlamlar çıkarıyor, kitap da bütünüyle kapalı aslında.
    peygamberler de cinayet işleyeni mi dersin, kral olanı mı dersin, gemi yapıp milleti içine dolduranı mı dersin, yani zor işler.
    sanırım pascal diyor ki, akıl fikirle bu işi olmuyor.
    ne kadar zeki olursan ol bir yere kadar. yani akla bakarsan babasız çocuk doğmaz.
    akıl buna inanmaz.
    kendinizi kandırmayın.
    pascal seç diyor.
    kierkegaard gibi.
    kierkegaard da bütün bir felsefesini ya/ ya da üzerine kurmadı mı, bu düşünceler yüzünden sokakta yığılıp kaldı sonunda.
    bi de regina'nın hicranından olsa gerek.
    tanrının özel ajanları bile neler yapıyor,
    koskoca ibrahim peygamber bile bocalıyor mesela.
    ishak/ ismail in boğazına çalıyor bıçağı.
    yusuf peygamber güzel bir kadın görünce aklı gidiyor, bu arada bizim peygamberimizin gönlünü hoş etmek için ayet yolluyor yüce gök,
    daha neler var neler; musa peygamber birinden ders alıyor ama daha birkaç gün içinde dersten çakıyor, kutlu bi kişi - biz ona hızır diyoruz- ona yol veriyor.

    bunları anlamıyorum, ama pascal i anlıyorum: tanrıdan tarafa at zarını diyor, iman tam da budur, inanıyormuş gibi yaparsan, mesela bir çocuğun hayali arkadaşına inanması gibi, pekala sen de sonunda inanacak ve sonunda tanrının yoluna gireceksin.
    zaten inandıkların çok mu matah şeyler demeye getiriyor. tüm bu saçmalığa inanıyorsun da, - evet, yaşadığınız hayata bir bakın, devasa bir saçmalık anıtı, sırf bir gününüz bile milyonlarca aptallık ve saçmalıkla dolu
    - yani bir tanrıya inanmak daha fazla saçma olmasa gerek bunlardan.
    evet, neden bir tanrıya inanmayasın ki.
    işte bu....
    evet.
    kumar işi bu zaviyeden göründü bana. zarı avucumda sallayıp duruyorum
    en iyisi tanrıdan yana atmak
  • "pascal'ın bahsi" ya da "pascal'ın kumarı"nın deistik bir versiyonu:
    pek çok dindar insan, özellikle de hıristiyanlar, şüphecileri korkutmak için "pascal'ın bahsi" argümanını kullanmayı sever. ama pascal'ın bahsi'nin onlara karşı da kullanılabileceğini bilmiyorlar mı?
    pascal'ın bahis argümanı şunları belirtir:
    "hayatımı bir tanrı yokmuş gibi yaşayıp var olduğunu öğrenmek için ölmektense, hayatımı bir tanrı varmış gibi yaşamayı ve orada olmadığını öğrenmek için ölmeyi tercih ederim."
    bu yaygın bir hıristiyan argümanıdır. söyleyecek başka bir şeyleri olmadığında bu tartışmayı yapmayı severler. dinlerini rasyonel bir şekilde ispat edemiyorlar, bu yüzden bu tür açıklamalar yapmaya başvuruyorlar. ancak bu argümanla ilgili büyük bir sorun var.
    hangi "tanrı"? yehova? ısa? allah mı? poseidon? zeus? brahman mı? dışarıda insanların icat ettiği pek çok "tanrı" var. isa'ya (hıristiyan tanrısı) inanıyorsanız ve müslümanlar haklıysa, cehenneme gidersiniz. eğer allah'a inanıyorsanız ve hıristiyanlar haklıysa, cehenneme gidersiniz. eğer isa'ya ya da allah'a inanıyorsanız ve hindular haklıysa, o zaman çok daha aşağı bir yaşam formuna reenkarne olacaksınız.
    deıstler bile pascal'ın bahsi argümanını da yapabilir. bunu düşün. ya incil şeytan tarafından yazıldıysa? ya tanrı, hıristiyanlığın mantıksız iddialarına aldanmamak için bize bilim, akıl ve mantık verdiyse? ya ölür ve tanrı ile yüz yüze gelirseniz ve tanrı size şunu söylerse:
    "sana incil'in benim sözüm olmadığına ve sadece insan yapımı bir kitap olduğuna dair tüm kanıtları verdim, ama yine de incil'e inanmakta ısrar ettin. sana din değil, akıl verdim ama sen din'e uymakta ısrar ettin. incil, beni cehennemde milyarlarca insana işkence etme cesaretine sahip zalim ve sadist bir tiran olarak tanımlayarak beni onurlandırıyor, ama sen yine de incil'i takip etmekte ısrar ettin. öyleyse neden cennete girmene izin vereyim?"
    görüyorsunuz, tüm dinler pascal'ın bahsi argümanını yapabilir, sadece hıristiyanlar değil. öyleyse, eğer dindar bir insansanız, diğer "tanrılar" sahteyken "tanrınızın" gerçek tanrı olduğundan ne kadar eminsiniz? bunu düşün.
    peki bu sorunun çözümü nedir? açık fikirli olun! dininizden% 100 emin olmayın. her zaman yanlış olabileceğiniz ve başkalarının haklı olabileceği olasılığına (ne kadar küçük ve ihmal edilebilir olursa olsun) açık olun. unutmayın, eğer bir tanrı varsa ve gerçekten kendisini size ifşa etmek istiyorsa, o zaman yapacaktır! sadece açık zihin'e sahip olun. unutmayın, gerçek asla akıl ile çelişmez.
  • çok zeki insanların da bu düşünce yapısıyla hareket ettiği bilinmektedir. (bkz: john von neumann)
hesabın var mı? giriş yap