• saçma tabi.
    neden, çünkü tanrı yokken kainatın en azından bir kaç on milyar yıllık varlığı boyunca verilmiş altı üstü 50 60 yıllık yaşam şansını çöpe atmanın kaybının ölçüsü -n olamaz. "eni topu altmış yıl abi, ne yapabilirsin ki altmış yılda?" eleştirisi de anlamsızdır; elde olan tek şans o altmış yıl iken sonsuzluğu kaybetmekle altmış yılı kaybetmek eşdeğerdir.

    o halde tabloyu şöyle düzenleyelim:

    var inanıyorum : -n + sonsuz = sonsuz
    var inanmıyorum : +n - sonsuz = - sonsuz
    yok inanmıyorum : sonsuz = sonsuz
    yok inanıyorum : - sonsuz = - sonsuz

    görüdünüz gibi tanrı, kendi varlığına akıl yoluyla inanmanın her yolunu kapatmıştır.
  • yanliz akla gelen problemlerin en basitlerinden
    (1) tanri her$eyi goruyorsa bu kumari kendin icin oynadigin, aslinda pis ve bencil oldugunu gorur, o yuzden +sonsuzu kazanmaya da bilirsin.
    (2) buna kar$ilik, her insan egoisttir, o zaman kimse kutsanmaz mi?
    (3) tanri yoksa, ve oteki bir ya$am yoksa, o zaman kar veya zararimizin zaten farkina varmayacagiz. o yuzden +n/-n kar/zararin onemi daha bile du$uk.
  • bunun islam izdüşümü sürekli kullanılır ama laf bazen ebubekir'e bazen ali'ye atfedilir. eğer tanrı yoksa ben bi şey kaybetmem ama varsa sen çok şey kaybedersin (gayrı müslim muhatap alınarak söylenir).

    pascal da ebu bekir (ya da ali) de yanılmaktadır çünkü güya koşullu kurdukları cümlede kurdukları koşula düşüncelerini uydurmayı beceremezler. hani cümlenin ilk başında "diyelim ki tanrı yok" diye bi koşul getiriyorlar ya, işte o cümlenin devamını tanrının olmadığı koşulunu sanki hiç koymamış gibi getirirler. uzun uzadıya açıklayalım.

    kurtlar vadisi'nden bi laf hatırlıyorum. halo birini öldürecekti (galiba kirve lakaplı adamı) ve adam hayatı için sürekli yalvardığında halo'dan şöyle bi laf geldiydi,

    lan vereceğin hepi topu bir can, amma tantana yaptın.

    şimdi aforizma olarak belki kulağa güzel gelebilir ama denyonun hası bi laftır bu aslında. hepi topu bir can.. iyi de kardeşim, adamın verebileceği her şey zaten o hepi topu bir cana dahil zaten. bi insanın sahip olabileceği en büyük şey canı. hatta sahip olabileceği her şeyi kapsayan ana küme. ne kadar servetin varsa ama canını kaybedersen o servet ne işe yarar.

    bu cümle bi insanın sahip olduğu en büyük şeyin o insanın hayatı olduğu gerçeğini es geçmektedir ve pascal da, islami izdüşümünü yapanlar da halo'nun hatasına düşmektedir.

    "tanrı yoksa ben bi şey kaybetmem"

    nah kaybetmezsin.. tövbe tövbeee.. adamı söyletiyorlar. neyse sakin devam edelim. öncelikle ortaya bi koşul koyuyorsun, "diyelim ki tanrı yok" diyorsun, o zaman cümlenin devamını tanrının olmadığı ön koşuluna göre getirmekle yükümlüsün. eğer tanrı yoksa o zaman senin sahip olabileceğin en büyük ve en değerli şey bu hayatındır. sahip olacağın her şeyi kapsayan ve hatta aslında sahip olduğun tek şey. mal varlığın da, düşüncelerin de, kişilliğin de ama her şeyin bu hayatının içindedir. bu bir..

    ama işte dindarın zihni bu noktada patlar ve cümlenin devamı şöyle gelir, sonsuz hayat yanında elli altmış sene ne ki.. sonsuz hayat için neden bu önemsiz hayatı riske atayım. lan olm, hani koşul koymuştun, hani tanrı yok diyelim demiştin, o zaman sonsuz hayat yok demek zorunda değil misin.. yani sonsuz hayat yoksa niye bu hayatı sonsuz ahiret hayatıyla kıyaslıyorsun..

    çünkü dindar bi türlü tanrının ve ahiretin yokluğu olasılığını kafasında canlandıramıyor. harbiden tanrının ve ahiretin olmadığını bi anlığına (kendi kurduğu cümlenin hatrına) hayal edebilse o zaman bu koşul sonunda "bi şey kaybetmem" dediği şeyin zaten kaybedebileceği en büyük şey olduğunun farkına varacak. seni sen yapan her şey bu önemsiz dediğin hayat güzelim bunu anlasana yahu..

    bak mesela ben diyorum, eğer tanrı varsa ve bu tanrı da sizin allah'ınızsa, ve bu allah da kendisine inanmayanlara sonsuza dek işkence edecek karakterde bi tanrıysa tamam sıçtım o zaman doğru. ama eğer yoksa o zaman da dindarlar tek sahip oldukları şeyi, bu elli altmış seneyi yanlış bi inanç uğruna heba etmiş olacaklar.

    yani bu kumar aslında iki taraf için de aynı işliyor.

    allah varsa ben kaybediyorum,
    yoksa sen..

    ben bi şey kaybetmem demeyin hala.. delirtmeyin adamı.
  • pascal's wager. blaise pascal'in ortaya attigi du$unce.

    tanri olabilir veya olmayabilir, (a) tanri var (b) tanri yok diyelim.
    bir insan tanriya inanmayabilir, (x) inaniyor, (y) inanmiyor diyelim.

    $imdi, tanriya inanmayan bir insanin kazancinin "n" oldugunu varsayalim, zira tanriya inanan birisi para, seks gibi zevkli du$kunluklerden mahrum kalacak, tanrisina sadik olacaktir. fakat inanca gore tanriya inanan birinin, eger tanri varsa, kazanci sonsuz olacaktir, sonsuz bir kutsama ile ya$ayacaktir.

    olabilecek kombinasyonlara bakalim:
    (ax) tanri var ve inaniyoruz, ne mutlu bize, -n+sonsuz = sonsuz kazancli ciktik
    (bx) tanri yok ve inanmi$iz, yazik -n zarardayiz.
    (ay) tanri var ve inanmami$iz +n-sonsuz = -sonsuz yedik naneyi.
    (by) tanri yok ve inanmami$iz superiz +n kardayiz.

    e aptal olmayan herkes tanri'ya inanmanin mantikli oldugunu gorebilir demi$ buyuk ustad.
  • özünde "korku", "kalitesiz kurnazlık", "aşağılık kompleksi", "insana özgü kuyruk kıstırma" gibi çok ciddi olumsuz öğeler içeren bir argümandır. irdelemek dışında, ciddi ciddi bu argümanı düşünerek tanrıya kendi sınırlı zihnimizde paye vermek (seçme ve seçilmeye maruz bırakmak) belki de yapılabilecek en yanlış hareketlerden birisidir.

    biraz beyin jimnastiği yapalım, şöyle ki;

    tanrının varlığını ilk kez 8-9 yaşlarında enine boyuna düşünmeye başladım (4-5 yaşında allahı bulut sanıyordum, en tepede bulutlar olur ya açılmamış algımızda)...

    düşündüm (bilim tekniklerin vs.nin de yardımıyla) : dünya güneşten koptu, güneş; yıldız tozlarının birleşmesiyle oluştu, yıldız tozları; hidrojen azot helyum gibi elementlerden oluştu, onlar atomlardan oluştu...şöyle oluştu böyle oluştu derken en sonunda "ilk" maddenin nereden çıktığını düşünmeye başladım ve bulamadım, orada anladım ki bir güç en azından "ilk" maddeyi oluşturmalı... ve buna tanrı denmeli

    tanrı-tengri-tengir-dingir-denger-edenger-edinger ( eksiye doğru kronolojik) .... eding= eden, yapan anlamında... er= kişi.... net mi?

    tanrı hem her şeydir hem de hiçbirşeydir, zaten ikisi de aynı anda olmazsa tanrı olmaz, çünkü tanrı tüm kavramları ve kavram olmayanları bile içinde bulundurmalıdır. bana göre tanrının varlığını düşünmek bile çok gereksiz, her şey ortada. ama ispatlayamam. zaten aslında ispatlayabileceğimiz çok çok çok az şey var, ancak kanıtlar gösterebiliriz, ama bu çok nadir ispatı getirir... bir şeyin kanıtlanması asla ve asla ispatlanması demek değildir. belli koşullar içerisinde olguyu öngörmektir kanıtlamak. ispat ise mutlaktır, değişmeyecek olandır. birisi çıldırıp birisini öldürdüğünde üzerinde bulunan dna örnekleri ile katilin cinayet işlediğini kanıtlarsınız, ama bu mutlak gerçek değil, ispat değildir. başka şartlar altında bu gerçekleşmeyecektir. neyse konu dağılmasın...

    tanrıya ulaşmak için tüm düşünce sistemlerine kabulüm var, ama içerisinde ilk paragrafta söylediğim öğeler bulunan bir sistem kesinlikle bir "sorgulama" değil, saygı duyulacak bir şey değil, aksine bir tüccarın tedarikçisiyle yaptığı ticaret antlaşmasıdır. ve kendini inandırma, gerçeği arama bu şekilde olmaz.

    şüphesiz ki tanrıya ulaşabilme yollarındandır ve en önemli iki tanesinden birisidir felsefe, ama barok burnu büyüklükle değil, mevlevi tevazunun içe dönüklüğüyle.

    pascal'ın kumarı, nouma'nın golü veyahut kumarbaz argümanı adından da anlaşılacağı gibi belki de oynanabilecek en büyük ve en aptalca kumardır. kumarda biri kazanır biri kaybeder. her halükarda kaybetmek var ise (ki tanrı varsa kesinlikle kaybedilecek, yoksa yine kayıp söz konusu) ve kayıplardan birisi sonsuz acı ise; argümanda söylenen "aman terazi tanrıdan yana basıyor, o zaman argüman sonucu karar; tanrıya inanılmalı" fikri değil de, "aman bu argüman tehlikeli sulara doğru ilerliyor, böyle bir mantıkla ilerlemek zaten tanrının varlığını kafadan inkar ediyor, tanrı var ise bu düşüncelerin hepsinin kaypaklık olduğunu anlayacaktır" fikri benimsenmeli ve bu argüman da sadece bir "sivri fikir", "yanılma denemesi" olarak felsefe tarihinin tozlu raflarında yerini almalıdır. zira tanrı "aa lan amma akıllıyım, allaha inanmak bahislerde 1 e 1.75 veriyo (ki güzel orandır), oynamamak enayilik hacı" mantığı ile "riyizınıbıl" ve "purofitibıl" olarak bulunamaz, bulunmamalıdır, bulunsa da herhangi bir kıymet-i harbiye içermemektedir.

    tüm bunların ışığında:

    kumarbaz argümanını herhangi bir şekilde uygulayarak müspet ya da menfi karar almak veya almayı düşünmek bana göre tanrıyı direkt reddetmekten çok daha büyük saçmalıktır, aynı 60 yaşına kadar içki-kumar-yalan-dolan-gayrimeşru seks ve diğer (dine göre, bana göre değil) yasak şeyleri yapıp da ölümü yaklaşınca diyet öder gibi hacca gidip namaza başlamak gibi büyük bir kaypaklıktır...

    "düşüneceksen toprak gibi düşün, hava gibi, su gibi düşün. bu dünyanın etten kısmını da görünmeyen kısmını da kullan, sadece aklın ile değil, aklın ve kalbin ile düşün ki ancak o zaman "tam" olmaya yaklaşabilirsin ve belki de güneşe uçarken balmumundan kanatların erimez. bu işin dünyadaki ve evrendeki "tercihe dayalı olmayan" ender şeylerden birisi olduğunu ve tercih yapmanın bir yol olmadığını gör" derim kumarbaz argümanını inancında yol belleyen olursa (ki olmaz)...
  • halk arasında bu kumar "neme lazım" olarak da bilinir..
  • simdi bok tanrisina inanmayan bir insanin kazancinin n oldugunu varsayalim, pusur tanrisina inanmayanin kazancina x diyelim, vs, kicimizdan sonsuz sayida tanri uretebilecegimize gore ve her tanri da kendine tapinmayanlari parca pincik edip, akla hayale gelmeyecek iskenceler yapacagina bikbikbik falan filan gore eger sonsuz sansli degilseniz sonsuz zarardasiniz.

    cok etkileyici...
  • pascal nouma'nin 20 nisan 2003 besiktas fenerbahce derbisinde attigi gol sonrasi oynadigi kumar

    -acaba elimi sortumun icine sokup aleti avuclasam beni kovarlar mi?

    netekim kumar elinde patlamistir
  • pascal'ın çoğu teist gibi "eğer bir tanrı varsa, sadece benim dinimin tanrısı vardır." mantığıyla oluşturduğu çürük argüman. sen belki ömrünü yehova'ya adamış bir yahudi olarak ahiretteki kazanç ihtimalini sonsuz ila -n arasında sınırladığını düşünebilirsin; fakat ya o gerçek tanrı brahma ise?
hesabın var mı? giriş yap