• "müşterilerinizin %20'si, sizin kazancınızın %80'ini karşılar... dolayısıyla onlara focus olmalısınız" diyen bir pazarlama kuralı.
  • eğer hata sayısı çok fazlaysa hatalar önemsizdir ancak hata sayısı çok azsa hatalar önemlidir diyen kanun.
  • vilfredo pareto, analizini farklı bilim dallarına yormuş ve teorilemiştir. bunların insanlık tarihini en çok değiştireni, ekonomi açılımı olmuştur. pareto'ya göre refah eğrisinin en dibinde yaşam mücadelesi veren, açlıkla boğuşan erkek ve kadınlar, ergenliğe geçemeden ölen çocuklar vardır. eğrinin ortasında çalkantı, kargaşa ve daimi bir hareket vardır. insanlar yükselir ve düşerler, şans veya yetenekle yükselip, alkolizm, tüberküloz veya muhtelif bedensel zaaflardan dolayı düşerler. eğrinin en tepesinde, başka birileri tarafından tahtlarından indirilene kadar güç ve refahı kontrol eden elitlerin elitleri (creme de la creme) oturur. insanlık tarihinde gelişim yoktur. demokrasi tamamiyle bir hiledir. insan doğası primitif, duygusal ve katıdır. daha zeki, kabiliyetli, güçlü olan pastanın büyük payını götürür. zayıf olan kurur, zayıf toplumlar yokolurlar. ve şöyle devam eder: "sosyal yapılar insan vücuduna benzerler: üzerindeki toksinlerden arındırılmazsa yokolur." o nedenle şöyle bir sonuçlandırmaya varılabilir: toplumun başarılı olması için önemli olan, güçlülerin nasıl yönetildiğidir. bu laf ağzından çıktığı andan itibaren mussolini'nin kulağına gitmiş, pareto analizi hayalinde kurduğu devletin ekonomik ve sosyal kanunlarının temelini oluşturmuştur.

    doğduğu sahil kasabasının minik bir barında birasını yudumlarken karaladığı bu teroiler, belki de amacını aşmış, beklenmedik pratik açılımlara dönüşmüştür.

    sonuçta, dünyadaki biranın %80'ini bira içenlerin %20'si içer değil mi paretocum? hadi siestaya şimdi...
  • kısaca özetlemek gerekirse: ''dolabımızda ki kıyafetlerin %20'sini %80 sıklıkla giyeriz''
  • nedenlerin %20'si, sonuçların %80'inden sorumludur olarak da özetlenebilir.

    pareto 1896 yılında italya'daki adaların %80'inin nüfusun %20'si tarafından sahiplenildiğini fark etmiştir.
    zipf kanunu'na göre ingilizcede en çok kullanılan ilk %18 kelime, konuşmaların %80'ini oluşturur.
    insanların en zengin %20'si dünya'daki gelirlerin %82.7'sine sahiptir.
    abd'de hastaların %20'si sağlık kaynaklarının %80'ini kullanmaktadır.
    2002'de microsoft; windows ve office'teki hata ve çökmelerin %80'inin, tespit edilen bugların %20'sinden kaynaklandığını belirtmiştir.
  • "elde edilen başarın %80’i, yapılan işlerin %20’sinden elde edilir" olarak özetlenebilir.
  • bir işi yaparken gözden kaçırdığın küçük bir nokta varsa maliyeti kaldıramayacağın kadar agırdır. gözden kaçıramayacağın kadar çok nokta bir sorun oluşturmuşsa ve bunu düzeltmişsen bu vakit kaybıdır.
  • bir sistem üzerindeki etkilerin %80'inin, etkenlerin %20'sinden kaynaklandığını açıklayan, daha azıyla, daha çoğu elde etme kuralı.

    birkaç teorik bilgiden sonra, bireyler neden kendi hayatlarında ve firmalar kendi alanlarında bu kuralı benimsemeli, hayat kalitemiz açısından neden bu kurala ihtiyacımız var, bunları açıklamaya çalışacağım.

    19. yüzyılda, italyan ekonomist vilfredo pareto ingiltere'nin servet dağılımını incelerken, ülke servetinin büyük bir bölümünün, nüfusunun küçük bir bölümüne ait olduğunu fark eder. bu araştırmayı kendi ülkesi italya için de yapar ve aynı sonuçlara ulaşır. pareto, bu çalışmalarını iki ülkeyle sınırlı bırakmaz, başka ülkelerin farklı farklı dönemlerini baz alarak araştırmalarının boyutunu değiştirir ve hepsinde bu dengesiz boyutun izlerine rastlar. pareto'ya göre, insanlar ile sahip oldukları gelir ve servet oranları arasında dengesiz ancak istikrarlı bir matematiksel ilişki vardır.

    bu tespitlerinden sonra pareto, bunların rastegele veya şans eseri meydana gelmesinin mümkün olmayacağını düşünür. bulduğu sonuçların ne kadar önemli olduğunu bilse de bunu açıklamakta başarısız olur. joseph juran'ın da aralarında bulunduğu bir grup iktisatçı bu kavramın üzerinde yeniden düşünmeye ve kavramı canlandırmaya karar verirler. gelir ve servet arasındaki ilişkiyi daha da spesifikleştirerek bir ülkedeki zenginliğin %80'inin, o ülkedeki nüfusun %20'sine ait olduğunu söylerler. daha sonrasında 80/20 kuralının sadece iktisat alanında değil, çoğu alanda etkili olduğu görülür.

    "asgari çaba ilkesi" veya "dengesizlik ilkesi" olarak adlandırılan pareto ilkesi 2. dünya savaşı'yla birlikte hak ettiği değeri görmeye başlar. 2. dünya savaşı, önemli azınlıkla(%20) önemsiz çoğunluk(%80) arasındaki ilişkinin incelendiği, pareto prensibini destekleyen önemli bir veridir.

    80/20 ilkesi, duygulara ya da sezgiselliğe yer olmayan problem çözümlerinde matematiksel bir veri olarak oldukça büyük bir paya sahiptir. ortaya çıkan bir durumun nedenlerine genelde aynı yüzdeleri verme eğilimindeyiz. bir olayın nedenlerine a,b,c,d,e dersek, bu 5 nedenin, sonucu aynı oranda etkilediğini düşünüyoruz. halbuki bunlardan biri veya birkaçı diğerlerine oranla, meydana gelen sonucun daha fazla tetikleyicisi. nedenlere aynı olasılıkları vermemiz, beynimizin yapmış olduğu yanlış haritalandırmadan kaynaklı.

    sonuçların %80'i, nedenlerin %20'sinden kaynaklanır diye açıkladığımız 80/20 kuralı bazen 80/20 orantısında olmayabiliyor. bazen bu orantı, 60/40, 70/30, 75/25, 80/30 (toplam her zaman 100 etmeyebilir) veya sonsuz sayıda sonuç/neden olasılığında olabilir. ama burada kaçınılmaz olarak görülen bir şey var, o da neden ve sonuçların dengesiz bir orantıda olduğudur.

    iş hayatında bu kural ne işimize yararmış, bir bakalım. uzmanlar, satış-pazarlama üzerinde rapor sonuçlarına baktıklarında şunları gözlemlemişler.

    satışların %80'i, satışçıların %20'si tarafından yapılır.
    satışlardan elde edilen cironun %80'ini, müşterilerin %20'si oluşturur.

    bu rapor sonuçları sayesinde, şatışlarda 80/20 ilkesinin uygulanmasının, daha yüksek satış performansı yakalamak için gerekli olduğu görülmüş.

    eğer her zaman kazandıran, ciroyu arttıran %20 dilimindeki kilit müşterilerse onların üzerine oynayabilirsiniz. 100 müşteriden 100'üne de iyi bir hizmet vermeye çalışıp kendinizi yormaktansa, iyi kazandıran 20 müşteriyi elde tutmaya odaklanarak kazancın %80'ine hükmedebilirsiniz. bu yöntemle zamandan ve emekten tasarruf sağlarsınız. vaktinizi size maximum fayda sağlayacak müşteri üzerinde harcarsanız, etkisiz eleman olan müşterilere vakit ayırmayarak zamandan tasarruf edebilirsiniz. performansınızı düşürecek müşterileri elemiş oluyorsunuz bir nevi. daha az performansla daha yüksek gelir bir çalışan için, oldukça motive edici olup maximum verim demektir.

    başka bir örnek. gelen müşteri şikayetlerinin %80'i, şikayet tiplerinin %20'sinden gelir. çoğunluk hemen hemen tek tip şikayet konusunda hemfikirse, müşteri şikayetlerine üst çevreden bakabilir ve asıl nedene odaklanıp çözüm üretebilirsiniz.

    yani 80/20 kuralı bir problem çözme metodudur. probleminize uygun grafikleri çizip, etkin bir çözüme odaklanabilirsiniz.

    dengesizlik prensibi kişisel hayatımızda da büyük bir paya sahip. günlük yaşantımızda, birçok etkenin yalnızca %20 kadarı gerçekten önemli. gündelik hayatta çok fazla ıvır zıvırla uğraşıyoruz. bunların sadece %20'si fonksiyonel. hayat kalitesi için bu kadarı kafi. gerisi çöp, zaman kaybı. eğer hayattan en az eforla maxiumum verim alınmak isteniyorsa, bu fonksiyonel olan %20'lik kısımlara odaklanmalı. bu yapılırsa zamanım yok, hiç bir şeye yetişemiyorum lafını rafa kaldırır, zaman yönetimi konusunda uzmanlaşabilirsiniz.

    hayat kalitenizi arttırmak için hayatı basitleştirmek, sadeleştirmek lazım. mutlu olmak bir hayat kalitesi ifadesiyse, %80'lik bir mutluluğu %20'lik bir etken oluşturuyorsa, kişiyi mutlu edecek, fonksiyonel olan o %20 nedir, nelerden oluşuru iyi tespit etmek gerekiyor. "doğru azınlığı" bulmak ifadesi de yanlış olmayacaktır.

    hayatımızın her alanında bu dengesizliği gözlemleyebiliriz. 80/20 kuralıyla bize yarar sağlamayacak şeyleri hayatımızdan çıkarıp, daha az eforla daha çok fayda sağlayacak doğru azınlıklara yer açabiliriz. o zaman hayat kalitemiz de artacaktır.
  • g20 dünya ekonomisinin %80'ini oluşturmaktadır.

    edit: burada anlatılan gelişmiş 20 ülke ekonomisinin toplamının dünya ekonomisinin toplamının %80'ine eşit olması kastedildi.
  • diğer problem çözme tekniklerinden farklı olarak probleme nereden başlanacağını da gösteren felsefi bir yaklaşımdır.

    yüzdeler akla gelmediğinde "temel azınlık tali çoğunluk" kavramı kullanılabilir.

    diğer problem çözme teknikleri için;
    (bkz: balık kılçığı diyagramı)
    (bkz: beyin fırtınası)
hesabın var mı? giriş yap