• iki modern tarihcinin kafasini feci sekilde kurcalamis bir masal. ve bu tarihciler sonunda dayanamiyor, pamuk prenses ve yedi cuceler masalinin kokenini arastiriyor. ve sonunda bu masalin cok benzer bir replikasinin gercege yakin olarak main nehri kenarinda lohr kenti olarak bilinen sehri cevreleyen yedi daglardan cikarilan bakir ve gumus madenlerini kontrolu altinda tutan soyluzade lord of rieneck in kizi prenses maria sophia margaretha catherina von erthal tarafindan yasandigi one suruluyor.

    gercek ne kadar gercek bilmiyoruz tabii ki. 1729 yilinda dogan maria babasi ve uvey annesi ile birlikte rieneck castle inda yasiyor. ve bugun halen o satonun odalarindan birinde zamanin cok moda oyuncagi olarak bilinen konusan aynanin bir kosede durdugu belirtiliyor. ve bu ayna o zamanlar sadece lokal olarak lohr dan baska bir yerde yapilmiyor. uvey annenin ne kadar cadoloz oldugundan bahsedilmese de, kucuk yasta cicek geciren zavalli prenses bu hastalik yuzunden hem naif bir bunye ile kaliyor hem de gozlerinde hasar meydana geldigi icin nerdeyse yari kor bir duruma geliyor. bu nedenle de sehirde prensese karsi muthis bir sempati besleniyor. her ne kadar prensesin tam olarak satoyu terk erttigi veya neden ne sekilde terk ettigi aciklanamamissa da cevre birahanelerde bu olay dilden dile dolasa dolasa bir masala donusuyor.
    bu arada bakir ve gumusun cikarildigi maden ocaklari daracik oldugundan madenlerde nerdeyse cuce denicek kadar kisa isciler ve cuceler calistiriliyor. ve kafalarini ikidebir tunelin alcak girisine carpmalarindan dolayi da, korunma amacli olarak bu minik isciler kafalarina canli renklerde uclari uzun kukuleta tipli basliklar takiyorlar.

    cam tabuta gelince, o zamanin berhinde katolik kilisesi ozellikle genc yasta olenleri cenaze toreni sirasinda yakinlarin daha ihtisamli bir sekilde gormesi icin cam tabutlar kullanirmis.

    her ne kadar tum bu gercek benzerlikler masali yansitsa da, evrensel olarak maria sophia margaretha catherina von erthal literaturde pamuk prenses olarak kabul edilmis durumda degil ....

    kaynak = ed rayner debunking history
  • bu masalın da orjinali bizim bildiğimiz versiyonundan çok daha iyi. grimm kardeşlerden doğrudan anlatımla geliyor pamuk prenses:

    başlangıç bildiğimiz gibi. ama pamuk prensesin cücelerin yanına yerleşmesiyle bizim bilmediğimiz bir gerçekle karşılaşıyoruz. şöyle açıklayabiliriz sanırım: salak yemin ederim gerizekalı bu çocuk ya

    başta kraliçenin planları daha basit. önce kraliçe yaşlı satıcı kadın kılığında gidiyor, böyle renk renk boyun bağları falan satıyor. pamuk "aa ne güzelmiş" diyor, kraliçe de "gel boynuna bağlayım bir tane" diyor. bağlarken bir asılıyor iki uçtan, pamuk orada gidiyor nefessizlikten. kraliçe mutlu dönüyor sarayına.

    sonra cüceler geliyor, bağı çözüyor pamuğu kurtarıyor. ispiyoncu ayna hemen yetiştiriyor kraliçeye. ikinci plan geliyor. zehirli toka. bizim aptal pamuk bunu da yiyip tokayı taktırıyor kafasına, oracıkta mefta oluyor. nasılsa cüceler geliyor yine kurtarıyor falan. ispiyoncu ayna yine iş başında.

    "ehh be!" diyor kraliçe. üçüncü plana geçiyor, bu bildiğimiz elma. ama önceden iki plan daha olduğu için artık pamuk dersini almış. "yok" diyor "sen beni zehirliyceksin". "ne zehirliycem be ya" diyor kraliçe "bak yarısını ben yiyim istiyosan"

    tabi kraliçe çakal. yarısını zehirlemiş elmanın. bizim mal pamuk yine gidici. "haha" diyor kraliçe "elmayı cüce-proof yaptım, seni kurtaramazlar"

    ama neyi hesaba katmıyor? tabi ki prens. cüceler bakın biz hep böyle sap takılmıyoruz, vaktinde dünyanın en taş hatunu bizle takılıyordu mesajı verebilmek için pamuğu cam bir tabutta evlerinin önüne koyuyorlar. prens de geliyor, bana verin bu tabutu götüreyim diyor. cüceler de kabul ediyor nedense (bence arada tehdit de var ya neyse). tabutu götürürken taşa çarpıyorlar, elma fırlıyor, pamuk uyanıyor.

    --- dikkat! burası çok eğlenceli ---

    sonra düğün, dernek falan olcak, kraliçeyi de davet ediyorlar. artık kraliçe de artık pes mi etmiş, yine bir yolunu bulup kündeye getiririm bu prensesi mi diyor bilmiyorum gidiyor. ama bir şeyi bilmiyor ki prens delikanlı adam, karısına yapılanları affeder mi? bir çift demir pabucu ateşte tutup, zorla kraliçeye giydiriyor. kraliçe de yere basamadığı için paso dansediyor, ta ki ölene kadar.

    --- son ---

    tabi sonrasında prens bu aptal kadına nasıl dayandı, kaç yıl evli kaldı, orasını bilmiyoruz ama hayatı kolay olmamış olsa gerek.

    (bkz: masal/@vsop)
  • masallarla çocuklarımızın zihnini bulandıran narsist, şekilci, güce ve paraya tapan, sahte kahraman.

    çocuklarımıza örnek figür olarak verdiğimiz masal kahramanı bu mudur yani? tek özelliği güzel ve prenses (zengin) olmak olan bir kız var kendisi gibi yakışıklı bir prensle evlenip sonunda mutlu oluyor.

    peki neden evlenmek için bu beyaz atlı prens'i tercih ettiğini nasıl anlayacak o küçük dimağlar? sonuçta birinin biriyle evlenmesi için onu sevmesi lazım değil mi? peki pamuk neden beyaz atlı dallamayı tercih ediyor? sonuçta masalda son aşamaya gelinceye kadar bu adam yok.

    kim var? hayatını riske atarak pamuk prensenin hayatını kurtarmak için kendini onu öldürmüş gibi gösteren avcı var mesela. neden avcı'ya aşık olmuyor bu prenses? tamam avcı'nın pamuk prenses'i öldürmediğini anladığı anda belki kötü (?) kalpli kreliçe onu öldürtmüştür.

    peki neden cücelerden birine aşık olmuyor? en zor anında ona yardım elini uzatan. kendi hayatlarını tehlikeye atarak onu koruyan ve saklayan. onun rahatı için kendi rahatlarından fedakarlık eden cücelerden birine neden aşık olmuyor? çünkü onlar cüce. onlar işçi sınıfı. onlar fakir. neden bir prenses bir cüceye aşık olsun ki? bu mudur çocuklarımıza verdiğimiz mesaj? bu kadar yoz, bu kadar kapitalist bir mesaj sağlıklı bir mesaj olabilir mi?

    bu masalların verdiği mesajlarla büyüyen çocuklarımız da sonunda bu masaldaki tipler gibi oluyor. kimi "ben cüceyim abi o kız beni ne yapsın" diyerek hayatının aşkını elinden kaçırıyor. bazıları "ulan o prensteki beyaz at bende olsaydı varya aklını alırdım pamuk'un ama nerde ah ulan" diye kadere isyan ediyor. kimisi de "hmm ali iyi çocuk ama neşeli, veli de iyi çocuk ama hapşırıklı, hüseyin de iyi çocuk ama bilgin ben en iyisi mert'le takılıyım. hem çok zengin hem de arabası (beyaz) var. bi de bakmışın nikahı basıp hayatımı kurtarmışım" diyor.

    velhasıl, bu pamuk prenses denen kaşar'ın tüm kitaplarını toplayıp yakmak, tüm filmlerinin tüm kopyalarını yok etmek. tüm çocuk odalarının duvarlarından resimlerini toplamak. yakmak, sansürlemek, yasaklamak lazım.

    çok sinirliyim sana pamuk prenses, çok!!!

    imza: bir cüce
  • yedi tane zibidiyle aynı evde yasayan ,beyaz tenli olması nedeniyle bu isme layık görülen , kötü kalpli üvey annesi tarafından sevilmeyen prenses

    pamuk diye prenses mi olur prenses dedigin taş gibi olur
  • 7 cücesinin adlarını çoktan unutmuştur, prensin kollarında.
  • nekrofili prensin tabuttaki kıza hallendiği masal.
  • ve sonunda farketti ki bu yuzyilda prensini beklemek yapilacak en aptalca seydi...
    o sabah bir karar verdi...yedi cucelerle tek tek vedalasti, guneste parildayan en ihtisamli zirhini giydi, kilicini kusandi, atina bindi ve onu prensine goturecek patikaya adimini atti...
    uzun bir yol olacakti...ejderhalarla savasacagi, konusan aynalara ve orman cadilarina rastlayacagi uzun bir yol...
  • bu pamuk prenses şıllığı verseydi cücelerden birine,
    kızlar ''uzun boylu olsun yaaa!'' şımarıklığı yapmayacaklardı hiç.
    zehirlediler lan bizi masallarla.
  • cücelerin orjinal isimleri happy, grumpy, dopey, doc, bashful, sneezy ve sleepy dir.
hesabın var mı? giriş yap