• epey eski türkçede bir fiil kökü. anlamı başkaldırmak. öznüyorum, öznüyorsun, öznüyor...

    (kaynak: sir gerard clauson, an etymological dictionary of the pre-thirteenth century turkish, oxford, 1972, 289. sayfa.)
  • özne-nesne meselesinde en önemli ayrım, düşüncedir. nesne olmadığını düşünene özne, sadece düşünmekle özne olunmayacağını bilmeyene nesne denir.
  • cumlelerde yuklemin gosterdigi isi yapan kisi.. (bkz: amele)
  • yükleme sorulan "kim ve ne?" sorusunun cevabıdır.
  • damat anlamında da kullanılan kelime. gelinin öznesi denir.

    güvey*
  • cümlede yüklem ile bildirilen işi, eylemi ya da oluşu yerine getiren veya yüklem vasıtasıyla hakkında bilgi verilen öğe. özne yükleme sorulan "kim" ve "ne" soruları ile tespit edilir.
  • her haltı yiyen kişi. gizlenenleri de vardır. (bkz: gizli ozne)
  • sürekli arzulayan, ama neyi arzuladığının farkında olmayan.
  • alain touraine, demokrasi için kullanılan özneyi şöyle tanımlamış:
    "bireyin (ya da grubun) kesin bir biçimde ortaya konmuş özgürlüğünün ve özgün hali gözardı edilmeden yeniden yorumlanan yaşanmış deneyiminin birleşmesiyle aktör olarak oluşmasına özne denir." (yky, demokrasi nedir, a.touraine, sf:24)

    bu karışık bir tanım yapmasını doğru bulmasam da, özetle gelenekselle modernin sentezini demokrasinin öznesi olduğunu ifade etmesi, touraine'in toplumların yapısına uygun bir tanım yapması anlamına gelir. idea kurup onun üzerine olması gerekenleri de sıralayabilirdi.
  • "katlanılmayacak şey öznenin bastırılmasıdır- öznelliğin tehlikeleri ne olursa olsun. öznenin sansür edilmesinden çok çekmiş bir kuşaktanım ben: bu sansür ya pozitivizm yoluyla olmuştur (yazın tarihinde nesnellik istenmesi, filolojinin zaferi) ya da marksizm yoluyla (çok önemlidir bu, yaşamımda her ne kadar artık etkisini göstermiyor olmasa bile).. nesnelliğin düzmecelikleri yerine öznelliğin aldatmacaları yeğlenir. öznenin hayal dünyası, özne'nin sansür edilmesinden yeğdir."

    college de france'taki ilk seminerin -benim için fransızlarla özdeşleşmiş olan seminer düşüncesini nereye koymalı- konuşmaya önce fantazma sonra da özne vurgusuyla başlar barthes. önemli bir vurgudur çünkü söyleminin, (üniversitede yer almaya, öğretmeye karşı büyük direnç gösterenlerden biriydi barthes) üniversiteyle olan tek bağının mekansallık olduğunu ve öznenin uçucu fantazmalarını söylemine katarak o duvarları, steril öğretim düzenini seminerin devamında aşmaya çalışacağını ve dinleyicisine zevkli anlar yaşatacağını (biliyorsunuz ki üniversite duvarları arasında öğretim yönünde zevkli pek az şey olduğu için kadınlar ve erkekler arasındaki ilişkilerde, üniversite temalı korku ya da porno filmlerinde falan aranıyor bu zevk) müjdeler aslında "öznenin bastırılmaması"ndan yola çıkmak.
hesabın var mı? giriş yap