• ortaokuldan bir arkadaşım. sonradan geldiği için ilgimi çekiyor her yabancı gibi. o zamanlar hoşlandığımı hissediyorum çocuk aklımla. onunda benden hoşlandığını hiçbir zaman tahmin bile etmiyorum. derken ben onun sıra arkadaşıyla çıkıyorum. sebebini yıllar sonra öğreneceğim bir mesafe giriyor aramıza. bir daha görüşmüyoruz çünkü sıra arkadaşı yani sevgilim yasaklıyor görüşmemizi. lise 1’de de ayni sınıftayiz fakat aramız artık soğuk. daha sonrası yok...
    aradan 8 yıl geçiyor. ölüdeniz’de plajda bir kız görüyorum. o gibi ama değil gibi de. kız denize girince annesinin yanına gidiyorum. acaba kızınızın adı özge mi? ortaokul arkadaşıma benziyor ama emin olamadım rahatsız ettiysem özür dilerim. kadın diyor ki: aa sen nightwalkerg değil misin? ben şaşırıyorum çünkü 8 yıldır görmediğim arkadaşımın hiç görmediğim annesi beni tanıyor hem de 8 yıl sonra. neyse o gelince denizden tekrar yanlarına gidip konuşuyorum:) derken facebook’dan buluyorum konuşuyoruz falan ama o kadar güzel konuşuyoruz ki. bakış açısı, güzelliği, herşeyiyle “evet budur” olup çıkıyo konuştukça. zaman geçiyo konuşmalarımız sıklaşmaya başlıyor. her gece onu bekler buluyorum msn de. onu da beni bekler buluyorum. derken birgün istanbula çağırıyorum. o olmaz diyor fakat yine de düşünceli. düşünüyo 3 gün boyunca. konuşmuyoruz üç gün hiç. 3. gün akşamüstü bir mesaj. 'teklifin hala geçerli demi?' evet diyorum hadi atla gel. o kadar bütün mesajlaşmamız. saatini dahi sormuyorum o da söylemiyor. sadece küçüklüğünde bir kez geldiği istanbul’a bana nerede oturduğumu dahi sormadan çıkıp gelmeye karar veriyor. sabaha istanbula yanıma geliyor. heyecanlıyım niye geliyo bilmiyorum o da bilmiyo. tek anlamak istediğim o msn de konuştuğum kişi gerçek mi, yıllar öncesinden hatırladığım kişi mi? o hayat ışığı gerçek mi, yoksa msn'de yazılan şeylerin sahteliği mi?... hepsi gerçek çıkıyor. hatta gerçek olamayacak kadar güzel. yeniköy, baltalimanı, arnavutköy, ortaköy, sultanahmet hatta bir ara kaybolup fatih’e kadar istanbulu gösteriyorum sadece yürüyerek. taşıt kullanmadan. galata köprüsünde biramızı yudumlayıp cihangir sokaklarını geziyoruz. merdivenlere gidip biramızı içiyoruz. asmali mescit’in harika ortamına girip ardından cezayir sokağında terasta oturuyoruz. hayatı konuşuyoruz sadece bu sürede. kurduğumuz cümleler sadece diğerinin aklından geçenlerden ibaret. bütün bunlar rüya gibi 3 gün içerisinde gerçekleşiyor. ikinci günün akşamı konuşuyoruz artık kendimize dair şeyleri. itiraf ediyoruz gerçekleri. açık ve net herşeyi. böyle bir uyumun çok zor bulunacağını itiraf ediyoruz aslında.
    derken ızmire dönmek zorunda... bilet alıyoruz pazartesi 16.05’e. ayrılık vakti yaklaştıkça değerimiz artıyo.. zorlaşıyor herşey. fakat bir şekilde yaparız diyoruz. hatta benim o uçağa binmeden önce kurduğum “uzaktan ilişki, kedi, köpek ve anne, baba dışında hiçkimseyle kurulamaz” (bkz: barney stinson) cümlesine rağmen deneyelim diyoruz. hem de ikimiz de henüz iş bulmadık. belki istanbul’da iş bulursun diyorum. havalimanında bir telefon geliyor. fethiye’de başvurduğu yerden. başvurduğu onlarca işyerinden sadece fethiye’de olan arıyor ve cumartesi gelin başlayın diyor oldukça tatmin edici bir ücretle... rüyadan uyanıyoruz... belirsizliğe doğru uçarak gidiyor...

    edit: üstteki yazıyı hiç bilmeyen özge'nin bana bugün yolladığı cevap gibi yazı... aynen kopyalıyorum...

    "sınavlar arasında boğulup fethiye'ye ufak bir kaçamak ve ölüdeniz'de geçirilen sıradan bir gün ve bu sıradan günü sıradışı yapan bir karşılaşma.ortaokul yıllarında başlayan ve yok etmeyi başaramadığım duyguların tamda üstesinden geldim artık derken, ‘bunu başarmana izin vermicem’ diyen bir tesadüf...

    küçükken, kendimi çözmekle gereğinden fazla vakit harcarken ve bu yüzden yaşıtlarımdan kendimi uzaklaştırdığımı bile fark edemeyecek kadar dünyaya ilgisizken yaşadığımı hissettiren kişi, yıllar sonra ölüdenizde karşımdaydı. önce sadece bir rüya sandım sonra hızla rüyanın içinde kendimi kaybettim. msnde başlayan kısa konuşmalar, sonra geceleri msne girebilmek için can attığım dakikalar ve sonra istanbul'a gelsene diyen ve kafamı günlerce kurcalayan bir soru. ve hayatımın nerdeyse heryerinde habersizce var olan kişinin artık gerçek olup olmadığını görmek adına çıkılan bir istanbul yolculuğu...

    istanbulda 15 km’lik bir yürüyüş yaptığımızın farkına bile vardırmayacak, hayata dair aralıksız bir sohbetle geçen güzel bir gün ve arkasından bir gün daha ve gerçekleri itiraf ettiğimiz bir akşam. biryandan yıllarca hissettiklerimin karşılık bulmuş olmasının mutluluğu bir yandan bu duyguları ifade etmek konusunda duyduğum tedirginlik ve hepsini bir yana bırakıp sadece bunu yaşamanın güzelliğine kaptırılarak geçirilen unutulmaz bir istanbul günü ve aynı gün 16.05'te izmir'e kalkacak uçağa ilerlerken hayatımı fethiye'de geçireceğimi söyleyen bir iş görüşmesi geri bildirimi ve rüyadan uyanış...
    ve böylece senelerce süren kalp ve mantık savaşı artık bir son buldu: istanbul'un, büyülü, insanı cezbeden eşsiz manzaralarından bile daha eşsiz olan 3 gün sonunda, kalbime senelerce unutmaya direndiği için artık kızgın değilim..."

    edit: son 1 yıldır baya baya evli olduğumdur.
  • 3 harflilerden sonra korkulması gereken ilk 4 harflidir
  • bazıları esmer sever, kimi kumral kimi sarışın...

    ben özge seviyorum. ismin özge olması yetip artıyor suretin pek ehemmiyeti kalmıyor.
  • erkeklerin taptigi kizlarin ise bu sebepten olsa gerek pek hazzetmedigi kiz ismidir.bir kere her erkek hayatinda en az bir kere bir ozgeye asik olmustur,bir gecmisi olmustur bilmemne.bu durum da yurdum kizlarini fazlasiyla rahatsiz etmektedir.bir de bu ozgeler cogunlukla hem guzel hem sirin hem zeki hem bidi bididirlar..sevmeye sevmeye bunu itiraf etmek zorunda kalirsiniz tabii kendinize.
  • özge başkadır, ayrıdır.
    gördüğümüz tüm insanlar gibi aynı, tüm insanlar gibi farklıdır.
    yazılmamış şiirlerin bestesidir. şiir olası gelir insanın bazen müziğine.
    ama çoğu zaman, özge gariptir.
    haktan özge sevilen yoktur kimi zaman, kimi zaman sevgili özge'dir herkesten.
    bazen el'dir özge. uzaktır.

    bir isim, ancak bu kadar anlamı barındırabilir bünyesinde. hem yakınlık demek, hem yabancılık, hem değişik demek, farklı, hem cana yakın demek..
    taşıyan insanlara garip bir benzerlik veriyor bu isim. hepsinde, evet biraz değişiklik oluyor. iyi veya kötü.
    yine de çoğu zaman, uzak durmak lazım sanırım. fazlası bünyeye zararlı.
  • özqe şeklinde yazılmasından hiç hoşlanmadığım isimdir. güzelim özgeyi ne hale getirdiniz özgeler.
  • biricik, nev-i şahsına münhasır, kimseye benzemeyen, özel gibi anlamları olan ve her nedense benim hep anlamını unuttuğum isim. genelde isim muhabbeti açmayı severim, demli muhabbetlerde, eş dostla birlikte iken, bi kadına kur yaparken falan isimlerin anlamlarından girmek muhabbeti koyultur.

    ama bundan sonra bu muhabbetleri yaparken özge'yi işin içine karıştırır mıyım bilmiyorum.

    geçmiş zaman, e10 ile sabiha gökçen'den kalkan bi uçağa yetişeceğim. tem'den basıp gitmesi gereken otobüs e5'e saplandı. en az 40 küsür durak var, uçağa yetişmem çok zor. sarışın, hafif kilolu bir kadına "kaç dakikada gider" diye sordum. bu soruyu sorduktan sonra adının özge olduğunu ve pendik'teki bir okulda öğretmenlik yaptığını öğrendiğim kadının, bana ve otobüste ulunan diğer iki kişiye daha hep kendi kullandığı durağın taksisini ayarlaması sadece on dakikasını aldı. söz konusu iki kişi uçağı kaçıracaklarını bize kulak misafiri olarak anlamışlardı.

    kadının garip bir şefkati vardı. gördüğünüzde birinin size oyun oynayıp oynamadığını düşündüren cinsten. biz "acaba taksi tutmasak mı, otobüs bizi yetiştirir mi ki" diye fikir değiştirir gibi oldukça suratını buruşturuyor, bizim adımıza üzülüyordu. biz otobüsle yetişemeyeceğimize, mutlaka taksi tutmamız gerektiğine iman ettikten sonra da, telefonla aradığı taksiciye bizi dolandırmadan havaalanına götürmesini tembihlerken aniden bize dönüp uçaklarımızın kaçta kalktığını soruyor, kafasından check-in kuyruğunun cuma akşamı ne kadar dolu olabileceğini hesaplıyor, "online check in yaptırdınız mı? işiniz kısalır" diye teyit almaya çalışıyordu. üç tane birbirini tanımayan adamın o sikindirik otobüste küçük birer vahası olmuştu. ikisini de tanımıyordum, adlarını da hatırlamıyorum ama kendilerini -benim gibi- özel hissettiklerine eminim.

    pendik köprüsü'nden 3 kişi taksiye bindik, özge öğretmen'e teşekkürler ettik. sabiha gökçen'e gidenler için dünya iyi bir yer olmalıydı. daha sonra taksici anlatmaya başladı, anlattıkça özge öğretmen geride kaldı.

    taksicinin oğlu, şu türkiye'nin ünlü ve en karizmatik mafya babalarından birinin yine bir mafya babası olan kuzeninin yanında muhasebe stajı yapmış. adam mafya babasının karizmasını, oğlu ilk kez "huzura" çıktığında "bunlar da rahatsız ediyor haaa" diye kıçındaki iki makineliyi nasıl masaya koyduğunu, mafya babasının oğluna her hafta sonu harçlık verdiğini, sigortasını yaptığını anlattıkça bana darallar gelmeye, yaşadığım ülkenin gerçeklerinden yapılmış devasa kompresör beni sıkıştırmaya başladı. dayanamadım camı açtım; adam oğlunun anlattıkları ile güç sarhoşu olmuş, mafya babasının güneş gibi parlayan karizmasını gözümüze gözümüze yansıtıyor, öyle kudretli bir adamın yanına evladını çırak yollamanın verdiği haz ve şeref duygusu adamın yüz çizgilerinden okunuyordu. yolculuğun geri kalanını arabanın tavanında geçirmeyi düşünüyordum ki sabiha gökçen'e vardık. havaalanları bana huzurla karışık tuhaf bir arafta olma duygusu verir. o duygunun adamın yarattığı gerginliği almasını bekliyordum. almadı.

    derken otobüsteki özge öğretmen'i aklıma getirdim. götünden iki tane makineli çıkartan ve avamla bir kısım küçük burjuvanın güç reseptörlerini uyarıp aklını alan mafyöz hala oradaydı ama özge öğretmen de oradaydı. biraz uyanıklıkla, çok büyük bir sürpriz olmadıkça, hayatının dümenini özge öğretmen'e doğru çevirmek işten değildi. umutlandım ve düzeldim.

    işte bu olaydan ötürü özge, benim için umut demek. boşver özge var der gibi. siktiret özge var mesela.

    güzel isimmiş özge.
  • henüz çirkin olanıyla tanışmadığım isim.
  • (bkz: ösqe)
    (bkz: intihar sebepleri)
  • tanıyıp da çirkin göremediğim kız ismi.

    kendisi ece gibi, gamze gibi bişeydir, her daim güzeldir.
    bir kızın adı özge ise, görmek gerekmez, direk yav$alınabilir.
hesabın var mı? giriş yap