• gibi'nin 4. sezon 1. bölümü.

    uzun yıllar üstünde düşünüp ulaştığım sonuç şu: o örgüt: instagram.
  • statik durumu hakim kılmaya yöneliktir. hedefinde muhafaza yatar.
  • çok fena, çok tehlikeli bir eylem. selametini düşündüğümüz insanlar ve dahi dostlar üzerinde asla ve kat'a yapılmaması icap eder. içinizden övün. rus çariçesi katerina'nındı sanırım, kadın şuna benzer bir laf diyor, "düşmanlarıma karşı gösterdiğim en önemli tutum onları yüksek sesle övmektir; tabii alçak sesle de kötülerim." kendi adıma en nefret ettiğim durumdur övgü almak. çünkü arkasındaki gerçek duyguyu kestiremem. bulanık, haince bir amaç mıdır, nedir? tersi zaten zayıf bir ihtimaldir. yani dostun sizi, sizdeki iyiliği halk içinde ağzına dolaması. safça sayılabilir; ama temkin gütmeyen bir dostluktur bu durumda da. sizi kollamayı amaçlayan bir temkin bu elbette. illa ki olması gerekir. sevişmek gizli yapılır, halka, cahile cühelaya sevdiğin insanın güzelliklerini açmamalısın. üryan bırakırsın.

    ama yergi, kimden gelirse başımız üstünde yer bulmalı kendine. düşmanlıkla olsa bile mertçedir. size kararsızlık gibi korkunç bir kötülük yaşatmaz en azından. buna dikkat edin, şunu sorun kendinize en nefret ettiğiniz insanlar kimdir acaba şu hayatta, yaşanmışlıkları düşündüğünüzde şuna yakın bir cevabın ortaya çıkması muhtemel: size karşı, kötü oldukları gerçeğini çileli bir ümitle süsleyenler... vicdanınızı bu süsle iki arada bir derede bırakarak sizi kendinizden nefret edecek bir noktaya getirenler. işte bu insanlardan nefret ediyorsunuz en çok.

    övgü insanoğlunu çabuk ifsat eden bir şey ayrıca. birbir zahmet uyuttuğun nefsi uyandırıverir. "aynanın berraklığı" diyor rumi, -nefis nerede aynanın berraklığı nerede; telmihle diyor bunu tabii- "işte o aynanın berraklığını sakın ola yüzüne karşı söyleme!" böyle uyarıyor, çünkü "senin bu kadarcık lafından onun sureti buğulanır, artık gerçeği onun yüzeyinde seçemezsin." hikâye edişi nasıl yerine oturmuş, tam da böyle, tam da bunun gibi. şu vakte dek, güzelliğini başkasının ağzından işitip de bunu devam ettirebilen pek az adam gördüm. diğerleri zaten sureten insandı. saatleri şaşmaya, aynaları buğulanmaya teşneydi.
  • gibi'nin 4. sezon 1. bölümü.

    --- spoiler ---

    siktir ol git be! kaba adam.
    --- spoiler ---
  • övmesinler. hakkımı teslim etsinler yeter. övgünün fazlası mısır şurubu ile tatlandırılmış, aşırı tatlı baklava yemişcesine içimi bayıyor. ters tepiyor.
  • “lütfen telefonu açıp anasına söver misin?”
    gibi, 4. sezon 1. bölümü.
  • insanların neleri neleri övüp güzellikleri ıskaladığını gördüğüm vakit bunun da bir taktik olduğunu anladım. benim yanımda kedi tüyü gibi saçlar övülüyor, tek özelliği pörtlek olması olan gözlere methediliyor ama asla tutli’nin gür ve parlak saçları ya da açık kahverengi ceylan gibi gözleri görülmüyordu. insanlar gerçekten övgüyü samimiyetle yapmıyor. siz de böyle hissediyor musunuz bazan bilmiyorum tabi. fakat çok dikkatli bi insan olarak kendimde ve başkalarında nelerin güzel oldupunu şakkadanak bulurum ben. güzellik algısının da o kadar kişisel oldupunu düşünmüyorum açıkçası. çünkü tanımadığım insanlar tanıdığım insanlara göre iltifat konusunda daha cesurlar. hiç tanımadığım birinin tavşan dişlerimi çok sevimli bulması ama hep birlikte çalıştığım kişinin fark etmemesi yahut öyle davranması bana garip geliyor. hani seninki on kat güzel ama senin yanında başkası övüldükçe övülüyor. insanlara övgü konusunda ben de olabildiğinde cimri olacağım. zaten aslında kurbağa gibi birine aynen çok güzel abla demek, onun leş fikirlerine katılmak yorucu.
  • ilkkan sen çok güzelsin!
  • • aynanın saflığını, berraklığını yüzüne karşı söyleyecek olursan, ayna çabucak buğulanır, bulanır da bizi bize göstermez. (mesnevi'den)

    yani kendisinden güzellikler yansıyan bir kişiyi çok översek gurura kapılıp o güzellikleri yitirebilir.
hesabın var mı? giriş yap