orhan seyfi orhon
-
boyle bir dortlukle insani alip goturebilen sair.
sen gül dalında gonca,
ben dağ yolunda yonca.
sen açılıp gülersin,
ben sararıp solunca. -
"ve istanbul'da o zaman, alman ordularının zaferini alkışlayan bir sürü çıkarcı, ırkçı, faşist, turancı, yardakçı dergiler çıkardı. reha oğuz, yusuf ziya ortaç, rıza nur, adsız, erkilet, orhan seyfi orhon, ali ihsan sabis, peyami safa falan yöneticileri ve yazarlarıydı bu dergilerin. bu faşist dergilerden bir tanesi, 'çınaraltı'ydı. orhan seyfi orhon çıkarırdı o dergiyi. beni o dergide jurnal etti orhan seyfi. yürüyüş dergisinde bir insan şiiri yayımlanır yayımlanmaz jurnal etti beni. nazım'ın, ibrahim sabri takma adıyla çıkan bir şiirini de jurnal etti aynı yazıda. aynı orhan seyfi'nin 1935-1936'larda çıkardığı bir dergi vardı, 'aydabir' adında bir dergi. ben kuleli askeri lisesi'nde ve ankara harp okulu'ndan öğrenciyken alırdım o dergiyi. o dergide sabahattin ali'nin hikayelerini ve nazım'ın şiirlerini yayımlardı bu orhan seyfi. bizde okurduk."
a. kadir, ekim 1968
a.kadir, mutlu olmak varken, istanbul 2003, can yay. -
üçü de cok iyi insandir.
-
yıllar var ben onu hiç unutmadım
o beni sorarmı hatırlar mı ki
büsbütün silinip gitti mi adım
gönlünün vefası bu kadar mı ki
döktüğü yaşları kurutmuşmudur
kendini aldatıp avutmuşmudur
vaadini tutmuş mu unutmuşmudur
şimdi başkasına meyli var mı ki
bilsem uzaklarda kimler ağlıyor
kimlerin kalbini aşkı dağlıyor
acep kederli mi yas mı bağlıyor
yoksa eskisinden bahtiyar mı ki
(bkz: düşünce) -
turk siirine temiz turkceyi getiren sairlerden.milli edebiyat akimina mensuptur.
konmakta talih kuşları
firsat bulup her gün başa
bekler benim talih kuşum
düşsün başım
aksın yaşım
bitsin işim
konsun leşe -
biz insanlar
insanız, en şerefli mahlûkuz! ...'
deyip de pek fazla
övünmemiz haksız:
atamız elma çaldı cennetten.
biz, o hırsızların çocuklarıyız
orhan seyfi orhon -
jurnalcidir.
bayrak sallayanıdır.
mesela a. kadir'in anlatımıyla dinleyelim
"(...)
dünyada savaş vardı o zaman. istanbul’da sıkıyönetim, açlık ve yoksulluk.
ve istanbul’da o zaman, alman ordularının zaferini alkışlayan bir sürü çıkarcı, ırkçı, faşist, turancı, yardakçı dergiler çıkardı. reha oğuz, yusuf ziya ortaç, rıza nur, adsız, erkilet, orhan seyfi orhon, ali ihsan sâbis, peyami safa falan yöneticileri ve yazarlarıydı bu dergilerin. bu faşist dergilerden bir tanesi, çınaraltı’ydı. orhan seyfi orhon çıkarırdı o dergiyi. beni o dergide jurnal etti orhan seyfi. yürüyüş dergisinde “bir insan” şiiri yayımlanır yayımlanmaz jurnal etti beni. nâzım’ın, “ibrahim sabri” takma adıyla çıkan bir şiirini de jurnal etti aynı yazıda. aynı orhan seyfi’nin 1935-1936’larda çıkardığı bir dergi vardı; ayda bir adında bir dergi. ben kuleli askerî lisesi’nde ve ankara harp okulu’nda öğrenciyken alırdım o dergiyi. o dergide, sabahattin ali’nin hikâyelerini ve nâzım’ın şiirlerini yayımlardı bu orhan seyfi. biz de okurduk kuleli askerî lisesi’nde ve harp okulu’nda öğrenciyken orhan seyfi’nin çıkardığı o dergiyi ve o dergide yayımlanan sabahattin’in hikâyelerini ve nâzım’ın şiirlerini. işte bu orhan seyfi’ydi beni 1943 yılında jurnal eden. ödevini de bir güzel yaptı, vatanseverliğini gösterdi. sıkıyönetimi silkeledi, harekete geçirdi. uyandırdı milleti. çünkü ona göre herkes uykudaydı, bir uyanık o vardı; komünizm tehlikesi yaklaşıyordu, kimse farkında değildi bunun. bildim bileli, otuz yıldır, bu tehlike hep yaklaşır ama ne geldiği vardır ne de uzaklaştığı. hep yaklaşır, ne hikmetse!
(...)"
(a. kadir, mutlu olmak varken) -
(bkz: tereddüt)
-
veda busesi olarakta bilinen şiirini kanserden ölen kızı için yazmış.
ölümünden hemen önce kızı, babasından gidişine ağlamaması konusunda söz istemiş, o da söz vermiş. ama baba kalbi, o anda verdiği sözü tutamamış ve kızı ile arasında geçen o son anları şiire dökmekten kendini alamamış.
şiirin ilk dörtlüğünün son iki mısrası çoğu zaman yanlış söylenmekte; "buseni" yerine "busemi", "yüzüne" yerine "yüzüme" denmektedir. halbuki buradaki o sözleri şair karşısındakine değil kendi kendine söylemekte ve kendi gönlüne kahretmekte, kızına verdiği sözü tutamadığına yanmaktadır...
hani o bırakıp giderken seni
bu öksüz tavrını takmayacaktın?
alnına koyarken veda busemi
yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
hani ey gözlerim bu son vedada,
yolunu kaybeden yolcunun dağda
birini çağırmak için imdada
yaktığı ateşi yakmayacaktın?
gelse de en acı sözler dilime
uçacak sanırdım birkaç kelime...
bir alev halinde düştün elime
hani ey gözyaşım akmayacaktın? -
üstadın çok güzel bir şiiri:
her akşam muhakkak tesadüfümüz
yolumun üstünde yine sen varsın
nedir bu sevinçle gülümseyen yüz?
vefasız galiba çok bahtiyarsın
sen beni aldat da bu aşk oynunda
git başka birinin uyu koynunda
hiç şüphen olmasın güzel boynunda
aşkın vebali var bir günahkarsın
uzaktan gülersin gülümserim ben
bakışır geçeriz bir şey demeden
bilmem ki bu garip gülümsemeden
ben ne kastederim sen ne anlarsın
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap