önsezi

• "...bu önseziye bir anlam veremiyordum, en sağlam önseziler çoğu kez böyle olanlardır kanımca, bir anlam veremediklerimizdir."
  (beckett, "üçleme")
• ruhun koku alması.
• insanın karşısındaki kişiye kaçış payı bırakmayacak şekilde ruhunu kıskıvrak yakalamış olması. bazen fazlasıyla burkuyor insanı. üzüntü.
• hayatımı zaman zaman boka çeviren.
  
  (bkz: altıncı his/@dulcineaea)
• son derece lüzumsuz bir şeydir.
  
  yarım saat sonra alacağınız kötü haber için kalbinizin sıkışması, yüreğinizin üzerine bir şey çökmesi, kalp atışınızın hızlanması sonucu "bi annemi arayayım" deyip "ben de seni arayacaktım" cevabını ve kötü bir haberi eklemesiyle tekrar lüzumsuz ve sinir bozucu bulduğum şeydir.
  
  kötü haberi bu biçimde almak daha fazla şok ediyor, şaşırtma hissini azalttığını filan düşünen varsa diye söylüyorum.
• eskiden bana eziyet olduğunu sandığım sonraları aslında hayatımı kolaylaştırdığını farkettiğim durum.
  
  constantine' de angela papaza günah çıkarırken;
  " bu adamların nerede olduğunu neden hep biliyorum? nereye nişan alacağımı, nereye ateş edeceğimi?" diye bir soru soruyordu.
  
  benim durumumun genel olarak en net özeti bu sanırım. her zaman neye bakmam gerektiğini, bazen sebepsizce koşullanmış gibi hareket etmeyi, yanılmamayı nasıl başarabiliyorum hâlâ çözebilmiş değilim.
  
  hiçbir malumatımın olmadığım durumlarda bile bilinçaltım beni bir şekilde doğru yönlendirebiliyor. bazen bastıran o bi şeyler olacak hissi? daha benim üzerine düşünmeme gerek bile kalmadan önüme geliveriyor.
  
  itikâdımın kuvvetlendiği anlar da daha çok böyle zamanlarım oluyor.
• (bkz: gereksiz önsezi)
• önsezinin, bir tür zihinsel tarafsızlığın ürünü olduğunu söyler freud.
  
  ve der ki, insanlar; en temel konuların, yaşamın ve bilimin en önemli problemleri söz konusu olduğu yerlerde pek ender olarak tarafsız bir tutum takınabilirler.
  
  her birimiz, böyle durumlarda kökleri son derece derinlere uzanan içsel önyargılarımız tarafından yönlendiriliriz, diye ekler.
• (felsefe) temellendirilmeyen duygu, verilmemiş olanın, bilinmeyenin, özellikle gelecekle ilgili olanın önceden duyulması.
• içine doğmak. kimi insanların kendilerindekinin çok güçlü pek kuvvetli olduğuna inandıkları olacakları önceden tahmin etme, hissetme yetisi. metafizikten çok deneyime bağlı olduğu inancındayım.