• doğrudan internet üzerinden yayınlanan animeler için kullanılan kısaltma, yani orjinal net animasyonu. myanimelist puanlarına göre dikkatimi ilk çeken yapımlar ise şunlar oldu;

    mo dao zu shi : grandmaster of demonic cultivation
    türü; macera, doğaüstü, gizem ve aksiyon. çin'de düzenlenen animasyon yarışmalarında en iyi animasyon serisi ve en iyi yeni animasyon ödüllerini kazanmış.
    myanimelist sayfası
    youtube

    tian guan ci fu : heaven official's blessing
    türü; macera, doğaüstü, gizem, aksiyon ve drama.
    myanimelist sayfası
    youtube
    yotube 2

    eve no jikan : time of eve
    türü; bilim kurgu. 2010 tokyo anime ödüllerinde ova kategorisinden birincilik ile çıkmış.
    myanimelist sayfası
    youtube

    ilk ikisi çin yapımı ama trailer ve amv'lerini gayet başarılı buldum, izlediklerimin bir çoğu görsel bir şölen adeta.
  • sena şener'in yeni şarkısı, bu sefer biraz farklı bir ağız ile söylemiş, farklı bir vurgulama var. biraz kuzeyli vokalistleri hatırlattı bana bu, emiliana torrini'nin sesindeki farklı vurgular gibi. sakin gibi başlıyor ama giderek daha yükseleceğini hissettiriyor, kıyıya vuran dalgalar gibi giderek artıyor enerjisi. muhteşem bir final yapıyor ayrıca, o kısmın konserlerde uzayan bir gitarlar-sololar-jam kafası bir yerlere evrilebileceğini düşünmekteyim, bakalım. insanda beraber söyleme isteği yaratan, güçlü bir şarkı olmuş.

    güzel de bir klibi var, izlemek isterseniz şurada.
  • genelde slav lisanlarında dişil-tekil üçüncü şahıslar için kullanılan zamirdir. aynı zamanda ibranice'de mevsim anlamına gelir.
  • nurer uğurlu’ya ait bir şiir.

    dağlardan savrulan hüzün görünce
    yazın bittiğini anlayacaksın
    yağan bir kar saçlarına değince
    karın yağdığını anlayacaksın
    ama nerde bıldır yağan kar şimdi

    başını kaldırıp biraz bakınca
    sanki kar içinde yaşayacaksın
    istanbul’dan soğuk rüzgar vurunca
    soğuk bir rüzgarı yaşayacaksın
    peki nerde bıldır yağan kar şimdi

    denizin mavisi gözden düşünce
    maviyi görünce tanıyacaksın
    çiçek gibi kar üstüne yağınca
    seven bir insanı tanıyacaksın
    hani nerde bıldır yağan kar şimdi
  • bu an neden bu ses geldi?
    içimde durmuş çok zaman.
    ki bugün
    çıkmak istiyor.
    o an işte bu an..
    sen bensin;
    ben de sen..
  • necip fazıl kısakürek $iiri:

    on'a

    benim efendim !
    ben sana bendim !
    bir üfledin de
    yıkıldı bend'im.
    ben ki, denizdim,
    dağba$ı bendim.
    $imdi sen oldun,
    âleme pendim.
    benim efendim !

    benim efendim ,
    feza levendim !
    ölmemek neymi$;
    senden öğrendim.
    kayboldum sende,
    sende tükendim!
    sordum aynaya:
    hani ya kendim?
    benim efendim !

    benim efendim !
    emri yüklendim!
    dağlandım kalbden
    ve mühürlendim.
    askerin oldum,
    ba$ta tülbendim;
    okum sadakta,
    elde kemendim.
    benim efendim.
  • masumiyet filminin en basinda yazan kelime (bkz: zeki demirkubuz)
  • anımsıyorum o büyülü ânı
    karşımda beliriverdiğin,
    uçup gidici bir hayal gibi,
    dehası gibi saf güzelliğin.

    bunluklarında ümitsiz hüznün,
    telâşın yorucu tasalarında,
    çınlardı o tatlı ses uzun uzun,
    o güzelim çizgiler görünürdü bana.

    yıllar geçti. isyancı dalgalarında fırtınaların
    dağılıp söndü eski hayaller,
    unuttum tatlı sesini senin
    ve silindi tanrısal çizgiler.

    issızlıkta, karanlığında tutsaklığın
    sessizce uzayıp gidiyordu günlerim
    tanrısız, esinsiz, gözyaşsız,
    yaşamsız ve sevgisizdim.

    ve bir an geldi, uyandı ruhum:
    ve işte sen yeniden belirdin,
    bir hayal gibi, uçup giden,
    dehası gibi saf güzelliğin.

    ve yürek çarpıyor bir esrimeyle,
    ve yeniden canlanıyorlar onda
    tanrısallık da, esin de,
    yaşam da, gözyaşı da, aşk da.

    (bkz: aleksandr sergeyeviç puşkin)
    çeviren ataol behramoğlu
  • sıkça ithaf olunandır.

    sitemlerimiz ona, kahırlarımız ona, teşekkürlerimiz ona, taktirlerimiz ona, gözlerimiz ona, ellerimiz ona, meftun olan her yanımız ona...

    çıkmayan yollar değil, karanlık olan sokaklar. bitmeyen yolculuk değil, soğuk olan duraklar. eksik olan, onun nefesi, onun himmeti. budur, mihnetimizin sebebi.
  • orjinal ve gereksiz bir reklamı vardı, nikah memuru, damat, gelin, şahitler toplanmış,

    nikah memuru soruyor: "annenizin adı?''
    yanıt: belgin...
    memur soruyor: babanızın adı?
    yanıt: mustafa.
    memur yine soruyor: ayçiçeği yağınızın adı?
    salondan "aaaaaa....'' diye uğuldamalar yükseliyor.
    yanıt: ona...
    ardından da gelin, damada dönerek, "hadi gösterelim'' diyor ve masanın altından ilk önce bir piknik tüpü, daha sonra ona ayçiçeği yağı, patates ve bir de tava çıkarılıyor. gelin başlıyor anlatmaya...
    "önce patatesleri ince ince doğrarım. ona'yla bir güzel kızartırım. patates kızartmam hazır.''
    bu arada, ekranın altında, "patates-yağ oranı= 1/6'' diye bir not yazıyor. bu da, 1 litre yağda 166.6 gram patatesin pişirildiği anlamına geliyor.
    pişirme işlemi bittikten sonra, nikahın şahitleri, patateslerin tadına bakıyor ve "güzel olmuş'' diye onaylıyor.
    bu kez nikah memuru bir kez daha soruyor: hafif de olmuş mu bari?
    tavadaki yağ ölçülüyor.
    ve yanıt gelinden geliyor: bakın ona'nın yüzde 98'i kapta...

    kaynak: hürriyetim
hesabın var mı? giriş yap