• bugün "güvenilir hadis kaynağı" kabul ettiğimiz eserlere sahip olmamıza vesile olmuş olması, bu eserlerde yer alan tartışma ve eleştirilere açık hususlarda bir dahli olduğu anlamına gelmeyen hükümdardır.

    şöyle ki müslümanlar için tek eksiksiz ve kusursuz kitap kur'an-ı kerim'dir. bu sebeple kur'ana verilen isimlerden biri de el kitab dır. (ingilizce üzerinden düşünenler için "the book") nitekim birçok müellif kendi eserine kitap diyememiş, risale ismini tercih etmiştir.

    sünnet temel olarak kur'ana aykırı olmayıp müdahaleye kapalı bir kaynak olsa da, sünnet yolunu göstermesi için derlenmiş hadis rivayetlerini içeren kitaplar eleştiri ve kritiğe tabidirler. çünkü bu eserler asla sünnetin kendisi değil, sünnet yolunu göstermeye çabalayan eserlerdir. nitekim kütüb i sitte adı verilen en güvenilir ve şümullü hadis kitapları teşekkül ettikten sonra "artık hadis faslı tamamdır bu konu kapandı" denmemiştir. yani hadis ilmi ölmemiş ve bu kitaplarla birlikte başkaca birçok kitapta yer alan hadis rivayetleri belli kriterler dahilinde kritiğe tabi tutulmuş, yepyeni neticelere ulaşılmıştır. dolayısıyla kişisel olarak akla, mantığa uygun bulunmayan bazı hususlar var diye bütün külliyatı ya da bu külliyatı bir araya getirme çabasını hiçe saymak uygun bir davranış değildir.

    ayetlere müdahale ederek kişisel, siyasi veya ticari menfaatlerine uyduramayan bazı zevatın, yazılı bir manzume şeklinde bulunmayan hadislere ilaveler yaparak veya onları değiştirerek propaganda ve spekülasyonlara başlaması, birçok grubun kafasına göre hadis uydurup kullanmaya çabalaması üzerine hükümdar ömer bin abdülaziz de doğru yol olan ilme başvurmuştur. ve bu hadislerin ayıklanması, doğru olanların yanlış ve uydurmalardan ayıklanması için girişimlerde bulunmuştur. ne bu davranışı için ikinci ömer diye sıfatlandırılan hükümdar suçlanabilir ne de ilmi ve dini motivasyonla bu işe girişip ömrünü bu yolda harcayanların çabası. hemen hepimizin kabul edeceği üzere, bilimlerin gelişmesi onların kritik edilebilme, yanlışlanabilme potansiyelinden kaynaklanır. (bkz: karl popper) dolayısıyla tabi olduğu ilmin disiplini içinde tabi ki bu eserler eleştirilip yanlışları varsa tepit edilebilir.

    bu mevzudaki asıl problem belki de ismi geçen kitapların direkt olarak sünnet sanılması ya da bu eserlerin kur'ana denk bir kaynak kabul edilmesidir. her ne kadar sünnet kur'andan ayrılamaz bir parça olsa da hadis kitapları sonraki dönemlerde zuhur etmiş ihtiyaçlar çerçevesinde meydana getirilmiş beşeri eserlerdir.
  • abbasiler, emevi sultasını yıkıp hilafeti aldıkları vakit, tüm eski emevi mezarlarını bozarken bir tek ömer bin abdülaziz'in mezarına dokunmamışlardır.
  • islam ümmetini muaviye ve oğlu yezid'in önderliğindeki sapıklıktan kurtaran büyük halife. ibn-i esir'in el-kâmil eserinde kaydettiğine göre şöyle söylemiş:

    "allah, muhammed*i gazab olarak değil rahmet olarak gönderdi. sonra onu kendi katına aldı. muhammed insanlara bir nehir bıraktı. insanlar ondan eşit bir şekilde topluca içtiler. sonra ebubekir geldi ve o nehri bulduğu gibi bıraktı. daha sonra ömer halife seçildi ve arkadaşının yaptığı gibi yaptı. osman halife olunca bu nehirden bir kol ayrıldı. muaviye gelince ise bu nehirden bir değil birçok kollar ayrıldı. o nehir yezid, merva, abdülmelik, velid ve süleyman tarafından da parçalanmaya ve kurutulmaya devam edildi. yönetim bana ulaşıncaya kadar nehir kurumuştu. bu nehir eski haline dönüp de ayrılan kollar birleşinceye kadar nehirden herkes eskisi gibi faydalanamayacaktır."
  • cuma hutbesinden sonra nahl suresinin 90. ayetinin okunması adetini başlatan halifedir. sultan değil gerçekten halifedir.
  • emevi halifelerinin sekizincisi.
    islam tarihinde adaletiyle nam salmış ikinci isim olarak gösterilse de bence tüm tarih boyunca bu denli mert ve adil bir lider sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecektir. o nedenle kendisini islam dünyasıyla sınırlamak yaptıklarına, duruşuna, hakkaniyetine ve adaletine haksızlık olacaktır.
  • "halife velid bin abdülmelik'in, şam'daki bir katedralin bir bölümünü zorla kendi camiine kattığı, tarihte pek iyi bilinen bir olaydı. ömer bin abdülaziz halife olduğu zaman, hristiyanlar bu durumu ona bildirdiler. halife eyalet valisine, derhal katedral toprağında kalan camiin bu bölümlerinin yıkılarak hristiyanlara verilmesini yazdı."
    [fütuh ül-büldan (avrupa baskısı) s.132 kaynağından; mevdudi, islamda devlet nizamı, ingilizceden çeviren: rasim özdenören, hilal yayınları (1967), s.87]
  • eğer bir şekilde cennet'e gidersem yakınımda isteyeceğim iki kişiden birisi ömer bin abdülaziz diğeri de ebu zerr. ondan sonra bir şaplak muaviye'ye, bir şaplak yezid'e, bir şaplak da muaviye'ye hazret diyerek olaylara bulaşmayayım ayağındakilere.

    var mı daha iyisi?
  • 680 medine’de doğdu. babası mısır valisi abdülazîz b. mervân, annesi hz. ömer’in torunu ümmü âsım’dır. çocukluğunun ilk yıllarını medine’de dayılarının yanında geçirdi. babasının vefatı üzerine halife abdülmelik tarafından şam'a çağrıldı. burada halifenin kızı fâtıma ile evlendi ve hicaz valiliğine tayin edildi. valilikteki ilk icraatı, şehrin on meşhur fakihiyle görüşüp meseleleri kendileriyle istişare ettikten sonra karara bağlayacağını bildirmek oldu. yaklaşık yedi yıl süren valiliği sırasında beş defa hac emirliği yaptı. ırak valisi haccâc’ın uygulamalarını sert bir şekilde eleştirmesi görevinden azliyle neticelendi.

    valilikten alındıktan sonra şam’a giden ömer zalim valileri eleştirmeyi halife velîd’in meclislerinde de sürdürdü. velîd’in ardından halife olan süleyman, kardeşi velîd’in kendisini veliahtlıktan azletme teşebbüsüne karşı direnen ömer’i danışmanları arasına aldı, oğulları ve kardeşleri bulunduğu halde son hastalığı sırasında onu kendisine veliaht tayin etti. ömer b. abdülazîz 717 yılında süleyman’ın ölümü üzerine halife ilân edildi. bu önemli görevin kendisine bilgisi dışında verildiğini söyleyerek affını istediyse de biat merasimine katılanların ısrarları üzerine görevi kabul etti. halifeliği islâmî kurallar çerçevesinde yürütmeye çalışan ömer b. abdülazîz, uygulamalarında esas almak için hz. peygamber’in ve dedesi hz. ömer’in yönetimle ilgili karar ve icraatları hakkındaki belgeleri topladı. meşhur âlimleri kendisine danışman seçti. ayrıca çeşitli vilâyetlerdeki âlimlere mektuplar yazarak onların tavsiyelerini istedi.

    halife ömer saraydaki lüks eşyaları kullanmaması, köle ve câriyeleri âzat etmesi, halktan biri gibi yaşaması ve hutbelerde sadece halifeler için yapılan duayı halk için okunan umumi duaya çevirmesi gibi uygulamalarıyla emevîler’in geleneksel saltanat görüntülerine son verdi. ilk dört halifeyi örnek alan bu davranışları sebebiyle hulefâ-yi râşidîn’in beşincisi sayılan ömer idarî, iktisadî ve içtimaî sahalardaki icraatlarıyla da aynı çizgiyi devam ettirdi. idarî alandaki icraatlarına halka zulmeden ve yolsuzluklara adı karışan valileri ve diğer memurları görevlerinden almakla başladı. onların yerine hangi kabileden olduklarına bakmaksızın dindar ve dürüst yeni memurlar tayin etti. valilik, kadılık, vergi memurluğu görevlerini halifelikle birlikte dört temel esas kabul ederek özellikle kadılık görevine hukuk bilgisi yanında takvâsıyla temayüz etmiş âlimleri getirdi. valilerin ticaretle uğraşmasını ve hediye almasını yasakladı. halka mazlumun yanında olduğunu, memurlardan şikâyetçi olanların doğrudan kendisine başvurabileceğini bildirdi. cuma gününü mezâlim mahkemesi duruşmalarına ayırdı. idam ve el kesme cezalarının kendisinden izin alınmadan uygulanmasını, suçlulara dayak atılmasını yasakladı.

    muâviye’den itibaren emevî hânedanı mensuplarının ve devlet adamlarının gasbettikleri malların tesbitini ve hak sahiplerine iade edilmesini sağlamaya çalıştı. muâviye tarafından mervân’a iktâ edilen ve zamanla kendisine miras kalan fedek arazisini sahipleri olan ehl-i beyt mensuplarına iade etti.

    iç barışa büyük önem veren ömer b. abdülazîz idareye muhalif gruplara karşı âdil bir yönetim uyguladı. hulefâ-yi râşidîn’in anlayışını ihya ederek din âlimlerinin ve halkın sevgi ve desteğini kazandı. hz. ali evlâdı ve hâricîler’in de yönetimle barış içinde yaşamasını sağladı. muâviye devrinden beri devam eden, hutbelerde hz. ali’nin lânetlenmesi âdetini kaldırdı; onun evlâdına ve taraftarlarına karşı çok iyi davrandı.

    ömer b. abdülazîz, emevîler’in ilk dönemlerinden itibaren ikinci sınıf müslüman muamelesi gören mevâlîyi arap asıllı müslümanlarla eşit kabul etti. gayri müslimlerin idare ve müslümanlar aleyhindeki şikâyetlerine kulak vererek haksız yere ellerinden alınan kiliselerini, evlerini ve diğer mallarını iade etti ve mağduriyetlerini giderdi. yaşlı ve muhtaçlara hazineden tahsisat ayırdı. ülkesindeki gayri müslimlerin ihtidâsı için büyük gayret sarfetti, davet mektupları ve tebliğ heyetleri göndererek onları islâm’a çağırdı. berberî kabilelerinin tamamı onun gayretleriyle müslüman oldu.

    mali sistemde yapılan düzenlemelerle güçlenen devlet hazinesini savaş yapmak veya isyanları bastırmak için değil halkın refah düzeyini yükseltmek için kullandı. kendisine karşı sevgi ve güven duyan mükellefler zekâtlarını ve vergilerini ödemede duyarlı davrandıkları için halkın refah seviyesi yükseldi. ticaretle uğraşanlar dışında herkese yeterli miktarda maaş bağlandı ve böylece ülkede muhtaç kimse kalmadı. zekâta muhtaç müslümanların sayısının azalması sebebiyle artan zekât ve vergi gelirlerinin bir kısmı esirleri kurtarmak, borçlulara yardım etmek, fakir bekârları evlendirmek için kurulan yardım fonlarına aktarıldı. fakirler ve yolcular için aşevleri, işlek yollar üzerinde yolcuların bir gün ücretsiz olarak kalabilecekleri konaklar inşa edildi.

    emevîler döneminin başında terkedilen islâmî yönetim anlayışını yeniden uygulamaya koyan bir yönetici, çok hadis rivayet eden güvenilir bir hadis râvisi, seçkin bir fakih, dirayetli bir kelâm âlimi olan ömer b. abdülazîz, 720'de vefat etti.

    islâm ansiklopedisi
  • " hicretin 99.yılında süleyman bin abdülmelik'in gizli vasiyetiyle onun yerine geçti. iktidara geldiğinde saltanatın tüm kurallarını reddetti. hilafetinin meşru olmadığına inanıyordu. çünkü hilafete getiriliş usulü şura ve özgür biatla değil vasiyetleydi. verasetin düpedüz saltanat demeye geldiğini o da biliyordu. halkın huzuruna çıkıp şöyle konuştu: 'daha önce böyle bir makama getirileceğimi bilmiyordum. bu iş bana verilirken kimse benim fikrimi almadı. gerçek bir halife olabilmem için benim bu işe talip olmam, müslümanların da şura ile bana karar vermesi gerekiyor. bu sebeple daha önceden bana yaptığınız biattan vazgeçiyorum. siz, başınıza istediğiniz kimseyi seçmekte serbestsiniz.'
    bu kez halk hür iradeleriyle kendisini seçtiklerini, başka birine razı olmayacaklarını bildirir. çünkü o daha valiliği sırasında adil yönetimiyle halkın dilinde bir efsane olmuştur. "
    (mustafa islamoğlu, imamlar ve sultanlar, sayfa 101-102)
  • emevî halîfelerinin 8.sidir. annesi, hazret-i ömer'in oğlu âsımın kızıdır. adâletde ikinci ömer idi. beyâz, ince ve nâzik yüzlü, za’îf, güzel sakallı, sevimli bir zât idi. imâmlığı, resûlullah efendimize çok benzerdi. malatyayı rumlardan, yüzbin esîr karşılığı satın aldı.
hesabın var mı? giriş yap