• sizlere biraz omar filminden bahsetmek istiyorum dostlarım.

    7 mart 2014 vizyon tarihli, filistin yapımı bir hany abu-assad filmi.

    en iyi yabancı film oscar adayı olmuş.. tabii yedirmemişler o ayrı.

    diyorum ki, keşke yedirselermiş!

    öyle bir film olmuş ki, hem hollywood’a taş çıkarır cinsten, hem de bir o kadar mütevazi, doğal ve sakin.

    önce belgesel tarzında bir film zannettim, değilmiş.

    madem bildiğin film o zaman kesin filistinliler bu israile bir komplo falan düzenleyecek filistin’i bu çocuklar kurtaracaklar dedim, değilmiş.

    film hakkında ilk bilgileri okuduğumda ‘müthiş bir son! omar’ı herkes ajan zannediyordu ama onun başka planları vardı! şaşkınlıktan gebereceksiniz!’ gibisinden yazılarla karşılaşınca belki de böyle bir gidişat çizdimdi kendime.

    hazırdım yani! omar’ın bütün israil’i katledip kahraman olacağı zamana kadar hazırdım!

    ama hiç öyle olmadı.

    adam öyle bir kurgu yapmış ki, vay arkadaş bu kadar mı doğal, bu kadar mı abartısız, bu kadar mı sıradan ama etkili olur!

    yuh ya! yuh!

    ben de saf saf filmin son sahnesine kadar omar’ın işbirlikçilerle birlik olup israil’i katletmesini bekledim!

    o da olmadı, katletmedi.

    çünkü bu dünyaya aykırı, çünkü bunu iddia ederse hayal alemine gömülür, çünkü bunu yaparsa… yapamaz işte lan, yapmacıklaşır her şey!

    çünkü buna kimse inanmaz anlıyor musun?

    tek bir filistinlinin -bir filmde dahi- bütün israile kafa tutması düşünülemez!

    buna ihtimal bile vermeyerek yönetmen de kendi bildiğinin üzerinde durmuş filmde.

    mesela bir filistinlinin alabileceği en büyük öç, uygun ortamı sağladığında bir kurşun atışından daha fazlası değil.

    acı olan da bu ya.

    film beni birkaç sefer dumura uğrattı. en son böyle bir şaşkınlığı ne zaman yaşadığımı bile hatırlamıyorum. belki de yaşamamışımdır ne bileyim.

    şöyle de bir olay var ki sanırım yönetmen de biraz arada kalmış. mesela; ‘yoldan geçen filistinli biri, israil askerleri tarafından durduruluyorsa, kaç israil askeri filistinliye ‘tek ayak üzerinde durma’ cezası verir?’

    mantıksız bir mantık sorusu gibi…

    bana kalırsa film bariz olarak iletişimsizliğe değinmiş. ve zaten tüm sorunların çözümsüzlüğünün sebebi de bu.

    film bittiğindeyse ‘peki ya amjar?’ diyorsun (amjar omar’ın çocukluk arkadaşı) kendine geldiğinde anlıyorsun ki, konu bu değil. konu hiç bu olmamış bile.

    tipik bir filistin-israil filminden çok çok daha fazlası var!

    diyorum ya, filmin bu denli kaliteli oluşu bile oscarı alamamasının sebebi olabilir.

    spoiler vermeden filmden bahsetmeye çalıştım ki, sanırım bu kez başardım.

    ve sadece filmden öylesine çıkarabileceğim birkaç basit sonuç…

    *tanımadığın insanlara güvenme mesela, kurduğun tek cümleyle alabora edebilirler seni.

    *tanıdığın insanlara da güvenme!

    *ya da ikisini de boşver, kendine güvenme! ne oluyorsa sen başına iş açtığın için…

    *konuşmayı, insanlarla iletişim kurmayı öğren! açık ve dürüst ol.

    *senin dolduramadığın insanı, şeytan doldurur!

    *bu şeytanlar bazen en yakınımızda bulunabilirler, tikkat!

    *paranoya başladıysa her şeye karşı paranoyak ol! ya da her şeye karşı sakin ol.

    *aşkına sahip çık!

    *en azından son kez konuşma hakkı tanı!

    *dolduruşa gelme!

    *düşmanının dilini öğren! ki hayatı hakkında bilgi edinebilesin.

    *seviyorsan git konuş!

    *marlon brando’lara günahını bile verme.

    … gibi

    sonuç olarak, izleyin!

    bu arada;

    afrika’da maymunları nasıl avlıyorlar biliyor musunuz?
    bang!
  • --- spoiler ---

    -çocuk prematüre mi doğdu?
    +hayır neden olsun? allah korusun.

    sahnesinde şaşkınlıktan öldüğüm filmdir. 5 dakika elimi ağzımdan çekemedim. nadia'ya acıdım. nadia'nın kendini hala suçlu hissetmesine parçalandım. ömer'in "seni asıl ortada bırakan bendim. özür dilerim" deyişiyle bittim zaten.
    --- spoiler ---

    izleyin.
  • evet, finalinde mantıksızlık var gibi görünüyor. ama onun dışında taş gibi, kaya gibi bir film. izlenmeli.

    --- spoiler ---

    bir israillinin kendisini aldatan, düşmanı konumundaki bir filistinliye sonrasını hiç düşünmeden silah vermesi insanı şaşırtıyor. olmayacak şey değil tabi ki ama gene de şaşırtıyor. yani ben israillinin yerinde olsam "şimdi bu herife silahı versem kafama sıkabilir" diye düşünüp vermezdim o silahı. ya da kurşunları doldurmazdım içine vs. neyse gene de katharsis sağlandığından, yani ömer'in durumu (muhtemelen delik deşik etmişlerdir onu) üzse de israilli öldürüldüğünden tatmin ediyor final. öte yandan yönetmenin filmini "klasik hollywood mutlu son"uyla bitirmemesi -yani ömer'le nadya'yı biraraya getirip balayına göndermemesi ve ömer'den kahraman yaratmaması- yerinde olmuş. mesela şu hikaye hollywood'ta işlenince finalde sevdalılar ne yaşanmış olursa olsun biraraya gelirler ve ömer düşmanlarını temizlerdi. ama o zaman da gerçekçi olmazdı omar. neticede ortadoğu'yu anlatıyor. iki çocuklu bir kadının boşanıp başka birisiyle -hem de casus diye mimlenen birisiyle- evlenmesi/birlikte olması zor.

    omar gerçekten etkileyici bir film. etkileyici bir aşk hikayesinin etrafını filistin-israil sorunları, ihanet, arkadaşlık, direniş gibi temalarla zenginleştirmiş yönetmen. temaların hakkı da veriliyor. mesela aşk hikayesinde en çok dikkati çeken sahne ömer'in nadya'yla ilgili sırları öğrendiğinde duvarı tırmanamaması... bu sahne fazlasıyla etkileyici. tam anlamıyla filistin-israil sorunu üzerinde durduğunu söylemek doğru olmaz. ama bu sorunu da başarılı bir şekilde anlatıyor omar.

    ---şu amjat adlı piçin sonunu da gösterselerdi keşke. davaya ihanet onda, arkadaşa ihanet onda, her bok onda... allah kimseye böyle arkadaş vermesin. bir de çocukluk arkadaşı olacak.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    omar'ın, israilli rami'yle ankesörlü telefonla konuştuğu sahnede yolun karşısındaki billboard'da sarar reklamı görülebiliyor. ayrıca film boyunca amjat'in ud çaldığı kısacık sahne hariç hiç müzik kullanılmamış.

    onca gerilime ve anlamsız şiddete rağmen omar'ın küçük kızkardeşinin:

    - diarra'yı çıkarıp benzema'yı sokmasını anlarım da; marcelo'yu kenara almak nedir?! bir tercümanı nasıl teknik direktör yapabilirler?!

    ; diyerek mourinho'ya laf sokması ve omar'ın daha önce aşkına ulaşmak için iki hamlede tırmandığı koca koca duvarları; öğrendiklerinden sonra çıkmayı başaramadığı sahneler dikkat çekiciydi.

    yine hany-abu assad'ın filistinli genci tamamen suçsuz göstermekten ziyade; bir saldırıya karıştığı halde yine de nasıl tekrar ve tekrar kullanılmaya çalıştığını anlatması da takdire şayan.

    filistin-israil davasını bir yana bırakırsak bile izlenebilecek bir ihanet hikayesi. çocukluk arkadaşlarımıza da güvenemeyeceksek kime güveneceğiz?!

    --- spoiler ---

    siz yine de önce aynı yönetmenin paradise now filmini izleyin; şayet henüz izlemediyseniz.
  • --- spoiler ---

    hepimiz, olamayacağın olduğuna inandık.
    --- spoiler ---
  • hany abu-assad filmi. cannes film festivali'nde jüri ödülünü kazandı. film "anti israil" filmi diye geçiyor haberlerde. bir örnek: http://www.ynetnews.com/…s/0,7340,l-4384208,00.html

    imdb sayfası
  • filmekimi 2013'un son gununde izledigim final niteligindeki filmdir efem. hany abu-assad'i duymus ama daha once hic bir filmini izlememistim. elimde film hakkinda yazilan kısa tanitimdan baska bi sey yoktu yani. filistin davasi bizde ata sporu oldugu icin dogrudan ilgimi cekmisti.

    siyonist barbarlik, isbu barbarlarin uyguladigi tecritin soguk ve hukmedici yuzu olarak duvar vb disinda film oldum olasi zayif bir iradeye sahip insanin kendi bencilligi ve kiskanc yapisini, bu ahvalin uyesi olunan grubu nasil kemirdigini anlatma cabasinda sanki. bu filmin muadili olan fifty dead men walking'de de yakin seyler islenmisti. burda cografya filisin iken orda irlanda idi, irlanda davasi'ydi.
    su hayatta kolelik kadar kotu bi sey yok. hele ki bunu sizin burnunuza takilan bir halka ile yapmislarsa kesinlikle cikis yok. zira sizi tutan pasli demir zincirler, prangalar degil de, maymuna ceviren zayifliklariniz. celiski bu ya, sozumona bu zayifliklar ayni zamanda sizi maymundan ayiran yuksek ozellikler olarak tanimlanir.

    filmdeki tek hata ya da eksiklik, kudus muhafizlari'nda saha sorumlusu -yine ayni sekilde omar'in de yoneticisi- tarik icin yapilan cenaze defini. gercekci olmayi birak kotu bir tiyatro oynandigi beloluyor her haliyle.
  • aşkı için düz duvara tırmanan ömer'in öyküsünde inanç, bağlılık, mücadele, ihanet ve en önemlisi şüphe var.
    matematiğin altüst olduğu coğrafyayı anlatan ıncendies - içimdeki yangın filminde 1+1=1 ediyordu, bu filmde görüyoruz ki 1+1=2 de etmiyor.
    artık tırmanılamaz olan duvarlar yalnızca ülkeleri ve toprakları ayırmıyor...
  • yönetmen hany abu-assad imzalı 2013 yılı yapımı en iyi yabancı film dalında oscar adayı bir film. konusu kısaca şu şekilde.

    filistinli genç bir fırıncı olan ömer şehri ikiye bölen duvarın ardındaki arkadaşı tarık'ı sık sık ziyaret etmektedir. tarık, emjet ve ömer israil askerlerine bir suikast girişiminde bulunmayı planlamaktadır. gönlünü tarık'ın kız kardeşi nadya'ya kaptıran ömer suikastten sonra yakalanır ve kendisine ajanlık teklif edilir.

    oldukça güzel ve başarılı bir yapım fakat sonu istediğimiz gibi bitmiyor. izleyin sıkılmazsınız.
  • nadia rolündeki leem lubany kesici delici güzelliği ile bol bol içimizi bir hoş etmiştir. kara mizah öğeleri ustaca kullanılmıştır. batı şeria romantizmin zirvelerine ulaşmıştır...
hesabın var mı? giriş yap