• şarkının yazılma hikayesi de şöyledir

    journeyman albümünün kayıtları sırasında millet öğle yemeğine gider. clapton ve cray stüdyoda takılırlarken, cray şarkının ilk akorlarını çalmaya başlar.. clapton bunu beğenir ve geliştirirler.. eric hemen oturur söz yazar (zaten o zamanlar pattie boyd'dan yeni boşandığı için aşk acısı tavana vurmuştur.) cray ' da, and it makes me so angry, to know that the flame will always burn, why can't i get over, when will i ever learn kısmının altyapısını oluşturur. diğer elemanlar stüdyoya döndüklerinde şarkı hazırdır ve hemen kayda girilir...
    clapton şarkı ile ilgili... robert ile beraber yaptık, herşeyini paylaştık, ama bir tek vokali paylaşmak istemedim... der
  • uzun yıllar önce mart ayının sonunda yağmurlu bir günde, küçükkuyu ile babakale, dağlarla deniz, çalılarla ağaçlar arasında gidilen bir yolda üst üste dinlenen şarkıdır. bu satırların yazarının ruhunun örselenmediği, masumiyetinin yok olmadığı zamanlarının, herşeyin olduğu gibi sandığı, tam o anda, o arabanın içinde yakalanan huzurun hayatının her anına da sindiğini sandığı zamanlarının, sadece bir hafta sonra hayatının alt üst olacağını, ruhunun zamanın sonuna kadar örselenmiş kalacağını, bir daha hiç bir şeyin, hiç bir zaman aynı olamayacağını bilmediği o saf günlerinin bir simgesidir. o unutulmaz solo, kaç kere o huzur anının geri geleceği umuduyla günleri gecelere, geceleri haftalara, haftaları aylara katarak, vücudun her zerresine ve beyne nüfuzu için arka arkaya dinlenmiş, her dinlendiğinde başka anlamlar, başka açılımlar, başka acılar, başka sevinçler, başka kızgınlıklarla karşılaşılmıştır. daha sonraki yıllarda acılar hafiflese, inançlar inatla hala yerindeymiş gibi davranılsa, ruhtaki yaralar kapansa ama izi kalsa da; bir tek sorulan soru hep aynı olmuştur: "how can i get over it?"

    kısacası, bu lanetli şarkı, bu satırların lanetli yazarı için her zaman bir milat niteliği taşımıştır.
  • çok güzel şarkı. çok güzel de, sözlerinin size hiçbir anlam ifade etmemesi için yatıp kalkıp dua etmeniz gereken şarkı.
  • unpluggedda calinirken, ilk akorlari laylanin eski versiyonunu cok fazla hatirlatan leziz mi leziz sarki.
  • clapton bu parçayı eric clapton and friends konserinde de yorumlamıştır. orchestra night ve unplugged konserlerindeki yorumlar dahil olmak üzere kanımca en sağlam en acıklı yorum buradadır. şarkıya bir kaç ufak dokunuşla ile giriş yapılır, ne bu dersiniz ve o meşhur efsane giriş ile sarsılırsınız. şarkı en uyumlu en yerinde düzenlemeler ile devam ederken solo başlar ve bu solo ciddi anlamda insanı ağlatabilecek kadar acıklıdır. hele ki şarkının hikayesini biliyor iseniz ve konseri izlerken clapton ın yüz ifadesini görüyorsanız cidden içiniz acır. sonra tim carmon denen siyahi manyak syntheziser denen aleti ile ayrı bir solo atar. iki solo arasındaki geçiş, steve gadd in yumuşak vuruşları, nathan east in yerinde müdahaleleri ile bu şarkı tam anlamıyla 13 dakikalık bir ağıta döüşmüştür.
    http://www.youtube.com/watch?v=o_j9kejry4o
  • slowhand bu şarkının iki yerini kızgın ve sinirli söyler. bunlar cevabını iyi bildiği soruları sorduğu ve cevabını kendi verdiği yerler olup şarkı yorumlamak isteyenlere ders niteliğindedir.

    (bkz: kendi kendine konuşmak)
  • eric clapton and friends albümünde ki diğerlerine hiç benzemeyen yorumunda clapton abinin solo atmaya doyamadığı, ardından tim carmon un asmış syntheziser solosu ile insanı alıp bi yerlere götüren ve geri getiren eski aşkları anımsatmak yerine , onlara bi siktir git dememizi sağlayan şarkı
  • eric clapton unplugged albümünde müthiş sololara sahip olan şarkı. kesinlikle dinlenmesi gerek.
  • live in hyde park ta nasıl başladıysa o şekilde biten, öfkesini de, hüznünü de acısını da umutsuz aşkını da bir tek çizgide hissettiren şarkı. ruhumdan kopan giden birşeyler var. bu parça söz konusu olduğu zaman dünyaya yukarıdan, çok uzaktan bakıyorum ta ki o 22. perdedeki bende kadar. sonra bir tüy gibi yer yüzüne düşüyorum.
  • unplugged versiyonuyla büyüleyen, yakıp yıkıcı bir eric clapton şaheseridir. "and it makes me so angry / to know that the flame still burns" diye homurdanırken clapton'un sesindeki kızgınlığı kim unutabilir ki?..
hesabın var mı? giriş yap