• hayırlısıyla bu sene gidip gördüğümüz, litrelerce birasını içtiğimiz, eğlendiğimiz festivaldir.

    yerinden notlara gelince:

    -öncelikle festival zamanı münih deli gibi pahalı. biz 8 arkadaş karavan tuttuk da gittik. zaten 4'ünün kalacak yeri hazırdı (arkadaş, kardeş, sevgili vs.), eşşek kadar karavanda 4 kişi kaldık pek de ucuza denk geldi. meraktan çok berbat bir otele gecelik fiyat sorduk, 130€ dedi ayı...

    -efendim çadırların içerisinde litrelik bira 10€ olduğundan dışarda içip gitmekte yarar var. ha ama bu litrelik biralarda %8 alkol olduğunu düşünürsek zaten iki tane içip almanca konuşmaya başlıyorsunuz. bi de montla falan gidin, çıkarken bardağı içine sotelersiniz. aksi takdirde bardağı çıkarmanıza izin yok.

    -çadırlar burada kilit nokta. bavyera usulü eğlence burda başlıyor. içeride masaların üzerinde dans eden insanlar, canlı müzik, tepeden aşağıya dökülen biralar vs. ama çadıra girmek de çıkmak da kolay değil. burda çadırlar için ayrı başlık açmak gerekiyor:

    -adam gibi yer bulmak için ya aylar öncesinden masa rezervasyonu yapmak gerekiyor ya da sabahın 8'inde sıraya girmek. aksi takdirde saatlerce kapıda bekleyip helak olabilirsiniz.
    -çadırlarda yemek de biraz pahalı. o nedenle önceden yiyip gitmekte fayda var.
    -güvenlik görevlilerinin en ağır hakaretlerine ve sizi itip kakmalarına hazır olun. dışarı çıkmak istediğinizi en nazik şekilde söylerken arkadan sizi kafa kola alan güvenlik görevlileri olabilir.
    -size bira getiren garsonlara kesinlikle sarkmayın, arkadaşın kafasında bardak kırdı garson...
    -müzik başladıktan sonra oturmayın masada. sonra bira banyosu yapıyorsunuz.

    -deli gibi eğlenmeye hazır olun. o soğuk alman ırkı bir bira içince çiçek oluyor, kankaya bağlıyor.

    -yerel kıyafetler güzel ama pahalı. ya aylar öncesinden kiralayın ya da ikinci el falan bulmaya çalışın. festival zamanı 100€'dan aşağıya çok zor.

    -yerel kıyafetler demişken, memeler.... kendinize hakim olun, rezil etmeyin.

    -erkekler için; kızlarla tanışmak etmek için kendinizi yormayın. zaten siz otururken kucağınıza düşüyorlar (şaka değil valla) (tabi kucağa düştü diye ayılık da yapmayın).

    -kızlı erkekli gruplar için; çadıra girmeden önce sadece erkekler girsin. erkeklerin kızlardan önce mekana alındığı nadir festivallerden biri oktoberfest. sonra bir arkadaşınız "bizim arkadaşlar" desin, zaten alıyorlar.

    -eğlenmek iyi güzel ama bütün alanın kafası güzel olduğu azıcık da dikkat edin. aksi takdirde otobanın kenarında tanımadığınız insanlarla uyanabiliyorsunuz.

    şimdilik aklıma gelenler bunlar, aklıma geldikçe ekleme yaparım ama hayatınızın en eğlenceli birkaç gününü de yaşayacağınız bir gerçek. bir saat önce milletle elde bira, bavyera şarkıları söylerken bir saat sonra elde mojito flo rido şarkılarında kıvrak hareketler yapıyorsunuz (bu arada milletin üstünde hala yerel kıyafetler var).

    not: ya söylemeyeyim, söylemeyeyim dedim ama arkadaş bütün ülkenin güzel kızlarını buraya toplayıp dirndl giydirmişler, ilk iki gün öleceğim zannettim. very big cat hepsi... o bakımdan hayatımda bekar olarak gittiğim hiçbiyerden bu kadar keyif almamıştım.
  • gitmek isteyenlere yardımcı olmak açısından naçizane tavsiyelerim;

    - rezervasyon yapmak imkansıza yakın, çünkü merkezi bir sistem ile biletix'ten bilet alır gibi rezervasyon yaptıramıyorsunuz. her tent aralık ocak gibi talepleri topluyor (web sitesinden form dolduruluyor), mart nisan gibi de geri dönüş yapıyor. rezervasyonu da kişi bazında değil, masa bazında, yani 10 kişilik yapabiliyorsunuz. dolayısıyla çok kalabalık değilseniz ve 10 ay önceden bununla uğraşmaya başlamazsanız, rezervasyon imkansız gibi bir şey.

    - rezervasyonsuzsunuz ve oktoberfest'e gittiniz. öncelikle, rezervasyonunuz yoksa, hafta sonu gitmek çok sıkıntılı. hafta içini tavsiye ediyorum. en büyük çelişki de şu; hafta içi saat 2'den önce giderseniz, yer bulabiliyorsunuz, ama eğlencenin aslı saat 6'dan sonra falan başlıyor. 6'dan sonra giderseniz de yer bulmak çok zor. yani erken gidince eğlence kaçıyor, geç giderseniz yer bulamıyorsunuz. içeride çok uzun süre kalmak da zor, çünkü içmeniz gerekiyor. içmeden durmaya çok izin vermiyorlar.

    - tavsiyem, saat 4 gibi gidip, bir şekilde zorlayarak yer bulmak ve çok hızlı içmeyip en azından 7'ye kadar falan içeride bulunmak. yer bulurken 10 kişiden az gördüğünüz her masaya sorun. oturan yoksa sizi kabul etmek zorundalar. kalkan insanları kollayın. rezervasyon vardır yazan masaları direkt geçin.

    - baktınız yer bulamıyorsunuz, ayakta takılalım dediniz. genelde masası olmayanlara bira vermiyorlar. o durumda çekinmeyin, bir masaya yanaşın ve rica edin. oturup bira söyleyin ve yakınlarda müsait bir yer varsa ayakta takılın. herkes sarhoş veya çakırkeyif olduğundan genelde kimse hayır demiyor. ama bunu uzun süre yapamazsınız muhtemelen. ayakta gören garsonlar müdahale edebiliyor.

    - eğer bir tent tamamen dolarsa kapıları kapatıyorlar. zorlamayın, bekleyin. veya başka tent'e yönelin. sigara içmeye de dışarı çıkmayın derim. genelde tent'lerde sigara içmek için dışarıda bölümler var. yoksa benim gibi dışarıda sigara içerken içerisi doldu diye kapılar kapandığında yarım saat beklemek zorunda kalabilirsiniz.

    - festival alanında bir emanetçi var. elinizde çanta, mont, poşet ne varsa kesinlikle buraya bırakın. bakın burası çok önemli. eğer montlarınız, çantalarınız birayla yıkanmasın diyorsanız, buraya bırakın. masalarda zaten sıkış tıkış 10 kişi oturuyor. mont çanta koyacak pek yer yok. o yüzden verin 4 euro, kurtulun onlardan. 4 euro'ya birsürü montu tek çantaya tıkıp, veya montları birbirine sarıp bırakabiliyorsunuz.

    - başınız bağlıysa ve yenge yanınızdaysa dikkatli olun. birinin gelip öpmeye, dans etmeye çalışması, kolundan çekmesi falan çok olası. dikkatli olun derken, aman kavga çıkartmayın. burada güvenlik çok aktif.

    - başınız bağlı değilse yaşadınız. ortam tam size göre:)

    - banklara çıkın, çekinmeyin. ama sakın masaya çıkmayın.

    - fondip deneyenlere özenmeyin. başaramazsanız herkes elinde ne varsa fırlatıyor, yuhalanıyorsunuz. başarırsanız da yamuluyorsunuz. %6 alkollü 1 litre birayı fondip yapınca o gün erken bitiyor haliyle.

    - eğer oktoberfest'te yer bulamadıysanız veya size aşırı kalabalık geldiyse, merkezdeki hofbrauhaus'a gidin. tam olmasa da, yarım bir oktoberfest deneyimi yaşatacaktır.

    - tentlerden bazıları:
    hofbrau: benim en sevdiğim bu oldu. bildiğim kadarıyla ayakta standda bira içilebilen bir bölümü olan tek tent bu. burada ayakta birer bira içip yer kollayabiliyorsunuz.

    augustiner: en kolay yer bulunan tent sanırım bu. ama en sakini de bu. eğlenmekten çok takılalım, ortamı görelim, birer bira içip çıkalım diyorsanız en uygunu bu olabilir.

    hacker: burası için parti tenti diyebiliriz. eğlencenin en erken başladığı yerlerden biri bu. saat 3-4 gibi bile millet banklarda kopmuş oluyor genelde. ama yer bulmak zor.

    schottenhamel: burası da en eğlenceli tentlerden biri. oktoberfest'in açılış seramonisinin yapıldığı tent de bu. ama yer bulmak bunda da zor.

    - son olarak, kesin gidin abi. herkesin görmesi gerek. hatta götü yiyen, bekarlığa veda için buraya gitsin.

    edit: evet dogru, her yer meme :)
  • eğlenmesini bilen insanın hayatının en mutlu anlarını yaşayabileceği ekim'i karşılamak adına eylülün son haftası başlayan ve ekim'in ilk haftasına kadar devam eden festivaldir.

    bir turist olarak oraya gideceklere en önemli tavsiyem yankesicilik ve taciz olaylarına karşı dikkatli olmalarıdır. ne kadar medeni bir topluluk tarafından düzenleniyor olsa da, o kadar sarhoşun olduğu ortamda saçma sapan olaylar oluyor. alman polisi ve güvenlik görevlileri bu konuda tecrübeli, sorun çıkaranları böcek gibi yere yapıştırıyorlar fakat polisin de % 100 her yerde gözü olamıyor. almanlar kültürün asıl sahibi topluluk olduklarından sorun çıkaranına pek rastlamadım ancak unutmayın ki binlerce turist (yani alman olmayan şahıs) akın akın buraya gidiyor. etrafta gördükleri (bkz: dirndl) giyen (alman köylü kızı kıyafeti) kızları kıstırma gibi hobisi olanlar vardır, tabii tacize uğrayan erkek de çok ama bu durumdan şikayetçi olan erkek sanırım azdır. velhasıl festivale sıklıkla giden birçok insanın şikayet ettiği bir şeydir taciz olayları, ve duyduğum hikayelerin hemen hiçbirinde tacizciler almanlar değil, orta doğu ülkelerinden gelmiş gibi gözüken insanlar ya da sarhoşluktan ölen başka çeşit 'sözüm ona medeni' turistler. çok çeşit medeniyetten insanla tanışıp, çok güzel eğlenebilirsiniz, ama yine de alman dahil yabancılara karşı dikkatli olun, demeye çalıştığım bu. kan çıkmaması adına festivale gitmeden yankesicilik, taciz gibi vakalar için oluşturulan kriz masalarının yerlerine haritadan bakıp gidin, olmaz olmaz demeyin. en çok turistin olduğu hofbrauhaus çadırına gitmek yerine daha çok almanın olduğu diğer çadırlara gidin derim ben, daha sakin, daha az kalabalık çadırlar var, nerede çokluk orada b*kluk sözünü hatırlatmak isterim...

    gitmişken tabii ki mass denen ölçü ile sunulan (1 litre, alkol ile arası olmayanları için küçük olanları da mevcut) (bkz: helles) (pils bira) içeceksiniz, ama (bkz: weissbier) sattıkları sevimli bir atlı karınca ve sadece şampanya ve beyaz şarap tüketmek amacı ile kurulmuş bir adet çadır da mevcuttur. alman ve dünya sosyetesinin girdikleri çadır genelde hipodrom çadırıdır (theresienwiese durağından çıktıktan sonra sağda kalan kırmızı çadır), bayern münih oyuncuları, boris becker vs ile karşılaşabilirsiniz bu çadırda lakin reservasyonsuz bayaa bir zor girersiniz, çok zor olur, fazla zor olur hatta olmaz.

    ilk gün aşırı ziyaretçi sayısı sebebi ile hofbrau dışında çoğu çadır reservasyonsuz misafiri kolay kolay içeri almaz. ikinci gün giderseniz daha rahat olabilir, bunda tabii ikinci günün pazara denk gelmesinin de payı var. festivalin yanlış hatırlamıyorsan ikinci cumartesi günü italyan haftasonudur, italyanların wiesn'ı (yani festival alanını) zapt edip alman kız kaldırmaya çalıştığı haftasonu olduğundan, kız arkadaşınızla gidecekseniz yine asabınız bozulabilir, kız kıza gidecekseniz tercihinize göre mest de olabilirsiniz sinir de... ama masallardaki italyan erkeklerinin birer şehir efsanesi olduğunu yinelemek isterim. italyan haftasonu, kalabalık falan dinlemeyin siz yine gidin tabii, ama etrafınıza dikkat edin, demem bu. almanlar oktoberfest başlamadan haftalar önce her yere 'içmek için en uygun organımız ağzımızdır' afişleri asarlar, sloganları 'kenn dein limit', yani 'sınırını bil'dir. alkol almak, dans etmek, karşı cinse yaklaşmak konusunda sınırınızı bilip gitmek tavsiye edilir yani.

    alkol alıyor ama domuz yemiyor geyiğine burada girmeyeceğim. et endüstrisine karşı biri olarak bir çeşit hayvan bile daha az yiyorsa o kişi yine bana yeğdir. her neysee domuz eti tercih etmiyorsanız, biranın yanına en iyi giden şey brathendl (bayerncede kızarmış yarım tavuk, evet tam bir tavuğun yarısı geliyor, ama tavuklar küçük korkmayın). bununla birlikte bratkartoffel alman usulü kızarmış patates lezzetlidir, lakin lezzeti içine koydukları domuz yağından gelir. brezel ve obazda da bira ile iyi gider, brezelin (alman simidi diyelim), sıcak olan servis edilenleri de domuz yağından nasibini almıştır soğuk servis edilenlerini bilmiyorum. spaten ochsenbraterei çadırında [http://www.ochsenbraterei.de/de/ http://www.ochsenbraterei.de/de/] bildiğin baya, öküz çevirirler, siz sipariş edince oradan kesip, şarap sosu ve tercihe göre patates salatası veya yeşil salata ile servis ederler. etten anlıyorsanız, öküzün belli bir bölgesini isteyebilirsiniz yani, şahsen ben anlamam. vejeteryanlar için tavsiyem (bkz: spatzle) dir, yumurta kullanılarak yapılır, veganlar için tavsiyede tıkandım şu an :/ ama birçok yiyecek içecek satan büfe var, aç kalmazsınız o garanti.

    festival alanı çeşitli yiyecek, içecek standları ve lunapark ekipmanı ile doludur. sarhoş kafa ile yükseklik korkusunu yenip birçok şahane oyuncağı deneyebilirsiniz, ama mideniz sağlam değilse fazla dönenlere binmeyin derim.

    çadırlar gece 11de kapanır festival alanı da 12 civarı, ama partiye çeşitli gece kulüplerinde devam etmeniz mümkündür. birahanelerin asıl binalarında genelde after oktoberfest party olur. mesela (bkz: löwenbrau)keller.

    şimdilik aklıma gelen ve yazma hızımla optimize edebildiğim bu kadar, sonradan belki yine yazarım. hadi o zaman hepinize şimdiden 'prost' (şerefe)!
  • "gitmeyin adam sikiyorlar" festivali.

    biralar 10.40 € civarından satılıyor gözüküyor ama oç garsonlar (memeli olanlar değil genellikle) 11€ alıyorlar.

    yemek kol gibi ama kesinlikle çok güzel.

    biralar öyle pek ahım şahım değil helles tipine yakın. çok sevmediğim için ayıla bayıla içmedim.

    her yer meme.

    sabahtan giderseniz en iyi ihtimal 60-70 € harcarsınız bokuydu püsürüydü derken.

    alman tipi eğlence had safhada. ilk 2 birada bi bok yokken 3'ten sonra kızarmalar, şarkı söylemeler masada tepinmeler başlıyor.

    spaten çadırına gitmeyin bok gibi.

    tuvaletler inanılmaz derecede temiz. tuvalete girerken tabağa para koyma mevzusu var. bonkör olmanıza gerek yok. hatta bazen vermeseniz bile olur. böyle bir zorunluluk yok.

    tekrar ediyorum her yer meme. her yer direniş (direnemedi)

    şimdilik bu kadar.
  • balayı için gidildiği takdirde en az iki meme garantisi var. yetinmesini bilmek lazım.
  • bu festin asıl olayı memeler olduğu için herkes bu kadar sevmektedir, ama açık açık söyleyince ayıp oluyor o yüzden bira filan konuşuyolar hep.
  • bazı müslümanların iptal edilmesini istedikleri kültürel etkinlik. harbiden de bizim müslümanlar kendi yaşadıkları yerleri yaşanmaz hale getirip, sonra yaşam standartları yüksek ülkelere gidip yerleşip, daha sonra oraları da yaşanmaz hale getirmeleri; yüzsüzlüğün dibi değilse nedir bilemedim.
  • "neyi var bu umrenin? ne için ziyaret ediyorsunuz lan hakikaten? kuyu taşlamak ve mal gibi yürümek dışında bir işlevi olmayan bu kabe'yi ziyaret edenlere hayret. ne dini görevi lan? 3-5 tepecik tadında dağ var dışarıda. tek numarası çadır içinde dua. onun dışında zemzem suyu fiyatı da tam para tuzağı. helal olsun arapların pazarlama stratejisine. burada da petrol zengini ülkelere yağdanlık yaparlar böyle. oysa ki beş para etmez."

    demek ki neymiş, yapmadığın ve anlamadığın her şeyi kötülemeye kasmamak lazımmış. adamlar 200 yıldan fazladır yapıyorlar, sana giren çıkan nedir? eğer bunun olduğu memlekette yaşamak istemiyorsan, dedenin doğduğu topraklara geri dönersin olur biter. boşuna demiyorlar merhametten maraz doğar diye.

    aşırı düz almanların en büyük eğlencesi.
  • sosyalleşmenin dışında gelenektir...

    iptalini isteyen müslümün dini gelenekleri dışında bir geleneği olmadığı için anlayamaz çünkü onun ülkesinde festivaller yoktur, eğlence günahtır...

    mesela bizim ülkemizde 2 gelenek var dini olmayan ve tarihi değeri olan, birisi yağlı güreşler, diğeri mesir macunu şenlikleri... ikisini de son zamanlarda dinciler sahipleniyor ayrı mesele ama bunlar tamamen bizim kültürümüzün parçaları ve yüzyıllardır kutlanıyor...

    adamlar da bu festivali yüzyıllardır yapıyorlar, sana ne içki içiyorlarsa? eğer senin dinine göre içki haramsa sen içmezsin, festivale de katılmazsın, olur biter... sanki gelip ağzına zorla huni dayayıp bira içiriyorlar... hayret bir şey ya...
  • 2010 yılında 200.süne katıldığım münih'teki bira festivali. öncelikle ismine bakıp ekimde olduğunu düşünmemek lazım aslında kral ludwig'in ekim 1810'daki düğünü sebebiyle yapılmaya başlanmış ama münih'in ekimde iyice kötüleşen hava şartları yüzünden eylülün son iki haftasında kutlanmaya devam edilmiştir.
    oktoberfestin gelişi kadınların dirndl, erkeklerin lederhosen giymesinden sokaklardan bile anlaşılır. ama bu kıyafetleri giymiş insanları alışveriş merkezinde kasiyer ya da postanede memur olarak da görebilirsiniz, yani insanlar işlerine de oktoberfest süresince bu kıyafetleriyle gidebiliyorlar.
    festival süresince otel/hostellerde pek yer bulunmuyor ve fiyatlar haddinden fazla artmış oluyor ama sokaklarda öyle aşırı ve rahatsız edici bir kalabalık göze batmıyor.
    açılış yaklaşık 3 saat süren bir geçitle yapılıyor, genelde at arabaları ve yerel kıyafetlerle yürüyen insanlar sırayla geçiyor.
    festival alanında ise büyük çadırlar kurulmuş durumda aynı zamanda büyük bir lunapark da bu alanda yer almakta. hava genelde soğuk olduğu için çadır içlerine daha fazla talep oluyor ama grup halinde bir masada oturabilmek için 1 ay öncesinden parasını ödeyip, rezervasyon yaptırmıştık. onun dışında tıklım tıkış çadırlarda yer bulabilmek biraz problem oluyor. zaten masa deyince öyle restoranlardaki gibi masa/sandalye falan gelmesin aklınıza.uzun uzun masalar var ve onlara monte alçak yerlerde de oturuluyor.
    gitmeden alanın korkunç kalabalık olacağı ve anahtar/cüzdan gibi şeyleri yanımda getirmemem konusunda uyarılınca gözüm korkmuştu ama kalabalık bizim kızılayda herhangi bir cumartesi gününden daha korkunç boyutta değildi.
    insanlar tabi ki bira içmeye geliyorlar ama aynı zamanda tavuk, salata, tatlı ve diğer içecek çeşitleri de mevcut. bira isteyince bir litrelik bardaklarda geliyor biranız ve fiyatlar tabi ki normalin çok üstünde. getiren kişiye her seferinde bahşiş vermek de bir gelenek gibi.
    içerde genelde geleneksel müzikler çalıyor ve insanlar benchlerin üstünde yarı ayık/yarı sarhoş bir yandan da dans ederek bu müziklere eşlik ediyor. siz de biraz zorunluluktan benchlerin üstüne çıkıyorsunuz, çünkü oturmaya devam ederseniz yanınızda sallanıp duranın üstünüze her an düşme riski var.
    elindeki biraya bile hakim olamayıp, yanındakinin kafasından aşağı dökenler mi ararsın kusanlar mı. yine de herkesin durmadan içtiği bir ortamda ufak tefek itişmeler dışında herhangi büyük bir kavgaya şahit olmadım.
    ama en çok da bizde içmeden birbirine giren insanların böyle bir ortamda ne hale gelebileceğini, yan kesicilik ve tacizin ne boyutlara ulaşabileceğini, sadece festival alanında değil, şehrin bütün sokaklarında ne gibi taşkınlıklar olabileceğini düşünerek, iyi ki bizde böyle bir festival yok diyerek ortamdan ayrıldım.
hesabın var mı? giriş yap