• yıl 2005 tı sanıyorum evrensel gazetesının bergamadan dıkılıye adıyla duzenledıgı bır kamp vardı dıkılıde. oraya konser vermeye gelmıstı nurrettın rencber. konser sonrası dırek sahnenın arkasına gectık ve o sahneden ınınce ılk bızı gordu ,ve ılk lafı sıgara varmı gencler oldu bız tabı ne dıyecegımızı bılemedık oyle dogal ıstedıkı herkes elını cebıne attı hangısınden alırsınız dedık winston alıyım dedı o arada organızasyon komıtesınden bır kac kısı geldı sızı ozel bır yere alalım dedıler yok ben kantıne gıdecem arkadaslara soz verdım dedı ve kantınde ınsanlarla saatlerce sohbet ettı bı ara ya kusura bakmayında acıktık ekmek arası bıseyler varmı arkadaslar dedı o kadar dogal ve ıctendıkı mıllet mutfaga peynır ekmek yapmaya kostu...
  • sesi ile kar tanelerini eritebilir.
  • eski yara ile insanın yüreğini eline verendir.
  • genellikle dinleyici kitlesi aşk acısı çeken kesimden oluşur onu her zaman dinlenmek zordur. nurettin rençber'i dinlemek için illaki bir ayrılık unsurunun ortaya çıkmış olması gerekir ve bununla birlikte kişinin ruh hali çok önemlidir. ağlamak isterseniz dinlediğiniz şarkının ilk dakikasından itibaren rahatlıkla dökebilirsiniz göz yaşlarınızı. ozanımız, eserlerini söyleyişinde, bağlamanın teline vuruşunda ve türkülerinde ağlamayı mümkün kılmaktadır. nurettin rençber kolay ağlatır ama zaman zaman da yalnızlığınıza dost olup içten içe teselli veren aşkı iyi bilen yürekli bir sanatçıdır.
  • kırşehirde yıllarca felsefe grubu öğretmenliği yapmış, çok baba bir adamdır. kendisini sevmeyen bir öğrencisi yoktur. deneme sınavında dereceye girene kasetini hediye ederdi. arada bir kaybolurdu, kaseti çıkınca anlaşılırdı hocanın ortadan kaybolduğu dönemde istanbula gelip kaset doldurduğu.

    yıllar sonra beyoğlunda karşılaştığı öğrencilerine, sıkı sıkı sarılıp, elini öptürmeyecek kadar da mütevazıdır.
  • kalbimdeki yangın kasedindeki ayrılık vakti isimli şarkısıyla kalbimizde yer edinmiş, bir zamanlar jasmine barda söylemiş tok sesli ozan.
  • çatır çatır canlı performans sergileyen, ses rengi muhteşem olan başarılı ozan.
  • dün akşam kayseri'de kültür merkezinde konser veren sanatçıdır.

    arkadaş ne eşşek bir dinleyici kitlesiyiz biz yahu. konser başlamadan 5 dk. önce bir anons duyuldu: "konser esnasında lütfen flaşlı fotoğraf çekmeyiniz" diye. nurettin baba çıktı sahneye, çıkar çıkmaz flaşlar patlamaya başladı. normalde bilen bilir, usta sahneye çıkınca 2-3 şarkı çakar sonra merhaba muhabbetine girer. flaşlar patlayınca açıklama gereği duydu: "sevgili dinleyenlerim, flaşlar inanılmaz derecede konsantrasyonumu bozuyor, gözlerimi yoruyor. rica ederim flaşlı ışıklı fotoğraf çekmeyin" dedi. dedi ama dinleyici dururmu, eşşeğiz dedim ya, patladıkça patlıyor, patladıkça patlıyor. neyse efendim usta başladı çalmaya, söylemeye, pat bir flaş daha. usta durdu. tekrar rica etti, şarkıya devam. pat bir flaş daha. belki 10 kez oldu bu olay. dayanamadı, "bilerek yapıyorsunuz değil mi" diye sormak durumunda kaldı bir seyirciye. başka bir seyirci "çıksın gitsin kardeşim" dedi. usta, "olmaz öyle şey, ama rica ediyorum lütfen" diye yalvardı resmen. ama durduk mu sayın okuyucu, durmadık tabi. flaş üstüne, flaş. ya adam belli ki rahatsız oluyor, yapma kardeşim işte, angutmusun, 50 kere söyledi adam, çekme şu fotoyu. hem çeksen nolacak, sahnedeki bir tarkan, madonna değil ki? hadi çektin, face'de paylaşacan. ee nolacak? usta dayanamadı, "eğer ben verdiğim paranın karşılığını alamadım, foto çekecektim ama çekemedim diyen varsa (ısrarla flaşlı foto çekene diyor) verelim parasının 2 katını lütfen çıksın gitsin" dedi. durduk mu? bilemedin okuyucu durmadık. ve böylece konserin içine sıçtık. ilk yarıda hemen her parça bölündü, ikinci yarının sonlarına doğru ustanın biraz olsun keyfi geldi. geçen seneki aldığım keyfin yirmi de birini bile alamadım.

    neymiş işin özeti; adam gibi bir konser dinlemeyi beceremiyoruz. illa her yediğimiz boku face'de, instagram'da, twitter'da paylaşacaz. eğer bu naif insan, güzel sesli ozan, sizin yörenizde konsere gelirse, size de gitmek nasip olursa, rica ediyorum, telefonunuzu ve fotoğraf makinenizi yanınıza almayın.

    ha, şu da var. niye bir sanatçı flaştan rahatsız olur. çoğu sever de genelde. ama işte nurettin rençber bu, sıradan bir sanatçı değil. kendisi konser sonunda şu beyanatta bulunmuştur: "estirdiğim flaş terörü için hepinizden özür dilerim, ancak arkadaşlar buna mecburum. sağlığımı ve sahnemi korumaya mecburum".

    edit: şunu da belirtmek isterim, gerçekten bu flaş mevzu uzamasa iyi olacaktı. tamam seyirci olarak eşşeklik ettik ama usta da çok fazla takıldı bu işe ve sık sık böldü konseri. uzun bir süre konsere konsantre olamadım. gerildim gereksiz yere. halbuki keyifli bir vakit geçirmek için gelmiştik.
  • romantik betimlemeler yapmayı pek sevmesem de, bu adamın sesini upuzun bir yol gibi düşünüyorum. yolun kenarlarında hep ağaçlar, nehirler, börtü böcek. arada çok hafif kıvrılmalar var. tatlı virajlar. ne dağları aşıp yoruluyorsunuz ne de kurak bir yerde yol alıyormuş gibi canınız sıkılıyor onu dinlerken.

    hazır elim değmişken polemik de başlatayım. gülay bol virajlı bir dağ yoluysa, nurettin rençber bu bahsettiğim ilk yoldur. gülay nere, nurettin rençber nere, orası ayrı konu. aklıma geldi sadece.
  • geçenlerde durup dururken ''lan ben ne zamandır nurettin rençber dinlemiyorum. niye dinlemiyorum ki amk'' diye hayıflanıverdim ve açtım babayı. karagül'den girdim, eski yara'dan çıktım. iyi geldi. arada siz de yapın. nurettin abi güzel okur.. adamın içine içine okur.. canına okur..
hesabın var mı? giriş yap