• amerika birleşik devletleri, 1946-1958 yılları arasında mikronezya'yı oluşturan adaların bir parçası olan marshall adaları'nda düzinelerce nükleer test gerçekleştirdi. yerliler ise bölgeden çıkarıldılar ve 30 yıldan fazla bir süre geri dönemediler. denemelerin çoğu, hawaii ile avustralya arasında bulunan enewetak ve bikini atölü'nde gerçekleştirildi. bu adalar, uzak konumları, büyük insan nüfuslarına olan uzaklıkları ve nakliye yollarına yakın olmadıkları için özellikle seçilmişti.

    bu süre zarfında toplam 67 nükleer bomba test edildi. sadece 1958'de, pasifik deneme alanları, 35 nükleer teste tabi tutuldu. testler tamamlandıktan sonra, bölgede büyük miktarda radyoaktif atık kalmıştı. çevresel endişeler ve nükleer kirlilik korkusu, abd hükümetini pasifik bölgesini temizlemeye itti.

    runit adası'ndaki runit kubbesi adı verilen kapağın bozulması nedeniyle enewetak atölü'nden çıkan nükleer atığı muhafaza etmek oldukça zor hale geldi. runit kubbesi, zehirli atıkları muhafaza etmek için abd ordusu tarafından bir nükleer test sonucu oluşan kraterin üstüne inşa edilmiş bir atık deposuydu. ancak okyanus seviyeleri yükseldikçe, runit adası ile ilgili zamanla artan bir endişe söz konusu oldu.

    abd savunma bakanlığı nükleer ajansı, bölgedeki nükleer testlerini tamamladıktan sonra, atıkları temizlemek için yaklaşık 10 yıl uğraştı. kongre, bölgeyi yeniden yaşanabilir hale getirmek için ödenek ayırmak istemediğine karar verdiğinde, ajans önünde kalan seçenekleri değerlendirdi. ilk tercihleri atıkları denize atmaktı. ancak bu seçenek -neyse ki-, tehlikeli atıklarla ilgili uluslararası anlaşmalar ve diğer düzenlemeler tarafından engellendi. ancak kimse radyoaktif atığı amerika birleşik devletleri'ne taşımak istemiyordu. öyleyse ne yapılmalıydı?

    abd hükümeti, nükleer atıkları okyanusa atmak yerine, 10 metre derinliğindeki geniş bir krateri doldurmayı ve bunun üzerine bir kubbe inşa etmeyi planladı. bu sayede atık probleminin hallolabileceğine inandılar. 1970'lerde abd hükümeti, nükleer testlerden arta kalan radyoaktif enkazın 111.000 metreküplük kısmını depolamak için runit adası'nı seçti. alan, 1958'de yapılan bir testten kaynaklanan muazzam bir krater içeriyordu ve atıkları buraya boşaltmaya karar verdiler. ordu, malzemenin okyanusa sızmasını önlemek için 10 metre derinliğindeki kraterin üzerine 45 santimetre kalınlığında bir kapakla kaplı beton bir kubbe inşa etti. yerliler buna tabut demeyi tercih ederler. ordu, kraterin içine plütonyumla kirlenmiş toprağın yanı sıra, bir bombanın doğru şekilde patlamamasının ardından kalan yaklaşık 437 torba aktif plütonyum yerleştirdi. atık, betondan yapılmış 358 levha altında mühürlendi.

    birleşik devletler ordusu, radyoaktif atıkları kraterde muhafaza etmenin iyi bir fikir olduğunu düşündü ancak atıkların tamamı oraya atılmadı. bazı atıklar daha az plütonyum kirliliğine sahipti, bu nedenle ordu bunları yakındaki bir lagüne dökmek için ekipman kullandı. çevre koruma ajansı ve enewetak'ta yaşayan yerel halk, bariz nedenlerden dolayı bu karardan memnun kalmadılar. onaylamamalarına rağmen, abd ordusu planını sürdürdü.

    2013 yılında yapılan bir inceleme runit kubbesinin bozulmakta olduğunu ortaya çıkardı. yeraltı suyu radyoaktifti ve yapıya kum girmişti. kubbede de birkaç çatlak oluşmuş ve yarıkların içinde sarmaşıklar büyümüştü. tüm bu organik madde yapıya bu kadar kolay giriyorsa, gizlediği radyoaktivitenin dışarıya sızması da pekala mümkündür. sonunda kubbe ve etrafındaki arazi su altında kalabilirdi veya fırtınalar tarafından yok edilebilirdi. daha sonra ise, radyoaktif malzeme okyanusa sızacaktı.

    pek çok uzman, bir kasırga veya büyük bir fırtınanın büyük bir sorun olabileceğinden ve kubbeden nükleer atıkların denize sızmasına neden olabileceğinden korkuyor. 1982'de ulusal araştırma konseyi birimi, bir doğal afetin kubbeye kolayca yapısal bir zarar verebileceğini belirledi. ancak enerji bakanlığı, kubbe bozulmasının büyük bir sorun olacağı konusunda hemfikir değildi ve nedenleri rahatsız edicidir. 2013 raporunda şöyle yazmışlardır:
    "beton kubbenin ağır bir şekilde tahribata uğraması ve tüm içeriğinin lagüne anında salınması, yerel nüfusun maruz kaldığı radyasyon dozunda önemli bir değişikliğe mutlaka yol açacak değildir."

    çünkü kubbenin etrafındaki toprak, kubbenin içindeki atıklardan daha fazla kirlenmiş durumdaydı.

    birleşik devletler ordusu kubbeyi ilk inşa ettiğinde (218 milyon dolarlık bir maliyetle), bunun geçici bir çözüm olması gerekiyordu. hükümet, atıkları kontrol altına almak için uzun vadeli bir çözüm bulmayı amaçladı ancak asla yapmadı. bunun acısı ise yerel halktan çıktı. insanların anavatanlarından 30 yıldan fazla uzaklaştıktan sonra, nihayet 1980'de geri dönmelerine izin verildi. enewetak atolünde 40 ada vardı, ancak yalnızca üçünün yeniden yerleşim için güvenli olduğu kabul edildi.

    amerika birleşik devletleri'nin marshall adaları'nı nükleer bombaları test etmek için kullanmaya başlamasından 30 yıl sonra, 1980'de bölgenin temizliğinin bitirildiği açıklandı. enewetak yerlileri, toprağın çoğunda yiyecek yetiştirilememesine ve yaşanamaz olmasına rağmen birçok yerde eve döndüler.

    marshall adaları nükleer suçlar mahkemesi 1998'de oluşturuldu ve mahkeme, abd'nin enewetak halkına zehirli atığın hayatlarına yol açtığı tahribat için yaklaşık 244 milyon dolar borçlu olduğuna karar verdi. nükleer testler, insanların işlerini olduğu kadar evlerini de kaybetmelerine neden olmuştu. ironik olarak, abd enerji bakanlığı'na göre bölge çok kirli olduğu için, balık ve diğer ürünleri abd'ye ve diğer ülkelere ihraç edemiyorlar.

    yerliler, bir abd vakıf fonundan aldıkları bir miktar parayla yaşıyorlar, ancak çoğu kendilerini zar zor geçindirebiliyor. abd tarım bakanlığı, insanlara spam olarak bilinen meşhur konserve etin yanı sıra diğer bozulmayan öğeleri göndererek "yardımcı" oluyor. amerika birleşik devletleri'nin gıda desteğine rağmen, bazı yerliler açlık çekerken, neredeyse tamamı birçok sağlık sorunları ile yüz yüze kaldı.

    1983'te, abd hükümeti esasen durumdan paçayı sıyırdı ve runit kubbesinden artık sorumlu olmadığını deklare etti. o andan itibaren, runit kubbesi marshall hükümetinin yüküydü. amerika birleşik devletleri zehirli atıkları temizleme taahhüdünü yerine getirmek için yapması gereken her şeyi yaptığını iddia etmekte ancak marshall adaları, amerika birleşik devletleri'ne kıyasla çok az güce sahip küçük bir ülkedir. ülke, nükleer radyasyon sorunundan kurtulacak bir çözümü etkin bir şekilde uygulama kapasitesine sahip değildir.

    marshall adaları nükleer testlerin ardından gelen darbeyle uğraşırken, dünyanın diğer bölgeleri de runit kubbesinin etkilerini hissetmeye başladı. 2014 yılında çevre bilimi ve teknolojisi dergisi, güney çin denizi'ndeki guangdong eyaletinde plütonyum izleri bulunduğunu belirtti. bu atık doğrudan marshall adaları'na bağlıydı. runit kubbesi sonunda bozulduğunda, atığın çoğu denize boşalacak ve muhtemelen sınırlarının ötesinde olumsuz sonuçlara neden olacaktır.

    marshall adaları sakinleri için runit kubbesi, küresel iklim değişikliğinin getirdiği yükselen deniz seviyesinin bir sonucu olarak karşılaştıkları birçok tehditten sadece bir tanesidir. sel suları adaları sular altında bırakmakla tehdit etmekte ve işsizlik hızla artmaktadır. 2016 yılında marshall adaları'nın sekizinci cumhurbaşkanı hilda heine, buradaki durum nedeniyle olağanüstü hal ilan etmişti. yerlilerin çoğu artık burada yaşayamaz hale geldi ve çoğunlukla abd'ye göç etti.
  • 1945'ten 1998'e kadar 2053 nükleer patlama:
    https://www.youtube.com/watch?v=llcf7vpanry
  • kararsız maddelerin zincirleme çekirdek tepkimeleri gösterebilmelerini temel alarak çalışan kitle imha silahlarının genel adı.
  • fisyona dayalı ne yazıkki mükemmel, kullanıldığı yerde orta çaplı bir meteor düşmüş etkisi yaratan sistemlerdir. bunlardan kimileri kaybolmuştur. özellikle amerikan ordusunda bu olay mıntıka temizliği kadar sıradan bir hal almıştır. işin ilginç tarafı abdnin 1950 ile 1980 arası 32 ciddi kaza meydana geldiğini kabul etmesidir. bunların arasında 1965te japonyada saldırıya uğrayan a-4e skyhawk jetinin taşıdığı nükleer bombalarla birlikte suya düşmesi en akılda kalıcı olanıdır. bunun dışında 1957 yılında amerikan deniz sahasında düşen ve sulara gömülen c-124 tipi nakliye uçağı da nükleer bomba taşıyordu. bu bombalar çok şükür ki bulunamadı. bu olaylardan feyz alan abd savunma bakanlığı 1980 sonrasında meydana gelen kayıp vakaları için bilgi vermemektedir.
    tahmini olarak abdnin ve rusyanın 10000er, çin, israil, fransa, hindistan, pakistan, ingiltere gibi ülkelerin 50 ila 400 arasında değişen nükleer silahları vardır.
  • aslına bakarsanız ortalma bir şehri yok edecek bir bombayı çok ucuza üretebilirsiniz. alt yapınız varsa herhangi bir savaş uçağından çok daha ucuza üretilebilmektedir. işin kötü yanı budur.

    şuan dünyada bu silahı elinde bulunduran ülkeler bir seneden daha az sürede elindeki mühümmatı binlerce kat arttırabilir. bu ülkelerin şuan elinde bulundurdukları silah veya bombalar caydırıcılık amaçlıdır.
    bu bombalar çeşit çeşittir.
    hangi tür bombanın ne kadar etkisi edeceği bilgisayar simülasyonları ile gözlenebilmektedir. bunlarla ilgili hakemli dergilerde yayınlanmaya devam eden sayısız makale vardır.

    elinizde yeterli ham madde ve teknoloji alt yapısı varsa bütün güneş sistemini bile patlatabilirsiniz. üstelik şuanki dünyada bulunan alt yapı ile bu büyüklükteki bir bombayı yapmanız çok kısa sürecektir.

    bu tür bombaya maruz kalan canlılar açısından bakacak olursak,
    patlamada ölüm en iyi kurtuluştur. ancak yaralanma diye bahsedilen şey bildiğiniz kurşun yarası veya el bombasının yarası gibi değildir. çoğu yaralanmanın tedavisi imkansıza yakındır. insan psikolojisini bozmaması imkansızdır. zaten japonya zamanında ölenlerden çok kalanlara üzülmüştür. radyasyon, bombanın miktarına göre on yıllarca kalabilir ve atmosferde bütün dünyayı dolaşabilir.

    o yüzden nükleer bombanın olduğu bir dünyada mübalağa sanatına yer yoktur.
  • başbakana göre tüpgaz üzerinde duran kitap.
  • hayatımda çok ayrı bir yeri olan tepkimesine kurban olduğum muhteşem silah.

    küçüklüğümde bir istisna hariç* hemen her konuda klasik bir anadolu bebesi gibi en iyiye, en güçlüye tapardım. 4 katlı plastik topumla oynarken yan mahalledeki çocukların 8 kat mikasa top aldığı söylentisi yayılır, kendimi ezik hisseder, hayatın acımasızlığına ve adaletsizliğine söverdim. gurbetçi akrabalarımın getirdiği hiçbir sike yaramayan elektrikli tren setlerini saatlerce izler, öküzleri benimser, devinimsiz duygular yaşardım. atari nin varlığından yeni haberdar olurken windows 95 yüklü bilgisayarıyla bize hava atan zengin bebesinin hayatını, odasını, çorabını kıskanır, fifa kurarken cd oynatıcıdan gelen o garip ve kesik sesin huzuruyla heyecandan yerimde duramaz, ilk düdükle beraber beni klavyeye dokundurmayan yezid'in odasını eskişehir tribünlerine çevirirdim.

    kafamdaki soru işaretleri, güce erişme isteğim ve hayatın anlamını çözme gayem gün geldi bir anda sonuçlanıverdi. bütün çocukluk sevdalarım sona erdi, ve nükleer bonba'yla tanıştım. çocukluğum o gün bitti, ve yetişkin oldum. onun verdiği muktedir hissi, gücün ve erkin doruklarını iliklerimde hissettim. heyecanım dindi, dinginleştim. kendime güvenim tavan yaptı, siyah gözlüksüz evden çıkmaz oldum. daha ötesi yoktu. nükleer bonban varsa herkesi, her şeyi yok edebilirdin. hiç kimse senden daha güçlü bir silah yapamaz, hiç kimse sana kafa tutamazdı.

    düşünsenize, nükleer bonba'sı olmasa sikimsonik ortadoğu ülkesi iran'ı* kim iplerdi? bütün kudretli devletler toplanıp adamları ikna çabasına neden girer ki?. neden gazeteler turks and caicos adalarındaki plaj voleybolu turnuvalarını manşetlerine taşımayıp da kuzey kore'deki bebenin saçma açıklamalarını önemsiyor sanıyorsunuz? 2. dünya savaşı nasıl bitti, sorarım size!? kim yönetiyor dünyayı, bir düşünün? nükleer bonbası en fazla olan değil mi? 60-70 yıldır büyük savaş olmuyorsa bunu nükleer bonba korkusundan başka neye bağlayabiliriz ki? barışın da tek yolu herkesin nükleer bonba sahibi olması değildir de nedir wilhelm konuşsana!?

    artık aklımızı başımıza almanın zamanı gelmedi mi? neden nükleer bonba yapmıyoruz? o zaman bütün sorunlarımız çözülmez miydi? ülkeyi bölmek isteyen mi var? koalisyon mu kurulmuyor? dolar mı düşmüyor bir türlü? çıkar nükleer bonba'nı koy masaya şraaak diye, bak bakalım herkes ikna oluyor mu olmuyor mu?
  • şaka maka 3. dünya savaşının sigortasıdır.
  • nükleer bomba atılırsa etkileri ne olur?

    aşağıda paylaştığım siteye(outrider bomb last) istediğiniz konumu yazın, sectiginiz bomba türüne göre patlama sonrası ölü ve yaralı sayıları görün!

    link

    *sitede bombanın yüzeyde ya da havada patlama seçeneği mevcut.
hesabın var mı? giriş yap