• genel olarak iyi işlenmiş. ama tek ve büyük bir eksik vardı. o da kadının irlanda'ya gitmeye çalışmasıydı. her mülteci gibi türkiye'ye gelmeye çalışması lazımdı.
  • ne kadar kasarsanız kasın ride'ın nowhere'ini yüceltirken hep bir şeyler eksik kalıyor. insanı oradan oraya fırlatan, dinleyince duvara yapıştıran muhteşem albümlerin ortak özelliği bu galiba. daydream nation, loveless,i can hear the heart beating as one gibi nowhere de ilk şarkıyla beraber sarsmaya başlıyor. o seagull nasıl bir açılıştır: yükseldiğimi görme sırası sende/ şimdi uçuşumu seyret. ağız bir karış açık 15 şarkı boyunca seyrediyoruz haliyle... drone’lardan çelloya, akustik gürültülerden sade piyano partilerine oradan da bitmek tükenmek bilmeyen uğultulara vızıltılara koşturup duruyor bu adamlar. kaleidoscope, decay, paralysed, vapour trail, today, dreams burn down hepsi ayrı güzel. dedim ya ne desek eksik kalacak. burada tıkanıp kalmak en iyisi galiba.
    falling like feathers to the floor, aaaaahhhhhhhh!!!!!!!
  • içinden boşluk geçince tersi dönen çelişik sözcük:

    (bkz: now here)
  • --- spoiler ---

    elimden geleni yaptım. değil mi?

    --- spoiler ---
  • 6,5/10

    bugün netflix'te yayınlanmaya başlayan, tek mekanda geçen bir hayatta kalma filmi.

    ispanya'da büyük bir kıtlık başlamıştır ve insanlar kitleler halinde komşu ülkelere kaçmaktadır. bir karı koca da kaçak olarak bir konteynerin içinde deniz yoluyla irlanda'ya kaçmaya çalışırlar. ancak fırtınada konteyner denize düşer.

    film güzel de, çoğu sahneler özellikle kadın izleyicilerin içini daraltabilir.

    tek mekanda geçen bazı korku filmleri:

    teleferiğin içinde frozen
    havuzun içinde 12 feet deep
    kanyonda bir yarığın içinde 127 hours
    bir labirentin içinde meander
    bankamatik kulübesinin içinde atm
    saunanın içinde 247 f
    uzayda gravity
    bir apartman dairesinde inside (2023)
    kapsülde oxygen
    kulenin tepesinde fall
    araba bagajı içinde trunk locked in
    hatta tabutun içinde buried

    --- spoiler ---

    kulaklıktan ağ yapmak, tuttuğu balıkları saklama kaplarında biriktirmek harika bir fikir. kadının içinden macgyvyer çıktı. saklama kapları dahil her şeyi kullandı.

    --- spoiler ---
  • macgyver'ın başroldeki abla karşısinda halt ettiği film. bariz gözüme batan eyyorlardan bazıları aşağıda:

    --- spoiler ---

    hadi özel uçlu şarjlı matkaba denk geldin, lan biz vidayı zor sıkıyoruz sen çeliği nasıl deldin be kardeşim. bacağın baştan başa yarılmışken led tvlerin anakartını söküp, içinden lehimli parçaları ayırıp bacağını nasıl dikebildin? say say bitmez, gerçi çakıyla da bi ara çelik konteynırı kesti. hhee unutmadan bir de canlı balık tesisi kurdu ablamız, bi ara midye işine de girip zincir restoran açar bu diye düsünmedim değil jajwjwnw

    --- spoiler ---
  • (bkz: tek mekanda geçip sürükleyici olan filmler)

    klişeler, mantık hataları ve kötü oyunculuk üçgeninden bebek faktörü sayesinde dramatik bir film ortaya çıkmış ve izlenebilir hale gelmiş diyelim.

    sana puanım 6/10.
  • az önce bitirdiğim ispanyol yapımı hayatta kalma temalı gerilim ve dram filmi.
    hamile bir kadının ve sonrasında bir annenin verdiği hayatta kalma mücadelesinde acı çektiği yerleri izlemekte zorlandım. kadın olmanın zorluğunu bir kez daha bu film ile iliklerime kadar hissettim.

    --- spoiler ---
    filmde mia'nın kaldığı süre boyunca yük konteynırını bile astığı resimlerle, yazılarla, yattığı yeri düzenlemesiyle, plastik kaplardan ve kablolu kulaklıklardan bebeğine yaptığı beşik ile sıcak bir yuvaya dönüştürme çabası, son ana kadar bu şekilde pes etmediğini göstermesi beni etkiledi.

    "seni dünden çok seviyorum, ama yarından az."

    --- spoiler ---
  • vurucu bir nofx şarkısı
  • film belli klişeleri içinde barındırsa da oldukça etkileyiciydi. fakat israil'in filistin'de çoluk çocuk ayırt etmeden soykırım yaptığı şu günlerde tüm film boyunca kafamda yankılanan cümle “şu anda kıtlık yok; fakat bebekleri öldürüyorlar.” neden yahu? neden? şu koca dünyaya neden sığamıyoruz. her şeyimiz varken neden bu zulüm? yazarlardan birisi de anne suriyeli olsa çok daha gerçek bir zemine otururdu demiş… haklı, çok haklı… belki yüzlerce anne-çocuk başka ülkelere kaçarken -savaştan- denizde bundan daha acımasız koşullarla can verdi. yunanlıların patlattığı botlar mı dersiniz, doluluktan alabora olan tenezzüh tekneleri mi dersiniz… dedim ki film için, keşke gerçekten kurgu olsa, keşke dünyada böyle şeyler olduğunu bilmesem…
hesabın var mı? giriş yap