• "şiir, aklın açtığı yaraları tamir eder."
  • "what if you slept? and what if, in your sleep, you dreamed? and what if, in your dream, you went to heaven and plucked a strange and beautiful flower? and what if, when you awoke, you had the flower in your hand? ah, what then?"

    "ya uyursan, ve uykunda rüya görmeye başlarsan? ya, rüyanda cennete gidip garip ve güzel bir çiçek koparırsan? peki ya uyandığında o çiçeği elinde tutuyor olursan? ya sonra?" şeklinde çevirebileceğimiz dizeleriyle olmuştur ilk tanışmam kendisiyle. hala ilk okuduğum zamanki gibi etkiler beni bu dizeler, neden bilmem.
  • aydınlamanın ne mene bir şey olduğunu anlayıp, öyle alamet-i farikadan sayılamayacağını savunmuş en bi alman romantik..

    sophie'nin yası ve sahip olduğu nahiflikle ancak 29 yaşına kadar yaşayabilmiştir zaar..

    geriye inanç ve sevgi'sinin taslağı kalmıştır..

    (bkz: realist player lazım sana kuzum)
  • asıl adı friedrich von hardenberg'dir (1772-1801). pek varlıklı olmayan aristokrat bir aileden gelen novalis piyetist bir ortamda yetişti, sağlam bir bilimsel eğitimden geçti ve maden mühendisi oldu. yazı hayatına schiller'i taklit etmekle başladı. kısa yaşamının en önemli olayı nişanlısı sophie von kühn'ün on beş yaşındayken ölmesidir.
    geceye ilahiler'de (hymen an die nacht) radikal bir perspektif değişimi gerçekleştirmiştir: gerçek olan hayat değil ölümdür, gündüz değil gecedir. novalis tam bir romantik şairdir, çünkü tüm yapıtlarında farklılığın ötesinde birliği, aydınlık gerçeğin ötesinde mistik geceyi aramıştır. sophie adı bile son derece anlamlıdır onun için: jakob böhme mistik araştırmaların amacı olan ilahi bilgeliğe ''sophia'' diyordu.
    novalis romantik, siyasal teoriyi başlatırken kısa denemesi hıristiyanlık ve avrupa'da (die christenheit oder europa) avrupa'nın lutherci bölünmeden önceki mutlu dönemini anar. en önemli aforizmalarından birinde şöyle der: ''evrende yolculuk düşleri kuruyoruz, ama evren bizim içimizdedir; sonsuzluk, geçmiş ve gelecek içimizdedir ve başka hiçbir yerde değildir. gizemli yol bizi kendi içimize götürür.''
  • bu kadar genç ölmeseydi dünyayı çok daha güzel, mutlu, sevgi dolu ve yaşanabilir hala getirmeye bir adım daha yaklaşmış olacağını düşündüğüm şair, romantik, güzel insan..

    "dünyanın kraliçesinin ödülü,
    kutsal dünyanın
    yüce müjdecisinin,
    bakıcısının
    kutsanmış aşkın ödülü,
    sen geliyorsun, sevgilim -
    gece geliyor -
    hazla doluyor ruhum -
    geçip gitmiş yeryüzünün gündüz vakti.
    ve sen yine benimsin.
    derin ve kopkoyu gözlerine bakıyorum,
    sevgiden ve mutluluktan başka bir şey göremiyorum.
    diz çöküyoruz gecenin mihrabında
    yumuşak yatağa -
    dökülüyor kılıflar
    ve sıcacık temastan alev alırcasına
    korlaşıyor tatlı kurbanın
    katıksız ateşi."

    hymnen an die nacht'dan ahmet cemal çevirisiyle...
  • "aynı masalları dinlemelerine rağmen, ötekiler hiç böyle bir şey yaşamadılar." demiş bilge romatik.
  • "kötülüğü erdemin zıddı olarak görmek onu şereflendirmekten başka bir şey değildir." demiş.
  • "philosophy is an instinct to feel at home everywhere" demiş ve lukacs'ın transcendental homelessness teorisinin önünü açmıştır.
  • "dusunde dus gormeye basladigin zaman uyanma vakti gelmistir," buyurarak sanatin da bir sonu vardir beyler diyen alman romantik. bir de ismine bakarak kendisini aeshylscus'un kankasi sanan romantikler vardir.**
  • goethe'lerin, hegel'lerin, tieck'lerin, schiller'lerin çağında yaşadı. yalnızca 29 yaşında öldü, derin bir romantikti ama kendisine ait çok eşsiz fikirleri vardı. transandantal (aşkınsal) bir büyüsel şiir anlayışından tutun da şiirsel bir ansiklopedi yazmaya kadar. kuşkusuz o, alman şiirinin erken solan en güzel mavi çiçeğiydi: die blaue blume onunla hafızalara kazındı.
hesabın var mı? giriş yap