• bunlar vampirlerin arasında en cirkin soydurlar. cok pis kokarlar. fakat yamukluklarından gelme bir kambur kuvveti vardır bunların. bi de yetmezmis gibi gorunmez falan olurlar, baska sekillere girerler illuzyon kullanarak. varlıkları genelde onlara sadece acı getirir, ve icleri tum diger cainitelardan daha fazla intikam doludur.
    bir enteresan ozellikleri de cok nadirde olsa aralarından cok duygusal bireylerin cikmasidir, fakat bulunduklari form duygusal olmaya musait olmadigi icin genelde bu bireyler gunduz yurumeye falan cikarlar.
  • yunanca nosophoros, yani veba taşıyıcı kelimesinden gelmektedir. filmde orlok da zaten insandan ziyade fareye benzemektedir. senaryo gereği orlok'un bremen'e taşınması olayı ile aynı sene bremende patlak veren veba salgını arasında bağlantı olup olmadığı bir muammadır.
  • camarilla birliğine dahil olan 7 vampir klanından biri... dış görünüşlerinin çirkinlikleriyle ün salmış bir klandır. köpek dişleri yerine ön iki dişinin uzun olmasıyla ve kel kafalarıyla tanınırlar. nosferatu'lar görünüşleri sebebiyle gizlenme ihtiyacı içindedirler. diğer vampirler, mecbur kalmadıkça nosferatu'larla iletişim kurmazlar.
  • çok sevdiğim kişilerin** msnleri sağolsun, babasıyla pek sık muhatap oldum kişi, kurum, kuruluş.
    misal;

    patchouli onlinedır,

    sigata: nabion kız eheheh?
    patchouli: patchouli yok... *
    sigata: nosferatu? {dehşet içinde}
    patchouli: nosferatu da yok...
    sigata dehşetten dehşete koşarkene son bir mesaj daha gelir;
    patchouli: ben nosferatunun babasıyım.
    sigata: {yavşaklaşır} ay pardon, bilemedim, iyi akşamlar!

    yine başka bir gün, başka bir saatte, bu kez cosan online,

    sigata: co$osssssssssssss!!!
    cosan: cosan yok...
    sigata: {iç ses: allahım kaffayı yiyorum herhalde...} kiminle konuşuyorum ben?
    cosan: ben nosferatunun babasıyım.
    sigata:{gene yavşaklaşır} ay pardon, ben gene bilemedim, iyi akşamlar!
  • --- spoiler ---

    thomas hutter almanya'nın bremen'e bağlı wisburg isimli küçük bir kasabasında karısı ellen ile birlikte yaşamaktadır. transilvanya'da yaşayan kont orlok'dan bir mektup gelir. bazı sembollerle dolu bu mektubu renfield isimli kişi hutter için okur. zengin bir kişi olan kont orlok ile emlak anlaşması yapmak için hutter transilvanya'ya gidecektir. kont orlok, karpat dağlarının eteklerinde yaşadığını ve şatosunun yerini mektupta belirtmiştir. büyük bir heves içinde kont orlok ile emlak anlaşması yampak için giden hutter karısı ile vedalaşıp hazırlanır. almanya'dan transilvanya'ya doğru yola çıkar. ellen, hutter'in transilvanya'ya gitmek istemesini yine de pek hoş karşılamaz.

    atı ile yola çıkan hutter şatonun yakınlarındaki bir hana uğrar. handaki insanlara kont orlok'un şatosuna gideceğinden bahsedince şatodakiler şaşırır. o gün handa uyuyan hutter ertesi gün uyanıp bir at arabasına biner. atarabasının sahibi hutter'ı şatonun yakınlarında bir yerde bırakır. buradan sonrasını kont orlok'un atarabacısı, götürür. hutter şatoya vardığında şatonun kapısı kendiliğinden açılır. kont orlok'u gören hutter, kontun insana benzemediğinden dolayı ürperir.hutter kont orlok ile tanışır. kont orlok ve hutter akşam yemeğinde iken hutter bıçak ile yanlışlıkla elini keser. hutter'in parmağının kanadığını gören kont orlok, hutter'in parmağını tutarak kanını emer. hutter bu olaydan sonra daha da şaşırmıştır. hutter akşam koltuğun üzerinde uyuya kalır. uyandığında boynunda iki tane delik görür. bunlar vampir ısırığıdır. hutter karısı ellen'a mektup yazar.mektupta karısına üzülmemesini söyler. daha sonra da bölgedeki bir kişiye mektubu ulaştırmasını söyler.

    hutter şatonun içinde dolaşırken kont orlok'un odasına girer ve odada küçük bir el kitabı bulur. the book of the vampires yani vampirlerin kitabı adlı bu kitap kont orlok'a aittir. bu kitapta vampirler hakkında bilgi bulunmaktadır. hutter kont orlok'un bir nosferatu yani bir vampir olduğunu anlar. kapıyı açıp odadan dışarı çıkmak ister. dışarıda onu kont orlok beklemektedir.orlok odanın içine girer. karısı ellen'de bu sırada kabus görmektedir.ellen uykuda iken kalkıp evin balkonuna çıkar. hutter uyur. uyandığında orlok'u göremez. şatonun aşağısına iner. burada bir tabut görür. tabutu açtığında içinde orlok'u görünce şok olur. hutter ortalıktaki çarşafları birbirine bağlayarak şatodan aşağı atlar. hutter'i nehirde taşımacılık yapan insanlar bulur.

    filmin unutulmaz sahnelerinden biri: kont orlok ellen'in yanına gidiyor.kont orlok, hutter'in karısı ellen'ı farkeder. kont orlok, ellen'e aşık olur.kont orlok mezarının içine girer. başka tabutlarında almanya'ya götürüldüğü bir geminin tayfaları kont orlok'un tabutunu da yanlışlıkla gemiye koyarlar.kont orlok gemi denizde giderken mezarından çıkar.güverteye gelerek geminin, ellen'ın bulunduğu bremen'e gitmesini sağlar. ellen kocasının dönmesini beklemektedir. renfiel ise efendisinin geldiğini anlayınca çıldırır. çevredeki insanlar tarafından akıl hastanesine kapatılır. hutter sonunda karısının yanına gelir.kont orlok da tabutu ile bremen'e gelmiştir.

    orlok penceresinden ellen'e bakmaktadır.ellen ise hipnotize olmuş gibi kont orlok'un dediklerini yapmaktadır. daha sonra kont orlok, ellen'ın yanına gelir. evin penceresi açıktır. güneş doğar. güneş ışığı kont orlok'a temas eder. kont orlok yok olarak ölür.

    --- spoiler ---
  • oyunu yapan kadrodan birisi arkadaşım olan oyun. onun sayesinde oyunla tanıştım. ama böyle bir şey yok yahu. hele bir de gece saatlerinde kulaklıkla son ses oynayınca insanın altına etme dutumu söz konusu olabiliriyor. hortlayan ruhlar, sağdan soldan çıkan vambirler, sol frame gibi duran saatin(gece yarısı 00:00 olduğunda iyi saatte olsunlar uyanıyor o nedenle ne yapıp yapıp o saate kadar yardırmanız gerekiyor) stresi...

    kısacası 'muhteşem' bir oyun. ilk çıktığı yıllarda lisesi ergen modunda birisiydim. beyninizi sulandırıyor oynarken ama buna değiyor. kaybettiğim cdsini bulabilirsem ilk işim onu satın almak olacak.
  • filmin remake'i 2022'de robert eggers' yeni projesi olacakmış, hem de willem dafoe ve anya taylor-joy ile birlikte.
  • robert eggers marifetiyle nasıl bir iş çıkacak merakla bekliyorum.

    afiş: tema++ görsel
  • nosferatu'dan önce dracula vardı: tiyatrosever ve gotik meraklısı bram stoker'ın balkan folklorunu didik didik edip prototip olarak da ünlü kazıklı voyvoda vlad dracul'u seçerek dünya edebiyatına bir fantastik korku başyapıtı olarak armağan ettiği dracula. nosferatu eşittir dracula, ama salt kaynak olarak. çünkü ingiltere'nin sislerinden ve tabularından sıyrılıp alman romantizminin boşlukları içinde yeniden yorumlanan vampir ve transilvanya'lı kont, oldukça belirgin değişimlere uğruyor.
    john badham'ın yönettiği dracula'da(1979), dans bile eden gizemli, yakışıklı vampiri yorumlayan frank langella "nosferat" sözcüğünü açıkladığında "non-dead"(ölü olmayan) karşılığını bulur.
    ipeksi yarasa kanatlarında, sado-erotizmin doruklarına yapılan bir ölüm yolculuğunun habercisi.
    veba kokusu ve hastalığın kendisi, farelerin efendisi. nosferatu, ölümsüzlerin tanrısı. whoooooowhh!.. nokda
  • filmi merak edenlere tavsiyem masters of cinema restorasyonlu ve hans erdmann score'lu halini izlemeleridir. 2006 us blue-ray'i oluyor yani. youtube'da da var.

    bir çok farklı restorasyonlar var. bazıları orjinali 18 fps olan filmi 24 fps yaptıkları için film hızlı sarım 20dk erken bitiyor, karakterler badi badi koşuyor falan, çöp yani. 60-65dk değil film, ona dikkat.

    en iyileri aynı kaynak kullanılarak elden geçirilen kino ve masters of cinema versiyonları. kino versiyonunda görüntüde jitter oluyor, akıcılığı tam becerememişler 18fps'yi uyarlarken. masters of cinema versiyonunda böyle bir problem yok. ayrıca bu ikisinde 1922'den günümüze kalan tek tinted kaynak kullanılmış. yani diğer orjinal filmler hep siyah beyazmış. bu ise o dönem gündüzü geceyi belli etmek için tonlanmış durumda. gündüzleri sarı ton, geceleri mavi ton oluyor görüntü. gün batımı ve şafak vakti ise pembemsi.

    diğer sıkntı ise doğru score'u bulmakta. çünkü film piyasaya hans erdmann'ın orjinal score'u ile sürülemiyor zamanında gösterimlerde kayıt yapılmadığı için. sonraları ise gösterimlerde her dvd ve vhs versiyonunda farklı farklı şeyler kaydedilmiş, bir çok kayıt var. çok modern olanlar var, filmle alakasız. neyse, hans erdmann score'un bir kısmını başka bir şekilde yayınlayınca başka orkestra ile filme adapte etmişler sonradan. dolayısıyla bununla birlikte izlemek lazım. keyifle dinleniyor.

    farklılık isteyene tavsiyem ise tim howard'ın organla kaydettiği score'u. 19.yy'da geçen filme 19.yy müziğini yansıtması oldukça hoş hava katıyor.
hesabın var mı? giriş yap