• yeni görüntüsüyle mahallenin otuzlu yaşlarındaki oturaklı abisinden, orta yaş krizi geçirip renkli pantolon giyen emekli amcasına geçiş yapmıştır.
  • 11 yıllık bir telefon nasıl tıkır tıkır çalışır sorusunun cevabı telefonum. tıkır tıkır çalışıyor; ama sadece titreşim özelliğini geçen sene bir daha kazanamamak üzere yitirdi. yalnız fena bir handikapı var; arkadaşlarımı geçtim, banka sırasında filan insanlar snake oynamak istiyor, garip. bir de korkutucu davranışlarda bulunuyor bazı bazı şarjı 4 çubukken bir bakmışsın 1 olmuş, gaipten telefonlar geliyor telefon çalıyo ama ekranda hiç bir şey olmuyo ne numara ne gizli no yazısı ne birşey. geçen gün sordum ne ayak? diye;

    "öteki taraftan arkadaşlarım çağırıyo bu diyarda bir ben kaldım 11 yıldır kullanılır mı hiç telefon? titreyecek halim kalmadı hiç mi acıman yok allahsız!"

    dedi bana. yıllardır arada kaytardığı kontörlerden komisyon almış türkselden üçkaatçı. "biriktirdiklerimle sana ayfon 4 alayım beni azad et" dedi. edeceğim varsa da etmem bu saatten sonra koynumda gerçekten de yılan beslemişim resmen. bozulsan bebe kuzenin eline veririm oyuncak yaparım.
    "nokia 3300 bile piyasadan silineli kaç yıl oldu ben hala buradayım. gitti torun torba onların ölümünü izlettin bana zorba" diyo.
    dolandırıcı filan ama posta gazetesinin arka sayfasına kıyak şair olur yetenekli serseri hakkını yemeyelim.
  • ilk cep telefonum.

    8 sene kullandım. tabii 3-4 kere batarya değiştirdim, o allahın emri çünkü nokia'da. bir de 5. yılında ilginç bir adet geliştirmişti. daha önce milyon kere yere düştüğü halde hiçbir hasar almamıştı. fakat bir sabah düştüğünde artık sesi çıkmamaya başladı. sadece titreme özelliği çalışıyor, onun dışında hiçbir ses veremiyor dışarı. buraya kadar gayet olağan bir durum. asıl ilginçlik bundan sonra başladı. birkaç zaman sonra tekrar düşürdüm yere bir baktım geri geldi bütün sesler. tabii bir sonraki düşürmeye kadar. böyle böyle bir loop'a girdi telefon kendi içinde. arada sesin olmadığı dönemlerde şaşırtmak için yanlışlıkla düşürüyormuş gibi yapıp kasıtlı yere atmayı da denedim, yemedi. demek ki telefonu bilerek yere atıyor olmanın verdiği iç acısı elimi titretiyor ve telefonun yere normalden daha yumuşak düşmesine sebep oluyordu ben farkında olmadan. bu da seslerin yeniden geri gelmesini sağlayacak şiddeti yaratmıyordu bünyesinde. böyle gelgitli süren ilişkimiz 8. yılında onun birden susup kendini karartmasıyla son buldu. şu anda ebedi istirahatgahı olan çekmecesinde yatıyor. atamam, ortak bir geçmişimiz var.
  • iphone 4s'ten 7 gram daha hafiftir. üstelik kapakları da değiştirilebilmekte!

    http://i.imgur.com/dldzz.jpg
  • orta sona gidiyordum. bok gibi dönemler. zaten tüm okul hayatım sik gibi geçti. keşke okuma yazmayı sökünce bir yere çırak verselerdi. daha az sik gibi geçerdi kesin. gerçi okurken de çırak verdiler bir yerlere hep. boklu sik gibi oldu her şey. yani iğrenç.

    günler böyle berbatov berbatov geçiyordu. bir kıza aşık olmuştum ben de o sıra tamam mı. bizim sınıftan. hiç unutmuyorum adı elifti. aşık oldum dediğim de bahçede yürürken beraber gazoz içmek istiyordum işte. bazısı pandik atmak filan da istiyordu aşık oldukları kızlara. benim aklıma hiç o gelmiyordu. pandik atmanın mantığını halen çözemedim. çünkü çok saçma.

    geçen eve gelirken elif'i gördüm bu arada. yani odur herhalde. yanında bir adam vardı. yürüyorlardı kol kola bebek arabalarını iteklerkene. şöyle bir baktım. "vay amına koyayım" dedim. sonra fırının sokağına saptım.

    işte bu elif okula bir gün 3310 getirdi. bütün millet başına üşüştü hele hele diye. ben tabii cool'umu bozmadım. yanaşmadım hiç. tenefüslerde millet sıraya giriyordu yılan oynamak için. sikiim yılanı biz kutu kolayı ezip 5'erden maç yapıyorduk amına koyim. sonra elif niye tunç'la gazoz içti. e içer tabi lan. biz de tunç gibi 3310'a tav olsadık capri sun bile içerdik beraber...

    fırına girdim. dayı mesaj atmaya çalışıyordu. bir baktım. 3310. yeğenim bir baksana şuna. "bizim oğlana mesaj atacam beceremiyorum bir türlü" dedi. aldım telefonu. istediği şeyi yazdım. teşekkür etti dayı. 2 tane papatya ekmek aldım. o çubuk gibi olanlardan da alacaktım. kararsız kaldım. papatyaya çokelle daha güzel sürülüyor. o yüzden papatya ekmeği aldım. 10 kuruş çıkışmadı dayıda. helal et dedi. helal ettim. çıktım fırından, elifler girdi içeri...
  • 10 yıldır belirli aralıklarla kullanmakta olduğum,fakat " besteleyici" si sayesinde uyanmama son derece yardımcı olacağını yeni farkettiğim telefon. şöyle bir sorunum var ki; hangi melodiyi zil sesi olarak ayarlarsam ayarlayayım, aradan iki gün geçince o melodiyi benimsiyorum. rahatsız etmek bir yana dursun, o melodi benim parçam haline geliyor. beni yarın sabah uyandır diye bir arkadaşıma ricada mı bulundum mesela, vız geliyor tırıs gidiyor. çalan melodi benim için ninniden beter. tınmıyorum bile.

    oysa 3310 ve besteleyici sayesinde böyle bir sorunum kalmıyor. her gece en tiz seslerle en berbat baslardan oluşan yeni kompozisyonlar yaratıyor, zil sesim olarak ayarlıyor ve sabah çalmaya başladığı an yataktan ok gibi fırlayıp telefona doğru koşmaya başlıyorum. öyle bir melodi yaratıyorum ki,etkisi inanılmaz oluyor. telefonun içine davut güloğlu kaçsa, bunun onda biri kadar etkilemez beni.

    sağol 3310. sağol besteleyici.
  • yeni modeli ile nokia'nin neden battigini daha iyi anladigim telefon.
  • uzun yillar sonra aklima gelisiyle sayisiz hatirayi canlandiran telefon modelidir.

    universitedeydim. babamin hediye ettigi, kalibindan dildo yapsak yok satacak ericsson telefonum parcalanmis, ben de annemin kapakli, mavi, nispeten daha yeni model ericsson’una el koymustum. gelin itiraf edelim nokia 3210’un cep telefonlari hakkinda bildigimizi dusundugumuz her seyi sarstigi yillardi. bir kere her seyden once gozle gorunur bir anteni yoktu ve bu bile bizim icin baslibasina sansasyonel bir gelismeydi. antensiz ama konusabildigin bir telefon! (ust kismina dogru genisleyen ve ele tam oturan fallus seklinin bilincaltimizi gidiklayisina deginmeyecegim)

    alcatel sahipleri kantinde “ama bizimkinde tek tus ozelligi var” diye sikimsonik telefonlarina methiyeler duzmekteyken ve ben de diger pek cok ericsson sahibi gibi “lan acaba nokia’ya mi gecmeli?” diye komprador dusuncelere gark olmusken 3310 cikti.

    arkadasimda ilk gordugum zamani hatirliyorum 3310’u. dimagim durmus, beynime oksijen gitmez olmustu. hurdy gurdy zil tonunu duydugumda, ust uste binmis 2 farkli melodinin buyusune kendimi kaptirip “ulan, daha ne yapilabilir ki bir cep telefonunda” dedigimi dun gibi hatirliyorum. ahir zamanda, kiyametin canlarini duyan bir olumlu ruhtum!

    nitekim yemedim, icmedim, 3310’umu aldim. akabinde zil sesi icin melodiler mi yazmadim, ellerim ter icine yilan rekorlari mi kirmadim, super hizli ask mesajlari mi atmadim...

    sunu cok net soyleyebilirim ki 3310 cep telefonu piyasasinda nokia’nin hegamonyasini resmen ilan ettigi telefon oldu. ancak gelisen surecte nokia bu oyunu maalesef iyi okumayi beceremedi, kendini nasil konumlandiracagini bilemedi ve ve smart phone modellerinde bile bir sure daha nokia’da kalan ben once samsung’a, ardindan iphone’a terfi ettim.

    tum teknolojik ve kronolojik onemi bir yana, sadece yasamimda denk geldigi donem itibariyle bile asla kotu anamayacagim, bendeki yeri her daim ozel kalacak bir telefondur 3310. benim hacimli dostum, ele gelen yoldasim, tosunumdur!

    huzur icinde uyusun….
  • olayı çok yanlış anlamış nokia. insanlar 3310'un o efsane tasarımına gri rengine, sağlam kasasına, yılan oyunun kendine haslığına övgüler düzüyordu.
    e şimdi sizin 3310 adı altında çıkardığınız bu şey ne? retroluk bu mu oluyor şimdi? insanlar apple store'dan ya da google play'den zaten indirir oynar yılan oyununu. yılan diye acayip bi oyun koymuşsunuz oraya. ekran desen şişik yapmış gibi bombeli falan. tutmaz bu iş sevgili nokia. daha sert batarsınız inşallah.
  • yurt dışı satış fiyatı 52 dolar olacak telefon.

    ötv, kdv, lpg ve abs eklendikten sonra türkiye satış fiyatı 1350 tl olacaktır. herkese hayırlı olsun.
hesabın var mı? giriş yap