• şöyle mükemmel bir tespitin sahibidir:

    "insanları edilgen ve itaatkâr kılmanın en zekice yolu kabul edilebilir düşüncenin alanını olabildiğince sınırlamak, ama o alan içinde 'canlı' tartışmaların yapılmasını sağlamak, hatta insanları o alan içinde kalmak koşuluyla daha 'muhalif' ve 'eleştirel' olmaya cesaretlendirmektir. bu tutum, insanlara düşünce özgürlüğünün varolduğu hissini verirken tartışmalara sistemin koyduğu sınırları dayatır."

    gerçekten aydın kişilik dediğimiz insan noam chomsky gibi olmalıdır.
  • kariyeri boyunca türk solunda bir turnusol görevi görmüş efsane dilbilimcidir.

    bu adamın yazdığı amerikan müdahaleciliği diye bir kitap vardır. abd'nin işgalci politikalarını merkezine alan güzel bir tarih, siyaset ve gazetecilik çalışmasıdır.

    yalnız bu kitabın türk solcusu için bir sorunu vardır; türkiye'yi abd ile aynı safta, işgalci ve emperyalist bir devlet olarak konumlamaktadır.

    2001 yayın tarihli kitabın türkçe basımındaki önsözü hangi yetersizin yazdığını hatırlamıyorum maalesef. tam metin de aklımda değil, bulursam eklerim ama özetle şöyle yazar önsözde: "çok takdir ettiğimiz bu düşünce ve eylem adamının türkiye ve kürtler konusunda biraz daha araştırma yapması gerektiğini düşünüyoruz."

    evet, türkiye'de solun durumu ne yazık ki budur. dünyanın en önemli araştırmacılarından biri, söz konusu olan türkiye olduğunda "biraz daha" fazla araştırma yapmalıdır. zira kendisi kitabında türkiye'nin abd'nin en büyük silah alıcıları arasında olduğunu, kürtlere sistematik şiddet uyguladığını, türkiye'nin doğu ve güneydoğu vilayetlerinde 1990'larda yapmış olduğu müdahalelerin, nato müdahalesi ile sonuçlanan kosova savaşından daha büyük insani felaketler doğurduğunu söylemiştir.

    yani bu mevzu yeni değil. chomsky ne zaman acı söylese türkiye'de sınıf ve ideoloji fark etmeksizin çoğu cenah kudurur. çünkü biz olağanüstü objektiflikle yazılmış tarih kitaplarımızda, olağanüstü bağımsız basınımızda ve olağanüstü doğrucu kültürümüzde çok daha farklı bir türkiye ile büyüdük.

    biz işgal etmeyiz, biz fethederiz. biz katliam yapmayız, biz isyan bastırırız. biz haksızlık yapmayız, biz hep haklıyız. solcusu için de böyle, sağcısı için de. zaten konu ne zaman kürt meselesi, israil'in emelleri ya da ucu öyle ya da böyle "devlet bekası"na dokunan herhangi bir gündem maddesi olsa bu iki kitlenin aynı hizaya geldiğini görürüz. sol biraz daha çekingen atımlar atar safta o kadar.

    chomsky'nin daha fazla araştırmasını, zizek'in ibrahim kalın'ın üstünlüğünü kabul etmesini gerektiren budur. türkiye filmin iyi adamıdır bize göre. bu değişmez.
  • rusya'nın ukrayna'yı işgali sonrası en aklı başında ve ayakları yere sağlam basan değerlendirmelerden birini yapmış olan dilbilimci, filozof, politik aktivist, düşünür.

    "en önemlisi şu ki, rusya’nın ukrayna’yı işgali büyük bir savaş suçudur ve ilk akla gelen iki çarpıcı örneği vermek gerekirse, abd’nin ırak işgaline ve hitler-stalin’in 1939 polonya işgaline benzetilebilir..."

    "kriz 25 yıldır demleniyor, abd rusya’nın güvenlik kaygılarını reddettiği, özellikle de net kırmızı çizgilerini (yani gürcistan ve ukrayna’yı) gözardı ettiği zamandan beri demlenmekte. bu trajedinin önüne geçilebilirdi. son ana dek..."

    "burada putin’e bir imdat çıkışı bırakmak gerekecek. ya da netice ukrayna için ve herkes için çok daha vahim hale gelecek, belki de hayal edemeyeceğimiz kadar vahim..."

    "istesek de istemesek de artık seçenekler, saldırı eyleminden ötürü putin’i cezalandıran değil, ödüllendiren çirkin bir sonuçla sınırlı. ayıyı köşeye sıkıştırıp çaresizce etrafa saldırışını izlemek tatmin edici olabilir -ki saldırabilir. ama bu hiç de akıllıca değil..."

    "bu arada bizler, büyük bir kişisel risk alarak, kendi devletini işlediği suçtan ötürü kamusal olarak eleştiren ve hepimize ders veren binlerce cesur rus insanı için anlamlı olabilecek her tür desteği vermek adına elimizden gelen her şeyi yapmalıyız..."

    "elbette abd ve müttefikleri göz kırpmadan uluslararası hukuku çiğnediler, bu doğru, fakat bu yine de putin’in işlediği suçları hafifletmez. yine de kosova, ırak ve libya’nın ukrayna’daki çatışmaya doğrudan etkisi oldu..."

    "emperyal devletlere sunulan seçeneklerin ukrayna’ya sunulmadığı malum. yaptırımların rusya’yı çin’e daha da bağımlı hale getireceği fikrine şüpheyle yaklaşıyorum. ciddi bir değişiklik olmazsa, rusya kleptokratik bir petrol ülkesi olarak kalacaktır..."

    "rusya finansal sisteminin yaptırımlar ya da diğer yollarla gerçekleştirilecek sert bir saldırıyı kaldırıp kaldıramayacağı şüpheli. alın size, bağrımıza taş basıp rusya’ya bir imdat çıkışı bırakmak için bir neden daha..."

    "şu ana dek çin soğukkanlılığını korudu ve genişleyen küresel sistem içinde dünyanın büyük bir kısmını kapsayan geniş çaplı ekonomik entegrasyon programını ileriye taşıyacak.rrakiplerin birbirlerini yok edişlerini izlerken arjantin’i kuşak ve yol inisiyatifi içine aldı..."

    "çekişme, türlerin ölüm fermanını çıkaracak ve bu oyunun galibi yok. insanlık tarihinde can alıcı bir noktadayız. bu inkâr edilemez. bu göz ardı edilemez..."
  • devlet terörü uygulayan israil tarafından çocukları katledilen filistin'e dair yazısında şöyle bir anekdot aktararak farkını bir kez daha ortaya koyan gerçek bir entelektüel:

    "gazze’deki yaşlı bir adamın elinde şunlar yazıyordu. suyuma el koy, evimi yık, işimi elimden al, toprağımı çal, babamı hapse at, annemi öldür, ülkemi bombala, hepimizi aç bırak, hepimizi aşağıla, ama yine de ben suçlu olayım, neden mi: çünkü bir roketle karşılık verdim."

    link: https://chomsky.info/20121201/

    edit: düzelti ve link
  • yapay zeka hakkında şu yorumda bulunmuştur:
    “insan zihni, chatgpt ve benzeri gibi, bir konuşmaya en makul yanıtı veya bilimsel bir soruya en olası yanıtı elde etmek için yüzlerce terabaytlık veriye aç istatistiksel bir makine değildir.
    tam tersine, insan zihni, sınırlı miktarda bilgiyle çalışan, şaşırtıcı derecede verimli ve zarif bir sistemdir. verilerdeki korelasyonlara zarar vermeye çalışmaz, ancak ilişkileri açıklamaya çalışır...
    o halde buna yapay zeka demeyi bırakalım ve onu olduğu şey gibi adlandıralım, ona "intihal yazılımı" diyelim. çünkü kendisi hiçbir şey yaratmaz mevcut sanatçıların mevcut eserlerini kopyalar ve telif hakkı yasalarından kaçmak için de eserleri mümkün olduğunca değiştirir.
    bu, avrupalı kolonicilerin kızılderili topraklarına el koymalarından bu yana kaydedilen en büyük fikri mülkiyet hırsızlığıdır."

    https://www.openculture.com/…homsky-on-chatgpt.html
  • açlık grevleriyle ilgili çağrısı sonrası başbakan'ın gazabına uğraması an meselesi olan kişidir. bu durum paul auster'dan beri şöyle ağız dolusu köpüremeyen başbakan'a da iyi gelecektir diye düşünüyorum.
    salı günkü grup toplantısı konuşmasını bu sefer ben hazırladım.

    -- birisi de ordan kalkmış, açlık grevleriyle ilgili yorum yapıyor. sen kimsin? haddini bil. benim vatandaşım aç kalmak istemişse kalır, yemek isterse kuzu yer. sana mı soracağım? tekrar soruyorum: kimsin sen? sözüm ona bir medeniyyet (double y telaffuzu zorunlu) kisvesi altında ülkelerin iç işlerine karışmaktan bıkmadın mı? orda dur. kendini savunamayan liderlere diş geçirebilirsin amma (double m telaffuzu şart) bu toprakları sana yedirmemmmm, yedirmeyiz efendi! (akp sıralarından alkış sesleri ve türkiye seninle gurur duyuyor tezahuratı)

    (tez konusu sıkıntısı olanlara önerim: bir rte klasiği olarak sen kimsin hitapları- çok malzeme var)
  • buyuyunce olmak istedigim adam.

    "karizmatik bir konusmaci degilim. zaten boyle bir yetenegim olsaydi bunu kullanmak istemezdim de, cunku benim amacim insanlari ikna etmek degil. amacim insanlarin kendileri icin dusunebilmelerini saglamak"

    peki bu adama "aslinda caktirmadan abd ajanligi yapiyor" tezine ne demeli?

    sozlukte gordugume gore oktay sinanoglu, adamin turkiyenin kurt politikasi elestirisini gorunce bu kaniya varmis. kendisinin bu konu hakkindaki gorusleri bir soylentiden ibaret olabilir, gunahini almayalim, ama daha az taninmis pek cok insanin boyle dusundugu muhakkak. ne de olsa gerizekali kitligi ceken bir ulke degiliz.

    bunun yanlis bir dusunce oldugunu anlamak icin chomskynin kitaplarini ve makalelerini okumak, konferans videolarini izlemek yeterli (google'da arayinca ilk sayfada birkac arsiv sitesi cikiyor, oralardan bulun. olmadi shoutcast tv'de durmadan bunun videolari cikiyor, siddetle tavsiye ederim)

    adam kurtlerden bir bahsediyorsa, guney afrikadan iki bahsediyor, endonezyadan uc bahsediyor, cinden 5, israilden ve avrupadan 10, ortadogudan 20, abd'den 100 bahsediyor.

    nasil bir benmerkezciliktir, nasil sasmis paranoyak bir algidir ki bu tabloya bakan biri, chomskynin, dis mihraklarla isbirligi yaparak "ulkemiz uzerinde oynanan oyunlara" aracilik eden biri olduguna inanabilir? ne buyuk malliktir ki, adamin vietnam savasindan beri gelen aktivizmi ve politik elestirisinin bir numara oldugu; onlarca ulke hakkinda yazdigi ve genellikle amerikan military industrial complexini (medyayi da icine katarak) yerin dibine soktugu makalelerin hep birer aldatmaca oldugu dusunulebilir?

    amerikan emperyalizminin ve halkinin tabi tutuldugu propagandanin dunyadaki en onde gelen elestirmeni olan, bir yahudi olmasina ragmen israilin filistin politikasina "uluslararasi devlet terorizmi" diyebilen ve bu abd'nin birlesmis milletler konsensusuna karsi ciktiklari her durumu ansiklopedi acip okurmuscasina takir takir anlatan, dunya capinda yuzlerce konferansa/konusmaya katilip partizanlik yapmadan yillarca sivil toplumu guclendirmeye calisan bu adam amerikan ajaniymis demek... ve butun bu tezgah yuce milletimizin ve devletimizin bolunmez butunlugunu bozmak icin dusunulmus, inandiri olmasi icin de 1960larda baslatilmis.

    yok canim, ben de sizi birseye ikna etmeye calismiyorum. ornegin, bunu savunabilecek insanlarin ne kadar musmula kafali olduklarina, sartlandirilmalarinin mantiklarini ne kadar zavalli hale getirdigine ister ikna olun ister olmayin. ama en azindan kendiniz icin dusunun; herhangi bir argumani, geldigi otoriteye gore ve o otoritenin "isteseydi kesin kazanabilecegi nobel odullerine" gore degerlendirmeyin.
  • tesadufen, ana olarak koronavirus salginin konusuldugu bir roportajina denk geldim.
    61 bin abonesi olan ve genelde video izleme sayisi 10 bini gecmeyen youtube kanalinda 1 milyondan fazla kez izlenmis.

    izlenmesi de gayet normal cunku 92 yasinda birinin bu kadar berrak bir zihinle olup bitenleri anlama ve anlatma cabasi muazzam.

    yarin vakit bulursam roportajdan birkac ana basligi cikarip editlerim.

    cok yasasin, saglikli yasasin

    edit:
    anlattiklarini ozetlemeye calisacagim:

    bu salgin cok ciddi bir tehlike. fakat erinde sonunda bunu asacagiz.
    bizim icin artik yakin tehlike olan ve boyle devam edersek asilmasi zor olan 3 tehdit var: nukleer savas, kuresel isinma ve demokrasinin curumesi.
    bunlarin kapimiza dayanmasina az bir sure kala, dunyanin trump ve onun gibi sosyopatlar tarafindan yonetiliyor olmasi, insanlarin ciddi sekilde dusunmesi gereken bir sey. aksi takdirde insanlik bitme noktasina gelecektir.
    (cocuklugunda hitler'in konusmalarini hatirladigini, trump'in da benzer bir yaklasimda oldugunu ama ona fasist diyemeyecegini cunku fasist olabilecek bir ideolojiye bile sahip olamayacak kadar yetersiz oldugunu da soyledi ki trajikomik hakikaten)

    bugun bu salgin sureci vesilesiyle dusunmek lazim. eger almanya gibi bir guc yunanistan'a yardim edemiyorken, ambargolardan kirilan kuba kalkip avrupa'ya yardim ediyorsa, batinin medeniyetinin ne kadar buyuk bir kriz icinde oldugunu anlayabiliriz
    salgin, cok ciddi bir sorun. fakat bunun cok daha buyuk krizlerin bir parcasi oldugunu gormek lazim.
    ornegin yakinda su kaynaklari da azaldiginda, bunlar uzerinden catisacak buyuk nukleer gucler olacak. bu bir medeniyet krizidir.
    bu salginin belki de iyi bir yani, insanlarin bu kriz uzerinde dusunmesi olabilir. bu krizi getiren dunya duzeninin boyle mi devam etmesini istiyoruz? derin sosyo ekonomik sorunlari yaratan bu neoliberal duzen uzerinde ciddi dusunmek lazim.

    gelecegi belli olan bu pandemilere karsi neden onlem alinamadi? halk sagligi icin guvenilmez olan devasa ilac firmalarina kaderlerimizi teslim ettigimiz icin.
    kozmetik kremler uretmenin daha karli oldugu icin.
    hukumetlerin yerini bu ozel sirketler aldigi surece dunya bu krizlerle bogusmaya devam edecek

    insanlik tarihi icin onemli bir surecten geciyoruz. sadece salgin degil, yaklasan diger buyuk krizlerin de ustesinden gelebilmek icin organize olabilmemiz lazim.
    bu uyari sinyalini iyi okumak lazim.
  • chomsky'nin dil konusundaki fikirleri şu şekilde özetlenebilir.

    chomsky öncelikle akıl sahibi her insanın yapabileceği iki gözlemden bahseder. bunların ilki "poverty of the stimulus" (uyaranların azlığı?) diye adlandırdığı gözlemdir. bir bebek dünyaya geldiğinde dil gibi oldukça soyut ve zengin bir yapıyı, görünen o ki oldukça az uyaranla nasıl öğrenebiliyor diye sorar. gözlem şunu gösteriyor ki dünyanın her yerinde her bebek, içine doğdukları dili hemen hemen aynı zamanlarda konuşmaya başlayıp, çeşitli ilerlemeleri aynı zamanlarda kaydedip, aynı aşamalardan geçip, dili aynı hızla öğreniyor. dil öğrenimi toplumun, ebeveynlerin rehberliğinde olmuyor. yetişkinler sistematik bir şekilde bebeğin yanlışlarını düzeltmiyor, düzeltme olduğunda da bebekler farketmemiş veya ilgilenmiyor gibi gözüküyor. bebeklerin dili öğrendikleri hız dikkate alındığında bunun bir öğrenmeden ziyade "kazanma" olduğu görülüyor. ilk cümlelerini kuran bebekler gramere uymayan, yapısı bozuk cümleler kurmuyor, bu açıdan oldukça az hata yapıyor (aslında yapılabilecek hatalar düşünüldüğünde neredeyse hiç hata yapmıyolar). sosyal konum, iq ya da farklı eğitim süreleri dil öğrenimine etki yapıyor gibi gözükmüyor. yaş olarak belli bir eşik geçilğinde ulaşıldığında dil öğrenimi oldukça zorlaşıyor.

    ikinci gözlemse chomsky'nin "dilin yaratıcı olması" diye bahsettiği gözlemdir. işaret ettiği üç şey vardır. birincisi, insanın içinde bulunduğu durumla ağzından çıkanlar arasında her zaman bire bir örtüştürme yapmak imkansız, yani dil tamamen dış uyaranlara bağlı değil. ikincisi, bir insanın sınırlı sayıda dil elemanıyla sınırsız sayıda anlamlı yapı oluşturabilmesi gibi bir durum var. üçüncüsü ise her ne kadar dil dış uyaranlardan bağımsız olsa da, ağzımızdan çıkanlar içinde bulunduğumuz zihinsel ve fiziksel duruma oldukça uygun oluyor. bir insandan arada sırada anlaşılmadık veya garip şeyler duymak mümkün olsa da çok ender "deli saçması" cümle duyulur.

    chomsky bu iki gözlemi (dilin yaratıcı olması ve poverty of the stimulus) açıklayamayan bir dil teorisinin yetersiz olduğunu savunur. bunları açıklamak için dile getirdiği yaklaşıma "biyolojik rasyonalizm" adı verilmiştir (chomsky tarafından değil, bir takım kategori manyakları tarafından). "rasyonalist" olmasının sebebi dile yaklaşımının 17. yy rasyonalistleri çizgisinde olmasıdır. ornegin chomsky descartes'in zihin-vücut dualizmini, "rasyo"nun evrensel bir araç olduğu fikrini ya da mekanik yasalarını kabul etmez, ancak "dilin yaratıcı olması" gözlemini ilk olarak kaydedenin descartes olmasının altını çizer. ayrıca biyolojik rasyonalizm hiçbir empirisistin kabul etmeyeceği şekilde dilin büyük kısmının doğuştan geldiği, dışarıdan ufak girdilerle geliştiği fikrini içerir. chomsky iddia eder ki empirisist varsayımlarla uyaranların fakirliği gözlemini açıklamak kesinlikle mümkün değildir, daha geniş bir perspektifle zihin felsefesi yapmak da mümkün değildir (burada sözü geçen varsayımlardan en önemlisi insan zihninin beyaz bir kağıt olmasa da, algı reseptörlerinin topladığı bilgiyi işleyen, oldukça karmaşık bir öğrenme mekanizmasına sahip olduğudur. empirisistler iddia eder ki doğuştan gelen, sadece bu öğrenme mekanizmasıdır. boş zihnin tecrübelerle dolması, bu mekanizmanın algılar üzerinde çalışması sayesinde olur). burada anlaşılması önemli olan nokta, chomsky'nin empirisist bilim methodlarına karşı olmamasıdır.

    chomsky'nin "biyolojik rasyonalizm"inin ne olduğunu anlatmaya çalışmaktansa beş ana özelliğinden bahsetmenin daha açıklayıcı olacağına inanıyorum. bu beş özelliğin her birinin, dil üzerine olduğu kadar insan ve politika için de önemli anlamları var.

    internalism: dil insanın kafasının içinde olup biten birşeydir. dilin kullanımı, insan ilişkilerine etkileri, bunlar hep dilin önemli yanları olmakla birlikte, dilbilimin üzerinde konuşabileceği/konuşması gereken alanlar değildir. chomsky'nin görüşüne göre dilbilim, daha formel bir karaktere sahip olmalı (matematik veya mantık gibi) ve zihnimizdeki oldukça belirgin bir bölgenin bilimi olmalıdır.

    nativism: insanlar bir dil kapasitesiyle doğarlar ve bu kapasitenin sadece gelişmeye bırakılması gerekir. dil "öğrenilmez", doğuştan gelir. zihnimizdeki "language faculty" dediği dil alanı, diğer bölgelerden bağımsız çalışan, fiziksel ve zihinsel bir organdır. bu organ minimal girdi ile kendini otomatik olarak geliştirip yetişkinlerde gördüğümüz dil yeteneğini sağlar.

    universalism: eger diller doğuştan geliyorsa, belirli bir temel seviyede tüm insan populasyonunda aynı olmalıdır. (bkz: evrensel gramer)

    individualism: her birey kendi özel dilini geliştirir. temelde tüm insanlarda aynı olan doğal bir dil, her insanın zihninde kendini farklı bir biçimde formule eder.

    constructivism: zihnimizin fiziksel ve biyolojik yapısı nasıl tecrübeler yaşadığımızı, neyi ne kadar ve nasıl anladığımızı belirler. dünyanın aslen nasıl olduğunu bilemeyiz, zihnimizin çalışma şekli ve yapısı sonucu ortaya çıkan görüntüyü biliriz. tek yapabileceğimiz yapılar tasarlamak (bilim gibi) ve dış dünyayı anlaşılabilir kılmaya çalışmak, bu yapılar çalıştığı sürece onlardan yararlanmak.

    buraya kadar chomsky'nin oldukça önemli gördüğü iki gözlemden ve bu gözlemleri açıklamak için ortaya attığı biyolojik rasyonalist yaklaşımından bahsettim. daha önce de söylediğim gibi chomsky bu iki gözlemi açıklayamayan bir dil teorisinin yetersiz olacağını iddia eder. dolayısıyla biyolojik rasyonalizm özellikle bu iki gözlemi açıklamak için tasarlanmış bir pozisyondur. iddiasının şöyle özetlenebileceğini düşünüyorum (çok ama çok basitleştirerek): insan zihninde diğer modüllerden bağımsız çalışan bir dil modülü vardır. bu modülde evrensel gramer yazılı olarak dünyaya geliriz. çevreden gelen uyaranlar bu evrensel gramerin hangi tekil durumunun ortaya çıkacağını belirler (türkçe, çince vs.). birey daha sonra bu tekil durumun tamamen kendine özgü bir versiyonuyla hayatına devam eder.

    chomsky'nin daha ziyade öğrenme teorisi, felsefe ve psikolojiden faydalanarak temellendirdiği dil anlayışını özetlemeye çalıştım. chomsky'yi chomsky yapan ise bundan sonra başlamaktadır. bilime asıl katkıları matematiksel ve formel linguistik alanındadır ve bu dil anlayışının kurduğu temel üzerine otururlar.
  • "kısaca, eğer bizler melek değilsek ve biyolojik organizmalarsak, anlamaya çalıştığımız şeylerin –belki de galileo’nun neticelendirdiği ve newton’un bir bakıma gösterdiği şekilde her şeyin doğru anlayışı– pek çoğu bilişsel sınırlarımızın ötesinde yer alabilir. bilişsel alanın sınırlarının olması sadece bir gerçeklik değil, aynı zamanda şanslı bir gerçekliktir; eğer insan zekasının sınırları olmasaydı içsel bir yapıdan yoksun olurdu ve dolayısıyla bir kapsamı olmazdı: hiçbir şeyi sorgulayarak elde edemezdik... doğal bilimleri bilişsel kapasitelerimiz ve doğal dünyanın iyi kötü gerçekliğinin şanslı bir çakışması olarak görebiliriz. insanların karşılaştığı her problemi çözebileceğine ve hatta doğru soruları ortaya atabileceklerine inanmak için hiçbir neden yok; tıpkı farelerin bir asal sayı labirentini çözemedikleri gibi insanlar da kavramsal araçlardan yoksun olabilirler." noam chomsky / biz ne tür yaratıklarız?

    chomsky'nin bu sözleri doğamızı aşamayacak olmamızla ilintili olarak gerçekliğe dair edimimizin muhtemel imkânsızlığını çok iyi ortaya koyuyor. eğer dil de sınırlı akıl yetilerimizin bir çıktısıysa, tıpkı arrival filminde olduğu gibi uzayın bir başka yerinden gelen farklı bir varlıkla anlaşabilmemizin, doğamızdaki farklılıkların sağladığı, şeyleri ediniş ve tahayyül biçimimizdeki ayrımlardan kaynaklı olası dilbilimsel çıkmazlarını da betimliyor.

    konuya ve yol açabileceklerine dair kritik yapıldığında verilecek tepki "inanılmaz." cümlesi olsa gerek. gerçekliğin edinimine dair çıkmazlar dudak uçuklatıyor. ancak garip bir şekilde haz da veriyor.
hesabın var mı? giriş yap