• niyet ettim niyet hakkında yazmağa.
    niyet, tehlikeli bir mefhum. adamı vezir de rezil de edebilen cinsten.
    öncelikle insanın, niyetini hakkıyla anlaması çetin bir süreç. gerek kendinin gerek başkasının niyetini. haydi başkasını anlamağa güç yetiremedik de, kendi niyetimizi nasıl olur da bilmeyiz diye lolo olabilir kimi zihinlerde, tabiidir.

    kişi, saftaysa ise niyetini bilir. niyetinde bir sakatlık, bozukluk, hastalık varsa onu da gidermeye, iyileştirmeye çalışır. bella, tamam. peki ya kişi safta değilse? o vakit niyet işi, netameli ve çetrefilli. saftakiler dediğim de ne ola ki? aklın safına geçenler, safların safı, saflaşıp saf tutanlar. safsatadan ırak olanlar da diyelim tam olsun. saftakiler ender bulunduğu içün, bizim muhatabımız çoğunluk, yani bölünmüş, ayrılmış, savrulmuş, safsız, başıboş kitle. işte bu kitlenin niyeti meçhul, hem kendine hem ötekine muamma...

    misal benim niyete yazarkenki niyetim ne? niyeti anlatmak, niyeti anlamak, niyeti bozmak, niyet üzerinden kızdığım insanları fırçalamak, niyet üzerinden sevdiğim insanları kayırmak, niyet üzerinden kendimi aklamak, bilgimi fâş etmek veyahut cehaletimi vurgulamak, okur sayımı artırmak, yazan yerlerimi parlatmak... niyetim hepsi olabilir. ameller niyetlere göredir ya, şimdi ben niyete yazıyorum, niyete yazmak istediğim için yazıyorum. niyetime göre hareket ediyorum. istiyorum yapıyorum. istemek gibi görünen niyetimin aslında eni boyu çapı, hakiki mahiyeti ne, bilemiyorum. amel ortada, niyet arkada. hişşt, kim var orada? peçeli, velfecri gözlü, fıldır bakışlı biri. tanıyorum aslen onu. o, tam da ben gibi. lâkin ürküyorum ondan, ya peçesini yırttığımda beni ısırırsa, bengal kaplanı gibi bir çenesi varsa, ya da elleri tembel ayının pençelerini andırıyorsa... vay balam yandık, bazan insan niyetinden korkabiliyormuş vesselam a dostlar.

    niyet meselesi, insanın iyi mi kötü mü olduğunu bilememesiyle aynı yolun yolcusu zannım. niyetin küllüm iyiyse, iyisin evet. peki niyetin küllüm iyi olması ve bu oluşu bilmek kabil midir? kabilse, habil bu işin neresindedir? haset yüzünden ölmüş habil dede, malum. kabil'in ameli öldürmek, niyeti haset bazlı kötülük. apaçık, sarih. artık maalesef çoğunluk, habil kadar salih, kabil kadar da delikanlı değil. haset duymuş öldürmüş. temiz iş, riyadan ırak. tutup hasediyle kardeşine çiçek vermeğe veya onu şap şup öpmeğe kalkışmamış. dünyada haset kol geziyor, cinayet de devriye. öyleyse kimin ameli kimin niyetiyle, kimin eli kimin cebinde he? hulâsa, niyetimiz ve işimiz yine sahibine iadeli taahhütlü havale...

    derken asıl yazacağım niyet hikâyesini unuttum, düzelti farz oldu:
    hükümdarın biri avda iken susamış. bakınmış, içinde bir çocuk bulunan bir bahçe görmüş. çocuktan su istemiş. çocuk su olmadığını söylemiş. o vakit hükümdar "bari bir nar ver" demiş. çocuk narı uzatmış. narın tadı hükümdarın o kadar hoşuna gitmiş ki, bahçeyi almağa, datlı narlara sahip olmağa niyetlenmiş ve çocuktan bir nar daha istemiş. çocuk vermiş. fakat bu narın tadı aksine çok ekşiymiş. hükümdar hayret edip: "bu nar, az evvelki ağaçtan değil mi" diye sormuş. çocuk onaylamış. "o halde tadı nasıl değişti?" diye sorunca hükümdar, çocuk cevabı soğutmadan servis etmiş: "belki de hükümdarın niyeti değişti."
    evet, ben o kadar laga luga ettim, şu çocuk tek cümleyle meseleyi özetledi.
  • "cahil kimse, bizim niyeti güzelleştirme ve çoğaltma konusundaki tavsiyemizi, hz. peygamber'in 'ameller ancak niyetlere göredir' hadîs-i şerifiyle birlikte düşündüğünde; ders verirken, ticaret yaparken veya yemek yerken kendi kendisine 'ben allah için ders okutmaya, allah için ticaret yapmaya veya allah için yemeye niyet ettim' demesinin niyet olduğunu zanneder. oysa bu ancak nefsin konuşmasıdır. lisanın ve fikrin sözüdür veya bir düşünceden başka bir düşünceye geçmektir.

    niyet ise, bütün bunlardan farklı bir şeydir. niyet ancak nefsin harekete geçmesi, gelecekte veya yaşanılan anda kendisinde gayesinin bulunduğunu bildiği şeye meyletmesi demektir. meyli olmadığında, onu icat etmek veya irade ile elde etmekse mümkün değildir. onu icat etmeye yeltenmek, tok birinin 'ben yemeğe karşı iştah duymayı ve ona meyletmeye niyet ettim!' veya kalbi aşık olmayan kimsenin 'ben filana aşık olmaya, onu sevmeye ve kalbimde büyütmeye niyet ettim!' demesine benzer. böyle bir niyet muhaldir. hatta kalbi bir şeye yöneltmenin imkanı yoktur. bu ancak sebeplerini hazırlamakla mümkün olabilir. bu da bazen kişinin kudreti ve gücü dahilinde bazen ise gücünün üstünde olur."(ihya-gazali)

    görüldüğü üzere gazali hazretleri amellerin ruhu olan niyetin hakikatini çok güzel beyan etmiş. ne diyor? "bu ancak sebeplerini hazırlamakla mümkün olabilir"

    işte sır burada...

    günümüz şartlarında sözü edilen sebebin en büyüğü ve belki de yegane yolu ilmek ilmek örülmüş, lif lif dokunmuş tezatsız, çelişkisiz iç tutarlılığı yüksek bir dünya görüşüne sahip olmaktır.

    dünya görüşümüz hayatımızın her sahasına hatta gece rüyalarımıza kadar sızmış olacaktır. oturuşumuz, kalkışımız, harekete geçişimiz o dünya görüşüne nispetle cereyan edecek ve tüm eylemlerimizi tek bir gayeye bağlayacaktır. işte bu hale gelmiş bir kimsenin niyetleri çoğu zaman otomatikman ve herhangi bir çabaya gerek kalmaksızın hakk üzerinde sabit durumdadır. kimi zaman da az bir gayretle niyet tashihi gerçekleşir.

    kısaca, kişinin niyetinin safiyeti bilincinin derecesine endekslidir. neticede iş nereye varır? sağlam bir dünya görüşüne sahip olmak ve yüksek şuur mertebelerine erişmek niyet konusunda anahtardır. diğer türlüsü klişe gevelemek olur.

    dünya görüşü sadece niyet konusunda değil, topyekün kurtuluşumuzun kapısıdır ve vesile-i âzamdır. hatta ve hatta başta "bilimsel pozitivist paradigma" olmak üzere, tüm bâtıl görüşleri yutacak olan musa'nın âsâsıdır.
  • 1974 çıkışlı bir neşe karaböcek şarkısı.

    bol bol sitem içermesine rağmen aslında çok tatlı bir tınısı olmasının yanı sıra; aslında sözleriyle, tavrıyla tipik bir neşe karaböcek şarkısıdır.

    "bir inansam sevdiğine dünya benim olurdu,
    bir inansam sevdiğine kalbim aşki bulurdu,
    acı günler burda biter kışlar bahar olurdu,
    yalan olsun ziyanı yok, ah bir inansam."
  • insanın içinden gelecek arkadaş. aha bizimki* e harfiyle meşguldü bu haftasonu. el yazısıyla bitişik bitişik yazıyor yavrucak. amaç, elini kaldırmadan yazması. ama bizimki, dikkatini bölecek o kadar çok şey bulabiliyor ki, teyze o ne demek, teyze bu ne demek... yavrum diyorum, bunları sonra da konuşuruz sen bitir şu ödevlerini önce. dikiyor gözlerini gözlerime: "aslında ne biliyo musun teyze," diyor, "benim yapmaya niyetim yok, ondan böyle oluyor da hadi bakalım." aferin fıstık, teyzen de aynen böyle çalışıyor, emin olabilirsin.
  • önemlidir.

    elbette her şey değildir.
    ama çok önemlidir.

    elbette "lafla peynir gemisi yürümez."
    ama bir şey lafta kalmayacaksa, o da önünde sonunda niyet üzeredir.

    elbette amel niyete uymayabilir.
    ama bunları uydurmak da bir niyet meselesidir.

    bu niyetler gün gelip birbirini tutmayabilir.
    onu o zaman konuşuruz.

    *
    "ben seninle mutlu olacağımıza inanıyorum. bu işler din gibidir. inanmakla alakalı."

    *
    dünyayı güzellik kurtarır.
    ve o güzelliğe inanmak da tamamen niyetle ilgilidir.

    *
    niyet de bir din gibidir.
    çünkü onun doğrultusunda ilerlersin.
    ve çıkıp çıkmamak, tamamen senin bileceğin bir iştir.

    *
    dünyayı vallahi güzellik kurtarır.
    bak gerçekten, dünyayı kesinlikle güzellik kurtarır.
    ve yemin olsun ki, her şey gerçekten de bir insanı sevmekle başlar.
    inanarak ve bilerek söylüyorum, "ademi adem eden, üç harfle beş noktadır."

    sana ne olacaksa ancak ondan sonra olur.

    ancak böyle, iyi ya da kötü, ama nihayetinde, ancak böyle, "biri" olursun.

    *
    sevdiğine inanıyorsan seversin. ve sevme şeklin her nasılsa, "o şekil doğrultusunda" biri olursun. çünkü "bir insanın talebi neyse, kendisi de odur."

    *
    bunlar hep niyetle olur.

    *
    insanın kendisini çıkmamak üzere adadığı her yol bir dindir.
    dinin temelleri de, niyet ve o niyeti sevmektir.

    yani inanırsan her şey vardır, inanmazsan hiçbir şey yoktur.

    işte o yüzden denmiştir ki,

    *
    "kıblem sensin, yüzüm sana dönerim
    mihrabımdır kaşlarının arası."
  • asla bağcıyı dövmek olmamalı, yoksa kendiniz kaybedersiniz.
  • bana göre, hayatın kilit unsurlarından en mühim olanı.

    insanı, uhrevi dünyada, sonuca ulaştıran tek ve en kısa yoldur niyet.
    toplumsal boyutta, iyi ya da kötü, bu duygunun doğurduğu sonuçlara göre geliştirilen uygulamalar farklı farklı da olsa ruhsal boyuttaki neticesi tektir.

    vicdan, ruhun beslendiği tek temel manevi kaynak, niyet ise, vicdanın huzuru ya da huzursuzluğuna giden yolun, döşeli olduğu taşlardır.
    vicdanen huzurlu hissetmenin yegane yolu, olay örgüsü /sonucu ne olursa olsun, niyetin "pozitif" olmasından geçiyor.
    fakat niyet, gözle görülen, ispat edilebilen, samimiyeti konusunda dille/sözle insanların ikna edilebileceği bir olgu da değil.
    bu nedenle insanlarla ilgili yargıların tümünde bir hata, yanılgı ve belirsizlik var.
    söze ve davranışa itimadın ötesinde bir yargıya varmak için elle tutulur, gözle görülür somut bir delili olmamasından ötürü eli kolu bağlıdır insanın.
    ispatı, aksi, gerçekliği onaylanabilir değil.

    çok çaresiz bir hallerinden biridir bu, insanoğlunun.
    sezgisel dürtülerin dışında, başkalarında, kat-i surette emin olamayacağımız bir muallaktır niyet, kendimizin dışında.
  • iki lafın arasına, bir sözün içine gizlenen, arayıp bulmak zorunda olduğun değil, net ve samimi olan düşüncedir.
  • yaşamı şekillendirendir.
    seçimlerin nedenini ortaya koyar.
    bir süre sonra bazı insanlar olanları değil, kişilerin niyetlerini algılamaya başlar.
    o zaman evet demek kadar hayır demek de çok kolay olur.
    yaşam ekonomik olur, bayram olur.
    insan bir özgürleşir, pir özgürleşir...
  • namaz ve oruç için yazılmış bir installer.
    islam dinine göre, niyet.exe olmadan bu iki dosyayı çalıştırsanız bile kayıt tutulmadığı için haybeye iş yapmış olursunuz.
    yaşım küçükken sırf niyet etmedim diye tuttuğum orucun sayılmayacağını söyleyen bir komşumuz yüzünden hayli ağlamıştım.
    şimdi ise çok saçma geliyor. ulan allah bilmez mi senin niyetini? bu dallama komşu ve benzerleri dinden soğumamda pay sahibidir.

    bir de tavşanlar zamanında çok çekmiş bundan.
hesabın var mı? giriş yap