• 2014 model, 2015 şubat trafiğe çıkışlı bir tanesini bir aydan az fazla bir süredir kullanıp, 750 km kadar yol yapmış olduğum araç. tam olarak 1.2 match (3 donanım paketinden ortanca olanı) cvt şanzımanlı. biraz kullanıcı geri bildirimi vereyim, birilerinin işine yarar belki.

    önce artılarından başlayalım:

    iç mekanı arabanın en önemli artılarından. iç mekanındaki krom kapı kolları inanılmaz şık, arabaya binen herkes hayran oldu. iç mekanda kullanılan plastik kalitesi genel olarak düşük, ama bu düşüklüğü görsel tasarım marifetiyle çok güzel kamufle etmişler. arabaya kim bindiyse "içi ne kadar güzelmiş" dedi. genel olarak açık renk döşemeler kullanılmış. aracın boyutları b segmenti standardına göre küçük (örn. boyu 3825 mm, bu segmentte pek çok araç 4000 - 4050 mm arası artık), ama bu iç mekana bir daralma olarak yansımamış. gerek baş gerekse diz mesafesi olarak gayet yeterli. ayrıca, henüz yeni olduğundan mıdır bilmem, araçta pek trim sesi de yok.

    küçük boyutları, şehir içinde ciddi bir avantaj. arabayla en daracık yerlerden manevra yapabiliyor, her bulduğunuz deliğe pattadanak dalabiliyorsunuz. araba yerden yüksek, ve bu sürüş pozisyonuna da yansımış. ben diğer hemcinslerimin aksine genelde koltuğu yüksek konumda tutmayı severim, bu araçta bunu yapınca, crossover kullanır gibi yüksekte kalıyorsunuz ve uygun görüş açıları ile büyük aynaların da etkisiyle etrafa son derece hakim olabiliyorsunuz, oradan oraya dalma konusunda size büyük kolaylık sağlıyor. ancak, oturduğunuzda aracın içine gömülmek istiyorsanız, micra size göre değil.

    uygun bir fiyata zengin bir donanım sunması en büyük artılarından. aracı 43500 tl'ye aldım, bu fiyatın içine standartta olmayan arka park sensörü ilavesi oldu. artı, boya koruma, kaput filmi, iç mekan koruma da var. aracın standart donanımında abs, ebd, bas, çekiş kontrol sistemi, esp, lastik basınç uyarı sistemi, ön - yan - perde havayastıkları, ön sis farları, otomatik klima, yağmur sensörü, otomatik yanan farlar, bluetooth telefon bağlantısı, usb ve aux girişi, hız sabitleyici ve sınırlayıcı, primitif de olsa bir yol bilgisayarı, yükseklik ayarlı sürücü koltuğu, çok geride kaldığı için bir boka yaramayan bir ön kol dayama, alüminyum alaşım jantlar var. bu fiyata bu kadar zengin bir donanım listesine sahip bir otomatik vitesli arabayı, değil b segmentinde, a segmentinde bile bulamazsınız. bu konuda ona ancak her bir boku olup ne hikmetse hız sabitleyicisi unutulmuş olan mitsubishi spacestar rakip olabilir.

    motor gürültüsü iyi yalıtılmış. ayrıca, cvt şanzıman aracı devamlı olarak düşük devirlerde tuttuğu için (birazdan anlatacağım), sakin kullanımda neredeyse hiç motor sesi duymuyorsunuz. ancak, aynı şeyi yol ve rüzgar sesi için söyleyemem (eksiler kısmına bakınız).

    arka koltuğu iki modlu bir yatırma sistemine sahip. ikinci modda, bagaj ile tamamen düz bir zemin oluşturuyor ve büyük yükleri taşımanızı sağlayabiliyor.

    cvt şanzıman, pek çok artıyı ve eksiyi bünyesinde barındırıyor. şu an artılarını yazıyorum, eksilerine birazdan değineceğim. bir kere, frenden ayağınızı çektiğinizde yürüyor. bu sayede, çok dik olmayan yokuşlar haricinde, hill holder'in yokluğunu hissettirmiyor. cvt hızlanma hissi vermez diye kim söylemişse siktirsin gitsin afedersiniz. tam gaz hızlanmalarda motor devri 6000'e dayandığı ve bu durumda motor çok bağırdığı için biraz his eksiği olmuyor değil ama, gündelik kullanımda, özellikle devri 3000 - 4000 arasına getiren hızlanmalarda müthiş bir hızlanma hissi var. böyle resmen bir yer uçağı, ölüm makinesi hissi. acaip keyifli. tabii ki, bu aslında yalnızca histen ibaret. objektif ölçütlere baktığında, bir yere gittiğin yok. 1.2 litre, 80 beygir, atmosferik, 80 beygir ama sürtünme kayıpları yüksek bir şanzıman yüzünden daha da törpülenmiş güce sahip bir motorla ne performansı. ama, özellikle, 3000 devir civarı hızlanma hissi mükemmel. durup dururken gazlıyorum sırf bu hissi yaşamak için. şanzımanın devamlı olarak düşük devirlerde (1000 - 1500 arası) tutması sayesinde, şehir içi kullanımda ekstra bir rahatlık var. araç hiç bağırmadan, yüksek devrin getirdiği sürtünmeyi yaşayıp kastırmadan, öyle rahat akıp gidiyor ki, bir turbo dizel hissiyatı yaşıyorsunuz resmen. hız sabitleyicisi çok başarılı, yolun eğim değişimlerine inanılmaz serilikte tepki veriyor ve motor devrini değiştirerek hızı korumanızı sağlıyor. lakin, dik inişlerde hızı koruyabilmek için devri yükseltip motor freni uygulamasını beklerdim, onu yapmıyor. motor devri 1500'de kalıyor, hız sabitleyici için ayarladığınız hız "hızı koruyamıyorum" anlamında yanıp sönüyor. genel olarak, şanzıman, gazdan ayağınızı çektiğinizde rölanti devrinde kalmıyor. devri 1500'e yükseltiyor ve yaptığınız freni azıcık bir motor freni ile destekliyor. sport modunu kullanarak bu desteği 2000 devir civarına çekebiliyorsunuz.

    şimdi de aracın eksilerine gelelim:

    şanzımanla ilgili eksiler, bol dur kalklı ve/veya akış hızı <= 25 km/sa olan trafikte seyir esnasında ortaya çıkıyor. kalkışlarda, dediğim hıza ulaşana kadar, bir tork konvertörlüden daha fazla "debriyaj kaçırma" hissi var. kavrama bu hıza kadar genelde 2000 devir bandında gerçekleşiyor ve sonrasında bitiyor, devir 1000 - 1500 aralığına düşüyor. bu hız aralığında, motorun boşa devir çevirip benzin yaktığını hissediyor ve bayağı bir sinir oluyorsunuz. artı, bu sözünü ettiğim bol dur kalklı - düşük hızlı trafikte araç oldukça silkelemeli olarak hareket ediyor, bir tork konvertörlünün konforu bu koşullarda kesinlikle yok. motor - şanzıman ikilisinin ilk gaz tepkisi de zayıf, genelde gaz pedalından gelen emir 1 saniye kadar bir gecikme ile yerine getiriliyor. bu beni trafikte zaman zaman zor durumda bıraktı. kısa süreli boşluklara yerleşebilmek için ani firlamalar yapacaksanız, bu durumu göz önüne almanız gerekiyor. edit: aslında bu arabadaki şanzımanın kavrama ünitesi tork konvertörü imiş. ama yine de yukarıda dediklerim geçerli.

    yine şanzımanın motoru düşük devirlerde tutma takıntısı, bazen can sıkıyor. arabayı biraz devirli kullanabilmek için bile, en az 3/4 gaza basmanız gerekiyor. sport tuşu var, ama çok da ahım şahım bir değişiklik meydana getirdiğini söyleyemem. araç bir şehir otomobili için fazlasıyla yeterli derecede yürüyebiliyor, ancak bu marifetini gösterebilmesi için neredeyse yazılı emir vermeniz lazım.

    süspansiyon, bildiğiniz kötü. yolda ne var ne yoksa, hiç filtreleme gereği duymadan olduğu gibi içeri alıyor. yoldaki en ufak pürüzü bile omuriliğinize hissettirmekle yetinmiyor, kulağınıza da hissettirmek için her türlü gümbürtüyü çıkartıyor.

    yol ve rüzgar sesi yalıtımı zayıf. özellikle 120 km/sa sonrasında, arabada müzik dinlemeyi falan şimdiden unutabilirsiniz. hatta arabada 2-3 kişi gidiyorsanız, birbirinizi duymanız bile epey zor olacaktır. yol sesi yalıtımı öyle zayıf ki, örneğin, ıslak zeminde ilerlerken, arka lastiklerin dişlerinin arasından tahliye olan suyun şırıl şırıl sesini hiç kulak kabartmadan çok net olarak sürücü koltuğundan duyabiliyorsunuz.

    klima kumandaları karışık. kullanabilmek için gözünüzü yoldan ayırmanız gerekiyor.

    araba yağmur altında kaldıktan sonra bagaj kapağını açarsanız, kapaktan üstünüze su damlıyor.

    nissan, iki ayrı torpido gözü ile övünüyor ama, ikisini toplasan bir torpido gözü etmiyor. ikisi de son derece küçük ve kullanışsız. araçta genel olarak eşya gözü zenginliği yok. gözden çok 2 - 3 tane oyuk ile işinizi görmeye çalışıyorsunuz. kesinlikle yetersiz.

    arka camlar elektrikli değil. ön camlardan ise yalnızca sürücü camı tek dokunuşlu, o da yalnızca açılmada, kapanmada yine tek dokunuş yok.

    nissan, sustalı anahtar sistemini bu araçta kullanmamış. cebinizde taşıdığınız, bir japon samuray kılcı uzunluğundaki anahtar, pantolonunuzu da delebilir, götünüze de girebilir. şans artık.

    hız göstergesi yaklaşık %6 kadar fazla gösteriyor. odometreyi ise henüz deneme fırsatım olmadı. edit: odometre doğru.

    frenlerini özellikle bir artı ya da eksi statüsüne koyamıyorum. fren gücü olarak da, pedal dozlaması ve sertliği olarak da, ne öldürür ne güldürür diyebilirim. ancak, frenleriyle ilgili net bir eksi, sinir bozucu şekilde sesli çalışmaları. özellikle düşük hızlarda fren yaptığınız zaman araç bir "garrrr" efekti eşliğinde yavaşlıyor ve duruyor.

    yakıt tüketimine gelince: bu kullanım koşullarına göre çok değiştiği için, az ya da çok demek zor. ben koşullarımı ve elde ettiğim değeri söyleyeyim, siz karar verin az mı çok mu.

    sabah 9 akşam 8 km'lik ev - iş - ev güzergahlarım var. 1 km'si üniversite kampüsü içi ve kasis dolu. geri kalan kısımlarda ise, 10'dan fazla trafik ışığının yanı sıra, birkaç yüz metrelik lokal trafik tıkanmaları hep var. benim bu koşullarda yapabildiğim ortalama hız 17 km/sa, ortalama tüketim ise 8 litre/100 km. araç yeni olduğu için, bu tüketim zamanla düşer diyolla, bilemedim artık.

    yakıt tüketimi editi: şimdi bu tork konvertörü işi, belirli noktalarda olayı sakata getiriyor ciddi ciddi. bu arabada, belli ki çok verimsiz bir tork konvertörü kullanmışlar. bu verimsizlik, tork konvertörünün kilitlendiği 30 - 40 km/sa arası hıza kadar sürüyor. tork konvertörünün kilitli olduğu hızlarda oynuyorsanız, arabanın motorunu zorlamadığınız sürece yakıt tüketimi çok düşük. burada cvt'nin avantajı devreye giriyor. motoru zorlamak zorunda olduğunuz durumlar haricinde, sakin sürüşte, sabit vites oranlarına bağlı olmadığı için, motoru en verimli devrinde tutabiliyor. bu da yakıt tüketimini düşürüyor. ama, tork konvertörünün kilitli olmadığı, düşük hızlarda oynuyorsanız, tüketim birdenbire roket gibi fırlıyor. size şöyle bir örnek vereyim: 10 kilometrelik bir ara sokak sürüşü yaptığınızı düşünün. gerçekçi değil bu tabii, ama mesela diyorum. ara sokak sürüşü dediğim şöyle: 50 metrede bir sokak kesişimi var, ve bu nedenle 50 metrede bir kesişimden gelen araçları kontrol etmek için neredeyse duracak kadar yavaşlamanız gerekiyor. aradaki 50 metrenin de 25. metresinde dağ gibi bir hız tümseği var, yine çok yavaşlamanız lazım. işte, bu koşullardaki 10 kilometrelik parkurun başında yol bilgisayarınızı sıfırlayın. sonuna geldiğinizde, yol bilgisayarında 16 - 17 litre/100 km'lik ortalamaları okumanız işten bile değildir. tamam kabul ediyorum, bu dediğim koşullarda her aracın yakıt tüketimi yükselir. ama, aynı aracın manuel viteslisini aynı parkura soksam, 10 litrenin üstünde ortalama göremeyeceğimi tahmin ediyorum.

    benden şimdilik bu kadar. iş bu entry, zaman düzlemi boyunca, kendisini devamlı güncelleyecektir.
  • arıza lambası yandığında sorunun ne olduğunu öğrenmek için bilgisayara bağlamanıza gerek olmayan otomobil. gerçi hemen hemen obd girişinin olduğu her arabada böyle trickler vardır, hatta şimdi yazacaklarım nissan'ın tüm modellerinde işe yarıyor da olabilir.

    diyelim ki motor arıza lambası yanıyor ve yanmasının onlarca sebebinden hangisi ile karşı karşıya olduğunuzu bilmiyorsunuz. işlem basit:

    - kontağı açın (marşa basmadan) ve 3 saniye bekleyin. (bu üç saniye sanırım paneldeki ilk ışıkların sönme süresine denk geliyor)
    - 5 saniye içinde gaz pedalını 5 kez pompalayın (dip gaz şeklinde)
    - 7 saniye bekleyin.
    - 10 saniye gaz pedalını sonuna kadar basılı tutun.
    - arıza lambası söner sönmez ayağınızı gazdan çekin.

    şimdi arıza lambası yanıp sönmeye başlayacak. her yanıp sönme sayısı bir rakama tekabül eder ve her rakamdan sonra arıza lambası yanıp sönmeye kısa bir es verir. örneğin 4 kez hızlı hızlı yanıp söndüyse arıza kodunun ilk rakamı 4'tür. çok kısa bir duraksamadan sonra 2 kez yanıp sönerse arıza kodunun ikinci rakamı 2'dir ve bu böyle gider. arıza kodları universal olarak 4 rakamdan oluşur. eğer arıza lambası 10 kez yanıp sönerse bu 0 (sıfır) anlamına gelir.

    diyelim ki elde ettiğiniz 4 haneli sayı 0 4 5 5 oldu. bunun başına bir p harfi koyarak google da aratırsanız bunun depo kapağının gevşekliğiyle ilgili bir sorun olduğunu görürsünüz.
  • 2014 yılına kadar nissan micra'nın abd'de hiç kazaya karışmamış olmasının sebebi aracın abd ve kanada'da satışının 2014'de başlamış olması olsa gerektir. sonuçta olmayan araç kaza yapamaz.
  • bayan arabası olarak bilinen, adından da anlaşılabileceği gibi minik araba.

    eşim kullanıyor, yorum yapabilecek kadar sürüş deneyimim oldu. eyyorlayalım da almayı düşünene referans olsun.

    1.2 cvt şanzımanlı 80 beygirlik motoru var. cvt şanzıman ile ilk kez tanışmamı sağlayan bu arabada en büyük problemim beynimde konvansiyonel şanzımandan alıştığım motor devir sesi ve hız ilişkisi oldu. devir sesi sabit kalıp vites oranları değiştiği için arabanın hızlandığını fark edemiyorum. uyum sağlayana kadar fark etmeden şehir içinde 120-140 yaptığım oldu, şimdi alıştım ama riske girdiğim, freni kökleyip öndeki araca çarpmadan kılpayı durduğum zamanlar oldu.

    konvansiyonel - cvt geçişini ilk kez yapacaklar test sürüşünde dikkatli olmalı.

    gelelim 2. probleme. frenler biraz zayıf. sert, bastığını hissettiriyor ve kolay basılmıyor. bu yüzden takip mesafesine dikkat edilmeli.

    yazılım güncellemesi ile etkisi azalan bir problemi daha var. eşim aracı ilk aldığında tarifine göre sanki yakıt filtresi tıkalı ya da yakıt borusuna pas kaçmış gibi belirtiler ile arabanın titrediğini söylemişti. öyle deyince test sürüşü yaparken problemin komik bir yazılım hatası olduğunu anladım, sonra servise gitti yazılım güncellendi ve titreme azaldı.

    şöyle anlatayım, araçta tork sensörü var. bu iyi bir şey. cut off var, yani araç hareket halindeyken ayağınızı gazdan tamamen çektiğinizde yakıt harcamıyor, motora giden benzini kesiyor. e bu da iyi bir şey. ama sorun, istisna bir hareketi yaptığınızda oluşuyor, yani hızla yokuş aşağı giderken ayağınızı gazdan tamamen çekmek yerine hafifçe basmaya devam etmeniz durumunda motor titriyor. tahminime göre nedeni şu. gaza hafifte olsa bastığımız için cut off devreden çıkıyor, motora benzin gitmesi gerekiyor. benzin miktarı da tork sensöründen gelen bilgiye göre hesaplanıyor. sorun, arabanın zaten istenen hızdan daha yüksek hızda gitmesinde. yani negatif tork gibi bir hesap çıkıyor ve motor devrinin rölanti devrinin altına düşmesine ve neredeyse duracak gibi titremesine neden oluyor. servise gidince tahmin ettiğim gibi yazılım yüklendi ve bahsettiğim şartlarda titreme azaldı. hala var ama.

    ses sistemi zayıf. müzik keyif vermiyor. anca haber dinle, trafik radyosu dinle. ayarları ile oynadım ama tizler kulak tırmalamaya devam ediyor.

    başka problemi yok.

    gelelim güzel özelliklerine.

    manevra kabiliyeti çok iyi. kedi gibi. neredeyse 90 derece olduğu yerde dönecek. park etmek ve park yerinden çıkmak çok kolay.

    arabanın dengesi iyi. yol tutuşu fena sayılmaz. ufak araba olmasına rağmen kendinizi güvende hissediyorsunuz.

    vizyon iyi, önü arkası rahat görünüyor, manevra yapmayı kolaylaştıran unsurlardan biri.

    koltuklar rahat, yormuyor. şehirler arası yola çok rahat gidiyor.

    bagaj küçük olsa da arka koltuk 1-2 oranında yatıyor.

    havalandırma, klima iyi. kalorifer çok iyi.

    iç tasarım güzel. dıştan biraz tipsiz ama içine girince hissedilmiyor.

    otomatik viteste p, r, n, d, l harfleri var. l harfini görmek ilginç geldi. yeri gelmişken anlamlarını da yazalım:

    (p)ark, park ederken. p konumuna almadan kontakt anahtarı yerinden çıkmıyor.
    (r)everse, geri vites.
    (n)ull, boş vites
    (d)rive, otomatik sürüş
    (l)ow, düşük hız. karda buzda kullanılır deniyor ama bana mantıklı gelmiyor, motor devri bastıkça yükseliyor. tork da yükseliyordur öyleyse, patinaj çekip kontrolü daha fazla kaybetmezmiyiz bu durumda, ya da buzlu yolda düşük tork ile yavaş kalkış nasıl olacak? bilen yorum atarsa sevinirim. l vitesi lüzumsuz bir vites gibi geldi. crysler icat etmiş l vitesini ama adamlar motor devrini de sınırlamışlar. l vitesini ağıra bağıra gitmeye devam ediyor micra.

    lastik ölçüleri biraz tuhaf, kışlık lastik bulmakta zorlanmıştım.

    silecek suyu kapasitesi çok fazla. büyük arabalar bile o kadar almıyor. uzun süre yetiyor öyle olunca.

    kullanımı rahat, şehir içine çok uygun, yakıtı koklayan (şehir içi 5.5 - 5.6 falan gösteriyor yol bilgisayarı) bir araba.

    alınır. kadın sürücüleri kullanımı ile rahat ettirir ama çok fena sıkıştırıyorlar trafikte.

    bir şey daha aklıma geldi ekleyeyim. güven veren detaylardan biri. güvenlik için uyarı sistemleri tasarlanırken prensip olarak uyarı ışıkları ve sesleri sistem devreye girerken kısa süre aktifleşir ki çalıştığına emin olabilelim. arabayı ilk çalıştırırken bütün gösterge ışıklarının yanma nedeni de bu.

    benzer durum park sensöründe de var. geri vitese ilk taktığınızda arkada bir şey olmasa bile duyulan kısa bip sesi ile park sensör hoparlörünün çalıştığına emin olabiliyorsunuz. ince detay, başka arabalarda dikkatimi çekmedi. ya da ben fakirim ne bileyim.

    hani buna dikkat ettilerse başka detaylara da dikkat etmişlerdir diyor insan. güvende hissediyor.

    geçen yıl karadeniz turu yapıp gürcistana kadar gittik. karadenizin toprak yollu yaylalarına vurduk. "şehirden kaçın" gibi bir sloganla piyasaya sürülen cillop gibi bir citroen cactus ün patinaj çekip çıkamadığı yollarda nissan micra keçi gibi tırmandı, yaylalarda şelalelerin yolu oyduğu akarsulardan başarı ile geçtik. normal büyüklükte iki aracın tırsarak milim milim geçtiği, yan tarafı uçurum olan yollardan ufak araba olmanın avantajı ile gönül rahatlığı ile geçtik (eşim bu esnada panik atak gibi bir şey geçirdi, uçurum tarafında o oturduğu için olabilir tabi.)

    sadece şehir içi için değil, hafta sonu yaylada kamp yapmaya gitmek için de güzel araba.

    edit: cvt yerine dsg yazmışım, düzelttim. dsg vites beni andı heralde. uyarılar için teşşekürler.
  • takla atma kabiliyeti sonucu kuzenim ve ailesini bizden alma tehlikesi yaratan araba. kontolden çiktiktan sonra takla atmaya baslamis ve görevlilerin ölçümü sonucunda takla atmaya basladigi yerle bittigi yer arasinda yüz metrelik bir mesafe bulundugu anlasilmistir. tamamen hurdaya çikan araçtan arka koltukta oturan küçük kiz camdan firladigi için, öndeki kuzen ve esi de kemerleri takili oldugu için canli çikabilmislerdir öldürmeyen (bkz: öldürmeyen allah öldürmez)
    sadece nissan micra degil, yeni nesil küçük arabalarda teknoloji makyajiyla örtülmeye çalisilan bir gerçek vardir ki o da minik arabalarin güvenligi meselesidir. araçlarin motor güçleri yükselmekte, hizlari artmakta,bununla birlikte boyutlari ufalmaktadir. airbag, abs gibi güvenlik önlemleri ise insanlarin arzularina fren koyamamakta, bilakis bu önlemlerin varligi insanlarin daha dikkatsiz, daha süratli araba kullanmalari sonucunu dogurmaktadir. "abs var abi bunda" mantigiyla gaz pedalindan çekilmeyen ayagin ucundaki beyin, maalesef fizik kurallari denilen kurallardan bihaberdir. belirli bir hiza çikmis bir agirligin zink diye oldugu yerde durabilmesi için abs'nin babasinin bile yetmeyecegini, airbag'in bacaklarinizin ezilmesinden sizi kurtarmayacagini o anda düsünememektedir. bir kütlenin 120-130 km sürate çiktiginda onu yere bagli tutacak kuvvet için belirli bir agirlik ve aerodinamik sistem olmasi gerekir. böyle minik araçlar kullandiktan sonra bir de mercedes falan kullaninca, ikisi arasindaki "yere basma" farki daha iyi anlasilmaktadir. çogu insan tarafindan arabasini tarif ederken "gaza bastikça yere yapisiyo abi" cümlesi ancak belirli klasmandaki araçlar için geçerlidir. bir audi, mercedes, volvo gibi arabada bunu hissedebilirsiniz ama yeni jenerasyon minnos arabalarda bu biraz yalan olur. genis ve büyük klasmandaki araçlar, zaten çarpma aninda karoserlerinin saglamligi,büyüklügü dolayisiyla darbenin size ulasmasinda ciddi bir engel olusturur, hem de aracin savrulmasini engeller. yeni jenerasyon minnoslarin aerodinamik yapilarinin gidis sirasinda arabayi yola yapisik tuttugunu varsaysak bile çarpma aninda aracin ezilmesi ve savrulmasi durumlarinda o aerodinamik yapinin pek de ise yaramayacagi açiktir.
    bir aracin gaza bastigin zaman gitmesi degil, frene bastigin zaman durmasi gereken sekilde durmasi önemlidir.
  • hanımın arabası.

    fiyatı ve tipi açısından toyota yaris, citroen c3, vs. gibi olsa da her ikisinden de ziyadesiyle iyi bir arabadır bu. kadın milleti için bir çanta, kemer, bir çift ayakkabı gibi aksesuardan sayılabileceğinden bir arabadan fazlasını da verebilmektedir. yeşili, bordosu, mavisi çok güzeldir, güzele yakışır...

    artıları:

    iç dizaynı (fildişi rengidir) mükemmeldir, temiz de kullanılırsa bünyeyi ferahlatmaktadır.
    bunu alan eğer düzü hoplatıyorsa otomatik vites alsın, çok yakmıyor.
    tekna (visia) olanlarında park sensörü, yağmur sensörü, vs. var, süper bir şey.
    direksiyondan kumandalı cd çaları var. iyi de ses vermekte.
    otomatik vitesteki mandalın altındaki düğmeye basınca dik yokuşlarda bayılmıyor.
    el freninin arkasındaki kilidi unutmadan hep kullanırsanız arka koltuktan çanta çaldırma derdini defedersiniz.
    arabanın her yeri airbag. solda da makyaj aynası var.
    şehir içinde idare edecek kadar hızlı bir araba.
    küçük arabaya göre süspansiyonları pek de sert değil.
    frenin altına yumurta koyun, oldukça hassastır kendileri.
    koltukları pek rahat. direksiyonu dokunma duygusunu gıdıklıyor.

    eksileri :

    soğuk havalarda araba rölantide çalışırken dizele yakın ses veriyor, trigger kayışı demeyin, bunda zincir var.
    otomatik vitesse eğer, ivmelenme (akselerasyon-deselerasyon) yüzde yüz kontrollü olamıyor.
    şehirler arası yolculukta sollama yaparken, köklemek arzusundayken bir kez daha düşünmeye neden olabilmekte.
    hızlanırken yola oturmuyor hissi vermekte; hızı seviyorsanız bu arabayı almayın, yok ben kuzu gibi gider gelirim diyorsanız buyrun alın. mesele hızlanmakta değil zira. otomatikleri pekala 150'ya vurur, düzleri 170'i bile görebilir ancak bu arabada ciddi bir ivmelenme sorunu tahlil ettim, diğer arabalara nazaran tabii...

    hülasa, aklı başında, cici bici kızlarımız için alınası bir dört tekerdir bu. yolda iken direksiyonda erkek adam görünce bir çok öküz tip tip bakmaktadır, o nedenle toplum nazarınca maskülen bir şey değildir bu, türkiye buna hazır değildir...

    performansı seven delikanlı abileriminse uzak kalmasında faideler mevcuttur. eğer hatun kişinizde bir adedi varsa da iki tur atmak ekseriyetle keyif verici de olabilmektedir.

    öyle ya, deneyim deneyimdir...

    eklenti :

    bir de; keyless go ile anahtarı ara-bul, çıkart-yerine koy derdi yok. anahtar çantanın fermuarlı gözünden hiç çıkmadı. arabanın yanına gidince kapı kolundaki düğmeye basıp arabanın içine giriyorsun, kontaktaki düğmeyi çevirip arabayı çalıştırıyorsun. bozuldu-pil bitti, dert değil; kapı kolunun altında ve kontakt düğmesinin altında anahtar deliği de var b planı olarak...

    ayrıca; motoru durdurup kapıyı açıp çıkmadan önce bir kez selektör yapılırsa farlar iki dakika kadar bir süreliğine açık kalıyor, bu da gece zifiri karanlık bir yerde, vs. arabadan çıkarken etrafı görebilmenizi sağlıyor...

    son olarak; yıl dönümü, doğum günü gibi günlerinizi kaydederseniz o günlerde yol bilgisayarı ekranında tebrik mesajı çıkıyor. düşüncelidir bir de ...

    velhasıl tam kadın arabasıdır. benim hanımın küçük kızı oluvermiştir...

    bir eklenti daha :

    bu yaz tatilinde micra ile 3000 km yol yaptım. insanın kıçı bacağı hiç ağrımıyor, o kadar rahat bir koltuğu-direksiyonu var ki... hiç sorun da yaşatmadı sağolsun. beş ssatlik denilen mesafeye - örneğin- paşa paşa altı-altı buçuk saatte gittik, ölümüne acelemiz hiç olmadı... basmayan, basmaya korkutan bir araba bu ama ne gerek var di mi kardeşim... ne alemi var...

    sonradan :

    ufak-tefek bakımı ve periyodik değişimleri için nissan bayiine gitmeyin, adamı zkmeye kalkıyorlar; sanayida varsa bildiğiniz iyi usta, pekala üstesinden gelir, çiçek gibi yapar. illa bayi diye kasmayınız, paranızı kendinize saklayınız...
  • ilk gordugumde asik oldugum araba; kucuk, kucucuk ic dizayni, sehirici kullanima tamamen uyumlu, (park problemi dahil) renkler civil civil, cok sevimli.birkac eksigi vardi tabii ki "dort dortluk mu hersey hayatta" deyip, severek aldigim ve 2 seneye yakin kullandigim aracim bir gun su koyuverdi.
    hayir bildiginiz gibi degil; arac ciddi ciddi icine su aliyor. nasil olur yahu bir yerden baska bir yere giderken; beni kardan kistan, yagmurdan camurdan korumasi da gerekmiyor muydu?nitekim durumu nissana bildirdim,tamamen hatali uretimden kaynaklanan(bkz: ayipli mal) bu soruna ilk yaklasimlari; sizin de tahmin edeceginiz gibi son derece profosyonellikten ve cozumden uzakti. bu bekledigim bir sonuctu, durumu daha da ciddiye almalari icin birkac adim attiktan sonra(bkz: ihtarname) musteri memnuniyeti nedeniyle araci geri alip yerine yepyeni bir micra verdiler.turkiye'de musteri memnuniyetini dikkate alan bir sirket daha var; artik biliyorsunuz.
  • araba kullanmayı yeni öğrenenler için ideal bir araçtır. yumuşacık direksiyonu ve hızlı vites geçişleriyle sürücüyü hiç yormaz. sınıfındaki diğer araçlara göre atik sayılabilir. benzinli modellerinde yakıt tüketimi bu sınıf araçlar için normal seyirdedir (ekonomiktir demiyorum, buraya dikkat). arka koltuk aralığı çok dardır ama döşeme rengi çok şahanedir. sevimli bir araçtır, tavsiye olunur.

    (bkz: ilk göz ağrısı)
  • k12 kasası (2003-2010 arası üretilen model) zamanının çok ötesinde bir araçtır. şöyle ki sunduğu anahtarsız çalıştırma, otomatik dijital klima, yağmur sensörü, sürücü koltuğu dahili bel desteği, ileri geri kayabilen arka koltuklar, 4 hava yastığı gibi bugün 30 küsür bin lira verip de alınan sıfır km arabalarda bile bulunmayan donanımlarıyla kendisini çok sevdirir.

    hanımlar için tasarlandığı doğrudur. her iki güneşliğinde de ayna olması, anahtarsız çalıştırma özelliği sayesinde çanta içinde anahtar aramaya gerek bırakmaması, basit ve kullanışlı ön paneli ve yol bilgisayarı, tüy gibi hafif elektrikli direksiyonu, içine adam sığabilecek torpido gözü ve yolcu koltuğu altındaki saklama gözü ile kadın sürücülere epey hitap ediyor ancak çok yorucu ve berbat geçen bir günün ardından bile kullandıktan sonra içinden sırıtarak inildiği tarafımdan onaylandığı için kompakt araç seven erkekleri de epey mutlu edecektir.

    1.2 16v 80 beygir olan modeli için vites oranları biraz kısa. bu durum 110 nm tork ve 980 kg ağırlık ile birleşince bu hacimdeki bir motordan rampalarda klima açıkken bile beklenmeyen bir performans elde edebiliyorsunuz ancak düz yolda 110-120 km/h geçtikten sonra şehir içinde alınan keyfi beklemek yanlış olur.

    yol tutuş konusunda bu kısalıkta şaseye sahip bir araç için güven verici denebilir. limitleri zorlanmadığı takdirde sert sayılabilecek direksiyon hareketlerinde yatma eğilimi hissetmiyorsunuz, zaten hıza duyarlı direksiyonu nedeniyle yüksek hızlarda çok mantıksız hareketler yapmanıza izin vermiyor. süspansiyon yapısı ise toyota yaris'ten biraz daha yumuşak ve konforlu. ayrıca 15" jant ile gelmesi de (kapaklı sac jantlar dahil) bu segmentteki araçlarda alışık olunmayan özelliklerden.

    velhasıl gerek yakıt ekonomisi gerek aşmış manevra kabiliyetinin getirdiği park kolaylığı nedeniyle şehir içi kullanım için on numara bir araç kendisi. dna olarak -özellikle önden bakıldığında- nissan juke'tan izler barındırarak bir üst kasasından daha özgün bir tasarıma sahip olmasıyla tercih edilebilecek bir araç.
  • nissan'ın son dokunuşları ile ruhunu öldürdüğü modeli.

    o artık yuvarlak, şirin hatlara sahip bir "kadın" arabası değil... çirkin mi ? hayır... ancak keşke nissan bunu "micra" değil de başka bir ad ile çıkarsaydı, micra'yı yine "şirin" olarak tasarlasaydı.
hesabın var mı? giriş yap