• abdullah gül'ün hazır olmamızı söylediği, mason vb. güçlerin asırlık projesi. imparatorlukların ve dinlerin olmadığı sadece tek bir güç tarafından yönetilecek bir düzendir.

    bu abdullah'ın linkidir: http://www.youtube.com/watch?v=e1a8xagac_s
    bu da tayyibimin linkidir: http://www.youtube.com/watch?v=dfyjfawy26g

    ayrıca bu kurulmak istenen düzenin 1994 - 1995 yıllarında piyasaya sürülmüş oyun kartları da vardır. bakın bakalım ikiz kuleler nasıl patlamış.
    http://www.utkusen.com/…tlari-detayli-inceleme.html

    hepimizin ağzına sıçacaklar ya, durun bakalım.
  • komplo teorisi falan yok. adamlar gayet açık biçimde hangi yıl için neleri hedeflediklerini, hangi şehirlerdeki hangi sınıfa mensup insanların neye ne kadar ulaşabileceğini, hangi tüketim ürünlerinin tasfiye edileceğini kararlaştırmış, raporlaştırmış, paylaşmış ve ona yönelik uygulamalar yapıyor; bu konuda isteksiz olan siyasetçileri oyun dışı bırakıp tekmil veren ve biat edenle iş yapıyor.

    esas komplo teorisi resmi kaynaklar tarafından yayınlanan raporlara karşı çıkmaktır. wef diyor ki arabanız olmayacak, bunlar kalkmış diyor ki böyle diyen komplo teorisyenidir. adamlar direkt informasyonun kaynağına inanmıyorlar yani, karar verme gücüne sahip grup söylüyor, bunlar yok diyor.

    normal insan olarak yaşayabileceğimiz hayat kısa gibi duruyor ve distopik bir gelecek bizi bekliyor. o yüzden aklınızda her ne varsa hemen yapın.
  • (bkz: novus ordo seclorum)

    illuminati, yılan(ya da ejder) kardeşliği, masonlar, bilderberg grubu, malta şövalyeleri, tapınakçılar, rosicrucians, üç taraflı komisyon, roshaniya, dış ilişkiler konseyi'nin öncü üyeleri, uluslararası ilişkiler kraliyet enstitüsü, jason cemiyeti, skull and bones, cfr, magesty of twelve, all souls, thule gibi cemiyetlerin amaçladığı düşünülen, papa tarafından liderliği yapılacağı ve baskentinin kudüs olacağı idda edilen misyon.
  • bu her ne boksa şu an dünyada dönen büyük çaplı bütün pisliklerin kaynağıdır. komplo teorilerinin çoğunun bire bir gerçekleştiği ve bunu internet sayesinde anlayabildigimiz bir donemdeyiz. biraz araştıran, kıyas yapan rahatlıkla görür. eskiden kitaplar basarlardı şimdi her şey ayan beyan ortada ama milyonlarca çöp bilgi olduğu için insanların beyni yorgun ve allak bullak. sosyal medya da bu yorgunluğu dindirip zombilestiriyor işte. saatlerce video kaydirabiliyoruz lan manyak miyim ben cikayim şuradan dedikten sonra neyse kötü video denk gele e kadar kaydırmaya devam. kötü video geliyor sonra bir sonraki kötü gelsin oluyor. hal böyle olunca bir şey araştırma gereksinimi de yok. teoriler gercekse de adamlar artik aydinlikta saklanıyorlar her sey ortada ama akıl kalmadı.
  • o zamanki adıyla world wrestling federation olan wwe'nin (world wrestling entertainment) en ciddi rakibi olan world championship wrestling'in (wcw), öne geçmek için oynadığı en önemli kozu. bu sayede, wcw reyting savaşlarında* wwf'yi geçmiş, yaklaşık 2 yıl boyunca da bu başarısını sürdürmüştür. fakat wcw'yi zirveye taşıyan new world order, wcw'nin çöküşünün de müsebbibi olmuştur.

    tam 17 yıl önce bugün, wcw son programını yaptı. peki nwo, wcw'yi zirveye nasıl taşıdı ve oradan nasıl indirdi?

    şöyle ki, 1990'ların başında ted turner tarafından satın alınan wcw, "kendi yağında kavrulan" yapısından uzaklaşarak sektörün en büyüğü olmak için uzun bir yola çıkmıştı. monday night wars başlığında da anlattığımız üzere, şirketi büyütmek için harekete geçen turner, işlerin başına eric bischoff'u getirdi. oldukça hırslı olan bu arkadaş, wwf ile olan mücadelesinde yer yer çirkefliğe de başvurarak öne geçmeyi planladı. bunda bir nevi başarılı da oldu. yüksek paralar karşılığı şirkete katılan wwf yıldızlarının yanına, kendi içlerinden çıkan (sting* gibi) isimlerle giderek ününü artırıyordu. amerikan güreşinin kuşkusuz en önemli ismi olan hulk hogan'ı bile bünyesinde bulundurmasına rağmen, wcw bir türlü öne geçemiyordu.

    eric bischoff'un olaylara bakış açısı, şirkete başarıyı getirse de, şirket bir türlü kendilerini öne geçiren golü atamıyordu. kadro iyiydi, ama seyirci bir türlü gelmiyordu. bischoff düzene el atmak lazım diyerek sil baştan yeni bir sistem oturtmaya başladı. güreşçileri çizgi film kahramanı gibi değil, sıradan insanlar gibi oluşturdu. aralarındaki maçları rastgele değil, bir hikayeye göre ayarladı. mesela, o hafta laf dalaşına giren ya da kız meselesi gibi sebeplerden tartışan güreşçiler daha sonra ringde kozlarını paylaşacaklardı.

    bu yöntemler şirkete başarı getirdi, fakat wwf hâlâ onlardan iyiydi. bischoff, öne geçmek için büyük bir risk almak gerekiyor diye düşünüyordu. bu konuda ona ilham veren isimler ise, gizlice wcw ile anlaşan kevin nash (diesel) ve scott hall (razor ramon) oldu. bu anlaşma hiçbir yerde açıklanmadı, ikili de programlara sanki wwf'den baskına gelmişler gibi gelip milleti tehdit ediyorlardı. en sonunda, '96 senesinde bir programda, 3 kişilik bir takım maçında wcw yıldızları ile karşı karşıya gelmek üzere anlaştılar.

    bash at the beach isimli bu aylık şovda, ikilinin karşısında sting, "macho man" randy savage ve lex luger yer aldı. kendilerine outsiders, yani dışarıdan gelenler diyen bu ikili, üçüncü ismin gerekirse ringe geleceğini söyleyerek maça üçe iki başladılar. lex luger ilk dakikalarda devre dışı kalınca maç klasik ikiye iki olarak devam etti.

    randy savage'ın yerde yattığı anlarda, ringe hulk hogan geldi. herkes, hogan'ın yakın arkadaşı savage için geldiğini düşünerek sevinmeye başladı ama işler öyle gitmeyecekti. hogan, yerde yatan eski dostuna klasik bitirici hareketi olan legdrop yaptı. herkes bir anda şaşkına döndü, çünkü kimse bunu tahmin etmiyordu. ring çöp yağmuruna dönerken, mean gene okerlund hogan ile röportaj yapmaya başladı. hogan, wcw'nin kendisine verdiği hiçbir sözü tutmadığını söyleyerek, bu durumu yeni dünya düzeni (new world order) olarak tanımlayabilirsiniz dedi. yani, artık şirketin değil, outsiders'ın yanına geçen hogan, yeni bir düzenin temelini atmıştır. kariyeri boyunca klasik sarı kırmızı temalı kıyafetleriyle hep iyi adam olarak bilinen hogan, artık kötülerin yanında yer almaya başlayacaktır.

    işte new world order grubunun çekiciliğini oluşturan, aynı zamanda da wcw'yi wwf'den daha izlenebilir kılan unsur tam olarak buydu. yıllarca sarı kırmızı kıyafetleri içerisinde, t-shirt yırtarken görmeye alıştığımız, hulkamania'nın da başlatıcısı olan hulk hogan'ı ilk kez kötü adam olarak görmek... insanları wcw izlemeye çeken şey tam olarak buydu.

    tabi bu başarıyı sadece hogan'ın kötü adam olması ve ya new world order değildi. wcw uzunca bir süredir gerisinde olduğu wwf'i geçmenin peşindeydi ve o zamana kadar yaptıkları ile skoru eşitlemiş, 90. dakikada da kendilerini öne geçiren golü de bu hamle ile atmışlardı. eric bischoff, sadece o zamana kadar yaptıklarıyla bir başarı hikayesi zaten yazmıştı, bu da imzası gibi bir şey oldu.

    tabi bu grubu kurmak kadar, devam ettirmek de önemli bir hâle gelmişti. nwo, ilk zamanlar hogan-nash-hall üçlüsü hâlinde takıldılar ve önlerine gelene sataşıp dövmeye devam ettiler. her hafta birileri mutlaka grubun radarına takılıp dayağını yiyordu. grup, dövdükleri adamların üzerine sprey boya ile nwo yazıp imzalarını atmayı alışkanlık hâline getirmişti.

    zaman geçtikçe yeni senaryolar yaratabilmek için, gruba elemanlar alınmaya başladı. ilk zamanlar gruba karşı duran the giant (ki kendisi efsane güreşçi andre the giant'ın oğlu rolünü canlandıran big show'dan başkası değildi.), ilerleyen haftalarda kendisini grubun içinde buldu. kendisinin yanı sıra, gruba başka üyeler de alınmaya başlamıştı. ted dibiase, syxx ve eric bischoff bile grubun bir parçası oldu. tabi bu gruba karşı duranlar da vardı. o zamanlar için şirketin en büyük yıldızlarından biri olan sting ise, diğer arkadaşları gibi gruba katılmak yerine, onlarla savaşa devam etti. tabi sting'in bu mücadelesi, aslında daha çok hogan'a karşı idi. tabi ki bu mücadelesi, kendisinin adeta bir kahraman olarak gözükmesini sağladı ve arkasına inanılmaz bir seyirci desteği oluşturdu.

    bu grubun bir diğer özelliği ise maçlarda neredeyse sürekli hile yapmalarıydı. gerçekten de, nwo üyelerinin alnın akıyla kazandığı maç sayısı oldukça azdı. gruptan biri maç yaparken, başı sıkıştığında bir başka üye ringe geliyor, hakeme çaktırmadan arkadaşına yardım ederek onu kurtarıyordu. mesela hulk hogan, lex luger'a kaybettiği kemerini geri almak için çıktığı rövanş maçında, tamamen arkadaşlarının yardımı sayesinde galip geldi. bu ve bunun gibi pek çok örnek var, fakat bunlara değinirsek entry bir hayli uzayacağı için, bunları sadece belirtmekle burada yetinelim.

    nwo şirkete zirveyi göstermişti, fakat aynı zamanda zirveden dibe götüren de yine kendileri olmuştu. şöyle ki, ted turner'ın şirketinin aol ile birleşmesinin ardından, aol'nin güreşe çok sıcak bakmaması nedeniyle şirket popülaritesini yavaştan kaybetmeye başladı. maçların heyecanlı olmaması, izleyiciye bir şeyler sunmaması ve wwf'nin karşı atağını şirketin savuşturamaması, wcw'yi aşağıya doğru çekmeye başladı. mesela, merakla beklenen hogan ve sting arasındaki kemer maçı (starrcade, 1997). bu maçı izlediğiniz takdirde; sık sık baş kıstırmayla, kenarda sıkıştırıp tekme tokat manyağı yapmakla geçen bir maç göreceksiniz. halbuki o dönemlerde wwf'de izlenen maçlarda ise heyecan doruktaydı. en bilindik örneği ise, the undertaker ile mankind (mick foley) arasında yapılan bir kafes maçıdır. ortada bir kemer bile olmamasına rağmen, izleyicinin maçın sonucundan çok ortadaki mücadeleye baktığı, enfes bir maç olmuştur.

    tabi bunda, wwf'nin de izleyici çekme mantığını çözmesinin de etkisi var. wcw'nin hamlelerini gören wwf, kendi programlarına da bunu uygulayarak izleyicileri tekrar kendine çekmeye çalıştı. karakterler çizgi film görünüşünden uzaklaşarak gerçekçi bir hâl aldı, mücadeleler kızıştırıldı, bir de üstüne cinsellik sosu eklenince wwf tekrar atağa geçti. bu dönemin en kritik hamleleri, d-generation x ve stone cold steve austin oldu. bu sayede, wwf tekrar öne geçecekti.

    nwo cephesinde ise işler karışmaya başladı. iddialı başlayıp çabuk biten yaz dizileri misali, new world order da yavaş yavaş sönmeye başladı. heyecansız maçlar, şirkete ortak olan aol'nin muhafazakar yaklaşımları nedeniyle kopuk kopuk ilerlemeye çalışan senaryo falan derken nwo ve wcw, birlikte batmaya başladılar. hulk hogan ve kevin nash arasındaki anlaşmazlık, grubu ikiye böldü: nwo hollywood ve nwo wolfpac. hollywood grubu, adını hogan'ın lakabından alırken, wolfpac ise kendini diğer gruptan ayırmak için siyah-beyaz yerine siyah-kırmızı renkler giydi. hikaye kopuk dedik ya, grubun baş düşmanı olan sting de bir süre sonra wolfpac'in üyesi olacaktı.

    bir de tüm bunlara wcw'nin maçlarda seyirciyle adeta alay etmesi bardağı taşırmaya başladı. pazartesi akşamları yayınlanan programlarda iki seneye yakın bir süre boyunca wwf'nin önünde yer alan wcw'nin koltuğu yavaştan sallanmaya başladı. hogan ve nash arasındaki kemer maçı, o kadar heyecan uyandırılmasına rağmen wcw tarihinin en rezil maçlarından birine sahne oldu. hogan'ın parmağıyla sadece dokunduğu nash, kendini yere bıraktı ve kemer hogan'a geçti. tabi seyirci de buna büyük tepki gösterdi. nwo bu sayede birleşse de, seyircisini artık kaybetmişti. insanlar, artık wwf izliyordu ve reytinglerde de wcw geriye düşmüştü.

    aol'nin giderek artan baskısı, bischoff'un şirketle yaşadığı uyuşmazlıklar, creative control (hikayenin gidişatına müdahale edebilme yetkisi) yetkisine sahip hogan ile nash'in çıkardığı sorunlar derken, wcw batmaya başladı. güreşçilerine verdiği yüksek paraları bir türlü çıkaramayan şirket, iflasa doğru sürükleniyordu. bu gidişata son darbeyi ise 2000 yılındaki bash at the beach programı vurdu. jeff jarrett ile karşılaşan hogan, maçın sonucu planlanamadığından maçın başında yere yatan rakibini tuş etti. fakat senarist vince russo müdahale edip kemerin el değiştirmediğini söyledi. sinirlenen hogan, alanı terk etti ve bir daha wcw şovlarında gözükmedi. jarrett, daha sonra booker t (king booker) ile karşılaştı.

    böylece wcw geri dönülemez yola girdi. 2001 yılında iflas eden şirketi satın alan ise wwf oldu. böylece oradaki güreşçiler de wwf'ye geçti. güreşçi bolluğu nedeniyle, wwf pazartesi akşamları yayınlanan monday night raw isimli programının yanına, perşembe akşamları yayınlanacak olan wwe smackdown programını da ekledi. burası, nwo'nun son sahnesi olacaktı.

    o dönemde, şirketteki kötü patron imajını iyice oturtan vince mcmahon'a bir rakip çıkmıştı: ric flair. ringlerin efsanesi olan flair, hikaye gereği şirketin hisselerinin yarısını satın almıştı. bunu öğrenen mcmahon, flair'e dersini vereceğini söyleyerek, kozunu da açıkladı: nwo. nwo, bu sayede geri döndü, klasik hogan-nash-hall üçlüsüyle. grup gene önüne gelene sataşıp dövüyordu, fakat artık izleyenlerin dikkatini çekmiyordu. bu nedenle, nwo hikayesi fazla uzatılmadı. gruba yeni güreşçiler girse de, fayda etmediği için, grup rafa kaldırıldı. hogan, klasik sarı kırmızı kıyafetlerine geri dönerken, diğer güreşçiler de normal halleriyle takılmaya devam ettiler.

    nwo o zamanlar son buldu. fakat yakın zamanda kısa bir geri dönüş yaptılar. wcw battıktan sonra wwf ile anlaşmayıp tna (total nonstop action) ile anlaşan sting, tna'dan ayrıldıktan sonra wwe ile anlaştı. hikaye gereği, kötü patron triple h ile karşı karşıya gelen sting, onunla wrestlemania 31'de karşılaştı. bu maçta, triple h'e dx'teki takım arkadaşı shawn michaels desteğe geldi. sting'e de nwo üyeleri hogan, nash ve hall... kenarda dx-nwo, ringde de sting-triple h kapıştılar. fakat maçı kazanan triple h oldu.

    new world order'ın son görünüşü de bu şekilde oldu. 2002 yılında resmen ortalıktan kaybolsa da, 2015 yılında böyle kısa süreli bir dönüş yaptılar. bu üçlü, yaşadıkları sürece belki tekrar karşımıza çıkabilirler, fakat nwo, bu dönüşleriyle değil, wcw'yi zirveye taşıdığı o efsane yıllarıyla hatırlanacaktır. hem kendi üyeleriyle, hem de o dönem kendilerine rakip olan diğer efsane isimlerle...
  • en son the walking dead'de bile sözü geçmiş hede.

    hede dediğime bakma bütün savaşlar, dökülen kanlar, huzursuzluklar, fakirlik, ekonomik ve doğal felaketler hepsi bunun için. tek yönetim, tek para birimi, en fazla 500 milyonluk bir dünya, bu ne demek geri kalan 6,5 milyar insan ölecek. e bunu nasıl yapacaklar? hepimizi aşılarla, salgınlarla, sacmasapan ilaçlarla, gdo lu yiyeceklerle hasta veya kanser edip büyük bir hızla öteki dünyaya göndererek. yok aids, yok ebola, yok zika virüsü derken, afrikadaki zavallı bebeleri aşılarla hallederken (bkz: bill gates), küçücük cocukları otistik yaparken (bkz: vaxxed from coverup to catastrophe) milleti savaş, kriz, futbol, eğlence, miley cyrus'un açtığı memesi, beyonce'nin limonatası ile süper oyalarken ... gümbür gümbür geliyorlar.

    dünyanın gizli tarihini, rothschild ve rockefellar'ın yediği haltları okuyun ve sonra da yine "yok yaee sacmalamayın, ne yeni dünya düzeni, illuminati falan yok öyle şeyler" diyin bakalım.

    halkların hepsi bu yeni dünya düzeni sevdalısı psikopatlar önünde bir hiç, güdülmesi gereken birer koyun, o yüzden senin en vahşi, en ilkel yanına sesleniyorlar hep. neymiş carpe diem, anı yakala gerisini düşünme, yollo, hayata bir kere geliyorsun, dibine kadar yaşa, gününü gün et. seks seks seks, para para para. al al al. daha cok al. iç iç iç. daha çok iç. din mi dinler zaten kötü cızz. hem biz her birinin yozlaşmasını sağladık. hepsini mezheplere böldük, radikalliği körükledik, ... yeni din mi? yeni din transhumanizm, yeni din okültizm.

    neyse efenim the walking dead'e dönelim tekrar, ne dedi negan efendi?

    "yeni dünyanın düzeniyle savaşmayın, bundan sonraki yaşamınız bu, bundan sonra sahip olduğunuz her şeyin yarısı bana ait"

    alın bir de bonus link: new world order predictive programming
  • belki diğer yorumlar kadar derin bir anlam içermese de, hulk hogan ve bir kaç tane daha elemanın amerikan güreşinde oluşturdukları grubun adı. hatta ünvan maçından sonra şampiyonluk kemerinin üstüne bile nwo yazdılar spreyle.
    (bkz: ben bunu bugün gördüm)
    (bkz: amerikan güreşi)
    (bkz: flash tv)
  • hakkında youtube'de "the secret rulers of the world" yazılarak 29 bölümlük bir belgesel serisi izlenebilir. "noluyo lam burda" soruları hakkında düşüncelere dalmak için sonuna kadar izlemek faidelidir. ha gayet explicit rulers of world (yani odun demokrasisi idareci zümresi) tarafından youtube kapatılmıştır o yüzden izlenemez ise, fazla söze ne hacet.
  • (bkz: illuminati)
  • 1- paris olaylari
    2- brexit
    3- trade war
    4- iran amborgosu
    5- asiri sagin yukselisi.

    new world order. ulkeler yok, hukumetler yok. sadece bir devlet ve bir yonetim var. aslinda ozune bakacak olursaniz butun duzel yikiliyor.
    butun devletler ayni ilke ile yonetiliyor.
    bir bayrak, ortak kultur, ortak dil, ortak gaye.
    dunya’da ingilizce ortak dil ve bu oran artis halinde. bir sure sonra; “biz neden farkli dil konusuyoruz” denecek.
    asiri sag aslinda insanlarin devletlere guvenini sarsiyor. bir sure sonra insanlar neden devletler fark diyecek.
    ıste bu talepler aslinda bu fikrin urunu ve bu yakinda gerceklesek. bir devlet olacak ve sadece bir kesim yonetecek. problem, bir kesim zengin, diger kesim calisan kesim olacak ve tamamen kole duzenine gecilecek. belki zengin kesim mars’ta yasayacak ve dunya onlara hizmet edecek.
hesabın var mı? giriş yap