• "cikmak, mezun olmak" anlamina gelen arapca kokenli isim..
  • neşet. arapça’da yetişme, meydana gelme, kaynak olma anlamlarına gelmektedir.
  • neşet ertaş'ın halk arasında söylenen kısa ismi. şimdi bizde nasıldır efendim sanatçılar x bey işte y hanım yada isim soyisimle anılırlar ama neşet öyle değil. o halkın çocuğudur; bizim evimizden biridir.
  • arapça neş’et,
    1. çıkma, çıkıp yetişme, meydana gelme.
    örn. --> dîni tetkîk edeceksek dönelim haydi geri / alalım neş’et-i islâm’a yakın bir devri (bkz: mehmet âkif ersoy)

    2. ileri gelme, kaynaklanma.

    * neşetli: çıkışlı
    örn. --> 2004 neşetli: 2004 çıkışlı

    kaynaklar:
    tdk, neşet/lügatim
  • filmi gelecek.
  • "dostumun dostu benim de dostumdur" felsefesinden yola çıkarak tanıdığım dost canlısı, efendi bir insan.
  • cihangirde bir ev camiasının en komik karakteri. batu'ya tip olarak da benziyor.
  • okuldaki bilimum bilgisayarin bakimiyla ve destegiyle ilgili, kisiligi ile bizi buyuleyen, dost canlisi, isminin argodaki anlamiyla uzaktan yakindan iliskisi olmayan, ilah deyip tapinilacak insan diye nitelendirilen sahsiyetlere verilen genel ad.
  • arapça'da aynı zamanda büyümek, ortamda gelişmek manasına da gelir
  • 18. asırda yaşamış mevlevi şairidir ne'şet efendi. şeyh galip'in hocası olduğu belirtilir. bir de mef’ûlü fâ’ilâtü mefâ’îlü fa’ûlün veznindeki gazelini neşreyleyelim de tam olsun :

    ser-çeşme-i re’yiz dil-i şeydâda nihânız
    biz ab-ı zulâliz tih ü deryada nihânız

    biz bahşederiz ehl-i dile girye vü hande
    ol neş’e sâgar-ı sahbâda nihanız

    mahiyetimiz vüs'at-i meşrebde nühüfte.
    mecnûnlarız sâha-yi sahrada nihânız

    gavvâs bilür bizdedir ol gevher-i maksüd
    ummân-ı diliz mevce-i hârâda nihânız

    yârân ne zaman olsa bulurlar seni elbet
    neş’et biz o sırrız ki süveydâda nihânız
hesabın var mı? giriş yap