• tüm türki cumhuriyetlerde erkek ismi olarak kullanılan neriman'ın bizde kadın ismine dönüşmesi padişah sayesinde olmuştur: zamanında saraya gelen cariyelere isim verilirken divan edebiyatından yararlanılırmış. bir dizede "bu heybetli güzellik, sanki neriman.." gibi bir ifadeye rastlayan padişah, "şair herhalde iri yarı bir kadını tarif etmiş" diye düşünerek cariyelerden birine 'neriman' ismini vermiş.
    padişah ölünce saray dışına çıkan neriman* asırlar sürecek tezatı başlatmış..
    belki yine de böylesine popüler olmazmış, neriman köksal doğmasa.. köksal'ın sinemada coşmasıyla neriman ismi de türk kızlarında artmaya başlamış.. güzel bir isimdir hala, sık kullanılanlar klasöründen kaybolsa bile.
  • pehlivan anlamına gelir. böyleyken neden erkek değil de kadın ismi olarak düşünüldüğü mechuldür.
  • bir elazığ türküsü.

    su külekten bulanır
    neriman damda dolanır
    çok gelip geçme buradan
    anan baban huylanır

    neriman dolan gel
    neriman fırlan gel
    çantan kolunda
    her gün bize gel

    orta mektepte durdum
    çantamı yere vurdum
    ben neriman’ım yüzünden
    gece gündüz yoruldum

    neriman dolan gel
    neriman fırlan gel
    çantan kolunda
    her gün bize gel
  • tipik bir babaanne ismi.
  • çalıkuşu'nda kamuran'ın beraber mehtap izlediği,
    hafifmeşrep bayanın ismi.
  • ilk cümleyi bulmak zor oluyor. ama ona ihtiyacım var.

    elli yaşında, evde kalmış bir kadınım ben, taksi şoförü babasını yatağında bekleyen altı yaşında bir kız çocuğu ya da. kerhane kapandığı için bilmediği bir telefon numarasını arayıp dolandırılan bir asker de olabilirim pekala.

    ama öyle zor ki. önünde sonunda aynaya bakmak zorundayız.

    aynaya her baktığımda bunu söylüyorum kendime: ilk cümleyi bulmak zor ama ona ihtiyacın var. elli yaşında, evde kalmış bir kadın değilsin sen, taksi şoförü babasını yatağında bekleyen altı yaşında bir kız çocuğu ya da. kerhane kapandığı için bilmediği bir telefon numarasını arayıp dolandırılan bir asker de olmadın hiç. ama olabilirsin. denemek zorundasın. o sıkıcı hayatından kurtulmak için yapabileceğin tek şey bu. elli yaşında, evde kalmış bir kadın olmak zorundasın. (peki)

    elli yaşındayım, hiç evlenmedim ve son beş yıldır yatalak anneme bakıyorum. evden pek çıkmıyorum, kimseyle görüşmüyorum. her gün biraz daha yaşlanıyorum. bir zamanlar yağmalanmasın diye nöbet tuttuğum şu erik ağacına artık hiçbir çocuk uğramaz oldu.

    iyi biri değilim, biliyorum. (hiçbirimiz iyi değiliz.) buna rağmen çok saçma buluyorum yaşadığım hayatı.

    otuz yıl önce mahallenin tanrıçasıydım, gözünüzü benden alamazdınız.

    abim almancıydı. her yaz bi' oyuncak getirirdi masal diyarından ve yoksul mahallemiz bitmesini hiç istemediğimiz bir karnavalı yaşardı. bu bazen bir org olurdu, bazen uzaktan kumandalı bir araba, bazen de gerçek bir araba.

    tatlı su kaynağından su taşımak için elimizde bidonlarla doluşurduk abimin arabasına, ya da cümbür cemaat dondurma yemeye giderdik. rüzgar saçlarımı öyle güzel savururdu ki mahallenin bütün oğlanları hayranlıktan taş kesilirdi karşımda.

    yaşadığım yere sığmıyordum ben. üstelik daha fazlasını hak ediyordum. sokağın girişinde o sakallı çocuğu öptüysem ne olmuş sanki! benden iki yaş küçük selma'nın düğününde oğlanın biriyle kol kola halay çekmem neden bu kadar konuşuldu ya da?

    anlayamadığım şeyler var. kapısı penceresi kırık, çatısı her gelene eğilen bu evde ne işim vardı benim? dünya dedikleri şu kırık dökük alem neden sığmıyordu hayallerime? (oysa herkes kadar kötüydüm ben de)

    yıllar ne çabuk geçti. benden yirmi yaş küçük çocukların düğünlerini gördüm. abla abla diye kıçımda dönenler, erik ağacına dadanan çocuklar gibi ortadan kayboluverdiler bir gün. sandığınızın aksine bu bir günde oldu. bir günde kaybettim sevdiğim oğlanı, bir günde evlendi bir başkasıyla. bir günde çocuk sahibi oldu ve bir günde yaşlandım ben. (bir günde beter olduk.)

    selma'nın kızının nişanı vardı geçen gün. yatalak annemi bırakıp gittim. bir emanet gibi oturdum o masada. bana uzaktan bakan o çocuğu fark ettim sonra. tanımadım önce. (hem herkes kaynak suyu için elinde bidonlarla koşturabilirdi.)

    sonra hatırladım. erik ağacını yağmalayan çocuklardan biriydi bu. bana neden böyle içten bakıyordu bilmiyorum, sonra neden el salladığı konusunda da söyleyecek bi' şeyim yok. yanıma geldi, sarıldı bana ve halimi hatırımı sordu. iyiyim dedim, o da iyiymiş. (ay... çok sıkıldım böyle bakışlardan)

    herkesin terk ettiği bir krallığın tanrıçasıyım ben. o çocuğu da hiç sevmezdim zaten.
  • en sevdiğim kadın isimlerinden biridir.
    kız ismi diyemeyecegim, çünkü yeni nesilde artık yok gibi dir.
    bildiğim bütün nerimanlar en az abla diyebileceğim, 40 lı yaşlar ve üstüdür.
    bi de bütün nerimanlar genelde şen şakrak, hanım kadınlar olurlar.
    vücüt yapısı olarak da genelde iri olurlar.
    ama iyidirler.
  • kısaca neriş denir kendilerine.
  • içindeki harflerle din, askeriye, tibbiye, kiz isimleri, aile meseleleri gibi çesitli alanlara ait kelimeler türetilebilen, üretken bir isim. mesela:
    iman, amin, amen, inan, iran, emin, er, amir, amire, erim, mir, anemi, irem, mine, imran, imren, narin, nine, anne, mani, ne, nema, nane, ani, ren... gibi.
  • şair firdevsi'nin yarattığı bir isimdir. ner erkek, iman yüce ruh anlamındadır. ve evet, erkek adıdır.
hesabın var mı? giriş yap