• narcissus mitosunun ilk olarak ne zaman ortaya çıktığı meçhuldür. hikayenin diğer pek çok mitos gibi birkaç farklı versiyonu vardır. en ünlüsü ovidius'un metamorphoses'inde yer alanıdır.

    narcissus, cephissos'un liriope'ye tecavüzünden doğar. annesi ünlü bir kahine gidip çocuk hakkında kehanet ister, "uzun yaşayacak mı?" diye sorar. "kendini bilmezse yaşayacak" der kahin de. 16 yaşına geldiğinde çok yakışıklı bir çocuk olmuştur, ama çok da küstahtır. herkes ona hayrandır ama o kimseyi beğenmez. bir gün ormanda avlanırken su perisi echo da kendisini görüp aşık olur. echo'nun da şöyle bir zavallı durumu vardır: iuppiter zamparalık yaptığı zaman kendisini basmaya giden iuno'nun yoluna çıkıp onu oyaladığı için iuno tarafından cezalandırılmıştır. kendisi konuşma başlatamıyordur ve sadece kendisine söylenenlerin son kelimesini tekrar edebiliyordur. kendisiyle konuşamayacağı için ağaçların arasından narcissus'u izler, narcissus durumunda farkına varır ve "orada biri mi var?" diye sorar, echo "var" diye karşılık verir. narcissus "kimsin sen?" dese "sen" der, " buraya gel" dese "gel" der. ne dramlar yaşanıyor sayın seyirciler. neyse işte bir dizi anlaşamama sonucu narcissus echo'nun da kalbini kırar sonunda, kız kaçıp ormanda mağaralara saklanır, ağlaya ağlaya yok olur. geriye sadece "ekosu" kalır.

    sonra narcissus böyle birinin daha ahını alır, nemesis kendisine lanet atar ve suda kendisini görüp aşık olmasını sağlar. narcissus sudaki yansımaya kavuşamayacağını anlayamayıp suyun başında kendine bakarken ölür, yerinde bir nergis çiçeği kalır. yeraltı dünyasına gittikten sonra bir styx nehrinde kendine bakar. bu kadar salak işte.

    hellenistik şiir konusuna ilişkin mevcut bilgiler sınırlı olduğundan ovidius’un echo ile narcissus anlatısının özgünlüğü konusunda kesin bir tespit yapmak zordur. ne var ki 2005 yılında yayımlanan bir oksyrhynkos papirüsünde, söz konusu anlatının, kimilerinin m.ö. 1. yüzyıl şairlerinden parthenios’a atfettiği, dolayısıyla ovidius öncesine ait olabilecek bir versiyonunda, taliplerini reddeden yakışıklı ve kibirli narcissus’un tıpkı ovidius’un versiyonunda olduğu gibi sudaki kendi suretine aşık olması işlenmiştir. narcissus’un hançeriyle kendi canını aldığı ve kanından nergis çiçeğinin bittiği aktarılır.

    ovidius’un çağdaşı olduğu düşünülen konon’un diegesis adlı mitoloji derlemesinde bir narcissus anlatısı vardır ama bu anlatı metamorphoses’tekinden farklıdır: boiotialı yakışıklı bir genç olan narcissus, tanrı eros’u küçümser ve taliplerini beğenmez. hepsi vazgeçer ancak ameinias pes etmez ve narcissus’un kapısına gelir. içeriye giremeyince umutsuzluğa kapılır ve narcissus’un kılıcıyla kendini öldürür. ölmeden önce son dileği eros’un narcissus’tan bunun intikamını almasıdır. narcissus birgün suda kendi yansımasını görür ve ona kavuşamayacağı için umutsuzluğa kapılır, ameinias’a yaptıkları için vicdan azabı duyar ve tıpkı onun gibi intihar eder. orada yaşayanlar nergis çiçeğinin onun toprağa dökülen kanından bittiğine inanır.

    ovidius sonrası bir yazarın, pausanias’ın aktarımıyla ulaşan başka bir versiyonu da şöyledir: thespiailı narcissus kendisine tıpa tıp benzeyen ikiz kız kardeşine aşık olur. kız bir gün ölür ve onu özleyen narcissus bir su birikintisinin yüzeyinde yansımasını gördüğü kendi suretinin kız kardeşine ait olduğunu hayal ederek özlemini gidermeye ve teselli bulmaya çalışır. pausanias bu anlatıyı daha inanılası bulur ve nergis çiçeğinin mitolojideki narcissus figürünün ortaya çıkışından çok daha önce var olduğu görüşünü ekler.

    konon’un anlatısında da narcissus kibirlidir ancak ameinias’a yaptığını fark eder, pişman olur, ovidius’un narcissus’u kendini bilmez. pausanias’ın anlatısında ise narcissus’un aşık olduğu zaten kendisi değildir, daha gerçekçi bir hikayedir.

    mevcut bilgiler ışığında ovidius’un çağdaşlarınınkilerden farkı, narcissus’a aşık echo figürü ve bu iki mitolojik karakteri ses yankısı ile görsel yansıma olgusunun sembolik anlamlarını ruh/beden, öz/biçim ayrımı açısında ilişkilendirerek bir hikaye kurması ayrıca kibrin tanrılar tarafından cezalandırılması konusunu dönüşüm temasında sunmasıdır.
  • yunan mitolojisinde, önce ekho adlı bir peri kızının, sonrasında da kendisinin ömrünü çürütmüş mitolojik kahraman.

    şöyle ki; bu konuda ortaya çıkan farklı efsanelerden birine göre, narcissus yakışıklılığıyla dillere destan olmuş bir avcıdır ve bir gün ormanda avlanırken nice ademoğlunun hayranı olduğu fakat hiç birinin aşkına karşılık vermeyen ekho isimli güzel peri kızının nazarını celbetmiştir. ekho, bu yakışıklı avcının hastası olur ancak aşkına karşılık bulamaz. en sonunda "kaşların arasından domdom kurşunu değdi, bir avcı vurdu beni, bir avcı yedi beni" diye ağlaya ağlaya yataklara düşer aşkından. doktorlar; "tıp bu konuda çaresiz" derler. esasında ilik gibi bir hatun olan ekho, gün be gün eriyip gitmekte, kendini ziyan etmektedir. sonunda hades'in rahmetine kavuşur ekho. kemikleri, sürekli olarak yankı(eko) yapan kayalara dönüşür. tanrılar bu duruma çok sinirlenir zira taş gibi hatun mundar olmuştur. narcissus'u cezalandırmaya karar verirler.
    narcissus, yine bir gün ormanda avlanırken su içmek için ırmağa doğru eğilir ve tam o sırada suyun üzerindeki yansımasını görür. "ulan ben aslında ne güzel bi adammışım be" diye içinden geçirdiği sırada kendine sırılsıklam aşık olur (narsizm). ırmağın başında, suya vuran yansımasını seyretmeye doyamaz, günlerce ne yer, ne de içer, öylece kendini seyreder durur. hareket bile edemez ve bu son derece sağlıksız yaşam tarzına bünyesi dayanamayınca oracıkta ölür. cesedi nergis(narcissus) çiçeklerine dönüşür. son olarak da nergislere bir arı dadanmıştır ki, bu arı da şener şen'den başkası değildir.
  • golde kendi aksini gorup guzelligine hayran ve a$ik olan $ahis. sonra o gole dusup boguldu mu ne? ole bisi iste
  • oscar wilde ''mürit'' isimli öyküsünde narcissus'un ölümünün ardından nehiri konuşturur ve bu diyalog andre gide anlatımıyla çok lezizdir:

    ...yemek bittikten sonra dışarı çıktık. iki arkadaşım yan yana yürüyorlardı, wilde beni kenara çekti, "siz gözlerinizle dinliyorsunuz," dedi epey sertçe. "bu öyküyü onun için anlatıyorum size: narkissos öldüğünde kırçiçekleri çok üzülmüşler, onun ardından ağlayabilmek için nehirden su damlaları istemişler. 'ah!' demiş nehir, 'her damlam gözyaşı olsa, narkissos'un ardından ağlamama yetmez; ben ona aşıktım!' 'ah!' demişler kırçiçekleri de, 'nasıl âşık olunmaz narkissos'a. öyle güzeldi ki!' 'güzel miydi?' diye sormuş nehir. senden iyi kim bilebilir? her gün üzerine eğilip senin sularında kendi güzelliğini seyrederdi uzun uzun..''

    wilde bir an durdu...

    "nehir cevap vermiş: ben ona aşıktım, çünkü sularıma eğildiğinde, onun gözlerinde sularımın yansımasını görürdüm" sonra wilde, tuhaf bir kahkahayla kasılarak ekledi: "bu öykünün adı, mürit."

    düzeltme: imlâ
  • bu hikayenin bir de başka yorumu vardir, narsis'in ölümünden sonra bakarlar göl de arkasindan ağlamakta, biri ona sorar, "seninle bu kadar vakit geçiren narsis'i kaybettiğin için mi ağliyorsun?" der, göl de cevap verir: "ben narsis'in gözlerinde kendi yansimami görüyordum, onu kaybettiğime ağliyorum" der... biraz piç etmiş olsam da özü budur...
  • sanılanın aksine megalomaniden apayrı bir mevzuyu açıp dile getiren bir çeşit platonik aşk. bu mitik karakterin kendisini "platonik aşk" olarak tanımlamanın problem olmayacağı kadar imkansız bir aşkın peşinde oluşuyla varolan biridir, öyle ki ancak bu olayın sonu ölüm bile sayılmayacak ama ölüme benzer bir metamorfozla olur: nergis çiçeğine evrilmek.
    narcissus kendini ilk defa gölde/nehirde/su birikintisinde gördüğünde neredeyse onun kendisi olduğunu fark etmeyecek kadar uyuşur, yani aşık olur. zamanla daha da uyuşur, öyle uyuşur ki yaşamsal fonksiyonlarını unutur, suyun kenarında yansımaya bakmakla kalakalır. metamorfoz geçirmesinin sebebi de bu uyuşukça kalakalmaktır, kısacası narcosis (bildiğin narkoz).
    "kendine aşık olmak" denildiğinde anlaşılacak "kendini büyük görmek" ile pek ilgisi olmayan bir acıyı çeker. kendi yansımasına ulaşamayacak olmak: "narsizm"in basitçe psikanalitik açıklaması olan durum. bir "şey"e aşık olduğunda aslında onda kendi yansımanı (veya yansımanı gördüğünde hissetmek istediğin şeyi) gördüğün için o "şey"e aşık olman. daha doğrusu o yüzden buna "aşk" filan demen... işte o zaman çekilen acı, narcissus'un acısına, şiirlerine, bekaretine tekabül eder. tıpkı narcissus'un uyuşup nergise dönüşmesi gibi, imkansız olduğunu bildiğin arzunla karşılaştığınla, o arzunun sadece sana ait oluşuyla ve "sen"i tanımlıyor olmasıyla kalakalırsın, arzu dışındaki diğer insani fonksiyonlarından men edilmiş gibi hissederek hatta.
    eklemek gerek ki, bu hal çok küçük ya da yüzeysel ya da anlık ve geçici olarak da yaşansa narcissus'un hikayesinden uzaklaşmaz. zira narcissus bu durumu bu yüksek derecede yaşadığı için mitolojik biri.
  • sonra "nergis" açar öldüğü yerde, hani şu çingenelerin fulya diye sattığı dünya güzeli çiçek.
  • guzeller guzeli, mankenler mankeni bir insandir narcissus.irmar tanrisi cephissus ile nymph leirope un ogludur. anasi ona "sevme oglum yanarsin" klasik tembihini ettikten sonra kendi aksina bakmadan yasarsa mutlu olacagini soyler.oysa ki talihe bakiniz bir gun su icmek icun egildiginde su da kendi akisini gorur.kendine asik olur, yemeden icmeden(goruntuyu bozmamak icun) kesilir, olur gider.

    boylelikle narsist diye bir kelime kazandirilir terminolojiye.
  • echo hera tarafindan cezalandirilmis ve konusamaz hale getirilmistir ve bilmemne ormanina gonderilmistir..eckonun tek yapabildigi karsisindakinin son sozunu tekrar edebilmektir ve dolayisi ile kendisinden evvel birinin konusmasi gerekmektedir...narcissus/narsisus ya da adi herneyse, o da ayni ormana hayatinin sona ermemesi icin gonderilmistir....cunku kahinler narcissus dogdugunda bu dunya guzeli cocugun ancak kendisini gormez ise uzun bir omru olacagini soylemislerdir...echo ve kahramanimiz ormanda karsilasir..echo ilk goruste kahramanimiza asik olur fakat konusamadigi icin bunu soyleyemez....narsisus echoya cok guzelsin der fakat echo bu cumlenin sadece guzelsin kismini tekrarlamakla yetinmek zorunda kalir....akabinde narsisus dere kenarina gelip suda kendi aksini gorunce bilindigi uzere kendisine asik olur ve goruntusunu seyretmekten kendini alamadigi icin orda olur...nympheler onun olusunun yanina geldiklerinde cesedin sari bir cicege donusmus oldugunu gorurler....echo magaralara saklanarak gunlerce aglar ve sonunda uzuntuden harap ve bitap duserek olur ancak sesi bugun yanki dedigimiz seyi olusturur.....kim oldugunu simdi hatirlayamadigim bir amcamiz bu hikayeyi aktarirken,irmaginda gunlerce agladigini ve sebebini soranlara da ben narcissusun gozlerinde kendi guzelligimi goruyordum cevabini verdigini rivayet eder....freud tarafindan terim olarak kullanilmis ve psikolojiye sunulmustur....
  • 2000 kusur yildir sayisiz sanatciya ilham vermis mitolojik karakter.

    caravaggio, dali, poussin ve turner eserlerinde narcissus ve echo'nun hikayesinden ilham almislardir.

    edebiyat alanindaki calismalara baktigimizda yine narcissus'un yansimasiyla sikca karsilasmak mumkundur. misal stendhal'in kirmizi ve siyah romanindaki mathilde karakteri klasik bir narsisttir. ayni sekilde, oscar wilde'in, the picture of dorian gray kitabindaki dorian gray ve lord henry narsist egilimleri olan karakterlerdir.

    sairler de bu karakterden fazlasiyla esinlenmislerdir. misal irlandali sair seamus heaney ve alman yazar-sair rainer maria rilke, narcissus sembolune ve karakterine bircok eserinde yer vermistir.
hesabın var mı? giriş yap