• jazz sevmediğini söyleyenleri jazz'a alıştırmak için bu parçanın coltrane yorumunu kullanan bir ben değilmişim, böyle bir sürü misyoner varmış. bir de şu dikkatimi çekti, gazıma gelip coltrane'in my favorite things albümünü alanların bir kısmı hiç bu parçadan ötesini dinlememiş. ya deli etmeyin adamı, hemen ardından everytime we say goodbye geliyor, ondan da sonra summertime var. dördüncü sırada but not for me. onları da dinleyin. şeker gibi albüm işte.
  • hep onu dinledigim icin, john coltrane muzigini kesfetmeme engel olan parca.
  • john coltrane'nin my favorite things albumu 1960 yilinda atlantic records in new york studyolarinda kaydedilmistir. ancak bu sefer produktor koltugunda ahmet ertegun degil, agabeyi nesuhi ertegun vardir. john coltrane 'e piyanoda crr 'de izledigimiz mccoy tyner, basta steve davis, davulda elvin jones eslik eder.
    albumde yeralan parcalar sirasiyla; my favorite things, everytime we say goodbye, summertime, but not for me'dir.
  • coltrane'den dinlemesi, "müzik"e bir kere daha tutkun kılan parça.
  • phoebenin sözlerini, raindrops on roses and rabbits and kittens, bluebells and sleighbells and- something with mittens... la la la la...something and noodles with string diye salladığı parça.
  • yalnızlığın getirisi mi, mavi/siyah düşlerin esintisi mi, yoksa caz tanrılarının hediyesi mi; bilemiyorum. bildiğim şu ki, my favorite things tarihin en leziz modal caz albümlerinden biri. yalnız günlerimin, kurşuni gökyüzünün, odama girmeye cesaret edemeyen ışığın, sek cinin üçüncü kadehinin ve -tekrar- yalnız günlerimin müziği.

    "in 1960, coltrane left miles* and formed his own quartet to further explore modal playing, freer directions, and a growing indian influence. they transformed "my favorite things", the cheerful populist song from 'the sound of music', into a hypnotic eastern dervish dance. the recording was a hit and became coltrane's most requested tune, and a bridge to broad public acceptance." diyor ed wheeler. hak vermemek elde değil. coltrane altmışların başında değiştirdiği tercihlerini -yoksa yıllardır içinde olup açığa çıkaramadıkları mıydı?- ilk kez bu albümde ortaya koyuyor. şarkılar özellikli olmayabilir, ancak yorumlar o kadar özgü ki; bu kadar derin soprano saksofon sesi daha duymadım. biliyorum ki duymayacağım. -elbette tenorun sesi bambaşkadır, bu kısma hiç girmiyorum.-

    mccoy tyner gibi coltrane'i tamamlayacak belki de tek piyanist ve kısa zaman önce kaybettiğimiz tüm zamanların en büyük bateristlerinden elvin jones'un, kontrbassçı steve davis ile nesuhi ertegün çatısı altında buluşup coltrane'in kariyerinin altın albümlerinden birinde yanında bulunmaları müzik zevki adına söylenecek pek de bir şey bırakmıyor. tarihe geçen efsanevi "trane" albümlerinden biri.
  • alp der ki

    sound of music’te en masum haliyle sevdiği şeyleri sayarken, söylediği şarkının en sevilen jazz standartları arasına gireceğini düşünmüş müdür? betty carter’ın kafayı duvara vurmayı isteten varyasyonlarını ya da john coltrane’in şarkıyı allah katına çıkartacağını. optimistlerin marşı olmaya aday ama aslında notaların altında camdan bir kalp var.
  • kendimi kotu hissettigimde dinledigim yegane sarki.
  • bi cok muzikal parcasinin ve cocuk sarkisinin basina da geldigi gibi, bu sarki da bicok jazzci baba ve ana tarafindan yorumlanmistir.*****
  • konuyla ilgili en guzel ayar kanaatimce elvis costello ustadimizdan gelmistir:

    "...my favorite things are playing again and again
    but it's by julie andrews and not by john coltrane..."

    (bkz: this is hell)
hesabın var mı? giriş yap