• sabahattin ali, hapishanedeyken yazdığı mektuplarda, özellikle kendisine yeşil mürekkep gönderilmesini istermiş.

    abdülbaki gölpınarlı emektar montblanc’ıyla siyah mürekkepten başkasını kullanmazmış.

    abdülhak hamid’in ‘‘makber’’ ile ‘‘hacle’’yi aynı anda yazdığını söylerler. birini kırmızı, birini yeşil mürekkeple yazarmış.

    http://bizans.tumblr.com/…li-hapishanedeyken-yazd-g
  • "ne garip şey şu mürekkep, o azaldıkça biz artıyoruz"
  • şişhane'de bulunan, kanımca dünyanın en gereksiz gecesini şahsıma yaşatan organizasyon mekânı.

    "shorts of humor" adında bir tematik gece düzenlemişler. etkinlik, zaytung'un kurucusu hakan bilginer sponsorluğunda gerçekleşiyor. haftalar öncesinden aldık biletlerimizi. bir de insan gibi öğrencisine ayrı, öğrenci olmayanına ayrı bilet alıyoruz. hani mekanı kazıklamaktan uzak, saf ve temiz insanlarız atlarına binip o güzel diyarlarına gitmek isteyen. gecesi geldi. işten çıktık. koştur koştur avrupa yakası'na, mekana gittik.

    20:30'da başlayacağı duyurulan etkinlik, girişte "bir 10 dk gecikeceğiz herkes toplansın diye." diyerek ilk gazını verdi. herkes 20:20'de toplansın kardeşim. bana ne? neyse içeri girdik. ilk içecek ücretsiz. biramızı aldık, 30 ml. bekliyoruz. 20:50 oldu. sunucu kız çıktı. "teknik bir aksaklık var. 15 dakikaya başlayacağız." dedi. o arada beklerken bir bira daha alalım dedik. arkadaşlar ben böyle metrobüs fordçuluğu görmedim. 30 cl efes bira 15 tl. oha. neyse aldık biramızı, hala efendi gibi oturuyoruz bak. 21:10 oldu. hanım kız yine çıktı. ve şöyle dedi. "arkadaşlar teknik arızayı hala çözemedik. arkadaşı parça alması için gönderdik. 15 dakikaya gelir. düzeltip, başlayacağız."

    pardon da yuh.

    ben bundan daha lâkâyıt, daha anlamsız ve daha gerzek bir açıklama duymadım. açıkçası ben utanırım çıkıp bunu söylemeye. hayvan mıyız biz? 150'ye yakın bilet satmışsın biletix'ten. çatır çatır parasını da almışsın. gün içinde sistemini kontrol etmiyor musun? beni kafadan 1 saat bekletme hakkını, hem de haftaiçi, nereden buluyorsun? elbette ki yemedim. olay insanları sıkıp, alkol almalarını teşvik etmekten başka bir şey değildi. açgözlülüğünüzden utanın. sonuç olarak 21:40 civarında mekânı terk ettik.

    bulabildiğim her türlü mecrada organizasyonu ve mekânı anlatmaya da devam edeceğim. ayıp.

    edit: facebook organizasyon sayfasında yaptığım yorumu silmişler. üzerine tüm gönderileri de yoruma kapamışlar. bilin bakalım niye? densizler.
  • arapça rakip(b) sözcüğünün çoğul hali olan rekkep(b) sözcüğünden türetilmiştir. çok sayıda rakibi olan, zirve mücadelesinde artık son dönemece girmiş ve kalan 7 haftada kesinlikle puan kaybına tahammülü olmayan kişi, kavim ya da kabile anlamına gelir.
  • kaligrafi değil dolmakalem sevdasına düştüyseniz bile, kalem kadar önemseyeceğiniz nesnedir mürekkep. sonuçta, akan bir mürekkeple yazmak için düşmüşsünüzdür dolmakalem sevdasına zaten.

    şimdi böyle bencileyin derdi sadece güzel renklerle yazmak olan biri sadece tortu yapıp kalemimi bozmasın, rengi de istediğim gibi olsun deyip geçiyor ancak bu işlere gönül vermiş olanlar birkaç kriterde değerlendiriyor iyi mürekkepleri: tüylenme (kağıtta dağılıp dağılmaması), akışkanlık, kuruma süresi, farklı uçlar kullanıldığında renkteki tutarlılık.

    pelikan 4001'in renkleri güzel diyorsunuz, bir turkuaz bir morla başlıyorsunuz standard sıkıcı kraliyet mavisi dışındaki yazı hayatınıza (ulan 3-4 liraya satılan kalemlerde envai çeşit var, akmaz kokmaz, kaybetsen üzülmesin, deli misin?- yok, aynı şey değil o; dolmakalem başka), bir de yeşilim olsun diyorsunuz, yok ama pelikan yeşili güzel değil, şöyle çimen yeşili gibi isterim, kırtasiyeci size rubinato'nun fıstıki yeşilini gösteriyor (her rengi boyadık bir fıstıki yeşil kaldı), ne güzel derken diamine'nin öküz kanı kırmızısına da gönlünüz kayıyor.. sonu yok bu işin.
  • akmadığı yerde kan akıyor.
  • kalemin şaşkınlığı.
  • edebiyatın kanı.
  • arapça; midâd, hibr, farsça; siyâhî, zekab, zügâlâb, denilen sıvı yazı malzemesine türkçede mürekkep denilmektedir.

    üstad uğur derman, islam ansiklopedisi'nin mürekkep maddesinde bunun nedenini basitçe açıklar. mürekkep sözcüğü de arapçadır, terkip edilmiş, birleşik anlamındadır ama "birkaç maddenin birleşiminden oluştuğu için türkçe’de mürekkep denilmektedir."

    mürekkep sel gibidir ve tabiatı gereği kontrolü zor bir malzeme olduğundan, kalıcı olması da gerektiğinden hem binlerce yıl boyunca hem içeriğini oluşturan maddelerin, hem de akış yolunun (kalem) istikrarlı olması için çeşitli yöntemlerin denenmesi gerekti. mesela basit bir metin için bile tüy kalemin binlerce kez hokka ile temas etmesi gerekiyordu.

    nihayet 1880'lerde yazı araç gereçlerinin 6 bin yıllık tarihi boyunca en önemli gelişim yaşandı ve mürekkep akışı dolmakalem ile büyük ölçüde kontrol altına alındı.

    ya da öyle zannedildi.

    mürekkebin tarihine baktığımızda aslında hiç kontrol altına alınamadığını görürüz. bir damla mürekkep bile kâğıda düştüğünde yayılır. fikirler de mürekkep sayesinde yayıldı, kâğıdın yüzeyinden aşağıdaki tabakalara indi. (bu arada mürekkep boyut değiştirdi, somut olmayan mürekkep bile ortaya çıktı. yine de analog verilerin kalıcı olduğunu bilenler bu yeni mürekkebi de yardımcı olarak kullandı ve fikirlerini yaymaya devam etti.)

    ancak mürekkebin en büyük sıkıntısı yine kendisini oluşturan sudur. (dünyayı değiştiren bu sıvı yazı malzemesinin çok az bir kısmı yüzde 88 su, yüzde 12 boyar madde, çoğunluğu ise yüzde 98 su, yüzde 2 boyar maddeden oluşur. önemli olan boyar maddenin kalitesidir.) bu nedenle mürekkebin tutunduğu yerde durmasının zorlukları vardır. nemli ortamlardan, sudan uzak tutulması gerekir.

    her şeye rağmen, hatta kendisine rağmen mürekkep yol açar, yollara götürür. aklınızda hiçbir şey olmadan yazı yazmaya başlayın, mürekkep kendi yolunu bulacaktır. yazmaya başladığınızda belki de daha önce hiç düşünmediğiniz bir yere varacaksınız. düşünceler de mürekkep ile birlikte akar.

    yine de mürekkebin en büyük çelişkisi kendi yapısından kaynaklanır.

    iyiye, güzele giden yolda insanın da en büyük çıkmazı yine kendisi değil midir?

    bir labirent olarak mürekkep
  • arapca "murekkeb"den gelen bir kelime. "birlesik" anlamina geldigi gibi " -den oluşmuş, -den olma" anlaminda da kullaniliyor. (bkz: www tdk gov tr)
hesabın var mı? giriş yap