• mükemmel diye tanımlanan olgular genellikle başkasının onayı ile ilişkilidir. iyi olarak tanımladıklarımız ise kendi özgün deneyimimizden kaynaklanır.

    nerede mükemmeliyetçi bir insan görsem, içselleştirdiği eleştirel ebeveynin onayının peşinde olduğunu düşünürüm. kovaladığı şey kendi iyisi değil, annesinden/babasından almayı arzuladığı, ancak bir türlü ulaşılamayan o onaydır.
  • iyileri ıskalamaya sebep olan şaşırtmaca...
  • hande yener'in 11. albümünün ismi.

    not: sadece albüm incelemesini okumak için spoiler tag'lari içindeki kısmı atlayabilirsiniz.

    --- spoiler ---

    her sene yeni bir albüm hastalığına yakalandığından beri seviyeyi iyice aşağılara çeken yener, son harikası nasıl delirdim?den sonra istikrarlı biçimde düşüşe geçmiş, özensiz ve seçicilikten uzak tavrının bedeli olarak ödediği gözden düşüş ve maddi kaybın faturasını, o dönemde icra ettiği elektronik müziğe kesmiş ve pop müziğe geri dönüş yapmıştı. bir kısım dinleyen, aşk kadın ruhundan anlamıyor günlerine duyduğu özlemle bunu iyi bir işaret olarak yorumlarken, bir kısım ise şarkıcının kariyerini ateşleyen "eller havaya" tarzına döneceği endişesiyle durumu yadırgamıştı. nitekim sonunda yener'in geldiği nokta, kimsenin tahminlerine pek uymayarak arada kalmış garip bir karmaşa, bir curcuna ve eğretilik olarak karşımıza çıktı.

    ucuz birer kliple ve birer yıl arayla pazarlanmaya çalışırken maddi manevi tam bir kariyer bitirici felakete dönüşen hipnoz ve hayrola? sonrası yine sadece 1 yıl gibi kısa bir süre sonra hande'ye neler oluyor? ile apar topar genel dinleyici kitlesini yakalamaya çalışan şarkıcı, sinan akçıl ve kemal doğulu ikilisine rağmen yükselmeyi başarmasını zaten dibe vurmuş olmasına borçluydu. akçıl'ın başarılı düzenlemeler üzerine oturttuğu saçma sapan sözlerle yarattığı şarkılar, doğulu'nun rezalet klipleriyle süslenerek pompalandı ve yaklaşık 3 yıl süren sinan akçıl şov da başlamış oldu. hno? sonrası teşekkürler(albümle ilgili incelememi şurada bulabilirsiniz: #25452777) ve kraliçe de akçıl'a emanet edildi. teşekkürler, yener'in kariyerindeki belki de en kötü iş olarak tarihteki yerini alırken, ondan aşağı kalır yanı olmayan kraliçe, 90'lar sound'ını yakalayan bir iki düzenlemeyle hiç değilse nostalji yaşatmayı başarıyordu. öte yandan kemal doğulu'nun her iki albümde de nihayet kliplerden elini çekmesi, albümlerin görsel olarak da pazarlanmasına imkan sağlamıştı.

    kraliçe sonrası gelen ya ya ya ya ve biri var single'ları, akçıl devrinin de kapandığını müjdeleyen, eğlenceli ama uçucu şarkılar olarak bir geçiş dönemini temsil ettiler. uzun süreden beri iki albüm arasına ilk kez 2 yıllık bir ara koyan yener'in mükemmel albümü, adeta hem hazırlık süresinin uzunluğu, hem de şarkıcının etrafını saran asalaklardan büyük oranda kurtulması sayesinde çıtayı yeniden yukarılara çeken bir albüm olarak dinleyenlere sürpriz yaptı.

    --- spoiler ---

    mükemmel, 16 şarkıdan ve gerekli gereksiz sürüyle remix'den oluşan 2 cd'lik bir albüm. albüm kendinden önce görücüye çıkan ve yeni bir facianın sinyallerini veren alt dudak ile açılıyor. tek başına bu şarkı, 24 şarkılık bir işkencenin yaklaşan ayak sesleri özelliği taşımasına ve duyanın saçlarını diken diken etmesine rağmen, albümün geri kalanından şüphe etmenize yol açacak kötü bir pazarlama taktiği uğruna lokomotif ilan edildi ne yazık ki. ilk şoku atlattıktan sonra sakinleşip albümü dinlemeye devam etiğimizdeyse bizi, tamamı genel dinleyici kitlesine hitap eden ve herhangi biri alt dudak'a alternatif olabilecek nitelikte 15 şarkı karşılıyor neyse ki.

    falanlı filanlı, hasta la vista'lı ve bariz biçimde dikkat çeksin diye şarkıdan çekip çıkarılarak isim olarak seçilen "alt dudak"lı sözlere sahip itici mi itici 1. şarkı, oynak ve eğlenceli düzenlemesine rağmen albüme yakışmadığı gibi açılışı yapmayı ise hiç hak etmiyor. eller havaya stiliyle önceki albümlerin bodrum, havaalanı ve kraliçe'si diyebileceğimiz şarkı, sonda yer alan robotik hande yener monologuyla iyice çekilmez hal alıyor.

    sokak kedisi albümün bir başka zayıf halkası. girişte abartıya kaçılmış autotune şarkı boyunca rahatsız ederken, sözler de düzenlemenin özensizliğine eşlik ediyor. kafiye tutturulmuş, anlam bütünlüğü de iyi kötü yakalanmış fakat göze çarpan pek bir şey yok. nakaratın şarkının geri kalanından daha zayıf kalışı ise en büyük kusuru: hem sözel, hem de müzikal olarak. "tabii ki, sormam ki" kısımları ise son zamanlarda tiki dili ve edebiyatı mezunlarınca sıkça kullanılan "yenir ki bu" saçmalığını anımsattığı için ayrıca sinir bozuyor.

    üçüncü şarkı herkes yoluna, yener'in 2000'lerdeki başarılı pop döneminin bir tezahürü gibi. aşk kadın ruhundan anlamıyor'dan çıkıp gelmiş gibi durması bir yana, şarkıcının vokali de önceki iki şarkıdakinden bariz biçimde ayrılarak o albüme kayış yapıyor. albümün en dinlenesi ve özenli şarkılarından olan herkes yoluna, son dönemde piyasadaki en eğlenceli şarkılardan biri aynı zamanda.

    kaybol, albümün bir başka eğlenceli yüzü. gitarla süslenen girişe ve aralara yerleştirilen "du duri bap buç o-oh" geçişleri, yonca evcimik'in 8:15 vapuru'nda ziyadesiyle mevcut olan 90'lar şarkılarının naifliğini taşıyor. sözler çok hoş. sokak kedisi'nin aksine autotune'dan büyük oranda arı olarak duyduğumuz yener'in vokali ise tam anlamıyla kulak okşuyor.

    volga tamöz imzalı düzenlemesi sağlam bileti kes, genel olarak dinlemesi keyifli bir başka şarkı. altan çetin'e ait sözler ve şarkının ismi bir uyum taşımıyor ancak tekerleme gibi dile dolanmaları sebebiyle kamufle olmuş durumdalar. albümün görece fena olmayan işlerinden.

    mehmet erdem'le düet olarak albümde yer alan unutanlar gibi, şarkıcının tarzdan tarza atlayarak kariyerinde adeta bir zaman yolculuğu yaptığı bu albümde en geriye gittiği şarkılardan. nakaratı klasik bir "dinleyene eski sevgilisini hatırlatıp efkarlandırma" amacı taşıyan şarkının geri kalanı da oldukça baygınlık verici. erdem'in pes mi pes sesiyle birden bire araya daldığı nokta şarkının geri kalanıyla uyuşmuyor. tıpkı bu slow şarkının baştan aşağı hareketli ve orta tempo şarkılarla dolu mükemmel ile uyuşmadığı gibi.

    bir kış masalı, hande yener'in şarkılarını bolca nağmeyle ve daha kalın bir sesle okuduğu dönemleri anımsatması sebebiyle sen yoluna... ben yoluma... albümüne yakışacak türden bir şarkı. modern enstrümanlarla yeniden düzenlenmiş ve yener de güzelce okumuş lakin albümle uyum içinde olduğu söylenemez. sonlara doğru giren ve neye hizmet ettiği belli olmayan elektronik tınılar da olmasaymış keşke.

    remix'lere boğulmadan hemen önce gelen ve ilk cd'nin kapanışını yapan son şarkı karar ver, albümün en büyük sürprizini yaparak dinleyeni gafil avlıyor adeta. 80'lerden kopup gelen bir synthpop klasiği gibi başlayan şarkı, nakarata geldiğinde bir anda tempoyu artırarak modern bir disko hitine dönüşüyor. oldukça riskli ve yadırgaması kolay bir kokteyl gibi hazırlanan, buna rağmen iki-üç dinlemede kulağınıza yapışan karar ver'in tek kusuru berksan'ın biraz baştan savma yazdığı sözleri. muhtemelen kliplenmeyecek bu şarkı, albümün saklı hazinesi olarak kendine underground bir hayran kitlesi yaratacak.

    ikinci cd'nin açılışında neyse ki bizi alt dudak gibi kötü bir sürpriz beklemiyor. ilk şarkı hani bana, bolca ya ya ya ya ve sopa esintileri taşıyan ve çok eğlenceli, ancak nispeten unutulması kolay bir şarkı. sözler fena değil ve özellikle nakarat yine tekerleme gibi çabucak dile dolanıyor.

    eğlencenin dozunun kısılıp işlerin biraz ciddiye bindiği tebdil-i aşk'la birlikte apayrı dönemine geri dönüyoruz. yine şarkıcının vokalinde eser miktarda değişiklik hissedilen şarkının altyapısı da r&b tarzından esintiler taşıyor. sözleri, müziği ve yener'in performansıyla albümün üst sıralardaki şarkılarından.

    ismine baktığınızda yüksek ihtimalle burun kıvırmak isteyeceğiniz naber?, kapağı yanıltan kitaplar gibi. düzenlemesi aşk kadın ruhundan anlamıyor albümüne layık şarkının, uzun cümleli ve alaycı sözleri de bu yüzden'i andırıyor ve açık ara albümdeki en iyi sözlere sahip şarkı. mert ekren'in tam onikiden vurduğu naber?, yener'in uzun yıllardır kariyerinde ihtiyaç duyduğu en iyi şey olabilir.

    yangın yine sözleri ve düzenlemesiyle ortalamanın etrafında seyreden bir başka şarkı ve tıpkı bileti kes veya alt dudak gibi şarkının genelini temsil ettiği için değil, en göze çarpan kelime olduğu için isim olarak seçilmiş. göze batmayan, ancak çok da öne çıkmayan bir şarkı. kliplenmesi ya da albümü sırtlanması mümkün değil.

    albümün başarılı ve nadir orta tempolarından olan iyi şanslar, hno? ve teşekkürler albümündeki şarkılara benzemekle birlikte sözlerin tutarlı olması gibi bir farklılık barındırıyor. dinlemesi zevkli ve ısınması kolay olan iyi şanslar da albümde hoş duran şarkılardan.

    albüme ismini verebilecek kadar önem arz eden ve doğal olarak beklentilerinizi bir hayli yükselten mükemmel, o beklentileri başladıktan birkaç saniye içinde yere çalıyor. yine berksan'a ait saçma sapan sözler, yener'in temiz ve güçlü vokaline rağmen fark edilmeyecek gibi değil. düzenlemesinde pek bir problem yok ancak şarkının bu haliyle neye hizmet ettiği anlaşılmıyor.

    o kadın gitti, bizi bir kez daha akra albümüne alıp götürüyor ve neyse ki mükemmel'in az önce bıraktığı nahoş tadı da silip atıyor. bir ilk olarak bizzat hande yener'in kaleminden çıkan şarkı, sözleri ve düzenlemesiyle bence mutluyduk lezzetinde bir dinleme keyfi yaşatıyor.

    bir köşede yalnız, yaşı yetmese bile ortalama müzik kulağına sahip herkesin hemen fark edebileceği gibi bir başka cover. sözleriyle olduğu kadar modern düzenlemesine rağmen orijinaline sadık kalan haliyle de zamanın tozlu raflarında bir 45'likten savrulup geldiğini hissettiren bir köşede yalnız, albümdeki gerekliliği tartışılır olsa da kapanış için doğru bir tercih. aslında bir kış masalı da ilk cd'nin sonuna yerleştirilip bir tutarlılık sağlanabilirmiş.

    sonuç olarak mükemmel, iddia ettiği gibi mükemmel bir albüm değil. bir bütünlük hissinden ziyade ortaya karışık hissi veriyor, ancak pop müziğe dönüş yaptığından beri hande yener'in elinden çıkan en iyi albüm. apayrı, nasıl delirdim ve aşk kadın ruhundan anlamıyor'dan sonra dinlediğimiz en iyi dördüncü albüm hatta. mükemmel'i son üç albümün yukarısına taşıyan en bariz şey, yener'in tek bir isme yapışıp kalmayıp farklı kişilerle çalışması olmuş. anlamsız sözlü şarkıların sayısı azalmış ve hipnoz ile hayrola'daki dinleyeni geren sert melodilerin aksine huzur ve neşe veren ezgilerle birleşince daha nitelikli şeyler ortaya çıkmış. klip seçimleri doğru yapılır da alt dudak'ın kulaklarda yarattığı tahribat telafi edilebilirse ve başka özel sebeplerden olumsuz etkilenmezse bu yıl hande yener'in yılı olabilir.
  • windows'un wireless inernet bağlantısı gücünü tarif etmekte kullandığı kelimelerden biri. gördüğüm zaman genelde yarılıyorum.
  • doygun demek. en ufak bir fazlalık onu taşırır, tam dolu bir bardak gibi. işte bu yüzden, doğadaki denge bozulmasın diye, hiçbir şey mükemmel değildir.

    çünkü yalnızca doğa mükemmeldir. başka yerde, herhangi bir şeyde mükemmellik arayanlar, iyiyi ellerinden kaçırmaya her zaman hazır olmalılar.
  • hande yenerin gün itibarıyla çıkmış olan son albümüdür.

    hem umutlu hem de umutsuz olarak dinlediğim albüm genel olarak beni sarsmış ve "bu olmuş işte" dedirtmiştir. ayrıca kadının sesine ölünür lan. bu kadın ne söylese sevilir kraliçeyi bile birkaç kez dinletmişliği olan biri. bu albümde elektroniğe kayan pek çok düzenlemeler de yapılmış. hem pop hem de elektronik hande isteyenler ortak paydada buluşturulmuş. tabi "hani bana" gibi gereksiz şarkılar olsa da "tebdil-i aşk" gibi gayet orijinal şarkılar da sunulmuş. yine de albüm kocaman bir ansiklopedi ya da en basitinden bir çorba gibi "çok" ve karışık geldi şimdilik bana.

    velhasıl kelam, dinlenilse bir şey kaybedilmez. hatta kadından nefret etseniz bile "kaybol"daki mırıldanışına aşık olursunuz.

    tracklist:

    disk 1

    01-alt dudak
    02-sokak kedisi
    03-herkes yoluna
    04-kaybol
    05-bileti kes
    06-unutanlar
    07-kış masalı
    08-karar ver
    09-alt dudak - mert hakan remix
    10-sokak kedisi - cihat ünlüer remix
    11-hani bana - nurettin çolak - levent lodos remix
    12-yangın - çağın kulaçoğlu remix

    dik 2

    01-hani bana
    02-tebdil-i aşk
    03-naber
    04-yangın
    05-iyi şanslar
    06-mükemmel
    07-o kadın gitti
    08-tut kalbimi
    09-alt dudak - kaan gökman remix
    10-alt dudak -cemre burak remix
    11-alt dudak - barış mert peker remix
    12-alt dudak - cihat ünlüer remix

    not: inanılmaz önyargıyla oğlu çağın'ın yangın remixini dinledim ama çokk beğendim. bende mi bi terslik var acaba?
  • karakter olarak zerre hazzetmedigim hande yener kisisine ait bi album.

    maalesef ki yigidi oldurup hakkini veriyoruz, iyi bir album olmus. :( daha once de yazildigi gibi alt dudak, hani bana vs. gibi cok salak sarkilar var ama karar ver (favorim), sokak kedisi, naber, tedbil-i ask gibi bombastik sarkilar da var.

    siz yine de dinlemeyin, tayyib'in yanina gitti ya hala inanamiyorum. :(
  • duracağınız yeri bilirseniz peşinden koşmak için iyi bir hedeftir. burada önemli olan duracağınız yeri bilmek. o noktayı kaçırınca da çok kötü bir hedeftir. hele o noktayı kaçırmayı alışkanlık haline getirirseniz elinizi kolunuzu bağlar, hicbir şeyi tamamlayamaz hale gelirsiniz.
  • '‘mükemmel, iyinin düşmanıdır.’’

    voltaire
  • bu kavram üzerine, hatta bu kavramın tek olası karşılığı olan tanrı kavramı üzerine descartes'in de özündeki düşünceyle de harmanlıyıp kendim için epey tatmin edici olan, özet bir düşüncemi paylaşmak istiyorum.

    yanlış anlamalara ve yanlış yargılar vermeye açık bir insan zihnin ya da zihni olan herhangi bir "sonradan var olan zihnin" mükemmel gibi bir kavramı üretebilmesi imkansızdır. mükemmel kavramı, ancak mükemmel olan bir zihinden ortaya çıkabilecek bir şeydir. mükemmel kavramı o kadar mükemmeldir ki mükemmel olmayan zihinde bile yansımasını gösterebilmelidir. mükemmel kavramının gerçek hayatta bir karşılık bulmadığını söylemek ise yanlıştır. çünkü mükemmelin kendisi, varlığından şüphe duyulamayacak kadar güçlü, kavramsal bir olgu olmak zorundadır, aksi takdirde kavram mükemmel olamazdı. bu yüzdendir ki, mükemmel bir tanrının var olmadığını söylemek de mantık hatasıdır. var olmayan bir şeyden zaten mükemmel olarak bahsedilemez. bu durumda, mükemmel tanrı düşüncesi, sadece bir düşünce olmakta değil; bir hakikat olarak var olmak zorundadır. mükemmel tanrı, var olmasını zorunlu kılmak zorundadır.

    belki biraz karmaşık söylemler, ama dikkatli okunursa anlaşılabileceğini düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap