• güzel bir haberim var: izlediğimiz bölüm, sezon finali değilmiş. asıl sezon finali, şifreli bir biçimde internette duruyor. şifreyi de reddit'te çoktan çözmüşler.

    --- spoiler ---

    elliot'ın, tyrell'in arabasında bulduğu usb bellekli gözlüğü hatırlarsınız. elliot internet kafeye gidip belleği taktığında, bir vimeo videosunun linkiyle karşılaşıyor. açtığında, aşağıdaki videoyu izliyor:

    https://vimeo.com/137378169

    reddit'te bir adam, vimeo'daki kullanıcıya e-posta göndermek istemiş, sk8r904@gmail.com adresini denemiş. (siz de deneyin!) yanıt olarak şifreli bir metin almış (yedek link):

    -----begın pgp message-----

    version: gnupg v1

    ja0eawmcg+b8yx6xrqjgycboaxthtgovlx9clqkuyj8wkoogq6etfqg2oyq/xhtr

    bu1hnmgywzmo9dbwc+acc3vigvjcf1m8ztach+engzg6mjmzrkum+fqagkdtgjmq

    7vıbr6z8nqpnddqbz4zkfb0uı8/rtu81ftu4aı40n0b6sıa6p9jusajwu+rd/h28

    ykwxw4oıgazk5pqnjhqm17rshdy/ue1r/9asmo4xgtl+myhuzczqucki8sfmlıp0

    pcxjqwzxkr12w3rh6tlovhenjjlj/o59fzatdfodnreıstbq96le7wuldrgxzfs2

    afhhp3egb1wsmk7vtsptrejtlvxhhmkooa8j4opzechgmu4e7ejoofıxen3tmiwt

    et0xlhy7ıhg2brvc49+cab8r7vxkg2sq6/y=

    =+sje

    -----end pgp message-----

    (bu arada bu yanıtı ilgili eposta adresine yazan herkes alabiliyor. "deneyin" derken şaka yapmıyorum yani.)

    bu şifreyi çözebilmek için tek ipucu, gelen e-postanın başlığı: "fitter, happier re: {sizin yazdığınız e-posta başlığı}" bu başlığın "fitter, happier" kısmı radiohead'in bir parçası. parçanın bulunduğu albüm olan "ok computer" da ("ok" ve "c" büyük) yukarıdaki metnin şifresi.

    metni gpg ile çözdüğümüz vakit, şu mesaj ortaya çıkıyor:

    > congratulations, you've earned the right to join fsociety as an elite member.
    > navigate to the following url to watch our instructional video:
    > https://bit.ly/fs0ciety

    metnin içinde yer alan adres 1. sezonun 11. bölümünün torrent dosyasının adresi. tyrell'in çıktığı yerin acayipliği bir yana, tyrell'in karısının ne kadar manyak olduğunu bir kez daha görebiliyoruz.

    --- spoiler ---
  • gerçekten efsaneymiş. mesela person of interest'in teknolojik birkaç tutarlı repliğinden mutlu olan ben, tek bir bölümde %99 mantıklı ve teknolojik olarak tutarlı bir senaryo üstünden gitmesine ağzım açık kaldı. fight club tarzı içsesli anlatımı da keyifli. heyecanla devamını bekliyorum.
  • güzel dizi harbiden.

    --- spoiler ---

    ilk bölümün 49. dakikasında (saniye 23) elliot, mr robot ile konuştuktan sonra evine gelir ve konuştuklarıyla ilgili nette aramalar yapar:

    öhöm, ben de ruh hastası moduyla, elliot'un her açtığı sayfayı okumaya çalıştım ve canım memleketimizin aslında olmayan bir makale ile karşımıza çıktığına şahit oldum :)

    http://i.hizliresim.com/wnol5e.jpg

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    dizinin ilk bölümünü dün sabaha karşı izledim. sonra biraz buradaki entry'lerin 15-20 tanesini okudum en baştan. yorulup uyudum. entry'lerden birinde yazarlardan birisi "mr. robot ile kimse göz göze gelmiyor ilginç" gibi birşey söylemişti. bu aklımda yer etti. cepte tutarak bu akşam da 2. bölümü izledim. o teori ilginç geldi. (ki zaten dizinin benzetildiği popüler nesnelerden birisi de fight club idi. zor olmadı öyle izlemek.) 1. bölümü de tekrar açarak bazı ekran görüntüleri kaydettim. bu entry'i tamamen bu teori üzerine oluşturdum.

    üst not 1: filmler, diziler bilmece değildir. böyle görenleri de böyle görme halini de sevmem. yani filmler "hadi bizi çözün" diye çekilmezler. çekilmemeli. fi tarihinde bir arkadaşım bir filmi izlediğinde bana yorum olarak "filmi ortasında çözmüştüm" dediğinde yüzüne "aferin", içimden de "iyi halt etmişsin" demiştim. böyle bir övünme nedeni nedir anlamıyorum. kaldı ki ekşi'de de çok yapılıyor bu. en babası zaten lost için yapıldı. gerek var mı? aslında yok. çünkü git gide film dizi izleme şeklinizi, farkında olmadan buna evrimleştiriyorsunuz. fi tarihinde "fellini" filmleri izlerken kaç tane sinemasever o filmlere "çözülmesi gereken bilmeceler" olarak baktılar acaba... o yüzden üst not 1 ile tamamen "bu film bir bilmecedir ve benim çözme şeklim budur" demek için değil, sadece "olasılıklardan biri buysa, benim de düşüncelerim böyledir" demek için yazmış oluyorum entry'i. kaldı ki "çözünce ödül verilmiyor" ve zaten çok da zor bir bilmece değil bu. ben bile bir entry'de gördükten sonra "acaba" diyip "bu şekilde de" inceledim.

    üst not 2: ne kadar bu teoriye odaklanmış gibi görünsem de umarım mr. robot gerçektir. çünkü zaten kendi yapısı ve işlediği konu yetebiliyor bu diziye. bir de ekstradan bu sosu eklemelerine gerek var mı bilemedim. ha tabi elliot'un bu yönü senaryoya süper yardımcı olacak ana taşlardan biri olur, o zaman eyvallah. sırf renk içinse umarım bu teori suya düşer. inanın çok sevinirim düşerse.

    dizinin 2 bölümünden aldığım ekran görüntüleri buradadır.

    bunlara göre; mr. robot aslında elliot'un bir tür "kafa" halidir. şizofrenisinin uzantısıdır. hayalidir. aslında kendisidir. ama onu ayrıca kişiselleştirmiştir. zaten o hacker grubunun içindedir eskiden beri. hatta bu kafa gidikliği halleri vs ile tüm farklılığı, ekip tarafından da bilinmekte, ister seve seve ister zike zike kabul görmüştür. yani "onu öyle kabul etmişlerdir."

    1 no'lu foto:

    metrodayken mr. robot, elliot'a sesleniyor. elliot'dan başkası tepki vermiyor bu seslenişe.

    2 no'lu foto:

    mr. robot, elliot'ı gizli mekanlarına (f.society) ilk kez götürüp kapıyı çaldığında, kapıyı açan eleman sadece elliot'a bakıyor.

    3 no'lu foto:

    elliot mekana geldiğinde kapıda bekleyen darlene ile aralarında şöyle bir diyalog gerçekleşiyor:

    >
    elliot;
    -patronun nerede?

    darlene;
    -pekâlâ, kes zırvalamayı. bize ne zaman kök dizinine
    erişim izni vereceksin?

    elliot;
    -ne?

    darlene;
    -dostum, hadi ama. kök kullanıcı takımını yazdım.
    >

    4 no'lu foto:

    bu sahneden önce elliot eve geldiğinde duşta darlene'i buluyor. (resmi olarak hiç tanışmadığı birinin evine gizlice girip duş alması ne kadar olağan? ama zaten hep tanıdığı biri olursa garip olmazdı di mi? ki sonrasında gelişen muhabbetler de bunu doğruluyor.)

    >
    elliot;
    - oturduğum yeri nereden biliyorsun?

    darlene;
    - neden bilmeyeyim ki?

    elliot;
    -bilmem. ben senin nerede yaşadığını bilmiyorum.

    darlene;
    (bu esnada kız biraz duraklıyor. hatta "haydaaaa gitti bunun kafa gene" duraklaması ya da "başladı yine tipini sktiğim" bakışı atıyor ve)

    -pekâlâ... şu anda hiçbir yerde oturmuyorum.
    >

    5 no'lu foto:

    bu sahnede mr. robot atari oynuyor. çıkardığı tüfek sesine sadece elliot tepki veriyor.

    6 no'lu foto:

    önceki fotonun hemen akabinde bu enteresan sahneyi izliyoruz. darlene'in sorusuna mr. robot tam da yanıt vereceği esnada bir adım öne atılıp tam tamına elliot'un hizasına geçiyor. sahne dikkatle incelenirse herşeye rağmen mr. robot ile göz göze gelinmediği farkedilecektir. hatta burada geçen diyaloglar bile "mr. robot'un sözleri hiç söylenmemiş gibi kabul edildiğinde dahi" sırıtmıyor. bence orada elliot'un arada tutan "abuklama" halinin tekrar vuku bulduğunu görüp çaresizlikle kabul etme hali var diğer herkeste, kız dahil. bakın orada şöyle bir diyalog geçiyor. mr. robot'unkileri yok sayarak da okuyun, birşey değişmediğini görün.

    >
    darlene;
    -hepimiz önümüze eğildiğimize göre artık lütfen planı duyabilir miyiz? steel mountain konusunda ne durumdayız?

    mr. robot;
    - eğer yanılmıyorsam bu hatlar hâlâ %100 güvenli değil ve hâlâ colby projesini ortadan kaldıramadık.

    darlene;
    -gerçekten mi? haftalar oldu. şimdiye kadar link ya da izleri ele geçirirdik. [farzedelim ki mr. robot'un sözler yok. kız burada "gerçekten mi" derken, elliot'un sessizliğini "yerimizde sayıyoruz" anlamında varsayıp sözlerine devam etmiş olabiliyor.]

    muhabbet sonrası mr. robot "-ben şurada kafamı toplayacağım." diyor ama kimse tepki vermiyor. olay tamamen elliot'un sessizleşip kitlenmesi üzerine bir pes ediş...
    >

    7 no'lu foto:

    burada elliot "benim daireme gelmiş. nerede oturduğumu nasıl biliyor?" diye soruyor ve mr. robot "ona odaklanmayalım. bu sanki hiç çıkamayacağın bir kara deliğe girmek gibi." diye cevap veriyor. yani bunun anlamı "elliot, senin kafa gidik dostum, ve "ben bile" bıktım artık.." demek oluyor bir anlamda..

    8 no'lu foto:

    elliot mekanı terkediyor. kız arkasından "yine mi ortadan kayboluyorsun?" diyor. elliot olarak kaç kere terketti ki? aslında mr. robot olarak sık sık yaptığı bir hal bu onun. ekip artık bıkmış. ama çaresizce kabullenmekteler. sonuçta ekibin bir parçası.

    9 no'lu foto:

    burası da en kilit sahnelerden birisi. burada elliot psikolojik olarak bir itiraf ve kabullenme seansı yaşıyor. çünkü bu artık "tamam ekipteyim" deme buluşmasıydı.

    yere düşen kişinin hangi kişi olduğu belirsiz. sonraki bölüm anlayacağız. kim olursa olsun göstergeler ortada;

    >elliot'un omzuna dokunuyor mr. robot. ama elliot bundan hiç rahatsız olmuyor.

    >ya kendi "itiraf etmiş olan" bilinçaltını, o loop eden tarafını itmiş, ondan arınmış oluyor.

    >ya da kendini atmış oluyor, geçmişteki "fiziksel zararı" tekrar yaşatarak çemberi tamamlamış oluyor.

    10 no'lu foto:

    gelelim tüm bu teoriyi tersyüz edebilecek ilginç sahneye. bu sahnede ajanlar ciddi ciddi mr. robot ile etkilemişe giriyorlar. umarım elliot'un bu derece bir "hayal görme" yönü yoktur. o zaman saçmalayabilir dizi. olur olmadık sahneler gösterip, sonradan "aaa hayalmiş" dedirtebilir ki kendi ayağına sıkar. böyle tonlarca dizi var. ne gerek var.

    en güzeli mr. robot bir hayal ise, bu sahnede gördüğünün de gerçekten sıradan bir "dilenci" olması. sonuçta onu orada burada görmüş ve kendi hayalini bu tarz gerçek sahnelerle birleştirmek için zihni hikayeyi "tamamlamaca" yardımı yapmış. yani böyle olması en hayırlısı olur. tabi mr. robot hayal ise. tabi temennim üst not 2'de yazdığım gibidir.

    dipnot: bir de gergin geçen bir hacking sahnesi vardı. (bunu yukarılarda bir entry'sinde bir arkadaş da aktarmış. ben ekran görüntüsü almayı unuttuğumdan bu şekilde bahsedip sözlerimi bitireceğim: o hackleme olayını kimin yaptığını araştırırken elliot; bildiğin elle ekrana fsociety00.dat yazmaktadır (o esnada klavye sesleri var. ve görüntü harf harf oluşurken gösteriyor fsociety00.dat kelimesini. normalde niye böyle olsun ki? bir bilgi şak diye gelmelidir ekrana. kaldı ki sonra alt satıra da birşeyler yazıyor elliot.)

    bu arada bölüm isimleri de çok sevimli. tam konsepte uygun:

    eps1.0_hellofriend.mov
    eps.1.1_ones-and-zer0es.mpeg
    eps.1.2_d3bug.mkv
    eps.1.3_da3m0ns.mp4
    eps1.4_3xpl0its.wmv
    eps.1.5_br4ve-trave1er.asf
    eps1.6_v1ew-s0urce.flv
    eps1.7_wh1ter0se.m4v
    eps1.8_m1rr0r1ng.qt
    eps1.9_zer0-day.avi

    /satır sonu...
    --- spoiler ---

    edit: erik calan cocuk nickli yazar aşağıdaki entry'i girmiştir.

    >
    orjinal (bkz: #52539708) çalıntı (bkz: #52881000)

    öyle ağzını yaya yaya "ya yazarlardan biri yazmış bilmem kim acep" yaklarına yatmayacak emeğe saygı gösterip bakınız vereceksin. çalıntı fikirlerini kendine mal etmeyeceksin. klavye sahnesi hakkında yazdıklarımı copy past etmiş resmen.
    >

    bunun bu kadar önemsenceğini düşünmemiştim. kaldı ki entry'min en başında söze "dizinin ilk bölümünü dün sabaha karşı izledim. sonra biraz buradaki entry'lerin 15-20 tanesini okudum en baştan. yorulup uyudum. entry'lerden birinde yazarlardan birisi "mr. robot ile kimse göz göze gelmiyor ilginç" gibi birşey söylemişti. bu aklımda yer etti. cepte tutarak bu akşam da 2. bölümü izledim. o teori ilginç geldi." cümlesi ile de başlamıştım hani. neyse ego böyle birşey. önemsetiyor sanırım bazısına bunu. sanki ekşi sözlük bize para veriyor da hak geçiyor. ego yapmayan insan bunu adam gibi mesajla da bildirebilir, gerekli düzeltmeyi yine seve seve yaparız. ama ego işte buna izin vermiyor. ille özel entry gireceksin ve laf çakacaksın. sonra dünya dizi eleştirmenleri cemiyeti seni evinden aldırıp özel bir törende "buyrun ilk siz buldunuz" ödülü verecek. sonla onunla nice hatun kaldıracaksın. keyifleneceksin. hay allam. sanki biz teori bulan yazarlara "ne malum bunu sen buldun, belki sözlüğe girmeden önce 2 yabancı site (reddit falan) kurcaladın ve oradan aldıklarını getirdin ortaya döktün" diyoruz. bu mudur sevgi, saygı, insanlık. bu neyin gerginliği. kusura bakma sevgili erik calan cocuk. senin sözlüğe girdiğin donelere ek olarak, bir de psişik olarak beynine bağlandım ve henüz sözlüğe girmediğin doneleri de hortumlayıp ekledim entry'e. söz bir daha eriklerini çalmayacağım.
  • mr. robot... bir diziden çok daha fazlası...
    2. sezon için yayınlanan bir buçuk dakikalık fragmanın 40. (kırk) saniyesinde ki karede bir telefon numarası var...
    kare için, link
    göründüğü gibi bu türkiye/istanbul numarası... numarayı aradığınız zaman bir kadın; 'thanks for the calling e-
    corp' diye başlıyor. tam internet sitelerinin adresini söylemeye başladığı zaman bir adam tarafından; "n order for the light to shine so brightly, the darkness must be present" diyor.
    bunu dinlemek için, link
    ses kaydının ortasında ki sesleri çevirdigimiz zaman "fsoc.sh" çıkıyor. bu ise bir site...
    site görseli için, link
    site ilk başta e-corp sitesi olarak karşımıza çıkıyor ama birkaç saniye sonra yukarıda ki, görselde ki göz çıkıyor. göz etrafında ki harf ve numaralara bakıyor. bunları mor alfabesinde çevirdigimiz zaman ise "leavemehere" yazısı ortaya çıkıyor...
    "leave me here" yazısını asagida ki butona girdiğimiz zaman bu görüntü ortaya çıkıyor...
    link
    bu görüntüden hemen sonra bir sayfa geliyor önümüze. gizemli ve hoş bir sayfa...
    link
  • milletin facebook şifresini tuttuğu takımla çözmeye çalışan müthiş bir hacker'ı konu alan dizi. değerli dostlar;
    sisteme karşı eleştiri sistemin eliyle yapılamaz. bu dizinin çekilip, piyasaya sürülmesindeki amaç dizide gösterilen asosyal, ağlak beyaz yakalı karakter'e benzer insanların gerçeği kendilerince farketmesini engellemek ve bu insanların gazını almaktır. dizideki karakterle kendini özleştiren her insan, karakter coştukça kendisinin coştuğunu sanacak, karakter sisteme karşı geldikçe yine kendinin sisteme karşı geldi sanacaktır.bu sayede gerçeği bulma yolundaki ilgisi yapay bir şekilde tatmin edilmiş ve köreltilmiş olacaktır. bu dizi de tıpkı fight club gibi toplumun gazını almaktan başka bir işe yaramayacaktır.
  • sadece pilotuyla bu kadar sukse yapmis bu diziye, "basliycam ama neye benziyor" diyenlere:

    - sosyal uyum problemleri ve karsit ic sesiyle dexter,
    - gunduz cici programci gece dunya duzenine meydan okuyan hacker halleriyle matrix,
    - tor node'undan pedofili tereyagindan kil ceker gibi bulmasiyla minnacik sherlock,
    - 21. yuzyil ethos ve habitus'una karanlik bakisiyla* black mirror,
    - kapusonla new york sokaklarinda hack'leye hack'leye dolasmasiyla watch_dogs,

    ustune gulluoglu'ndan baklava da var :)) daha n'olsun

    haa tek gozume batan sey "cok yalnizummasdasduhuhuhuhu" diye salya sumuk aglayan adamin adeta yedigi yaninda yemedigi yatakta olmasiydi.

    not: ikinci bolum maalesef bir ay sonra...
  • "kendimden nefret ettim. hala da ediyorum. uzun süre bunu zayıflık olarak düşündüm. sonra bunun benim gücüm olduğunu anladım. insanlar etrafta dolaşıp nefretin ne olduğunu bildiklerini düşünüyorlar. kimse bilmez, ta ki kendinden nefret edene kadar. yani, kendinden gerçekten nefret edene kadar." (alt yazı)

    dizinin en iyi repliğini, en önemsiz karaktere yazan yazara sahip dizi.
  • hakkında komple ingilizce entry girenlerin kafasını yaşamak istediğim dizi. arkadaş yanlış gelmiş herhalde.

    (bkz: reddit)

    edit: silmiş.*
  • --- spoiler ---

    dizideki butun hatunlarin en tas siralamasini yapiyorum.
    - tyrell'in isvec'li karisi (danimarka'li da olabilir farketmez)
    - angela
    - darlene
    - tyrell'in oldurdugu milf abla
    - shayla
    - psikiyatrist abla
    - basi ortulu bacimiz

    zaten tum kadin karakterler bu kadar.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap