• türkiye'ye gelirlerse olay hazır: kendimi sikeceğim.
  • lampshades on fire ve coyotes'in ardından üçüncü single -the best room- geldi yeni albümden. ve kanımca içlerinde en iyisi bu gibi duruyor şimdilik.

    https://www.youtube.com/watch?v=bmw8lvxhims
  • her günümün kafadan 45 dakikasını çalan grup, her gün 3 saatlik yolculuğumun 45 dakikasını bunlara ayırıyorum.

    * eeee piçler, eee amına koduklarım, e ibneler... ben sizi canlı canlı izlemeyi haketmiyor muyum lan şimdi? ben hala sizi kulaklıkla dinlemek zorunda mıyım lan? gelsenize istanbul'a. radiohead'e sokayım, siz gelin yeter amına koyim.
  • albüm adı koyma konusunda bir numarada olması gereken gruptur bence.

    favorim: this is a long drive for someone with nothing to think about
  • herhangi bir müzik grubunun bildiğimiz anlamda 'fanı' olma gibi bir huyum pek yoktur, olsaydı bütün vaktimi haddinden fazla gruba ayırmam gerekirdi çünkü. ben hepsine eşit ilgiyi tercih ediyorum.

    ama indie rock türünde bir grubun 'fanı' olacak olsaydım, tercihim modest mouse olurdu. zaten severdim, yeni albüm strangers to ourselves'i dinleyince emin oldum. müzikte kendine has olmak, hele ki indie gibi, gruplar arası tekdüzeliğin pek yaygın olduğu bir türde, kolay bir iş değil. ama bu adamlar çaktırmadan başarıyor işte. o kadar başarıyorlar ki, hiç sevmediğim o yayık amerikan aksanı bile batmıyor kulağıma. nerede duysam tanıyorum tarzlarını.

    lampshades on fire, muhteşem bir geri dönüş. benim için ocean breathes salty'den daha iyisini yapamazlar sanıyordum, yapıyorlarmış. videosu da chandelier'den sonra son zamanların en iyi müzik videosu.

    çaktırmadan daha da iyi mi oluyorlar ne.
  • türkiye'ye gelseler, şöyle yüzümde bir gülümseme ile dinlesem bu süper insanları '' benim bu dünyadan daha fazla beklentim yok benden bu kadar hadi eyvallah '' notu bırakarak intihar ederim. gelin lan amına koyim ne kaybedersiniz ?
  • bugün (bu gece) fark ettim de "dinlerken en çok zevk duyduğum gruplar" diye bir sıralama yapsam ikinci olabilecek olan bu adamların neye benzedikleri konusunda (bilinç-altımda) hiç de iyi fikirlerim yok. 15:19'da çıktıkları sahnede seksenlerden kalma görünen seksen tane gitarist vardı - şarkı-sözleriyle kendi içimde derin entelektüel tartışmalara girmeme vesile olan, zaman zaman da beni kahkahadan çatlatan isaac brock, akustik gitar çalan, siyah dalgalı saçlı, mark knopfler gibi headbandle sahneye çıkan bir fırlama. hangi şarkıyı çaldıklarını da hatırlamıyorum, daha doğrusu kendi şarkılarını çalmadılar, benim bir bestemi icra ettiler (doğal olarak), ama uyandığımda "left wing, right wing, chicken wing" diye söyleniyordum. "damacana"ya daha çok var gibi...
  • şarkılarında garip bir çekicilik olan grup. tam anlatamıyorum, müziklerinden mi, sözlerinden mi, solistin şarkıyı banyoda söyler gibi rahatça söylemesinden midir nedir. garip ama güzel.

    alone down there ve tiny cities made of ashes şarkıları öpülesi, sevilesi, dinlenesidir.
  • "good news for people who love bad news" ile beni allah u teala'ya bir adim daha yaklastirmis manik fareler ve insanlar, bi de koyunlar.
  • 2015 model strangers to ourselves albümleri ile çok canları yakmaya hazırlanan indie grup.
hesabın var mı? giriş yap