• yommahha yommasso adlı şarkıları ile kalbimde çok rant bir arazi kapatmış topluluk.
    bir eserlerinde de: "let me rock you/let me roll you/let me take you to the promised lands
    diyerek, zaten çok derin olan güfteye semitik bir hamur karıştırmayı bilmişlerdir.
    uzun saçlı vokalistin boynuna astığı "nora" yazılı kolye dikkati en az dieter bohlen'in kafası kadar çekerdi.
    bir albümlerinin arka kapağında da sırt sırta vermiş iki ayakkabı resmi vardır; biri püsküllü mokasen, biri de yarım boğazlı beyaz spor ayakkabı.
    karanlık-aydınlık, iyi-kötü dengesini her şeyden önce albüm kapaklarında yakalayan bu ikiliyi modern mezbahalarda görmek isteyegeldim, isteyegideceğim.
  • buram buram 80'ler, kısmen de 90'lar kokan bir dönemin efsane müzik grubu.

    amcam dinlerdi bunları. biz küçükken arabayla bizi gezmeye alır, mahallede kızlara hava atacağım diye ferhat tunçla başlattığı yolculuğumuz modern talkingle devam ederdi.

    hey gidi günler hey...

    you're my heart, you're my soul...

    cheri cheri lady...

    brother louie...

    atlantis is calling...

    geronimo's cadillac

    you can win if you want...
  • banu alkan, serpil çakmaklı ve nuri alço gibi isimlerin gizliden türkiye temsilciliğini yaptığı grup.
  • kasedini dinletince annemin "oğlum bunların başka şarkısı yok mu ?" dediği grup. kadıncağıza albümde 12 ayrı parça olduğunu bir türlü kabul ettirememiştim.
  • 80 lerde hayatıma giren ve hala orada kalabilmeyi başarabilmiş alman pop müzik grubu. besteci ve prodüktör dieter bohlen ve solist thomas anders 1984 yılında kader birliği yaparak müzik hayatlarına start verdiler. çıkış şarkıları you re my heart you re my soul ile gelen ve kendilerinin bile beklemediği büyük beğeni ile grup onlarca ülkede liste başı olmayı başardı. ikinci single olan you can can win if you want, dou you wannave one in a million ı da içeren ilk albümleri the first album ü bir yıl sonra yayımladılar. grup aynı yıla bir albümü daha sığdırdı , albüm grubun üçüncü single ı olan cheri cheri ladyile birlikte with a little love, heaven will know ve albüme adını veren let s talk about lovebaşta olmak üzere pek çok güzel şarkıyı ihtiva ediyordu. 1986 yılı, grubu sevenlere iki güzel albüm ve pek çok sevilen şarkı getiriyordu önce dördüncü single brother louie, beşinci single atlantis is calling ile birlikte angie s heart, hey you, lady lai ve doctor for my heart ı içeren ve bence en iyi modern talking albümü olan, üçüncü albüm ready for fomance daha sonra, grubun altıncı single n geronimo s cadillac, yedinci single give me peace on earth ile birlikte sweet little shelia the angels sing in new york city ve lonely tears in chinatown gibi hitleri içeren dördüncü albüm in the middle of nowhere . grup ilk altı single ları ile almanya da 1 numara olmayı başardılar ki bunun bir benzeri daha hala başarılamadı. 1987 yılı iki yeni albüm ve grubun dağılma kararı ile sonuçlanıyordu, beşinci albüm romantic warriors, jet airliner, like a hero, don t worry, we still have dreams ve you and me ve altıncı albüm in the garden of venus ise in 100 years, locomotion tango ve don t let it get you down gibi gayet başarılı şarkılardan oluşuyordu, ama grup için sorunlar çözülememiş ve ikili müzik hayatlarına ayrı kulvarlardan devam etme kararı almışlardı. 1998 yılına kadar süren ayrılık aynı yıl gelen back for good albümüyle sona erdi. albüm grubun sevilen şarkılarının yeni düzenlemeleri ile birlikte 4 yeni şarkıdan oluşuyordu. albümün o yılın en çok satan albümleri arasına girmeside gruba duyulan özlemi açıkça dile getiriyor olsa gerek. bir yıl sonra yeni albüm alone piyasaya sürüldü, albüm you are not alone, sexy sexy lover, how you mend a broken heart, it hurts so good gibi gayet başarılı şarkılar içeriyordu. 2000 yılı year of the dragon albümünü müjdeliyordu, china in her eyes, no face no name no number, my lonely girl ve fly to the moon albümün öne çıkan şarkılarıydı. 2001 yılında gelen america albümünde win the race, last exit to brooklyn ve new york city girl yine sevenlerinin beğenisini kazanıyordu. 2002 yılında grup victory albümünü yayımladı, formula 1 temalı albümde ready for the victory, juliet ve when the sky rained fire öne çıkıyordu. 2003 yine grubu sevenleri üzen bir yıldı, grup universe albümünü yayımlayıp ardından ayrılık kararlarını açıklamışlardı, veda albümünde i m no rockefeller, mystery ve tv makes the superstar dikkat çekiyordu. yeni bir birliktelik zor gözüküyor olsa da, arkalarında bıraktıkları nice güzel şarkıyı dinleme ayrıcalığını, biz sevenlerine verdikleri için sonsuz teşekkürler modern talking.
  • sivilceli yıllarda terlikle dansettiğimiz ev partilerini hatırlatan grup.
  • 90'lı yıllarda yaptıkları bir röportajlarında şuna benzer şeyler söylemişlerdir; "en büyük talihsizliğimiz michael jackson gibi bir efsane ile hemen hemen aynı dönemlerde çıkış yapmış olmamız. o varken, zirvede olmamız imkansızdı..."

    bence de kesinlikle doğru, 80'li yıllarda michael baba ortalığı kasıp kavurmuştu... modern talking de buna rağmen 80'li yıllar müziği denilince akla gelen ilk isimlerden olmayı başardı... kendi deyimlerine göre the king of pop ile aynı dönemde çıkış yapmış olmasalardı, belki de döneminin en büyüğü olacaklardı...
  • 70 ve 80'lerin günümüze kadar popülerliğini koruyan tek elektro-disko grubudur. evimin odalarını bu adamların kasetleriyle dekore ettiğimi hatırlıyorum da.. o çocuk halimle kasetçi turlarına çıkardım, modern talking var mı diye sorardım.. ney ney? derlerdi.. mos mor ayrılırdım her seferinde.. sonra bir umut diye başka bir yere uğrardım.. bulduğumda havalara uçardım. küçük küçük kaplar hazırlardım, odanın ortasındaki en şahşahalı yerine yapıştırırdım. benim koleksiyon bölümümdü.. bir iki derken zamanla tüm albümlerini toplamıştım. sağlı soğlu dieter ve thomas posterleri, koleksiyon kutucuklarının altında -the first album- kapağındaki o ayakkabıların resmi, altta spot işlevli gece lambası..

    manyakçaydı, paranoyakça.. o çocuk kız değildi, ayhh thomasın ne tatlıı saçları var demiyordu, thomi benim dieter senin muhabbetlerine girmiyordu.. grubu seviyordu işte. mükemmelliği bulduğunu düşünüyordu, özel olduğunu hissediyordu.. backstreet boys dinleyen komşu çocuklarına karşı üstün görüyordu kendisini. o artık ablasının tüm o -büyüdüğünde güleceksin haline- demelerine rağmen müzikten anladığını düşünüyordu. çok emindi kendisinden, yılların değişmeyeceğinden, yılların değiştirmeyeceğinden..

    diyorlar ya zaman insanı değiştirir diye.. yok öyle bir şey. hala modern talking dinleyen, hala thomas anders'in çıkardığı solo albümleri takip eden, hala dieter'in superstar'daki bölümlerine denk gelebilmek için rtl takipleri yapan o çocuk o kadar emin ki çocukların hayal dünyasının gerçekliğinden..
  • ne zaman dinlersem dinleyeyim, beni mutlaka gülümseten grup.
  • brother louie ile tuhaf bir bağımlılık yaratan, içimi gımıl gımıl eden, benim için süper sempatik grup.
hesabın var mı? giriş yap