• geldik fasülyenin faydalarına;

    cooper ailesi 2002-2005 arasında birinci jenerasyon olarak, 2006-2013 arasında ikinci jenerasyon ve son olarak da 2014 ile birlikte üçüncü jenerasyonunu satışa çıkarttı. kasanın büyüklüğü açısından bakıldığında her nesille birlikte kasa tipinin de büyüdüğü bi' gerçek.

    şimdi cooper hakkında genel bilgiler verdikten sonra ben daha çok 2. nesil cooper s'in incelemesini yapmayı düşünüyorum.

    ilk nesil cooper s motoru cryhsler işçiliğiyle çıkartılmıştı, 163 bg üretiyordu ve maksimum torkuna 6000 devir civarında ulaşıyordu. turbo yerine supercharger kullanıldığından mütevellit, köpek gibi içiyor ve sadece üst devirleri çevirirken güzel iş yapıyordu. hala fazlaca hastası vardır ve ilk neslin manyakları arkasından gelen yeni nesilleri pek beğenmediler gibi.

    tabi bu ansiklopedik bilgilerden sonra 2. nesil cooper s'e giriyorum;

    tanıtacağım araçta yalnızca koltuk ısıtma bulunmuyor, "full" diye tabir edilen araçlardan da denilebilir.

    yol tutuş:
    araç muazzam düzeyde yola yapışıyor. sert virajlara girerken gaz kesilirse aracın ön taraftan bırakma ihtimaline dikkat edilmesi gerek. ancak dsc dedikleri lastiklere doğrudan müdahale eden sistem sayesinde topluyor diyebiliriz. girilen virajın sertliğine göre viraj girişinde hızı ayarlayıp akabinde gaz vererek devam etmekte fayda var. ben fabrika çıkış 17' jcw kulllanıyorum ve dolayısıyla da stok araçlara göre bi' nebze daha iyi yol tutuşum olabilir ancak genel hatlar bu yönde diyebilirim. lastik basınç göstergesi olması da cabası, araçta stepne olmadığı için sensöre dikkat etmek gerekiyor...

    performans: araç fabrika verilerine göre 184 bg ve 260nm torka sahip. bu verilerle 7 saniyeden küçük bi' tıkla 100 km hıza ulaşıyor. dsc'yi kapatırsanız patinaja düşüyor ve kendisini sağa sola atabiliyor. dolayısıyla da sport tuşunda performanslı kullanmak gerek.
    sport tuşunun olayı şöyle; gaz tepkileri direkt değişiyor. yani trafik içerisinde dur-kalk sırasında sport açıksa bildiğin dikkat etmek gerekiyor. ufacık dokunuşlara bile çok felaket reaksiyonlar veriyor, direksiyon feci sertleşiyor ve elinizden kayma ihtimali düşüyor, o yüzden dikkat etmek gerek. bir de sportla birlikte şanzıman ds boyutuna geçiyor, devir aralıkları ve vites geçişleri komple değişiyor. üzerine kendiliğinden değişen egzost sesi de cabası.
    şehir içinde sport kapalı gitmek daha mantıklı gibi, hafif gazla normal bi' araç gibi keyifli bi' şekilde seyrediyorsunuz yani.
    araç turbo kullandığı için 1500 çevirmeye başladığında turboyu açıyor. soğuk araçla 3 km bile yapsanız yolculuğun sonunda soğutma devreye giriyor. buradan hareketle ve forumdaki bilgiler neticesinde, aracın çabuk ısındığını söyleyebilirim. nitekim soğutucu net bi' şekilde turbo'ya yetmiyor. şehirler arası yollarda hız sabitleyici ile birlikte aracı 90-100 aralığına sabitlediğinizde yakıt aralığı yolun ve eğimin durumuna göre 3 ile 6 arasında değişiyor, gayet tatmin edici bi' yakıt ekonomisi diyebiliriz. biraz yüksek çevirmek isterseniz de 130-140 aralığı çok stabil, araç güven veriyor ve orta düzeyde yakmaya devam ediyor. 140-160 aralığı aynı şekilde yol tutuş ve güven açısından stabil, yakıt eğrisi yukarı doğru yükselmeye başlıyor. tahmini yakıt: 7-10 arası. 160-180 aralığı yol tutuş tatmin edici ve yine stabil. yakıt eğrisi 10-12 aralığında. 180-200 arası yol tutuş yine yolun durumuna göre tatmin ediyor ancak bu hız aralığında artık bişilerin ters gitmesi durumunda tehlikeye girebileceğinizi de farkediyorsunuz. 200 üzeri için çok da bişi söylemeye gerek yok, bu hızın üzerinde gitmeyiniz efenim. aracın son hızını merak edenler; muhtemelen 235 eğrisine kadar çıkıyor, ben görmedim o hızları ama o hızlarda 6. viteste 5000 üzeri çevirenler söylüyorlar.

    100 km civarında giderken sport ile birlikte dip gaz yaptığınızda araç 180 civarına yaklaşık 11-12 saniyede muazzam bi' yükselme eğrisiyle birlikte çıkıyor. 180 sonrasında ise düşüş başlıyor diyebilirim. bu verilere aracı ilk aldığımda ankara-istanbul otobanında ve trafik seyrinin son derece az olduğu dilimler içerisinde vardım, normalde 130 km'yi geçmiyorum.

    yürüyen ve frenler:

    frenler gayet tatmin edici düzeyde, abs'nin devreye girmesi konusunda kronik sıkıntılar yok. ancak dediğim gibi stepne olmadığı için runflat kullanmak zaruret neticede. süspansiyonlar ise normal araçlara göre oldukça sert, konfor konusunda felaket düzeyde rahatsızlık veriyorlar. ancak hothatch demek zaten sert süspansiyon ve iyi yol tutuş demek olduğu için, sert süspansiyonlu araç hiç kullanmadıysanız ilk etapta bu durumdan rahatsız olmanız da kuvvetle muhtemel. ancak zamanla alışıyorsunuz ve çukur türevi yol yamalarından kaçmak da refleks haline bürünüyor.

    opsiyon özellikler:

    benim aracımda kış paketi mevcut, ön ve arka cam rezistansı ile birlikte far yıkama seti bulunuyor. ön cam rezistansı bildiğin kış günlerinde hayat kurtaracak gibi, daha kullanma şansımız olmadı ancak yağmurlu bi' günde yanlışlıkla bastığımda komple içeriyi buğu yapmama sebep verdi, dikkat etmekte fayda var.
    klima tatmin edici düzeyde, son seviyede cidden durulmuyor, bir de elektronik olması artı tabi.
    araç içi ışıklandırma paketi ile iç kapı kolları ve koltuk yanlarındaki kemer ağızlarının üzerinde farklı renk opsiyonlarında ışıklandırma mevcut, güzel bişi yani.
    cam tavan dedikleri sunroof iki bölümden oluşuyor. ilk tepkiyle hem ön hem arka sunroof yukarı doğru takriben 5 cm yükseliyor. açmaya devam ettiğinizde arka kapak tekrar kapanıyor ve ön kapak arkanın üzerine doğru itiliyor. sunroof her cooper da olduğu gibi bunda da kronik rahatsızlık dahilinde güneşli günlerde genleştiği için tam olarak kapanmıyor, elle destek vererek açıp kapatmak gerekiyor.
    yağmur sezici ve far sensörü mevcut. her ikisi de direksiyon yanındaki kollardan ayarlanıyor. ancak burada parantez açmak istiyorum; hiçbir kol (sinyal verme dahil) takılmıyor. yani ittirme seviyeleri yok, bir kere ittirerek ayarlamaya çalışıyorsun. tam betimleyemedim ama sinyal takılı kalmıyor, silecek hızı takılı kalmıyor, opsiyonel bişi yapmışlar ve nedense bu kadar sıradan bi' kol özelliği benim en fazla hoşuma giden özelliklerden birisi oldu, euhe.
    farlar xenon, tatmin ediyor. ancak far ayarı için kaput açmak gerekiyor ve tornavida yardımı ile far seviyesi ayarlanabiliyor.
    start stop mevcut. anahtarın içinde kontaktan direkt şarj eden bi' ünite var ve uzun zaman aracı kullanmadığınızda boşalıyor ve bi' daha şarj edilemiyor.
    anahtar üzerinden camlar ve sunroof kontrol edilebiliyor.
    bagaj göt kadar, stepne olmadığı halde ortalama bi' bavul bile konulamaz, o derece! ancak koltuklar 50:50 yatırılıyor ve arka alan hacmi 160lt seviyelerinden 700 seviyelerine yükseliyor, çocuksuz aileler için yeterli seviyede. ha çocuğunuz varsa da arka tarafta isofix mevcut.
    visual boost teyp seçeneği ile mp3 dinlenebiliyor, aux girişi ile mp3 ve ipod bağlayabiliyorsunuz.

    yakıt:

    herşey sizin elinizde. aracı ve dolayısıyla da kendinizi ehlilleştirirseniz ankara trafiğinde durk kalkları da katarak yakıtı 40-50 kuruş seviyesine indirebilirsiniz. yok ben rahat durmam derseniz de benzin sensörü fena göz kırpıyor, gözünüzün önünde deponun boşaldığını görebiliyorsunuz. sport tuşu ile birlikte yüksek devirler çevirirseniz yakıt 1tl'yi buluyor yani, seçim size kalmış.
    depo 50 litre olduğu için ortalama 250 tl'ye doluyor. uzun yolda sakin kullanımla 750km'yi çok rahat görebilirsiniz. (ortalama 120-140km)
    araçtaki bütün göstergelerin ve sensörlerin çalışıp çalışmadığını öğrenmek için devir saati içerisindeki iki tuşa on saniye basılı tutarsanız bütün elektronik aksam gözden geçiriliyor, hangisinin çalışmadığını size söylüyor, avsım!

    güvenlik:
    araçta on tane hava yastığı mevcut. direksiyon ve ön yolcu kokpit üstü, ön taraf yan hava yastıkları, yan perde hava yastıkları, arka yolcu yan perdeler hava yastıkları ve ön taraf diz hava yastıkları ile birlikte ncap güvenlik testlerini incelediğinizde de aracın çarpma sonrası hava yastıkları patladığında balona dönüştüğü net bi' şekilde seyredilebilir. bir de fazlaca üst sınıf araçta bile bulunmayan sac altı çelik konstrüksiyonlarla gövdenin darbelere karşı töleransı yükseltilmiş. mini'yi bmw'nin ürettiğini de bu vesileyle eklemek gerek.

    iç mekan:

    araç dışarıdan bakıldığında küçük ancak içeri girdiğinizde bu hissiyatın ne kadar yanıltıcı olduğunu farkediyorsunuz. bu aracın iç hacmine küçük diyeni tokatlarım! zaten adamlar bütün bi' bagajı neredeyse yok ederek ön ve arka taraftaki alanı olabildiğince geniş tutmuşlar. özellikle ortalama 190 boyundaki iki kişi ön tarafta at koşturup kuzu kesebilir, çok ciddiyim! koltuk seviyelerini normal düzeyde tutarlarsa, bunların arkalarına da 180 boylarındaki iki sevgili binebilir. denenmiştir, tescil edilmiştir...

    bonus: bir cooper s'iniz olursa ona iyi bakın, trafikte size ayar vermeye çalışan apaçi kırmalarına yüz vermeyin, emniyet kemerinizi her daim takın ve sürüş güvenliğine maksimum düzeyde ehemmiyet gösterin. kendinizin ve başkalarının can ve mal güvenliğini tehlikeye atmayın ve herşeyden önemlisi; bir cooper s sürücüsü olarak "barzo" ya da "apaçi" olarak algılanmamamız için son saydıklarıma dikkat etmekte fayda olduğunu düşünüyorum.

    edit: imla, küçük eklemeler vesaire.

    6 ay sürdükten sonra gelen edit:

    çok fazla araç değiştirme şansım olmadı ama çok fazla araba sürme şansına sahiptim, değişik türevlerde belki de 50'den fazla araç sürdüm. tabi kişinin bi' araçtan beklentileri çok farklı olabilir ama benim için bu araba vazgeçilmez bi' noktada duruyor. öyle ki maddi mevzular nedeniyle satmak zorundayım ama kafamdaki tek şey ileride daha iyi bi' mini'ye sahip olmak üzerine kuruldu, bu arabayı insanın aklından çıkartabilmesi ciddi düzeyde klinik yardımla filan olur sanırım, ya da ben abartıyorum, bilemedim...
    defalarca uzun yol muhabbetlerine geleyim; yolların bozuk olduğu yerlerde süspansiyon yüzünden arabanın içinde kendi kendinize küfür ederken bulabiliyorsunuz kendinizi, ahaha. diğer taraftan; örneğin ankara-bursa gibi kaymak yollarda da şeytan sürekli dürtüyor sizi. ben kişiliğimle de alakalı olarak fazla ekstrem kafalarda araç süren bi' adam değilim. öyle kolay kolay da gaza gelmem, ki gelmediğim anları toplasam binleri geçer, bu araba ile sürekli tahrik edilme potansiyeline sahipsiniz neticede.
    ancak aptalca makaslara girme ve ani reflekslerle şerit değiştirme gibi aptalca şeylerin ötesinde, mükemmel hızlanma anılarım da oldu. ben bu segmentte böylesine hızlanan başka bi' araba tanımıyorum. mercedes c180, bmw 3.20i, mercedes cla, audi a4 gibi c sınıfı arabalarla olan yürüme hikayelerim karşı taraflar açısından hep hüsranla bitti. cooper bu saydıklarımı ayırırken bildiğin tokatlıyor, hangi hızda olursa olsun aşağı yukarı deneyimledim, bir kere yolun bomboş olduğu bi' bursa deneyimimde 240 gördüm; dışarıdan bakıldığında bu anlattıklarım çok aptalca ve gereksizce geliyor, kesinlikle hak veriyorum. ama dediğim gibi, asla trafik seyrinin yoğun olduğu yollarda hız yapmadım. bu arabadan önce 130km olan hız sınırımı mecburen 160'a çıkarttım. ve ilginçtir, araba 160km ile giderken dahi sanki 120km ile seyrediyormuş gibi geliyor. fren reaksiyonları ve yol izleme açısından bahsediyorum...

    tek kapı araba bi' sorun değilse, bagajın felaket geniş olması sorun değilse, sert süspansiyon sorun değilse bu araba alınmalı ve 160km geçmeden gidilmeli. bursa-eskişehir arası virajlara başka araçlar 80km ile giremezken 120 ile girilmeli, en ufak bi' kaygı duyulmadan devam edildiğinde alınan haz paha biçilemez...

    uzatmadan sözün özü, bu arabadan aldığım hazzın maddi karşılığı yoktu. umarım başka bi' cooper s ile hikayeye kaldığım yerden devam edeceğim, umarım...
  • ve hikayeye kaldığım yerden devam ediyorum. geçen senenin sonunda sattığım r56'dan sonra bir sene minisiz geçen zamanın ardından r53 ile 2016'ya gireceğim ve söylemeliyim ki kavuşmuş aşıklar gibi mes'ud, çocuklar gibi şenim...

    mcs 2014 ile birlikte 3. jenerasyona geçmişken ben turbo beslemeli 2. jenerasyondan r56 ile yaptıklarımı aktarmıştım elbette ama mini severler arasındaki r53 başkadır sözü de içten içe bilinçaltıma kazınmış olacak ki r56 ile aldığım keyif ortadayken r53 bana ne yaşatabilir ki diye düşündüğüm zamanlar baskın geldi ve ilk jenerasyonu almaya karar verdim. malum sitedeki araçları aylardır takip ediyorum ve çıkardığım sonuç şu ki; mini seven insan sayısı aynı oranda kalsa da miniler ve bilhassa r53ler çoktan apaçilerin eline düşmeye başlamış bile. ilanlar içinde temiz araca denk gelmek ve bedevinin çölde kutupayısı ile karşılaşması aynı yüzdede gibi bişi. heyhat, yaşı itibariyle de amortismanını tamamlamış araçlar bir de yurdum modifiye tutkunu apaçilerinin eline düşünce r53 belli ki devrini tamamlamak üzere, kalan temiz araçlar da muhtemen bundan sonrasında antika değeri görecek desem yalan olmaz çünkü minicilerin buluşmalarındaki muhteşem r53lere ilanlarda denk gelmek çok düşük bi' ihtimal, kimse de haklı olarak gözü gibi baktığı aracını satmayınca piyasadaki günahsız r53ler kötü eller arasında gezinmekten emekliliğe doğru yol alıyorlar, tablo tam olarak böyle.

    teknik kısımlara girelim yine; r53 kasa da 2002-2006 yılları arasında üretilen ve aşırı beslemeli (supercharger) motorlu araçların kodu. bu kodla üretilenler 2005 yılında makyajlanmış ve bazı kronik sıkıntılar giderilmeye çalışılmış.

    aldığım aracın sahibi borusan'da satış görevlisi bi' arkadaş, nereden düşürdü bilemiyorum ama cidden mini sevgimi perçinleyecek ölçüde aldığım araç bana bi' hediye, başka bi' açıklaması olamaz. 90.bin kilometrede neredeyse hiç yorulmamış, deforme olmamış stok motorlu bi' araca sahip oldum işin özü ve teknik verilerden devam edersek:

    170 hp, 220nm tork, otomatik vites bi' araç. 0-100 km/s 7.2 fabrika verilerinde.

    her araç için haliyle ayrı bi' donanım mevcut elbette ve benim aracımda eksiklik olarak koltuk ısıtma ve navigasyon paketi bulunmuyor. ayrıntılara geçelim:

    donanım:
    ilk jenerasyonda da donanım konusunda pek bişi beklememek gerek, adamlar konfor hissiyatını bastıracak özellikler sunmak yerine aracın iç mekan çizgileri üzerinde durmuşlar. cam açma/kapama tuşları sonraki jenerasyonlarda da devam ettiği üzere ortadaki konsolda bulunuyor. bu araçta r56'ya nazaran sport tuşu yok. dsc, kapı kilitleri vesaire de orta konsolda. yağmur ve far sensörü yok. cam tavan r56'ya göre ortadaki barla ikiye ayrılan öndeki kısım daha geniş tutulmuş, koltuklar yine r56ya göre daha rahat ve oturaklı. benim aracım checkmate serisi diye mi bilmiyorum ama iç mekan malzeme kalitesi r56'yı katlar gider, o derece.

    yakıt: r56'ya göre bariz bir fark olduğu söyleniyor ama ben şehir içi sakin kullanan ve paddle shift ile ikinci devri görünce vites değiştiren bi' adam olarak şehir içi kullanımda 100 kilometrede yol bilgisayar ortalamasına 9-11 gibi bi' aralık yakaladım. şehir içi sakin trafikteki sakin kullanımda bu rakam çok zorlama ile 8 litreye düşürülebilir ama 8'den öncesi imkansız, evet im-kan-sız!
    şehirlerarası cruise control ile de alabileceğiniz en iyi şartlardaki yakıt ekonomisiyle sonuç yine çok yakın; 7 - 7,5 litre

    yanisi şu ki bu araç yakıyor arkadaşım. binek araçlara göre zaten yakıyor ama turbo beslemeli r56 da bunun yanında daha iyimser rakamlara sahip. bu arada geçici olarak aldığım 1.2 motor 85 hplik bi' hyundai i20 bile sakin kullanımla şehiriçinde 7-8 litre yakıyordu ki bu durumda mini seven adam için bu yakıt rakamları tırışka. o arabaya biniyorsan bu sonuca da katlanacaksın haliyle...

    motor performansı: supercharger sesini önce bi' aktarayım, bambaşkaymış! yalnız bu sistem turbonun yanında alt devirlerde cidden bi' boka yaramıyormuş. araç 2000 devirden itibaren dipgaz yapmadan kararlı bi' pedal basma haliyle r56lara göre daha yavaş hızlanıyor ve bu da daha hantal olduğu anlamına geliyor ama söylemeliyim ki r56'da 5500 rpm gibi turbo verimi düşüyor ve grafik 6000'e doğru sona yaklaşıyordu. ulan bu supercharger nası bişiymiş arkadaş, ağırdan gelen devir eğrisi 5500'den itibaren resmen coşuyor, 6500'e kadar aracın içindeki ivmeyi hissetmek hakikaten bambaşkaymış!
    tabi bu supercharger'ın alt devirlerdeki verimsiz halleri için modifiye seven miniciler 15'lik ya da 17'lik kasnak yardımıyla charger'ın devir aralıklarındaki verimini değiştiriyorlarmış, benim öyle şeylerle pek işim olmadığı için ilgimi çekmiyor ama r56 kullanıp da sonradan r53 kullanan ve alt devirlerdeki performanstan memnun kalmayanlar için en azından ekleme yapalım.

    yol tutuş: direksiyon tepkileri çok iyi, r56'dan daha iyi ve direksiyon farkedilir ölçüde daha sert. hidrolik direksiyona alışan adam için hacı muro tadında olabilir, tepkiler hariç tabi, euhe. r53 için yola daha iyi basıyor diyorlar ama ben açıkçası çok bi' fark göremedim. yine kusursuz bi' yol tutuşu var nitekim. istanbul'dan dönerken i20 ile izmit çıkışı aşağı doğru 130 ile korkarak indiğim rampaları 160 ile sıfır korku ile indiğimi görünce bi' an r56 ile yaşadıklarım aklıma geldi, kikirdemeye başladım tabi haliyle.

    özetle r53 de karakter olarak küçük kardeşi r56 ile aynı tattaymış denebilir. ama daha retro olduğunu söylemeliyim, iç mekan çizgileri ve malzeme kalitesi kesinlikle daha iyi, yakıt konusunda da dediğim gibi daha çok üzüyor. bunun dışında araca yüklendiğinizde yine krpnik olarak bu da ısınıyor, hay aksi ulan. bir de akü arkada bunlarda, stepne olması gereken yerde, euhe.

    şimdilerde temizine denk gelme faslı bitmek üzere, denk gelirseniz de neyle karşı karşıya olduğunuzu bilerek bu sevdanın içine girin diye anlatıyorum hani, şimdilik ilk deneyimler bunlar.

    hikaye devam ettikçe aktarmaya devam edeceğim.
  • koltuğuna bile oturmadan, apaçi arabası, travesti arabası diye bok atmaya gerek yoktur, güzel arabadır.
  • kullanıcısının sürüş karakterini değiştiren otomobil. insanda sınırlarını (hızlanma, durma, yol tutuş, vs...) sürekli test etme dürtüsü uyandıran, özellikle bozuk yollarda direksiyon hakimiyetine ayrı bir özen göstermek gereken araç.

    iç hacmi 2 kişi için gayet yeterlidir. 3 kişi için idare eder ancak 4 kişi için ıstırap olur. kabin boy bavulun bile sığmadığı bagajını anlatacak sıfat ise küçük veya dar değil; "komik"tir.

    yarattığı bağımlılık sebebiyle, arabada kalıcı olarak taşımanız gereken kişi veya eşya sayısı artmadığı sürece sadece daha yeni bir modeliyle değiştirmeyi düşünürsünüz.

    borusan oto'nun şefkatli(!) kollarından kaçınanlar için maslak mini auto'yu tavsiye ederim.
  • sunroofsuz modelini kesinlikle tercih etmiyoruz..

    sebebi; kucucuk araba zaten, pisersin icinde, daraltıyor. zaten satarken de sorun olur..

    sanzıman problemi var diyorlar?

    cevap: 2002 modellerde gorulmus bir sorundu, sonra toplatıldı.

    r 53 - 56 falan deniyor, bu nedir?

    bunlar kasa numaralandırmasidir diyebiliriz..

    r53; 2002-2006 arasi, r56; 2006 sonrası icin kullanılır..

    kronik problemleri nelerdir;

    ciddi bir sey yok, r53'ler de sunroof dan ses gelir.
    --------------------------------------------------------------

    yakıtı nasıl?

    cevap; sehir ici 8 lt, uzun yolda 5.3 yaktıgı gorulmustur..

    ic dizayni nasil? kullanıslı mı?

    cam kaldırma dugmeleri teyp'in hemen altında, rahatsız ediyor bazı kisileri. kimileri begeniyor.

    koltuklar tam deri, yarı deri seklinde ayrılıyor...

    tam deri yazın vıcık vıcık eder, kullanması zor.. "yarı deri, yarı bez" olani tercih ediyoruz bu yuzden..

    muzik sistemine gerek yok, harman cardon gerek duydurmuyor bir seye..

    kullugu falan guzel yerde.. (bu yuzden sigara donanımı da isteyin)

    bagajı kucuktur biraz.. tatile falan giderken sıkıntı olabilir.
    .....................................................................

    yuruyeni;

    suspansiyonları oldukca yumusak..

    stepne yok bunlarda runflat lastik kullanıyoruz..

    merak etmeyin run flat indicator var sorun olursa ısıgınız yanar..

    dsc var yoldan cıkmazsın sen merak etme..

    motor ;

    r53 ler supercharger teknolojisi ile calısıyor.. calısması sorunsuz, parca uyumu mukemmel..

    r56 turbocharger..

    modifiye’ye de uygun.. hamann header, forget pistonlara kolayca uyum saglarlar..

    guzel bir arabadır mini cooper s.
  • sahip olamadığım için utanç duyduğum, yüzümü yerlere indiren, utançtan yerin dibine sokup çıkaran bir arabadır aynı zamanda.
    biz de istemezmiydik binsek içine, orgazmik hislerden orgazmik hislere koşsak. arabanın içini vıcık vıcık etsek, kaportadan gelen akustik seslerle ritim tutup dans etsek fena mı olurdu. parasızlığın gözü kör olsun arkadaş. ama şu yıl başı piyangosu bana bi vursun hele, dizecem kapının önüne, vuracam kırbacı, vuracam kırbacı. orgazmiğin ne demek olduğunu cümle aleme gösterecem.
  • on yargılarımı parca parca eden araba.

    uzun zamandır mini cooper ve türevlerine ne olursa olsun hehehe kız arabası lan bu diye bu bakardım.bugun s modelinin sport edition olanını ıstanbul trafıgınde ve ataşehir - kocaeli arasında yaklasık bir 3-4 saat kullandım. öncelikle millete nasıl kanıksamıssa kimse bu arabaya yol vermiyor . on gorus acısı kucucuk cam olsada cok net. cam tavan yada cıft taraflı sunroof olmamıs ortada kı kalın metal bar sanırım guvenlık ıcabı. direksiyonu ve suspansiyonu olması gerektiği gibi sert. seri manevralarda ( makas ) güvensizlik hissi sıfıra yakın. otomatik sansızmanın tepkisi mukemmele yakın. girmez diyeceğiniz yer yok gibi vs vs vs

    şahsi açımdan bu gibi bir araçla benim ömrüm toplasanız 1 yılı geçmez. yarın alsam gider memleketten mezar yeride alırım *
  • yolda efendi efendi giderken sport tuşuna basıldığı an şahlanan ufacık tefecik içi dolu beygircik.
  • belli bir limit dahilinde en alınası arabadır benim gözümde. güncel rakipleri içinde de vw scirocco dışında "acaba" dedirten, gerçekten ikilemde bırakabilecek bir otomobil yok gibi.
    sabırla bir tanesine sahip olacağım günü bekliyorum. aldığım zaman izlenimlerimi paylaşmak da sözüm olsun.
  • bakımı, kaskosu, benzini insanın anasını ağlatan, ama direksiyon başına geçildiğinde hepsini unutturan minik canavar.
    (bkz: is it love)

    edit: kötülenen bu entry'm sayesinde, arabayı almayı düşünen insanlardan bir çok mesaj aldım, elimden geldiğince onlara yardım etmeye, sorularını cevaplamaya çalıştım. o insanlara yol gösterebildiysem ne mutlu bana.

    ha bir de, sözlüğün temel işlevlerinden biri olan "bilgi kaynağı" olma konseptini bizlere hatırlatan bu entry'i, sözlüğü; trollük, ayar verme, anlamsız karı kız başlığı açma, erkek/kız tavlama vb. amaçlar için kullanlara ithaf ediyorum. saygılar.
hesabın var mı? giriş yap