• her yılbaşı akşamı televizyondaki saçma programlar yerine izlediğim filmdir milyarder.

    oyuncu kadrosunun zenginliği ve ustalığı zaten tartışılmaz. bunun dışında çekildiği dönemin sosyal yapısını çok güzel resmeder milyarder.

    mesudiyeli mesut'un sıradan bir mesut olarak değil de milyarder mesut olarak sevildiği filmdir. o bileti almadan da sevilecek onca yönü olmasına rağmen tüm kasaba ve ailesi bile o bilet sonucu kendisine ilişmiştir.

    kızı sema düğününde "benim babam mehmet bey" diyerek silmiştim mesudiyeli mesut'u. mesudiyeli mesut ise yılbaşı akşamı "ilk defa sema'dqn ayrı yılbaşı geçiriyoruz onu düşünüyorum" demektedir.

    para her şey değildir ama maalesef çevrenizle kurduğunuz ilişkide maalesef birçok insan için para her şeydir.

    milyarder dün de bugün de yaşanan şeyi çok güzel anlatır. insanlar sizinle kuracakları ilişkide sizin ne kadar iyi olduğunuza bakmaz sizden ne kadar fayda göreceklerine bakar.

    bu filmde bütün kasabanın ikiyüzlülüğü bir yana sema'nın ikiyüzlülüğü bir yanadır. bir yanda düğünde babasına isyan eder milyarı duyunca koşar gelir. "babacığım ömürsün" der ve mesudiyeli mesut sevildiğini zanneder.

    sevilen milyardır mesudiyeli mesut ise onca iyi yönüne rağmen yalnızdır.
  • mm: mesudiyeli mesut
    ka: karısı
    kı: kızı

    " mm- peki siz niye susuyorsunuz? madem böylesine derin şüpheleriniz vardı niçin kimse tek kelime açmadı bana? konuşun be !! kızım, sen bari bişey söyle...
    ka- o bu konuda konuşamaz, onun söz hakkı yok !!
    mm- niye olmasın? konuş kızım !
    kı- babam haklı anne. sen aşırı şüpheci davranıyosun ona karşı.
    ka- bak küçük orospuyaa ! babana milyar çıktığını gelip sana söylemeseydim?
    kı- sus anne !!
    ka- susmam !! gelip sana haber vermeseydim, babanla vaktinde barışmaya gelebilir miydin !? söyle bütün o sevimli kız numaralarını, hayırlı evlat oyunlarını nasıl yapardın ha? anlat babana !
    kı- yeter anne, yeter !!
    ka- şimdi babandan yana çıkarsın ha?..
    mm- bi dakka ! ayten ben mi yanlış anladım? sema benden özür dilemeye geldiğinde benim milyarder olduğumu biliyor muydu?
    ka- niye kendisine sormuyosun?
    mm- sema, sen söyle, benden milyarder olduğum için mi özür diledin?..
    kı- ...
    mm- söyle, geri döndüğün, beni özlediğin yalan mıydı?.. sema bi cevap ver.
    kı- baba... ben...
    mm- susma öyle, yalan mıydı hepsi?..
    kı- baba...
    mm- söyle, evet ya da hayır diyeceksin yalnızca, evet mi hayır mı?..
    kı-evet ... (ağlamaya başlar)
    mm- sen gidip kızına haber verdin bir an önce gelsinde paçayı kurtarsın diye, sonra da ikiniz birden o günden beri rol yaptınız bana ! mesudiyeli mesut ! ne kadar küçük bir dünyan varmış ! gerçek sandığın hiçbir şey gerçek değilmiş ! kızının sevgisi... püf... (üfürüyor) karın... püf ona da... (karısının da sevgisinden bahsediyor) hepsi ne kadar kolay yıkıldı... beni sevseydiniz be ! beni mesut olarak sevseydiniz, milyarder olarak değil ! ayten sen haklısın galiba; biz başkasıyız artık. çok açık bu ! ama ben ancak şimdi görüyorum ! ne milyarmış ama şu milyar ! daha elimize geçmeden herkesin iç yüzü ortaya çıktı ! bir de cebimizde olduğunu düşünün ! insan şeffaf bi hale gelirdi ! aynada bile göremezdik kendimizi !.."

    gibi efsane diyaloglara ve tiratlara sahip filmdir.insan bu filmleri izledikçe neden bugün sinemamızda böyle diyaloglar yazılamıyor diye üzülüyor aslında. herşeye rağmen çok yaşa şener şen ! çok yaşa münir özkul !..

    mh-mahmut hoca
    mm-mesudiyeli mahmut

    "mh- gitmekte kararlı mısın mesut bey?
    mm- buraya dayanamayacağım hocam...
    mh- diyelim ki uzaklara gittin, karından, iki yüzlü arkadaşlarından uzaklaştın kurtuldun... peki kendinden de kurtulabilecek misin?
    mm- o ne demek hocam?
    mh- biraz düşün, bulursun..."

    bu sahneleri efsane müziği eşliğinde tekrar hatırlamak isteyenler için;
    http://www.youtube.com/watch?v=uhtwlj2zfr4&nr=1

    edit: anlaşılmayan kısım için leonardo'ya teşekkürler.
  • --- spoiler ---

    filmin sonlarına doğru mesudiye'li mesut'un 1 milyarlık ikramiyeyi kazandığı herkes tarafından bilinmektedir. mesut ertesi sabah trene binip ankara'ya ikramiyeyi almaya gidecektir. ancak karısı ayten de mesut'la birlikte ankara'ya gitmek ister. mesut itiraz eder, tartışma başlar. tartışmanın bir yerinde şöyle bir diyalog geçer:

    mesut: ... bunca yıllık kocanım. benim, ben. mesut!
    ayten: bana bak mesut! artık ne sen sensin, ne de ben benim. biz başkasıyız artık.

    bana göre filmin en vurucu sahnelerinden biridir.

    --- spoiler ---
  • sonundaki mesudiyeli mesut (sener sen) - mahmut hoca (münir özkul) diyaloğunun kanimca yesilcam'da izleyiciyi filme dahil etme ve izleyiciden yorum bekleme baglaminda esine cok da sik rastlanmayan bir ornek teskil ettigi film.

    ş.ş. - buralardan gidececeğim hocam.

    m.ö. - peki, seni sevmeyen karından, senden utanan kızından, üçkağıtçı arkadaşlarından kaçacaksın ama kendinden de kaçabilecek misin?

    ş.ş. - (....) ne demek istedin hocam, anlayamadım.

    m.ö. - çok zor değil bunu anlamak, biraz düşün anlarsın.

    ayrica filmdeki mulayim bekar tayfun coraganin milyari bir rakamla kacirarak ancak teselli ikramiyesi alabilecegini ogrendigi meyhane sahnesindeki sakinliginin ardindan ertesi gun kahvehanede kendini iv.murat sanarak masalarin uzerinden cevreye emirler yagdirmasi filmin diger bir unutulmaz sahnesidir.
  • sadece şener şen ile münir özkul'un kapıda karşılaştıkları sahneyle bile oscar alabilecek film.
  • kucuk bir kasabada emekligine sayili zamanlar kalmis kucuk bir adamin hikayesidir bu film. etrafindaki herkesle ile gecinir idame eder gider hayatini.

    ama ailesi kitkanaat gecinmekten muzdariptir biraz. calmamis cirpmamistir.

    bir trenden otekine omur doldurmaktadir. aliskanliklarla yasar gider. kizi daha iyi yasama ugruna dombilliye gelin gider. ama kader buymus diyip gorgusuzlerin agababasinin kazma ogluna verir. sahi ya canim memeleketimde servet ve burjuva inceliginin burjuva inceligi pas gecilir sadece servet sahibi olmak kafi gorulur.

    dombilli dugunde ayilik yapar ve mesut efendinin gururu ile oynar, mesut efendide lafin altinda kalmaz tokat gibi lafi patlatir ve ortalik harman dali olur. kizini defterden siler bir kalemde.

    yilbasi yaklasmaktadir. son bileti alir. karisi ve karisinin pinpon ebevynleri bir turlu baltaya sap olamamis kardesiyle ilk defa kizi olmadan yilbasi gecirecektir.

    ona hem bilmeden bir nevi prometusluk yapacak olan hem de guvenilebilecegi tek dal olan piyanocudan bilet alir. gun gormus adamdir piyangocu. yatalak bir karisi vardir, kendisi hocalik yapmis ama tam oh diyecegi cagda emekli maasi yetmediginden piyangoculuk yapmak zorunda kalmistir.

    bundan sonrasini anlatmama gerek yok.

    fakat kucuk bir kasabanin insana cok ders verecek bir panaromasidir. bir bakima tumden gelimidiri ve tume varabilmek icin ara duraktir bu film ve bu olgu.

    kucuk bir kasabada aslinda insanlarin ne kadar avanataci ne kadar kendinden tasakli olana karsi dalkavuk, derenin tasiyla derenin kusunu vurmaya calistiklarinin, araclara taptiklari amaclari pas gectiklerini guzel guzel anlatir.

    aslinda sadece kasaba demeyeyim dunya boyledir. eger sen basarili isen talihli isen senin elinde olan akmasa bile damlar diyerekten kul kole olanlar coktur. ne kadar iyi tanirsan tani onlari gun gelir devran doner talih kusu kafana cikar -yahut hakedilmis basari kazanirsin- nemalanmaya bakarlar yahut basarini kaybetmeni isterler.

    mesleksiz yiginlarin avantaciligin lavantaciligin basat kultur oldugu isini bileceksin ise gitmeyeceksin ise gitsen bile patrona gorunmeyeceksinciligin dustur olarak belirlendigi kitlelerin hep bir agizdan beles sirke baldan tatlidir dedigi
    ve bunun yansimasinin beyaz ekrana hapsedildigi bu film bir kara mizah ornegidir.

    ertem egilmez denilen dahinin senaryosunu yazdigi bu film bence ertem egilmez'in son sozudur. son derece ince islenmis bir senaryo, iyi bir rol dagitimi, tezatliklarin bir arada verilmesi - mesela parayi bulmus dombili - kendini bozmayan mesut efendi- vesaire ile bir ummandir bu eser.

    zannimca bu film icermis oldugu mesaj acisindan ve de sinema yazar babindan iyi bir okuldur. gormesini bilene, anlamasini bilene ummandir vesselam....
  • bu filmde müge akyamaç'ın canlandırdığı sema tipi, oedipus'un kızı antigone ile taban tabana zıt bir karakterdir. filmi her seyredişimde bu kızın öz babası şener şen'e (mesudiyeli mesut) "benim babam kayınpederim mehmet bey" deyişi içimizi sızlatır.

    filmde 80'li yılların yılbaşı eğlenceleri çok güzel yansıtılır. münir özkul kendi kızından bahsederken insanı ağlatır. adile naşit de hiç konuşmadığı filmde yatalak vaziyette mükemmel oyunculuk yapar.

    şener şen'in heyecanından sigarayı kahvehanede tersten yakması, sema'nın ölgülük evinde allaaah diye çığlık atması, dombili'nin hey hey heeeey diye nara atıp mesut'un evine girmesi ve mesut'un dünür dombili'yi domuz çiftliğine müdür yapması bu sırada kızının "babacığım ömürsün vallahi" diye yılışması kaçırılmaması gereken ayrıntılardan sadece bir kaçıdır.

    sımsıcak ama ibretlerle dolu bir filmdir. eline büyük para geçen herkesin bu duruma düşebileceğini düşünmeden edemiyor insan.
  • şener şen filmi.

    bu filmde ve o zamanlarda çekilmiş filmlere bakıyorum da masadan rakı eksik olmuyor. ne zenginin ne orta hallinin ne de yoksulun masasından.

    şimdi düşünüyorum da şu anda rakı nerdeyse lüks içecek sayılacak kadar pahalı. orta sınıf olarak rakıyı sürekli masamda bulunduramıyorum. insan üzülüyor gerçekten. olay rakı içip içememek değil pek sevmem de zaten. ancak o zaman her sofraya girebilen rakı şimdi ise bir lüks.
  • dakikalarca yaka paça kavga eden iki banka müdürü kibarlığı elden bırakmaz.

    -size bir tekme atarsam görürsünüz gününüzü!
  • filmde çok karaktersiz vardır ama kızı kadar orospu çocuğunu görmedim arkadaş.
hesabın var mı? giriş yap