• önce büyük bir şok yaşatır adama bu kadar parayla ne yapıcam derdi kolay değil.

    daha dün kredi çekip bir yaris alıp almamanın muhasebesini yaparken q7'ler kaba, cayenne'ler çirkin gelmeye başlar.

    bir anda aldığın nefes daha değerlidir. tek düze hayatından sıkılmış, gram adrenalin için mücize beklerken şehirlerarası otobüse binip ailenin yanına gitmek tehlikeli olur. o yolun güvenli şekilde biticeğine inandıramazsın kendini. mına kodumun tembel bilim adamlarına senin gibi zenginler için hala ölümsüzlüğü bulmadıkları için en içten bir küfür sallarsın.

    parayı paylaştırmak var bir de, artık sabahın köründe işe gitmek zorunda değilsin, istediğine, istediğin yerde, istediğin zaman sahip olabilirsin. peki ya çevrendekiler, parayla beraber hepsi değişir, hayal bile etmediklerine sahip olsalar bile onlara yetmez çünkü sende hep biraz daha fazlası vardır.

    acaba hiç çıkmasamıydı lan, para var huzur yok derken bileti aldığın günden 31 aralık gecesine kadar süre, olmayan paranın dertleriyle geçer gider.

    1 ocak sabahı kalıp bilet numaranı sorgulama kutusuna girdiğinde şunu görürsün;

    `uzgunuz...
    biletinize herhangi bir ikramiye isabet etmemistir.`

    sonra tam listeden kazanan numarayı öğrenip hiçbirşey olmamış gibi aynı kutucuğa girersin.

    tebrikler
    31.12.2011 tarihli cekiliste
    4336149 numarali bilet ile son 7 rakamina gore

    40.000.000 tl

    ikramiye kazandiniz

    derin bir nefes alır ve düşünürsün.

    "off mına koyiyim kim uğraşacak şimdi o kadar parayla"

    şizofrenliğe koşar adım yaklaştırandır.
  • 2012 geliri 2 milyar 215 tl iken, 10 yıllık lisans hakkı 2 milyar 755 milyon dolara özelleştirilen kurumdur.
    (bkz: hırsız akp)
    (bkz: yatacak yeri olmamak)
  • ... milli piyango olayını tekrar düşünelim.
    - milli piyango beklenen değeri eksi olan dürüst oyunlara girmeyen bir örnektir.
    - - - (kazanma ihtimaliniz) x (kazanacağınız para) << (kaybetme ihtimaliniz) x (kaybedeceğiniz para)
    - matematikçiler, istatistikçiler, ekonomistler beklenen getirisi eksi olan oyunları oynamanızı tavsiye etmezler. sanırım bir çoğu işin kolayına kaçıp neden bu kadar çok insanın halen bu oyunları oynadığını ise aptallıkla açıklıyorlar.

    (bkz: ali nesin) (bkz: matematık ve oyun) (çabalarına saygı duyduğum bir matematikçi, yanlış olmasın. matematik köyüdür ne bileyim matematik dünyası dergisidir hep önemli çabalar bu ülkede bilim adına)

    yanılıyorlar!

    bu noktada iki itirazım var.

    1- psikoloji temelli argüman: bu tür hesaplamaları yaparken biz sayılarla düşünüyoruz bir lira bir lira demektir, iki lira iki lira demektir, bir milyon lira bir milyon lira demektir diyoruz. aslında insanların büyük çoğunluğu rakamlarla düşünmüyorlar. rakamların kendi üzerlerinde oluşturduğu algı ile düşünüyorlar. (ara: para mı lan it oğlu it)

    orta gelirli bir insanın para algısını tahmin edelim:
    1 lira = 0 lira (olsa da oluuuur olmasa da olur. hiç fark yapmaz! (bkz: indifferent))
    2 lira = 0 lira (olsa da oluuuur olmasa da olur. hiç fark yapmaz! (bkz: indifferent))
    5 lira = 0 lira (olsa da oluuuur olmasa da olur. hiç fark yapmaz! (bkz: indifferent))
    100 lira = cep harçlığı
    1000 lira = araba masrafı
    10.000 lira = iyi gelir, borçları kapatırız
    20.000 lira = araba alırız (yenileriz)
    100.000 lira = ev alınır
    1.000.000 lira = hayat kurtarır! bir daha para derdim hiç olmaz!
    2.000.000 lira = sayamayacağım, harcayamayacağım kadar çok para.
    5.000.000 lira = sayamayacağım, harcayamayacağım kadar çok para.
    10.000.000 lira = sayamayacağım, harcayamayacağım kadar çok para.
    20.000.000 lira = sayamayacağım, harcayamayacağım kadar çok para.
    40.000.000 lira = sayamayacağım, harcayamayacağım kadar çok para.
    80.000.000 lira = sayamayacağım, harcayamayacağım kadar çok para.

    iddia ediyorum ki (ceteris paribus) milli piyango büyük ikramiyesi 40 milyon değil 80 milyon olsaydı katılımcı sayısında ciddi bir artış (statistically significant) gözlenmeyecekti. insanların ezici bir çoğunluğu için belirli bir limitin üstü artık hep aynıdır.
    paranın subjektif psikolojik değeri diye bir kavram olmalı. kıvrandırıyor yarım saattir beni. rahmi koç'a gidersen 40 milyon para mı lan it oğlu it diyebilir. onun bu paraları değerlendirişi farklı olur ve davranışlarını da değiştirir.

    şimdi biz denklemlerimize bu durumu yansıtabiliyor muyuz? ıı ııh!

    2- alternatifsizlik temelli argüman: (aslında temel argüman bu, yine psikoloji var tabii insandan bahsediyoruz sonuçta)
    insan vaadedilen değeri düşünürken aynı değeri elde etmenin alternatif yolu ile kıyaslıyor istemsiz olarak. günlüğü 50tl'ye çalışan bir insana 100tl kazanç vaadeden bir oyun teklif ettiğinizde istemsiz olarak "iki günlük çalışmamın parası" diye kodlamış olabiliyor. yani aynı değere ulaşabileceği bir başka yöntemi daha var! bu durum bir noktada kopuyor işte. 10.000.000tl bu insan için 200.000 gün çalışma parası demek yani yaklaşık 550 sene. yani imkansız! bu paraya erişebilmek için başka alternatifi yok bu insanın. işte alternatif yolla ulaşmanın imkansız göründüğü noktada siz bu insana çok çok az olduğunu bildiği bir ihtimal verseniz hatta oyunun dürüst olmadığını dahi bilse sizin matematik hesaplarınız, o iktisadın insan davranışlarını anlamak üzerine kurduğu teoriler felan yamuluyor tabii. bu yamulma da tabiki tam bu hesapla bulunan ulaşamazlık noktasında gerçekleşmiyor aslında. kişilere özgü bir eşik değeri var. o eşik değerin üzerinde teklif ettiğinizde oyunun dürüst olmadığını bilse bile oynamaya ikna edebiliyorsunuz. çünkü imkansızı vaadediyorsunuz!

    velhasılı kelam aslında insanlar yine de aptalca davranmıyorlar ya da mantıksız da davranmıyorlar sadece bizim iktisatta kullandığımız denklemlerin üstüne psikolojiden bir tutam bakış açısı serpmemiz gerekiyor ve biz bunu yapmıyoruz.

    denklemleriniz hayattaki bir milyon dört yüz elli yedi bin sekiz yüz altmış üç değişkenin sadece üçünü beşini kullanıyorsa insanlar ne yapsın? siz de sabaha kadar irrasyonel davranış diye isimlendirin öyle.
  • şu ülkede bir piyango keyfi vardı.

    her 1 ocak'ta gazeteler açılır, listelere bakılırdı. amortiye sevinilir, son iki rakama acayip mutlu olunurdu. sınıflar, departmanlar ortak bilet alırdı. ortak heyecanlar yaşanırdı.

    bu iktidar bu memleketteki her güzel şey gibi onun da içine sıçtı.

    allah razı olsun.
  • 10 yıllığına akp tarafından özelleştirilmiş şans oyunları kurumu. basına yansıyan bilgilere göre ihaleyi net şans-hitay ortak girişim grubu almış. akp döneminde ihalelerin nasıl dağıtıldığını, başbakanın ihaleye katılacak kişi ve kurumları birer birer seçebildiği, ihale lafını duyunca gözlerinin yeşerdiği artık herkes tarafından biliniyor, eski yol arkadaşlarının bile sık sık kitaplarda ve tv programlarında bahsettikleri belirgin bir özellik bu.

    bunun yanında eline geçirdiği kurumda ve her alanda bir hileye başvuran akp "devleti" milli piyango'ya hükmettiği dönemde kimin ne kadar parasını çaldı bunu anlayabilmemiz muhtemelen çok uzun zaman alacak.

    ihaleyi alan kurumdan bahsederken gerizekalıya yatan türk basını, tüm dünyanın götüyle güldüğü adli kararları haberleştirirken, kararı veren hakim ve davanın savcısının ismini haber yapmaktan nasıl kaçıyorsa, ihaleyi alan şirketin sahibi, ortakları kimlerdir, hangi alanlarda faaliyet göstermişlerdir diye haber yapmayarak, bilgi vermeyerek görevlerini bir kez daha yerine getirmişlerdir.

    yolsuzluğun ülke sınırlarını aştığı türkiye sözde cumhuriyeti'nde bu ihaleyi alan adamların gelin de temiz olduklarını düşünün. böyle bir para, her gün gelen temiz + para, milyonlarca düzenli şans oyunu oynayan insan ve bunları denetlemekten sorumlu türkiye devleti.

    bunları saymak bile yeterli sanırım. soma'yı denetleyen devlet bırakın yaşam odasını, gaz maskesini bile kontrol edemeyecek durumdaydı. bu sadece güncel örnek olmuş olsun...

    akp döneminde milli piyango'dan akp'ye aktarılan, sözde adil ödülleri falan hiç saymıyorum bile.
    bu konunun bir kaç kez meclis gündemine getirilmek istendiği ancak kabul edilmediği biliniyor.

    bu da son bonus olsun; akp hangi haklı olduğu konudan kaçtı? kaçında haklıydı?
  • 2011 yılbaşı talihlileri hala ortaya çıkmamıştır. atv haberin bu akşamki bir haberindeki yorum ise beni yarmıştır.
    kazanan biletlerden birinin dudullu'da satıldığının ortaya çıkmasından sonra mahallede bilet sahibi avına çıkan atv haber ekibi bir market sahibine soru sorar:
    - kazanan biletlerden biri bu mahallede satılmış, sizce kime çıkmış olabilir?
    market sahibi:
    - walla şimdiye kadar yeni araba alan veya karısını değiştiren olmadı..

    güleyim mi ağlayayım mı..
  • oynamaya heveslenip hep şu yüzden vazgeçtiğim kumar:
    şimdi 000000 diye bilet olsa alacak mıyım? hayır çünkü çıkmaz. mantıklı düşününce bütün biletlerin çıkma olasılığı aynı. oynamıyorum çünkü çıkmaz.
  • artık özel bir şirkete satılmıştır. yani millete ait değildir. şahıs malıdır.

    neden hala milli piyango deniliyor bilemiyorum. demirören piyango denebilir mesela..
  • bu sene almış olduğum çeyrek biletime son beş rakamına göre 3000 tl ikramiye vurdu. çeyrek bilet olduğu için kazanmış olduğum 750 tl'yi tahsil etmek için bir seyyar bayiye sordum. ikramiyemi alabilmem için 50 tl benden keseceğini bildirdi aklıma yatmadı yaklaşık 10 metre ilerisinde ki diğer bayiye sorduğumda ise o da 150 tl eksik ödeme yapacağını ve beğenmezsem il merkezine gidip oradan tahsil etmemi söyledi.*

    bunun üzerine bende milli piyango'yu aradım ve böyle bir uygulamalarının olup olmadığını sorduğumda ise hayır cevabı aldım ve yasal olmadığını tarafıma bildirdiler. telefonda ki müşteri temsilcisine bu ahlaksızlara bir yaptırım olacak mı diye sorduğumda ise ahlaksız dediğim için beni saygı çerçevesine davet ettiler. şikayetimi aldılar fakat bir işlem yapılacağını düşünmüyorum. süreci bekleyip göreceğiz.

    ülkede hırsızlık yapanı ve buna çanak tutan kurumları ahlaksız olarak nitelemek bu kuruma ve anlayışına göre ters...

    kendime not: şaibeli ve hırsızlarla çalışan bu şirketi, sistemi besleyen ve bilet alan akılsız bana da yazıklar olsun.
hesabın var mı? giriş yap