• kanuni sultan süleyman ve hürrem sultan'ın biricik kızı. sanıldığı gibi, bir padişah kızı olarak refah içinde, huzurlu bir hayat yaşamamış, annesinin ve tabi ki kendi çıkarları uğruna kendisinden 17 yaş büyük, topal bir adamla evlendirilmiştir.
    şehzade mustafa'nın ortadan kaldırılması, hürrem'in oğullarından birinin tahta çıkması, kısacası kendisinin, annesinin ve kardeşlerinin çıkarlarını korumada yardımcı olması için, topal rüstem paşa ile evlenmiştir. rüstem paşa'dan ayşe hüma-şah isimli bir kızı, ve osman isimli bir oğlu olmuştur.

    sultan süleyman'ın kızına olan düşkünlüğü o dönemde çok gündemdeymiş. normalde osmanlı padişahları, kız çocuklarını pek görmez, iletişimi olmazken, sultan süleyman ile mihrimah arasında çok güçlü bir bağ varmış. sarayda mihrimah hiç çekinmeden "baba" diye hitap eder, eli kalem tuttuktan sonra çocukların padişah olan babalarını öpmesi adetten değilken, mihrimah evlendiğinde dahi babasına ulu orta sarılır öpermiş.
    ayrıca, gözlerinin rengini aldığı denizlere de tutkunmuş mihrimah. öyle ki, bir padişah kızından hiç beklenmeyecek şekilde, barbaros hayrettin paşa'ya 60 parça kadırga yaptırmış, babasını seferler için ikna etmiş, ve hatta günlerce dedikodulara sebep olarak tersaneye * ziyarete gitmiştir.
    sultan süleyman'ın gözbebeği olmasından ötürü, sarayda sözü fazlaca geçermiş. annesi gibi, sultana danışmanlık yapmış ve hatta hürrem'in vefatından ikinci selim'in tahta çıkmasına kadar olan sürede sarayın valide sultanı gibi olmuş.
    mimar sinan kendisine aşıkmış ve mihrimah sultan için hem ekinoks tarihi, hem de mihrimah sultan'ın doğum günü olan 21 martta, bir camide güneş doğarken, diğerinde ayın batacağı şekilde 2 cami yaptırmış. (şiirselliğe bak, mihr-i mah güneş ve ay demek )
    ve hatta mimar sinan kendisine öyle aşıkmış ki, mihrimah'ın eşi rüstem paşa, mimar sinan'dan kendisine bir cami yapmasını isteyince, belki de en berbat eserini yapmış *. kıskançlıktan minicik ve çok çirkin dizayn ettiği bu camii, rüstem paşa'nın emriyle gösterişli çinilerle donatılmış.
  • ismi ay ve güneş anlamına gelen mihrimah sultan, kanuni ile hürrem sultan'ın kızlarıdır. hiç istememesine rağmen rüstem paşa* ile evlendirilmiştir.
    mutsuz evliliğinden bunalan mihrimah sultan mimarbaşından* bir cami yapmasını istemiş. mimar camiyi*yapmış. mihrimah sultan,alçak pencereler ve ışık almayan mimariye rağmen camide yaşamaya başlamış ancak bir süre sonra caminin karanlığı sultanı iyiden iyiye bunaltmış ve tekrar çağırmış mimarbaşını, bir cami daha istemiş.
    sultanların yaptırdıkları camiler iki kubbeli olurken mimar başı bu kez de tek kubbeli bir cami* yapmış mihrimah sultan için.
    derler ki; mihrimah sultan anlamış mı bilinmez ama mimarsinan bu iki camiyi de sultanın ruhunu yansıtsın diye bu şekilde yapmış. ışıksız ve yalnız ve ayrıca istanbul'a her iki camiyi görebileceğiniz bir tepeden bakarsanız görürsünüz ki bir caminin arkasından güneş batarken diğerinden ay doğar * bu da mimar sinan'ın dile getiremediği aşkının işaretidir.
    (bkz: mario levi)
    (bkz: karanlık çökerken neredeydiniz)
    2. kocaeli kitap fuarı söyleşisi
    düzeltme: lecagot der ki; `http://yalansavar.org/…esi-sinan-mi-optu/#more-1015` okunmalı.
  • yanılmıyorsam doğum günü 21 marttır. mimar sinan reddilince aşkını göstermek için saraydan izinsiz edirnekapı'da camii yaptırır. 21 martta üsküdar ve edirnekapı'daki camiilerin ikisini birden görebileceğiniz bir yerde durursanız üsküdar'da ay doğarken edirnekapı'da güneş batar yani "ay" ve "güneş" mihrimah sultan gibi bir aradadır.
    düzeltme: izinsiz değil emir almadan yaptırmış*
  • a. kanuni sultan süleyman'ın hürrem sultan'dan olan kızı. kanuni'nin hayatta kalan tek kızı olduğu için babası tarafından çok sevilmiştir. ikinci selim ve üçüncü murat dönemlerinde sarayda en fazla sözü geçen kadın olmuş.

    b. mihrimah sultan çay bahçesi : beyoğlu tünel'de, (kumbaracılar yokuşu) istiklal caddesi civarında bahçeli nadir mekanlardan. huzurlu bir bahçe. kapalı yeri büyüklüğüne rağmen ev ortamını aratmıyor.
    ancak asıl özelliği, bahçesi. nargile, scrabble, tavla, satranç da var.
  • kanuni sultan süleyman'ın şu dizelerle seslendiği kerimesidir:

    "suret-i hüsnü acep yarattı rabbel-âlemin
    barekallah, bu ne hüsnudur hezaran aferin...
    şevk-i ruhsar-ı güle alem ta ebed tabendedir
    gün rûhine karşu meh; bir bende, gün; efgendedir...
    rev nak-ı rûhinle âlem nevbahar olmiştur
    barekallah, bu ne hüsnudur hezaran aferin..."

    günümüz türkçe'si ile:

    nasıl da yaratmış güzellik suretini alemlerin rabbi
    allah mübarek etsin bu ne güzelliktir binlerce aferin
    alem gül yanağının arzusuyla ta ebede kadar yanıp, parlar...
    gün yüzüne karşı ay bir kul, güneş ise yıkık dökük bir viranedir...
    yüzünün parlaklığıyla alem ilkbahar olmuştur.
    allah mübarek etsin bu ne güzelliktir binlerce aferin.
  • derler ki, kanuni'ye pabucunu ters giydiren valideleri hanımefendi hürrem sultan bile güzellik hususunda yanında bok yemiştir. isminin hakkını sonuna kadar veren mihrimah sultan için süleyman iki camii yaptırmıştır. bu camiler istanbul'da yüzlerini birbirine dönmüş vaziyettedir. ve yine rivayet olunur ki, camilerin mimarı sinan, mihrimah sultan'a aşık olduğundan mütevellit, sanatını bir tevazu içinde de olsa aşk ile işlemiştir.
  • yıllar önce hayatımda bir mekanda yaşadığım en büyük abukluğa ve saygısızlığa denk geldiğim işletme. * yıl 2002 gibi olmalı, o sebeple işletmenin sonradan el değiştirmiş ve düzelmiş olabileceğini hatırlatmak isterim.

    olay kısaca şöyleydi:
    öğrenci olmanın verdiği avantajla, bir arkadaşımla beraber, bir pazartesi günü sabah saatlerinde gitmiştik buraya. (o güne kadar çok sevdiğim ve sık gittiğim mekanlardandı bu arada) bomboş olan avulusuna oturduktan sadece iki dakika sonra, sağımızda solumuzda dibimize kadar girerek dolaşmaya başlayan garsonu görmezden gelip masadaki yenilenmiş menüyü incelemeye başladım. tam siparişlere karar vermişken altta küçük bir yazı dikkatimi çekti. "sipariş vermek zorunludur. siparişler yarım saatte bir yenilenir." yazıyı arkadaşıma da okutmamla mekandan kalkmamız bir oldu. çıkarken, kasada duran elemana bu yazının anlamını sordum. işletmenin el değiştirdiğinden ve bunun yeni patronun kararı olduğundan bahsetti. o sırada konuşmalara tanık olup içeriden gelen ve yeni patron olduğunu tahmin ettiğim yaşlıca bir kadın "saatlerce oturuyorlar iki çay içip kalkıyorlar." dedi. "bravo çok iyi düşünmüşsünüz" diyip gülümseyerek terk ettik mekanı. o gün bugündür uğramam.
  • gönlü mimar sinan'da olmasına rağmen annesinin politik hamlesine maruz kalarak rüstem paşa ile evlendirilmiştir. beni ne mimarlar istedi ama annem beni sana verdi ey çirkin rüstem demişliği var mıdır bilinmez ama bu evlilikten sıkılıp kendisini hayır işlerine verdiği günümüz tarihçileri tarafından sık sık dile getirilmektedir.
  • güzel şurupları, vasat yemekleri ve interaktif garsonları olan mekan. bizim garsonumuz bize (6 kişi) siparişlerimizden bazılarının gereksiz olduğunu ifade etti, yemek söylemişiz, salata da söylemişiz, paçanga böreği üç tane söylememiz gerekmezmiş, iki tane, hatta bir tane de yetermiş. "allah doyursun mu diyorsunuz yani?" dedim kendisine, "boşanın da semerinizi yeyin mi demek istiyorsunuz"u kastederek, kesinlikle müspet bir cevap aldığımı düşüneceğim şekilde gülümseyerek başını salladı.

    vallahi enteresan, ne diyeyim.
  • iki aydir göremedigim kiz arkadasimla bulusup "haydi taksime gidelim" demek suretiyle son ziyaretimizi gerceklestirdigimiz yer. iki ayin hasretiyle kiz arkadasima bol bol sarilmamin ve gayet masum bir kac öpücügün üstüne kabus gibi cöken kokos sahibesiyle benim ve bircok arkadasimin taksim defterinden silinen mekan. mihrimah fiyatlarinin ve kalitesinin ötesinde bir insanin müsterisine "biraz düzgün oturun, yeter be bu ne geldiginizden beri" diyerek azarladigi bir yer...
    temennim medeni cesaretleri tavan yapmis 8-10 cift bulup, mihrimah koltuklarinda orji yapmak suretiyle terbiyesiz sahibesini allahin huzuruna kavusturmaktir.
hesabın var mı? giriş yap