• kendisinin şu kişi olmasından şüphe ettiğim yazar.
  • nick ve entry uyumu itibariyle hakkında ilginç varsayımlarda bulunulabilir.
    bir geceyarısı bir de chp'li...

    edit:midnights, ingilizce bilmeyen biri olarak öğrendim ki, sonundaki "s" çoğul anlamı katıyormuş. vah vah!
  • would've could've should've şimdiye dek yaptığı en acıklı, en içli, en depresif, en can yakan şarkısı olabilir. o john mayer denen iti dövesim geldi.

    you're on your own kid de karamsar başlayıp iyimser biten, son anda hüzünle gülümseten bir şarkı olmuş. şarkı sözlerine odaklanarak, hakkı verilerek dinlenmesi gereken şarkılardan.
  • “did you ever have someone kiss you in a crowded room?”
  • taylor swift’in 21 ekim’de yayınlanacak olan yeni albümü, az önce duyuruldu.
  • 18 milyon tane farkli surumle cikmis taylor albumu. her yerdeki reklamlardan da gina gelmedi degil. sanirim en son artpop'ta bu denli buyuk bir reklam kampanyasi gormustu bu gozler.

    anyways, "uykusuz gecen 13 gece" konseptini duyunca bir heyecanlanmistim, cok daha depresif bir album bekliyordum.
    incir cekirdegini doldurmayacak seyler icin uykusuz kalman guzum.
    mastermind'daki trick'i sevdim. taylor'a bosuna sinsi denmedigini bir kez daha tasdik ettik, ahahah.

    bayagi siradan bir is. ama siradanlik, gunumuz popunun artik kronik sorunu haline geldigi icin kizamiyorum da.
    oyle iste.
  • dinledikçe oturuyor, sindiriliyor yine. her albümünde ilk başta meh dedikten sonra albümü kusturuncaya dek dinletmeyi nasıl başarıyor bu kadın?

    ilk 13 şarkı favorim. 3 pm o kadar etkilemedi. henüz.
  • şu an için favorimin maroon olduğu yeni taylor swift albümü. taylor'ın renkleri kullanarak yazdığı sözleri inanılmaz seviyorum zaten.

    "loving him was burning red" (bkz: red)
    "deep blue but you painted me golden" (bkz: dancing with our hands tied)
    " i once believed love would be burning red but it's golden like daylight" (bkz: daylight)

    ve maroon:
    `the lips ı used to call home
    so scarlet, it was maroon`

    genel olarak albüm bana lana del rey - billie eilish karışımı bir havada gibi geldi. özellikle vigilante shit tam bir billie eilish şarkısı. albümün konsepti ve yaratılan imaj gereği daha vurucu şarkılar bekliyordum ancak albüme biraz daha zaman tanımak lazım. zamanla yeni favorilerim olacağına eminim. ama tabiki bir reputation değil asla benim için.
  • “snow on the beach” çok güzel olmuş. lana del ray’in olduğu her şarkı harika oluyor. keşke 1 dakika daha uzun olsaydı dedim şarkı için. albümü fazla dinleyemesemde tavsiye ederim dinlemenizi. “bejeweled” şarkısı da çok güzel olmuş.
  • swift'ten not kırmaya bayılan eleştirmenlerin, "radyo dostu" bir şarkı içermemesine rağmen pek bir övdüğü albüm. şimdilik metascore'u 88. aslında 92'ydi the new york times50 vererek düşürttü. swift'le ne dertleri var bilmiyorum ama folklore ve evermore'da da aynı şeyi yapmışlardı.

    şu twitt albümü özetliyor bence:

    "midnights has the unwavering boppiness of 1989, the depth of folklore and evermore, the heart of lover, and the middle finger of reputation."

    midnights, 1989'un sarsılmaz boppluğuna (bopp, hedef kitlesi gençler olan bol beat'li, bass'lı dans etmelik pop türü); folklore ve evermore'un derinliğine, lover'ın kalbine ve reputation'ın orta parmağına sahip.

    albümün fotoğraflarına bakınca umduğumuz bu değildi tabi. gayet elektro pop bir albüm olmuş. analog synth'ler, gani gani beat'ler. bir de melodiler hep bana swift'in başka şarkılarını anımsattı.
hesabın var mı? giriş yap