• bakacak guzel seyler vardir her daim hatunlar filan gibi onlara odaklanmak lazim bil hassa trene bakar gibi baktiginizda cok hoslaniyorlarmis zaten
  • ciddi bi problemdir bu. sürekli bakışlarını ordan oraya değiştirmek zorunda hissedersin nedense, rahat edemezsin. bi tepede durakların yazılı olduğu şeye bakarsın "hmm kaç durak sonra incem acaba" havasıyla sanki çok komplike bi metro sistemimiz var, bi karşıdaki adamın saçına bakarsın, kıyafetini incelersin, adam seni görür, kıl olur, ayakkabısına inersin, sıkılırsın, arkasındaki reklam panosuna bakarsın, orda bir şey komik gelir gülersin istemeden, millet deli dicek diye ordan da kaydırırsın gözlerini, yerlere bakarsın, sıkılırsın, saate bakarsın, sıkıntıdan geçmişe döner eğlendiğin anları bi daha yaşarsın, yine gülersin, sinirlenirsin kendine millet bakıyo, çantanın kenarıyla oynarsın, hadi be üff diyip durursun içinden.. kitap mitap gerekir oyalanacak bir şeyler.. ya da rahatsız insanlara özel gazete köşesi falan yapsınlar metrolara, tv mv koysunlar. sevaptır.
  • kişinin yere bakarak ya da uykusu olmamasına rağmen uyuyormuş gibi yaparak önleyeceği durum.
  • berbat bir durumdur.. hep "acaba iki istasyon arasındaki karanlık duvarlar bir şekilde aydınlatılsa ve üzerlerinde çizgi film karaleri olsa, biz de metroyla geçerken o kısa çizgi filmleri izlesek, nasıl olur?" filan gibi düşüncelere daldıran şaşkınlık hali..
  • melih amcam bu soruna da bir çözüm getirmek üzeredir, ki allah onu başımızdan eksik etmesin, ankara metrosunun ve ankarayın içine mini mini ekranlar koyarak reklam yayınlayacaktır kendisi( belki hizmete girmiştir bilemiyorum) eh artık o sevimli reklamları seyredip oyalanırız. yaşasın!!
  • ne televizyon konulması, ne tünel duvarlarının aydınlatılması ne de ne ile başlayan herhangi başka bir cümlenin çözüm olduğu durumdur. en iyisi karşılıklı duran koltukların otobüslerde olduğu gibi arka arkaya düzenlenmesi, (onlarda da bazen karşılıklı oluyo, uçak diyelim biz) ve yolculuk boyunca önümüzde oturanın ensesini neşeyle izlememiz sağlanmalıdır.
  • zaten olduğu kasılma sebebinin de ötesinde kalabalık anlarda bazen siz otururken önünüze birinin de dikilmesiyle soğuk terler aktıran, yer yarılsa da içine girsem dedirten bir durumdur. şayet bir erkekse kemer tokasına takılırsınız, ama ve fakat kısa süre sonra kendinizi toparlar ve adamınkini ağzınıza almak istediğiniz intibasını yaratmaktan çekinirsiniz, gözünüz fotomaç, radikal arar. şayet iki liseli hatun pineklemişse "tüm metro beni pedofil sanacak yaa bi siktirin gidin" isyanı sarar bünyeyi. aslında john lennon'un da imagine'da dediği gibi, hepimiz birbirimizi tokmaklasak sorun kalmayacak.
  • ayakta duran yolcuların yönünü belirleyememe sorunudur aynı zamanda. bilindiği üzere, iki metro kapısı vardır. ve tek bir iniş. durulacak ve bakılacak yönü belirlemek için metroyla bol bol yolculuk yapmak, konak'da hangi tarafdan inilecek, çankaya'da hangi taraftan... bunların çok iyi bilinmesi gerekir. aksi takdirde bir kapı önünde bekleyen tek kişi olarak bulur insan kendini. "aman aman ne güzel bir tek ben inicem ve üstelik ilk olarak" gibi ufak sevinçler yaşarken metro bir anda kapılarını açar ama bu, inişin öteki taraftan olduğunu öğrenmek dışında başka bir şey öğretmez insana. derken "yok ben aykırıyım, duramam, bakamam öyle herkesin durduğu yönde, şekilde" ifadesiyle dönülüp inilir.
  • camdan baksan manzara yok, cama baksan kızı kesiyorsun sanıp erkeği hacamat edecek seni, tavana baksan deli derler, yere baksan utangaç-çekingen sanarlar... en iyisi cep telefonunu çıkarıp karıştırmaktır.
  • dünyada metro ilk yapıldığında "nasılsa bakacak bir şey yok" denilerek penceresiz yapılmış. insanların durumdan çok rahatsız olduğu görülünce vagonlara pencere yapılmaya başlanmış. bir zamanların pragmatist yaklaşımı devam etmediği için bir nebze olsun şanslıyız.
hesabın var mı? giriş yap